Türkiye İŞ Bankası Kültür Yayınlarından yayınlanan DOĞA VE İKTİDAR adlı kitabında, JOACHIM RADKAU diyor ki; 1996 da üniversite öğrencisiyken sınav konularımdan biri olarak Kemal ATATÜRK’ün reformlarını seçmiştim ve Lord P.Kinross’un 1964 de yayımlanmış büyük Atatürk biyografisini bir roman kadar sürükleyici bulmuştum. Modern Türkiye’nin kurucusunun tutkulu doğa sevgisini anlatan bir pasaj bugüne dek belleğimde kalmıştır ve Türk ormancıların buna hep değinmek istemesine de şaşmamak gerekir. ÇAM a bakışı, ona neredeyse ilahi bir duygu ilham etmişti.”
Kemalistlerin, Atatürkçülerin, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı ve sevgisi olan herkesin doğa savunucusu olması gerekir, bir çınar ağacı kesilmesin diye kır evini nasıl taşıttığını anımsaması gerekir, Yaş kesen, baş keser atasözünü hep anımsatması gerekir, ağaçları kesenlere, ormanları yakanlara… Aynı kitap dan bir alıntı ile TUVA DOSTU olmanın, çevre hareketinin yükselişinin tarihsel bir gerçek olduğunun altını çizelim. Doğa savunucularının dünya da, yeryüzünün en ücra köşelerinde bile siyasi söylemi ne kadar hızla fethetmiş olduğu da çarpıcıdır. Eğer bir insan olarak bu söylemin bizim gerçekliğimizi oluşturduğuna inanacak olursa, ekolojik iyimserlik –REALİST ÜTOPYA- için her türlü nedenimiz var demektir. Ekolojik temalar, entelektüel olmayanların günlük yaşamlarında bile konuşmak için çok sayıda konu sunar, insanlar bunları okulda, metroda, sağlık kulübünde, işitebilir. Ve bu hiçbir biçimde, yalnız Almanya’ya ya da batıya özgü bir olgu değildir. Batılı doğa savunucuların bakış açısından nisbeten umutsuz bir ülke olan Rusya’da bile ekoliseler deneysel kurumlar olarak tesis edilmekte, sürdürülebilirlik sihirli bir sözcük haline gelmekte ve derin ekoloji kimi çevreler için felsefe haline dönüşmektedir. Asyanın coğrafi merkezi TUVA da doğa eğitimi önemli bir konu haline gelmiş, kutsal pınarlarda, kutsal ağaçlarda yapılan törenlere katılım ile doruk noktasına çıkmıştır. Ekolojik cazibe küresel bakış açısından yükseliştedir, fakat yeni bölgeselcilik açısından da geleneği yeniden canlandırmaktadır…
Realist Ütopya kitabı doğaya, öze dönüşe öneminin vurgulamıştır, Richard Feynman gibi. Tuva dostu – www.fotuva.org- olmak ; doğa bilimlerini referans almak ve doğayı savunmaktır. Kırmızılar yayıncılık A.Ş. tarafından online yayınlanan, Realist Ütopya kitabı sponsor şirketler sayesinde basımı yapılarak, iş adamı derneklerine ulaşmaya başladı. Greenwashing anlatan, doğayı öldüren şirketlere karşı yeşil masal anlatalım.
No nauture, ne future.
YEŞİL MASAL – Greenwashing-
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde ben nenemin beşiğini sallarken bir baktım baş ucumda bir allı turna anası. Kulağıma doğa haberlerini fısıldadı.
Marmara denizi müsilajla kaplanınca, kaçacak bir yer bulamamış deniz hıyarı. Birleşmiş milletlere dava açmış, ecocide yapılıyor, diye. Bunu duyan, tuz gölünde yavrularını susuzluktan kaybeden allı turna anaları, birleşmiş milletlere ekolojik borç davası açmış. İkizdereli Kübey hatun, dereler kurutulmasın , ağaçlar kesilmesin diye canla, başla mücadele etmiş ama nefesi yetmemiş, Anzer balı üreten arıları kurtarmaya. Kovanları yerle bir olan arılar, birleşmiş milletlere kadar uçmuş, ekolojik borç davası açmış. Ege ormanları yanınca, yersiz yurtsuz kalan kaplumbağalar, sürüler halinde göçmüş, yüzerek geçmiş okyanusları, ekolojik borç davası açmış, birleşmiş milletlere. Akdeniz ormanları yanınca, açlıktan bir deri bir kemik kalan, Sarıkeçelilerin keçi sürüleri göç etmiş Amerika’ya. Ekolojik borç davası açmış, Birleşmiş Milletlere.
Müsilaj kaplı Marmara denizi hıyarı, Susuz kalan Tuz gölünde yavrularını kaybeden allı turna anaları, İkizdere’de kovanları yerle bir olan arılar, Ege ormanlarında yersiz yurtsuz kalan kaplumbağalar, Akdeniz ormanlarında aç kalan Sarıkeçelilerin keçi sürüleri bir araya gelip; Paris iklim anlaşmasını imzalayıp, ormanları 7 kat artırma sözü verdiler, iklim nötr bir dünya için.
“COP26 da Greenwashing yapabilirsiniz ama doğayı kandıramazsınız” diye pankart açıp, “ürememe” grevi yaptılar.
Papa Francis “ecocide” tanıdığından papa ya ekolojik borç dava dilekçeleri gönderdiler.
Papa dilekçelerini okuyup onları vatikana çağırıp, kutsadı ve dedi ki
“Sizin avukatınız benim artık”.?!