İslamda Bilimin Yükselişi ve Çöküşü (827-1107)
Çoktanrıcılıkta Yahudilikte Hristiyanlıkta Gericlik ve Müslümanlıkta İrticanın Tarihsel Kökenleri Mutezile Devriminden Gazali Karşı Devrimine
Cengiz ÖZAKINCI
Otopsi Yayınları-Ocak 2000
Bu kitapta geçen bazı terimler ve kavramlar;
İrtica: gericilik
Mürteci: Gerici ve samimidir. Hiçbir gerici mürteci ülkesini başkalarının boyunduruğu altından kurtaramaz.
Muhafazakâr: Tutucu, Sufi
Marjinal: Mutezile de denir. Halife Memun’dan sonra Atatürk’te muteziledir.
Yobaz: samimi değil
İlericilik: Bilimin kullanılarak üretimde ve yaşam standartlarında artış sağlanmasıdır. Doğanın, toplumun ve bilimin işleyiş tarzını bilmek ve işleyişi hızlandırmaktır.
Tutuculuk: psikolojik savunma, koruma davranışı, tahammülsüzlük, kelimeleri ile açıklanabilir. Ünlü bilim adamlarından Einstein, Kopernik ve Lord Kelvin’in bazı bilimsel kuramları uzunca bir süre halk ve idareciler tarafından kabul görmemiştir.
İlericilik tutuculuk ve gericilik gibi kavramlar ölüm ötesi yaşamla ilgisi olmamakla beraber, tanrı ve kişi arsındaki eski Ahid (Tevrat), yeni Ahid (İncil) ve Son Ahid Kur’an gibi sözleşmelerle ilişkisi yoktur. Gericilik mürtecilik ve irtica düşünce yetisinin durdurulmasıdır.
Kölelik: Eski Roma’da çıkmış ve Helenizm’de meşhurdur.
Komünist: ortaklaşa toplumcu. Kişi soyunu ilerletici ve Kölelik anlayışını kaldıran bir anlayışı benimser. Marks bu düşüncenin temsilcilerindendir. Paylaşımcı olan bu toplulukta asla para hırsı yoktur. Marks a göre tek tanrılı din ilerici devrimci bir işlev görür.
Siyonist: Yahudilerin üstün olduğunu savunan. Katı kuralları olan İsrail toplumudur.
Aşırı dinci Yahudi: askerlik yapmayan, sadece dini görevleri olan kılık kıyafetleri yöresel ve dini temli olan İsrail toplumudur. Siyonistlere karşıt görüşleri mevcuttur.
Asrısaadet: Hz. Muhammed’in döneminde kurulmaya çalışılan yönetim düzeni-5yıl sürmüştür.
Arzı Mevud: vaat edilmiş topraklar
Megalo idea: büyük ülkü (yitirilmiş cennet)
Kavgam: Hitlere ait bu eserde Nazi liderinin yitirilmiş cenneti tasvir edilmiştir.
Atlantis: Ploton’a göre binyıllar önce yaşadığı düşünülen ilim ve teknolojide gelişmiş halkı refah içinde yaşayan bir devlet. Bilim insanları tarafından bunun Kurgulanmış olması muhtemeldir. Büyük kitleleri düşüncesine inandırmak için bunu yaptığı söylenebilir Ya da gerçek olması muhtemeldir.
Bilimsel çalışma: doğayı inceler. Evrende kanıtı vardır.
Akademik çalışma: kütüphanedeki bilgileri inceler.
Abdülhamit: Cennet mekân ve ululanmış kişi olarak anılır. Tek buyurgan olarak 32 yıl boyunca devleti monarşik düzen sürmüş, yıldız sarayında kalmıştır. Yalnız 2000 tane aşçı çalıştırıp o dönemde Abdülhamidin kanı için babamı bile vururum diyen insanlar ortaya çıkmıştır. Askerlik yapmamak için saraya gelmeyi amaç edinen insanlar olmuştur. Abdülhamidi isteyenler daha çok özgürlük ve demokrasi için istemiştir. Ancak o dönemde eğitim ve basın kısıtlanmış ayrıca kişi özgürlükleri baskıya uğramıştır. Tüm bu bilgiler Osmanlı resmi tarihçisi son vakanüvis Abdurrahman Şerefe aittir.
Hafiyecilik: Abdülhamit döneminde ortaya çıkan bu insanlar, başkalarını padişaha ispiyonlarak geçiniyorlardı ve kendilerinden gurur duyuyorlardı. Padişah halktan ve herkesten korkuyordu öz kardeşini bile dinletiyordu. Bu kişiler jurnalci veya kırmızı fesli olarak da anılır.
İran: Humeyni adında kişi başa geçmiştir ve gericilik yapmıştır. Bilimsel makalelerin yayınlandığı science citetion index e göre Humeyni başa gelmeden önce İran’dan çıkan eser sayısı 600 iken Humeyni başa geldikten sonra çıkan eser sayısı yıllık 136 civarındadır.
Dinsel kitaplar okuyan insanların yorum hataları yüzünden bilimsel hata içinde olmuşlardır. 900 yıl önce kuranı okuyan bilginler dünya güneş ve ayı melekler arasında bir denge kurarak açıklamayı düşünmüşlerdir. Gece gündüzün meleklerin kanat çırpması ya da kandı ile kapamamsı olarak yorumlamışlardır. Onlara göre melek aşırı kanat çırpınca ay sönmüştür. Güneş ise yanmaya devam etmiştir.
1700 lerde ise güneşin ve ayın bir araba içinde olduğu güneşin içinde bulunduğu arabada 360 kulp ayın için bulunduğu arabada ise 300 kulp olduğu söylenmiştir. Bu kulpları meleklerin çevirdiği ve günlerin oluştuğu ifade edilmiştir. Güneş ve ay tutulması anında ise güneşin ve ayın denize düştüğü oranda göründüğünü söylemişlerdir.
Böyle dini söylemler bazılarını dinden soğutmuştur. Turan Dursun bunlardan biridir. Ona göre din çatışma getirir. Ölüm getirir. Dinsiz bir toplum daha ılımlıdır. Bu sözleri dinsizliği önerirken dursun kendisi ile çelişerek Mekke deki putların daha masum olduklarını ileri sürer. Dursun’a göre din kişi soyunun ilerlemesinin önündeki en büyük engeldir.
Nietsche ye göre ise çok tanrılı dönem en iyi dönemdir. O dönemde yunan güçleri dünyaya ün salmış ve sayısız başarılar elde etmiştir. Ne zaman ki yunan çok tanrılı bir dini terk etmiş o zaman başarısız olmuştur. Tarihte Nietsche gibi çok tanrıcılığın tek tanrıcılıktan daha ilerici olduğunu öne sürenler vardır.
Yahudiliğin İslami ve Hıristiyanlığı aydınlattığına dair çeşitli söylemler mevcuttur. Bu kişilere göre 10. yy da Yahudiler çeviri yoluyla hem Hıristiyanları hem de Müslümanları aydınlatmıştır. Ancak bu savı öne sürenlerin atladığı nokta ise dedikleri olay Yahudiliğin ortaya çıkışından tam 2250 yıl sonradır. Madem Yahudilik o kadar etkili neden 2250 yıl beklemiştir?
Son yıllarda haber programlarına bakıldığında irticanın sadece Müslümanlığa değil aynı zaman da hem Hıristiyanlığa hem de Yahudiliğe ait olduğu kolaylıkla fark edilebilir. İsrail’de aşırı dinci Yahudiler her gün olay çıkarmaktadırlar.
Ülkelerdeki insanları belli sınıflara ayırarak insanlar arasında adaletsizliğe eşitsizliğe yol açmışlardır. Belli bir sınıf üstün hale getirip onları yönetime sokmuşlardır. Zamanla bu üstün konumdakiler din kılıfını kullanarak kendi davranışlarını masumlaştırmaktadırlar.
1900 yıl önceki yönetim anlayışına getirilen eleştiriler halen günümüzde kullanılmaktadır. Kapatılan Refah partisinin irticacı başkanı Necmettin Erbakan aynen şu sözleri sarf etmiştir. “Ben neden bir başkasının yarattığı yargı düzeninde yaşayayım ki herkes özgür olmalı” der.
Katolikler Constantinepoliste haçlı seferleri ile Ortodoksları öldürmüş onların işyerlerine yağma yapmışlardır. Ayrıca Ayasofya’ya atları ile girerek terbiyesizlik yapmışlardır. Dinler özünde özgürlükçü olmasına rağmen başa gelen güç sahipleri bu sahip olukları güçleri kendi istekleri doğrultusunda kullanmışlar ve bazılarına daha fazla imtiyaz tanımışlardır. Bu da o halk içinde sınıfsal farklılıklara neden olmuştur. Bu uğurda İncil’den istemedikleri bölümleri de çıkartmayı ihmal etmemişlerdir.
Bir dönem kilise dışında kurtuluş yoktur diyerek halkın kişisel özgürlüğüne ve dini özgürlüğüne asla izin verilmiyordu. Aykırı düşünceler aforoz ediliyor ve dinden çıkartılıyordu. İtalyosun başına gelen de tam da bu şekilde bir şeydi. Bilimsel çalışma yapan Halley kuyruklu yıldızın kendi döneminden tam 76 yıl sonra tekrar geçeceğini söylediğinde kilise tarafından çok tepki toplamıştı ancak kilise yanılmıştı ve öldüğü için göremeyen Halley haklıydı. Aynı dönemde bazı büyücüler fırtına çıkardıkları gerekçesi ile Almanya’da işkence ile öldürülmüştür. Paratoneri ilk başta tanrıya bir başkaldırı olarak gören kilise yasaklamıştır. Ancak bir süre orospuların bulunduğu genelevlerde bile yıldırımdan paratoner sayesinde kurtulması aynı dönemde 400 e yakın kilisenin çatısının yanması paratoneri zorunlu hale getirmiştir. Buna göre şu din gericidir bu din ilericidir demek doğru olmaz. Dinler ilericidir. Ancak bunu uygulayanlar dini kendi fikirlerine alet etmişlerdir.
Buna karşın bazı kişiler dinlerin insanları öbür dünyaya kilitleyerek pasif konuma getirdikleri savını öne sürmüşlerdir.
871 de ispanya prensinin kızına tecavüz eden bir kişiyi yok etmek için ispanyaya çağırılan Tarık bin Ziyad adının verildiği cebeli Tarık boğazından geçerek huzursuzluk çıkartan herkesi öldürmüş ve yeni bir düzen yaratmıştır. Buna göre Arap dili resmi dil olmuştur ve Arap kanunları uygulanmaya başlanmıştır. Bu rahat ortamda Hıristiyanlar ve Yahudiler rahatça yaşamış ve ilim fen ve teknolojide gelişmişlerdir. Nüfusları da oldukça artan şehirlerde üretim tesisleri kurulmuş halkın refah düzeyi artmıştır. Ülkenin nüfusu 1 milyona dayanmıştır. Ülkede temizlik ve yolların güvenliği artmıştır. Halka açık hamamlar kurulmuş ülkede 400 bin el yazması eserden oluşan kütüphaneler kurulmuştur. Ancak Hıristiyanlar bir süre sonra şehri tekrar hâkimiyetlerine almışlar ve Müslümanları Endülüsten göndermişlerdir. Ayrıca kentteki birçok kitabı yakmış ayrıca hamamları yıktırmışlardır.
8-12 yy arasında çeviri yapılıp Müslümanlar her alanda bilimsel eser yazmıştır. Bu eserler ilk aşamada eski Yunancadan çeviri yolu ile elde edildi. Astronomi, tıp, matematik, cebir, mantık vb alanlarda uzmanlar yetişmiş ve onlara çalışma özgürlüğü sunulmuştur. 9yy da yaşanan bu bilgi zenginliğini şu şekilde ifade etmekte fayda vardır. Müslümanların elinde 4 milyon değerinde gelir varken Hıristiyanların elinde 120 bin değerinde gelir vardır. Müslümanlara ait kütüphanelerde 400bin el yazması eser varken diğerlerinde 9bindir. Müslüman bir yöneticinin eşi sadece çeşme yapımı için 32bin bağışlarken diğerinin oğluna mirası 96 bindir.
Hıristiyanlığın ilk 300 yılında olduğu gibi Müslümanlarda 600 yıllarından 800 lü yıllara kadar kuran dışındaki her türlü kitabı yakıp suya atmıştır. Eski yunanda bilim adamları yakılarak, dine zorlanmış aynı durum Müslümanlarda da olmuştur. Müslümanlarda halife emri ile bilim adamlarını öldürmüştür.
9 yy daki başarıyı aralayan etkileri araştırmak gerekirse; o yıllarda Hıristiyanlıktan atılan ve kovulan Hıristiyan topluluklar İran’a sığınmışlardır. Müslümanlarda düşmanımın düşmanı dostumdur mantığı ile bu kişilere sahip çıkmış ve Bizansın yasaklattığı bu eserleri çevirterek, yararcı bir tutumla Bizansı yıpratmış ve Bizansa karşı bu eserleri kullanmıştır.
Ekmeleddin İhsanoğlu Muteziliğin 8 yy dan başlayıp 17 yy a kadar devam ettiğini ileri sürer ancak 12 yy dan sonra Avrupa’nın Osmanlıdan aldığı tek yenilik kumaş boyamadır.
Aslen usçuluğu savunan ve zamanında birçok bilimsel eser sunan gazali bir süre sonra sufi Müslümanlığa dönüp gericiliği savunmaya başlamıştır. Ona göre pamuğun yanmasına sebep olan ateş değil tanrıdır. 2 de kim oluyor 4 oluyor 2 kere 2 yi dört yapan tanrıdır. Aslında matematikçiler küfür içindedirler.
Gazalinin usçuluktan sufiliğe yönelmesini şu şekilde açıklamak mümkündür. 11 yy da haçlı seferlerine maruz kalan Müslüman halk kendi arasında birlik olmamasından dolayı kayıp vermişlerdir. Birlik olunmamasında sebep ise Abbasi ve Fatimi halifelik taraftarları arasında çıkan anlaşmazlıktır. Usçuluk üzerine eğitim görmüş varlıklı Müslümanlar din eğitimi almış yoksul Hıristiyan yani haçlılara karşı koymakta zorlanıyorlardı. Müslümanlar arasında bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığı vardı. Bu yüzden Müslüman halkı savaşa çekmek zordu. Gazalinin göre vi ise halkı usçuluktan uzaklaştırıp dine yöneltmekti.
Ömer hayyam gazali ile arkadaşlık yapmış çocuklukları beraber geçmiştir. Ancak gazali usçuluktan koyun postu anlamına gelen sufi Müslümanlığı seçmiştir. Bu iki arkadaşın arasını bozmuş ve ona karşı eleştirel şiirler yazmıştır.
Gazaliciliğe karşı Ömer Hayyamın şiirleri yetmemiş ve yöneticileri etkileyememiştir. Ömer Hayyama bir destek de İbn-i Rüştten gelmiştir. İbni Rüşt de gazalinin ölümünden 100 yıl sonra Tutarsızlığı Turtarsızlığı adlı eser yazarak Sufiliği eleştirmiştir.
Abdülkadir Geylaninin kurduğu tarikat kadiridir. Padişah Abdülhamit de bir kadiri tarikatı mensubudur. Sufidir gericidir. Mevlevilik de gazaliciliktir. Gericiliği savunan usçuluk karşıtı bir tarikattır. Osmanlı padişahlarının birçoğu Selçuklu sultanları gibi sufiliği savunup usçuluğu ve İbni Rüşd ü karalayan eserlerin çoğalmasını istemiştir.
Bir bilgin araştırmacı 1910 da Müslüman Arapların ne zaman usçuluğu bıraktığına dair şunları söyler; ona göre Araplar usçudur. Ancak Barbar Türk ve Moğollar savaşarak usçuluktan ayrılmış sufi Müslümanlığa geçmiştir. Ancak bu yazara göre kasıtlı karalamadır. Bilinmelidir ki Farabi de bir Türk’tür. 1070 de Yusuf Has Hacip’in yazdığı Kutatgu Bilig de de akılcılık bilim anlayışı övülmektedir.
İslam’ın usçuluktan Hıristiyanların haçlı seferleri ile ayrıldığını inkâr edenler Moğol ve Türklerin İslam’dan ve usçuluktan ayrıldıklarını söylerler ancak Moğol baskılarının ardında Hıristiyan haçlı ordusunun desteği vardır.
1945 de Gazzaliciliğin kitapları benimsenmiş ve sufi Müslümanlığa ait kitaplar çevirttirilmiştir. Haçlı seferleri karşısında sufiliğe sarılan 11. yy Müslümanları 1945 de Sovyet saldırılarına karşı Müslümanlığa sarılmışlardır.
Nasıl 12. yy da Gazzalicilik haçlılara karşı koyamamışsa günümüzde de sufi Müslümanlığa odaklanmak bizi karanlığa akılsızlığa gericiliğe başarısızlığa götürecektir. Uygarlık düzeyine çıkmanın tek yolu mutezicilik, Proto-Atatürkçülük, usçuluk – akılcılık ve bilimdir.