25 Aralık 1914:
“Sarıkamış Kuşatma Harekât Plânı” gereğince bugün, 9. Kolordu Soğanlı Dağları’nı aşıp Sarıkamış önlerine gelecek, 10. Kolordu’ya buluşacak ve hep birlikte sâdece bir alay toplama askerle savunulan Sarıkamış garnizonuna girilecek; ana depolardaki silah, mühimmat, erzak, levâzım malzemeleri ile telgraf, telefon istasyonları ele geçirilecek ve Rusların buraya takviye birlik göndermesini engellemek için demiryolları da tahrip edilecektir.
Enver Paşa, 25 Aralık sabahı saat 10.00’da 3. Kolordu Komutanı, kolordu karargâhı ve 29. Tümen’le birlikte Bardız’dan yola çıkmış, Sarıkamış’a doğru Bardız-Yayla-Kızılkilise istikametinde hareket etmiştir. Hava açıktır, yağış yoktur, soğuk düne göre biraz azalmıştır. Bardız Sarıkamış arası 24 kilometredir. Yayla’ya kadar olan yol; gittikçe dikleşen, buz tutmuş karla örtülü, dar ve kaygan dağ yoludur. Birliklerimiz, zemherinin insanı buz kestiren ve solukları kesen dondurucu soğuğunda bu meşakkatli yolda çok büyük zorluklar çekerek tek sıra hâlinde ve çok yavaş olarak ilerleyebilmektedir.
Malakan Yaylası ve Kızılkilise’deki Rus birlikleri buradan da Bardız Köyü gibi hiçbir emtia ve gıdayı imhâ etmeye zaman bulamamış, silah ve mühimmatlarını da bırakarak kaçmışlardır. 29. Tümen Kızılkilise’den sonra yola devam etmiş ve saat 13.30 sularında 9. Kolordu’nun 2000 kişilik öncü kuvveti yanlarında 8 adet dağ topuyla birlikte Sarıkamış önlerine gelmeyi başarmışlardır. Birliklerimiz Sarıkamış’ın dört-beş kilometre yakınına ulaştığında, buradaki sırtların Ruslar tarafından tutulduğunu görmüşlerdir. Bu sırtlar Sarıkamış’ın giriş kapısı olan Bardız Geçidi’ne de hükmeden stratejik tepelerdir. Bu geçidin aşılması halinde, Sarıkamış’taki alayın Türklere karşı ciddi bir direnç göstermesi mümkün değildir. Bu sebeple Enver Paşa, düşmanın toparlanmasına fırsat vermeden bir an önce Sarıkamış’a girmek için Bardız Geçidi’nin ele geçirilmesini emretmiştir. Bardız Geçidi, depo birlikleri ve demiryolu işçileriyle istasyonda mola vermiş bazı askerlerden alelacele oluşturulan 2000 kişilik derme çatma bir Rus müfrezesi tarafından savunulmaktadır. Bu müfreze 29. Tümen’in öncü birlikleri karşısında tutunamamış, birkaç saat içinde Sarıkamış’ın hemen kuzeyinde bulunan Bardız Geçidi askerlerimiz tarafından ele geçirilmiş ve Türk keşif kolları Sarıkamış’a sâdece birkaç kilometre mesafedeki Yağmurludağ civarına kadar ilerlemeyi başarmıştır.[1]
Verilen büyük kayıplar ve çekilen sıkıntılara rağmen, harekât plânlandığı gibi 25 Aralık’ta Sarıkamış’a gelinmiş ve Bardız Geçidi de ele geçirilmiştir. 10. Kolordu henüz ortada olmasa da, Ruslar Sarıkamış’ta baskına uğramış ve savunmasız yakalanmıştır. Sarıkamış garnizonundaki Ruslar Tiflis’e devamlı yardım çağrıları yapmış, ancak bir top atışı ile Sarıkamış’taki radyo ve telsiz vericileri isâbet almış ve Rusların Tiflis ile irtibatı da kesilmiştir.[2] Düşman bütünüyle panik hâlindedir. Bu baskın harekât ile Bardız Geçidi’nin Türk birliklerince ele geçirilmesi, Sarıkamış’a ileri harekâtın başlatılması ve telsiz istasyonunun vurularak Rusların muharebe imkânlarının ortadan kalkması karşısında General Mişlayevski, artık Sarıkamış’ı savunmanın mümkün olmadığı kanaatine vardığı için bütün Rus kıtalarının Sarıkamış’taki mevzilerini âcilen boşaltmasını istemiş ve panik içinde Rus birliklerine “geri çekilme” emri göndermiştir. Çekilme emrini veren Kafkas Orduları Komutanı General Mişlayevski Sarıkamış’tan ayrılmış ve Tiflis’e hareket etmiştir.
Rusların, Sarıkamış Harekâtı’nın hedefinin ne olduğunu anlayamaması ve üç gün müddetle Sarıkamış savunmasını hiç aklına getirmemesi ve tedbir almak için çok gecikmesi Enver Paşa’nın yaptığı plânının başarı şansını arttırmıştır. Ancak Hâfız Hakkı Beyin, Enver Paşa’nın yaptığı plânın dışına çıkması, iki Rus alayını imhâ etmek için Ardahan yönünde ilerlenmesi ve yolun uzatılarak çok kritik olan zamanın kaybedilmesi sebebiyle komutasındaki 10. Kolordu 24-25 Aralık’ta Bardız’a gelip Sarıkamış’a intikal edememiştir. Ama yine de Enver Paşa, 25 Aralık’ta 9. Kolordu’yla birlikleriyle Sarıkamış önlerine gelmiş, Bardız Geçidi’ni savunan Rus kuvvetlerini geri atmış ve bu stratejik yeri almıştır.
Bardız Geçidi’ni almak için karla kaplı arâzide hücuma eden askerimiz dondurucu kışta çok zor şartlarda ilerlemiş ve bâzı kayıplar da vermiştir. Birlikler Bardız’dan Sarıkamış önlerine gelinceye kadar zaten çok yorulmuş ve soğuğa karşı direnci de iyice azalmıştır. Kolordu Komutanı Ali İhsan Paşa, Enver Paşa ya askerin bu gece Kızılkilise ve Malakan Yaylası’nda dinlenmesini, 9. Kolordu’nun 17. ve 28. Tümenleri ile 10. Kolordu birliklerinin de gelmesinin beklenmesini ve ertesi gün saldırıya geçilmesini teklif etmiştir. Enver Paşa ise; “Sarıkamış’ta çok zayıf bir düşman birliği bulunmamaktadır ve buraya Rus takviye kuvvetleri gelmeden bu iş bu gece bitirilmelidir!” demiştir. Yorgun ve kayıplar vermiş birlikler için gece hücumu çok zordur; ama Enver Paşa hemen taarruza geçilerek çok zayıf bir kuvvetle savunulan Sarıkamış’a yeni düşman birlikleri gelmeden bu stratejik garnizonun zapt edilmesi gerektiğini ve yarın geç kalınmış olacağını söylemiştir.
10. Kolordu ile 9. Kolordu’nun 17. ve 28. Tümen birliklerinin Sarıkamış’a intikal edememesi üzerine; Enver Paşa, güneş battıktan sonra 29. Tümen’in Sarıkamış’a taarruz etmesi için emir vermiştir. Yorgun kıtaların yaptığı taarruz karlı, buzlu ve ormanlık arâzî sebebiyle çok ağır ilerlemiş ve kayıplarımız da artmıştır.. Buna rağmen 86. Piyâde Alayı iki yüz kadar yaralı ve şehit vermesine rağmen, bu birliğin iki bölüğü Sarıkamış’a çok yaklaşmış ve Çerkezköy’e kadar ilerlemiştir.[3]Akşam yapılan muharebe gece yarısına kadar sürmüş, Ruslar süngüyle püskürtülmüş, makinelı tüfeklerini bırakarak kaçmaya mecbur bırakılmış ve Sarıkamış’ın dış mahallelerine kadar girilmiştir. Sarıkamış istasyonu civarındaki levâzım depolarının ele geçirilmesi, askerin sıcak kışlalara kavuşması ve kuşatmanın tamamlanması artık an meselesi hâline gelmiş ve General Fahri Belen’in ifâdesiyle “Zafere ramak kalmıştır.”
Ancak Bardız’dan beri Enver Paşa’ya muhalefet eden 9. Kolordu komutanı Ali İhsan Paşa ile Kurmay Başkanı Köprülü Şerif İlden bu defa da; askerlerimizin gece taarruzuna alışık olmadığını, hücum sırasında ormana dağıldığını, bâzılarının donduğunu, bir kısmının gece karanlığında kaybolduğunu, bâzılarının ise düşman kurşunlarıyla yaralandığını ya da hayâtını kaybettiğini, eldeki birliklerin çok zâyiat verdiğini söylemişlerdir. Genel Kurmay ATASE Başkanlığı yayınlarında da bu durum; “Enver Paşa bir an evvel Sarıkamış’a varmak istediği hâlde, kurmay heyeti ve komutanlar onun bu kararına engel olmaktaydılar.”[4] diye ifâde edilmiştir. Enver Paşa’ya hücumun durdurulması, Sarıkamış’a yapılacak taarruzun asker dinlendikten sonra ve diğer birliklerin de gelmesinden ardından sabah yapılması husûsunda yeniden ısrarcı olmuşlardır. İşte o zamana kadar Ali İhsan Paşa’nın muhalefetine direnen Enver Paşa; 9. Kolordu komutanı ve kurmay heyetinin üsteleyerek yaptığı “Tümen’in birkaç saat dinlenip toparlanmasına izin verilmesi ve taarruzun sabaha ertelenmesi” ricâ ve telkinleri neticesi; bir anlamda hem kendisinin, hem ordunun ve en önemlisi de devletin kaderini çok olumsuz biçimde etkileyecek olan “taarruzun durdurulmasına” müsâde etmiştir. Böylelikle tam sonuca ulaşılacakken harekât durdurulunca 29. Tümen birlikleri düşmanın terk ettiği mevzilerde, ormandaki açık arâzide ve dondurucu soğukta gecelemiştir. İşte son darbeyi vuracak ve Sarıkamış’ı alacak olan bu taarruzun durdurulması, o zamana kadar yapılan hatâların en büyüğü olmuştur.
25-26 Aralık gecesini General Fahri Belen şöyle değerlendirmiştir: “Rus harp tarihçilerinin de ittifak ettikleri gibi bu gece Sarıkamış’a girilmemesi savaşın yönünü değiştirdi. Artık sabah saatlerinde Rusların ilk takviye birlikleri Sarıkamış’a girmeye başlamıştı. Bu başarısızlıktan 9. Kolordu Komutanı İhsan Paşa, Kurmay Başkanı Şerif Köprülü (İlden) ve 29. Tümen Komutanı Ârif Baytın sorumludur. Bunlar Rusça yazan kitapları okumadan hâtıralarını yazarak kendilerini haklı göstermişlerdir.”[5] Bu konuda Dr. Ramazan Balcı da şu tespitlerde bulunmuştur: “25 Aralık akşamı Enver Paşa Sarıkamış önlerine gelmişti ve gece baskını ile Sarıkamış’a girilmesini istiyordu. Kolordu komutanları erlerin yorgun olduğunu ileri sürerek harekâtın durdurulmasını istedi. Buna rağmen Enver Paşa taarruz emri verdi. Gece yarısına kadar süren saldırılarda Ruslar Sarıkamış’a kadar geri atıldılar Ancak İhsan Paşa’nın tekrar devreye girmesi ile Sarıkamış’a girilmeden harekât durduruldu. Gece taarruzunun gelişememesinde en büyük sorumluluk 29. Tümen komutanı Ârif Baytan’ındı. Bu komutan taarruz için ileri hareket eden kıtaları, Başkomutanlığın bilgisi dışında Kızılkilise’ye geri çevirdi. Onun bu hareketi gecenin karanlığında fark edilmedi. Avcı kıtalarıyla ilerde bulunan Enver Paşa saldırının gelişmesi için boşuna çırpınıp durdu.”[6] Aynı konuda Sarıkamış uzmanı tarihçilerimizden Prof. Dr. Tuncay Öğün şunları yazmıştır: “O gece, Sarıkamış zapt edilebilseydi askerlerimiz, Soğanlı Dağlarında yok olmak yerine, sıcak kışlalarda geceleyecek, karınlarını doyuracak ve arkadan gelen kuvvetlerin kuşatma harekâtını emniyet içinde tamamlamalarını sağlayacaklardı. Bu durumda levazım depoları ele geçirilen, ricat yolları kesilen Rus ordusunun teslim olmak veya direnerek yok olmaktan başka çaresi kalmayacaktı. Fakat komuta heyetinin, özellikle de Kolordu Komutanı Ali İhsan Paşa’nın muhalefeti yüzünden Türk ordusu, yakaladığı bu fırsatı maalesef değerlendiremedi. Taarruzun başından beri üstünlüğü elinde bulunduran Türk kuvvetleri bu andan itibaren üstünlüklerini kaybederek büyük bir hezîmete doğru sürüklenmeye başladılar…”[7]
25-26 Aralık gecesi yaşananları, Rus Orduları Başkomutan vekili Nikolski ise şöyle yazmıştır; “Türklerin 29. Tümen komutanı (Ârif Baytın) Sarıkamış’ta Ruslara çok sayıda takviye kuvvetleri gelmekte olduğu neticesine vararak ve bağlı olduğu 9. Kolordu’nun diğer tümeninin de (17. Tümen) gelmekte olduğunu düşünerek, bu tümenin gelişine kadar Sarıkamış’a taarruzu ertelemeye karar vermiş ve bu karar sâyesindedir ki, Sarıkamış kurtulmuştur.”[8] Genel Kurmay ATASE Başkanlığı yayınlarında da 25-26 Aralık gecesi yaşananlar hakkında şu değerlendirme yapılmıştır: “Ordu komutanlığı 25-26 Aralık gecesi (9. Kolordu birliklerine) Sarıkamış’a taarruz edilmesini emretmiş ve bu emir de yukarıda belirtilen nedenlerle uygulanamamıştı. Hâlbuki o gece Sarıkamış’ta çok az düşman kuvveti bulunuyordu. Her ne pahasına olursa olsun taarruza devam edilerek Sarıkamış ele geçirilmeliydi. Yorgun kıtalar Sarıkamış’ta dinlenebilirdi. Ne yazık ki 9. Kolordunun savaş gücü çok azalmış olduğundan, sabah başlayan taarruz da ilerletilememiş ve ertesi güne ertelenmişti. Ertesi gün de Sarıkamış’taki Rus kuvvetleri civardan ivedi olarak getirilen birkaç birlikle takviye edilince, bundan sonraki yapılan taarruzlardan bir sonuç alınamamıştı. Sarıkamış’a yapılan bu ilk gün taarruzlarında 9. Kolordu Komutanı’nın (Ali İhsan Paşa’nın) yeterince aktif davrandığı söylenemez.’[9] Hâsılı Rus kaynakları da 25 Aralık günü Sarıkamış’ta iki bin kişiden oluşan derme çatma bir kuvvet olduğunu, eğer Türk askerlerinin taarruza devam etmesi hâlinde Sarıkamış’ın düşeceğini ifâde etmiştir.
Ve gece taarruzunu durduran ve Sarıkamış’a girmeyi yarına bırakan birlikler, Sarıkamış sırtlarını oluşturan Soğanlı Dağları’ndaki ormanlık alanda gecelemişlerdir. Türk birliklerinin taarruzu durmuş, ama düşman durmamış, Aras Vâdisi’nden sevk edilmeye başlanan Rus kuvvetleri 25-26 Aralık gecesi peyderpey Sarıkamış’a ulaşmaya başlamıştır. General Yudeniç’in telkinleriyle Aras Vâdisi’ndeki Ruslar 11. Kolordu’ya yaptığı taarruz durdurulmuş, Sarıkamış’ın tahkim edilmesi için harekete geçilmiş ve bu strateji değişikliği savaşın gidişatını Ruslar lehine değiştirmiştir. Yâni Türk Ordusu tarafından 25-26 Aralık gecesi Sarıkamış’a yapılan taarruzun durdurulması; Rus komutanlarının savunma zafiyetinden doğan panik, yılgınlık ve korkunun değerlendirilemeyerek Sarıkamış’ın alın/a/mamasına sebep olmuş ve ertesi gün Rus garnizonuna yeni birlik ve subayların takviye olarak gelmesi düşmana yeni bir enerji vermiş ve güç kazandırmıştır.
26 Aralık 1914:
Ordudaki donma olayları artmış, birliklerimiz de sayı olarak iyice azalmış ve taarruz gücü de zayıflamıştır. 10. ve 11. Kolordu Sarıkamış’a ulaşamamıştır. 9. Kolordu’nun 17. Tümeni mevcudunun çoğunu kaybetmiş olarak Soğanlı Dağları’ndan geçerek Sarıkamış önlerine gelmiştir. Soğuk, gıdasızlık, kışlık elbise eksikliği ve salgın hastalıklar askerimizin erimesine sebep olurken, Ruslar 25 Aralıktan sonra devamlı takviye alarak güçlenmişler ve 26 Aralık sabahı kasabadaki Rus kuvvetlerinin sayısı düne göre bir kat artarak 4 bin kişiye ulaşmıştır.
Aynı gece Sarıkamış civarındaki Türk askerleri ya çatışmalarda hayatını kaybederek veya Soğanlı Dağları’nda donarak Hakk’a yürümüş ve Sarıkamış önlerindeki birliklerimiz zayıflamıştır. Beklenen Hâfız Hakkı Bey’in 10. Kolordusundan hâlâ haber yoktur. Hâsılı 25 Aralıktan sonra zaman bütünüyle bizim aleyhimize işlemiş ve zamanında Sarıkamış’a gir/e/meyerek aç ve perişan bir hâlde civarındaki dağlarda gecelemek zorunda kalan Türk kuvvetleri zayıflarken, devamlı takviye kuvvet alan Sarıkamış’taki Rus askerileri de gitgide güçlenmiştir.
26 Aralık’ta Sarıkamış ve çevresinde kalın bir sis ve acı bir soğuk vardır. Sabah 07.30’da 29. ve 17. Tümenler her türlü olumsuzluğa rağmen azim, kararlılık ve cesâretle Sarıkamış üzerine saldırı başlatmış, ancak Rusların şiddetli piyâde ve makinelı tüfek ateşinin yanında uzun menzilli sahra toplarının şarapnelleri askerlerimizin üzerine yağmur gibi yağmıştır. Birliklerimizin muharip sayısı azalmasına, istirahat yüzü görmeyen askerlerimizin bitkin ve yorgun bir hâlde olmasına rağmen, Mehmetçiklerimiz ileri harekâta girişmiş, Sarıkamış’taki Rus mevzilerine yaptıkları hücumların ardı arkası kesilmemiş, ancak istenilen sonuç alınamamıştır.
Yaşanan bu gelişmeler hem Türk, hem de Rus komuta heyetinde büyük bir karar karmaşası yaşanmasına sebep olmuştur:
Türkler çok zayıf düştükleri için yaptıkları taarruzlardan istenilen neticeyi alamamaları ve askerin bîtap bir hâlde olması sebebiyle, 9. Kolordu Komutanı Ali İhsan Paşa; 10. Kolordunun gelmesini beklemek, dağılan erleri toplayarak kıtaları yeniden düzene sokmak, askerleri biraz dinlendirmek ve taarruzu yarın sabaha karşı devam ettirmek gerekçesiyle Enver Paşa’dan saldırıların durdurulmasını tekrar ricâ etmiştir. Enver Paşa da 29. Tümen’in ileri hatlarına kadar gidip, yorgun ve bitkin olan askerlerimizin taarruz gücünün iyice zayıfladığını gördükten sonra, dün gece olduğu gibi yine harekâtı durdurmuştur. Oysa taarruza devam etmiş olsalar, birliklerimiz belki de rahatlıkla Sarıkamış’a girebileceklerdir.[10]
9. Kolordu birlikleri akşama kadar insanüstü bir gayret göstererek düşmana saldırmış, Sarıkamış’ı savunmak üzere başka cephelerden arabalarla âcilen gönderilen bir tabur bozguna uğratılmış ve Ruslara ağır kayıplar verdirilmiştir. Tabur Komutanı Yarbay Koben de ölüler arasındadır. Çerkezköy’ü savunmakta olan Albay Bukretof Müfrezesi ise, Türk taarruzlarına daha fazla dayanamamış ve bölgeyi boşaltmıştır.[11] Yılgınlık, korku ve panik içindeki Ruslar ise, Sarıkamış savunmasının giderek imkânsız hâle geldiğini, birliklerin imhâ olmaktan kurtulması için geri çekinilmesi gerektiğini tartışmaktadır. Rus Grup Komutanı General Mişlayevski’nin verdiği “genel çekilme kararı”na 2. Türkistan Kolordusu Komutanı General Yudeniç karşı çıkmaktadır.
Bu konuda General Fahri Belen şunları yazmıştır: “10. ve 11. Kolordular Sarıkamış’a uzakta idiler. Rus kaynaklarından öğreniyoruz ki, 26 Aralık günü Sarıkamış garnizonu tehlike ve bunalım geçirmiş, Türk saldırısının durdurulması büyük ferahlık yaratmıştır.”[12] Ertesi gün ise gelen takviye birlik ve subaylarla Ruslar yeni bir ruh ve güç kazanmıştır. Birliklerimiz geceyi de yine ateş hattında, orman içinde, kar üstünde ve dondurucu soğukta geçirmiştir. Bu gece de böyle geçirilerek Rus komutanların yılgınlıklarından doğan imkân da değerlendirilememiştir.
26 Aralık’ta 10. Kolordu’ya bağlı 30. Tümen, Allahuekber Dağları’nı aşmak ve Sarıkamış’a ulaşmak için sabah saat 03.00’te harekete geçmiştir. Ancak bu tümenin 93., 88. ve 89. Alayları, Allahuekber Dağları’nın Taht Tepesi denilen doruklarındayken kalın bir sis içinde kalmış, yoğun bir tipi ve kılıç gibi keskin bir fırtınaya yakalanmıştır. Askerleri ansızın yakalayan bu yoğun sis ve çok şiddetli fırtına alınacak tedbir bırakmamış, Sarıkamış’a doğru yapılan bu intikal sırasında dondurucu soğuk ve boğucu tipi sebebiyle ağır kayıplar verilmiş, Allahuekber Dağları’nı aşmaya çalışan 30. Tümen’in %90’nı elden çıkmış ve sabaha kadar gelen taburların mevcudu 100 eri bile bulmamıştır.[13] Çünkü Allahuekber Dağları binlerce Türk askerine mezar olmuş ve bu kahraman vatan evlatları bembeyaz bir ölümle şehit düşmüştür. Havanın aşırı derece soğuk olması yüzünden disiplini bozulan askerlerden sağ kalanlar da donmamak için büyük ölçüde çevredeki köylere dağılmıştır.[14] Bu zor şartlar altında 10. Kolordu birliklerinin Allahuekber Dağları’nı aşıp Sarıkamış önlerine gelmesi üç gün sürmüş ve Allahuekber Dağları’nın güney yamaçlarına yaklaşık 20 bin kişilik mevcutla başlayan tırmanış maalesef büyük bir fâciayla noktalanmış ve Başköy’e sadece 3 bin 200 kişi ulaşabilmiştir.[15]
Nevzat Kösoğlu’nun bu konudaki değerlendirmelerini de nakledelim: “Enver Paşa’nın verdiği ordu emrinde 10. Kolordu Oltu’dan daha kuzeye sapmadan Sarıkamış üzerine yürüyecek ve ayın 25.’inde Sarıkamış’ta olacaktı. Bu emrin tam uygulanması hâlinde zaferin kesin olduğunda herkes müttefiktir. Ama 10. Kolordu, Rus birliklerini kaçırmamak ve geri çekilme yollarını kesmek üzere Oltu’dan Kosor üzerinden Ardahan tarafına sapmış, yolunu uzatmıştır. Bu karar teorik olarak doğru olsa da hem Sarıkamış’a gelişi dört gün geciktirmiş, hem de Kosor üzerinden Allahuekber Dağlarına vurulması soğuk ve tipi altında kayıplarımızı arttırmıştır. Hafız Hakkı Bey Kosor’dan bir gecede Allahuekber Dağlarını aşarak 25 Aralık’ta Sarıkamış önünde olacağını bildirmiştir. Dağda da tipiye yakalanılınca Sarıkamış’a intikal başarılamamış, 10. Kolordu ancak 29 Aralık’ta Sarıkamış’a gelebilmiştir. Bu süre içinde canını dişine takarak Sarıkamış önüne gelen ve taarruza başlayan 9. Kolordu birlikleri yalnız kalmıştır. Hafız Hakkı Bey’in birlikleri geldiği zaman da Ruslar yeterli takviyeyi almış, 9. Kolordu ise neredeyse tükenme durumuna gelmiştir.”[16]
27 Aralık 1914:
25-27 Aralık günlerinde hava iyice soğumuş ve -30 derecelere kadar düşmüştür. Hâl böyle olunca açıkta geceleyen veya fırtınaya tipiye yakalanan askerlerimiz arasında donma vakâları ve hastalıklar artmıştır. Bu üç günlük şiddetli soğuk ve fırtına tam bir talihsizlik olmuştur. Her şeye rağmen Enver Paşa bugün Sarıkamış’a girmeye kararlıdır. Bu sebeple 27 Aralık günü de Türk taarruzlarının ardı arkası hiç kesilmemiştir.
17. Tümen’in yedi tabur kadar kuvveti vardır, ancak taburların er mevcudu 300’e düşmüştür. Cephedeki düşman hâlâ zayıftır, 17. Tümen şiddetli bir taarruz yapabilse başarı şansımız çok fazladır. 17. Tümen gece geç saatlere kadar düşmana taarruz etmiştir. 91. Alay süngü hücumuyla Sarıkamış’a girmiş, Rus siperlerini sökmüş, ancak tâze Rus güçlerinin direnci karşısında devamı gelmemiştir. [17] Genel Kurmay ATASE Başkanlığı’nın yayımladığı kitapta bu konu da şunlar yazılıdır: “Erler son derece fedakârlık göstererek Sarıkamış’a girseler de, kasaba dâhilinde dağıldıklarından birlikler elden çıkmıştır. Devamlı takviye alan Rusların diri birliklerinin direnci kırılamayınca, başka bir hâl çâresi kalmadığından kıtalar kasabayı boşaltarak bir kilometre kuzeydeki ormanlık sırta çekilmiştir.”[18]
Çok yorgun ve bitkin olsa da, sayıları azalmış bulunsa da 3. Ordu’nun “Allah! Allah!” nidâlarıyla ve ölümü korkutarak yaptığı ölümüne taarruz Rusları o derecede dehşete düşürmüş olmalı ki, Rus ordusundaki panik ve korku çok artmış ve her şeye rağmen Türk korkusu dağları sarmıştır. Cephe komutanı General Mişlayevski 26–27 gecesi Bergman ve Yudeniç ile yaptığı bir toplantıda, Türk kuşatmasından kurtulabilmek için tekrar geri çekilmeyi gündeme getirmiştir. Harekâtın başından beri büyük bir ümitsizlik içerisinde bulunan General Mişlayevski, Türk askerlerinin insanüstü cesâretle yaptığı bu taarruzlarla savaşı kazanacağına ve Rus ordusunun kurtuluş şansı kalmadığına inandığı için cepheyi terk edip Tiflis’e gitmiştir. Mişlayevski’nin cepheden getirdiği kötü haberler, Kafkasya’da da büyük bir panik ve kargaşanın başlamasına yol açmıştır.[19] Rus Orduları Başkomutan Vekili General Nikolski’nin bu konuda şunları yazmıştır: “Sarıkamış bölgesinde çok sayıda Türk birliği toplanmış, Sarıkamış’taki durum General Mişlayevski için şüphesiz ki son derece kötü idi. Akşama doğru bizzat Enver Paşa tarafından idâre edilmekte olan beş Türk tümeninin Sarıkamış’a yaklaşmakta olduğu ve bunların ileri unsurları tarafından Kars demiryolu hattının kesildiği öğrenilmişti. Mişlayevski, Enver Paşa’nın Sarıkamış’ta kurduğu tuzaktan Kafkas Ordusu birliklerinin kurtulmasına ihtimâl vermiyordu. Kafkas Ordusu’nun ve yetenekli komutanlarının başarılı olabileceklerini de tahmin ve hesap edemiyordu. Sarıkamış’ta Türklerce esir alınacağını düşündüğü birliklerinin yerine yeni birlikler oluşturmak için Tiflis’e gitmek üzere ayrılmıştı.” [20]
Başkomutan Vekili ve Sarıkamış Grup Komutanı olan General Mişlayevski birliklerini bırakıp Tiflis’e kaçmış olmasına rağmen; dondurucu soğuktaki bunca zorluğa, yokluğa, yapılan fedakârlığa, cansiperâne mücâdeleye ve verilen bunca şehide rağmen, Sarıkamış önlerine kadar bin bir güçlükle gelebilen 3. Ordu birlikleri ne yazık ki bu stratejik kasabayı ele geçirememiştir.
Kuşatma harekâtının diğer kolu olan 10. Kolordu hâlâ Sarıkamış’a ulaşamamıştır. 10. Kolordu’nun bâzı alayları dün bütün gün uzun ve yorucu bir yürüyüşle Allahuekber Dağları’nı aşmıştır, fakat durumları çok perişandır. Meselâ 30. Tümen üç alayı ile dün bütün gece sabaha kadar yürümüş, Başköy’e varmış, ancak -yukarıda da îzah ettiğimiz gibi- şiddetli kar fırtınası yürüyüş kollarını dağıtmış, erlerin çoğu bulabildikleri çukurlara ve derelere sığınmış, yarıdan fazlası da dağlarda kalmıştır. Gelenlerin çoğu da ayakta durabilecek durumda değildir. 31. Tümen’in durumu ise daha da kötüdür.[21]
Türk askerleri gittikçe erirken; Rus birlikleri, devamlı gelen takviye birlikleri sâyesinde her geçen saat biraz daha güçlenmektedir. Sarıkamış Grup Komutanı Mişlayevski yine de durumdan endişe etmekte ve bütün Rus birliklerini Kağızman ve Kars istikametinde geri çekmeyi plânlamaktadır. 2. Türkistan Kolordusu Komutanı Yudeniç ise çekilme konusunda acele edilmemesi için Mişlayevski’yi iknâ ve teskin etmeye çalışmaktadır.
28 Aralık 1914:
General Mişlayevski Türklerin korkusuzca saldırılarından ve çevirme harekâtından o derece korkmuştur ki, alelacele Tiflis’e giderken Kağızman’dan çektiği bir telgraf ile Sarıkamış Grup Komutanlığını General Bergman’a bıraktığını bildirmiştir. General Mişlayevski Tiflis varır varmaz şehir meclisini toplamış ve mecliste yaptığı konuşmada yakın bir Türk tehlikesinden bahsedince Tiflis’ten kaçmak isteyen halk istasyonlara yığılmış ve Tiflis’te büyük bir panik yaşanmıştır. Sarıkamış Grup Komutanlığına getirilen General Bergman, Mişlayevski’nin geri çekilme emrine harfiyen uyulması taraftarıdır ve çekilmeyle ilgili emirleri bugün bütün kıtalara bildirmiştir. Geri çekilmeye muhalif olan Ordu Kurmay Başkanı Yudeniç, General Bergman’dan çekilmeyi durdurmasını, hiç olmazs 30 Aralık 2014 gününe kadar ertelenmesini ricâ etmiştir.[22]
Enver Paşa, düşmandaki çekilme yönünde karar aldığını istihbarat raporlarından öğrenince ve geri çekilme hareketlerini başladığını görünce taarruzları sıklaştırmış ve düşmana baskı yapılmasını emretmiştir. Sarıkamış önlerindeki 9. Kolordunun toplam mevcudu iyice erimiş, buna karşılık Sarıkamış’taki Rus kuvvetlerinin sayısı 15 bin kişiye ulaşmıştır. Yorgun, uykusuz ve aç olan 9. Kolorduya mensup askerlerimizin taarruzu bugün de güneş doğduktan sonra başlamış, 10. Kolordu’nun 31. ve 32. Tümenlerinin toparlayabildikleri askerlerle yaptıkları taarruz fâsılalarla bütün gün devam etmiştir.
10 Kolordu Komutanı Hâfız Hakkı Bey, bütün birlikleri Divrik’te toplamış ve Sarıkamış önlerinde bulunmak için geceleyin harekete geçmiştir. Sarıkamış’ın kuzeyinde muharebeler başlayalı tam dört gün olmuş,10 Kolordu 25 Aralık’ta katılması gereken harekâta 4 gün sonra iştirak edebilmiştir. 10. Kolordu, toplayabildikleri savaşacak durumda olan bin kadar askerlerle Bayköy’den Sarıkamış’a gelmiş, 31. ve 32.Tümenleri Hâfız Hakkı Bey’in talimatıyla hemen taarruza başlamıştır. Bu taarruzda büyük fedakârlık gösteren ve düşmanın üstüne ölümüne saldıran Mehmetçiklerimiz bir ara Sarıkamış’a girmeyi bile başarmış ve Sarıkamış sokaklarında başlattıkları süngü hücûmuyla Ruslara önemli kayıplar verdirmişler, hatta Rusların Kazak Alayı Komutanı Albay Kravçenko da öldürmüşlerdir. Fakat düşmanın uzun menzilli sahra topları, ormanlar içerisine mevzilenmiş olan Türk birliklerini yerlerinden kıpırdayamaz hâle getirdiğinden, yardım alamayan öncü kuvvetler, Sarıkamış sokaklarında birkaç yüz şehit ve yaralı bırakarak maalesef çekilmek zorunda kalmıştır. Türk Rus birlikleri arasındaki çatışmalar güneş batıncaya kadar devam etmiş, bugünkü muharebelerde 31. Tümen 250, 32. Tümen 100 kadar yaralı ve şehit vermiş, Rusların kaybı ise 1000’i geçmiştir. [23]
29 Aralık1914:
Rusların dün gece Sarıkamış’a getirdikleri takviye birlikler, 15’lik havan ve obüs bataryaları savaşın gidişâtını tamamen değiştirmiş[24] ve düşman hem askerî güç, hem de ateş üstünlüğünü ele geçirmiştir. Ruslar adına bu müspet gelişmeler yaşanınca General Yudeniç, General Bergman’ı zorlayarak da olsa iknâ ederek, geri çekilmekte olan Rus kıtalarını tam sınır üzerinde durdurmuştur. Ardından da Rus askerleri saldırıya geçmiş ve birliklerimizi kuşatmak için plânlar yapmaya ve harekât başlatmaya yönelmiştir. General Yurdeniç’in yeni plânı, acele etmeden Sarıkamış çevresinde ve Soğanlı Dağları’nın sırtlarında bulunan açlık, hastalık ve soğuk yüzünden sayıları ve savaş gücü iyice azalan Türk birliklerini imhâ etmektir.
General Yurdeniç, Emeni casuslardan aldığı günlük raporlardan; Türk kıtalarının şiddetli soğuktan, yorgunluktan, açlıktan ve hastalıktan eridiklerini, güçlerinin çok azaldığını, bitkin bir durumda olduklarını, elde kalan az sayıdaki askerle son güçlerini kullanarak taarruz ettiğini öğrenmiştir.
10. Kolordu, Sarıkamış önlerine dört günlük gecikmeyle ancak bugün gelebilmiş ve Ruslarla yaptığı mücadelede şehit verdiği askerlerinin on katını Allahuekber Dağların’ndaki ‘mareşal kış’ karşısında vermiştir.
Sarıkamış Harekâtı’nın ilk gününden îtibâren fazla bir varlık gösteremeyen 11. Kolordu’nun 33. ve 34. Tümenleri kendisine verilen görevleri hakkıyla yapamamış ve Rusların Sarıkamış’a takviye birlik göndermesine mâni olamamıştır.
30 Aralık1914:
9. Kolordu Komutanı Ali İhsan Paşa, bu sabah 3. Ordu Komutanlığına gönderdiği raporda; “17. Tümen’in muharip piyade kuvveti 110, 29. Tümen’in muharip piyade kuvveti190, 28. Tümen’in muharip piyade kuvveti 700 olmak üzere kolordunun bütün toplamı 1.000 erdir. Muharip kuvvet kabul ettiğimiz erlerin büyük kısmının bedenî kabiliyetleri zaafa uğramıştır. Topçu er ve subaylarımız yarı yarıya kaybedilmiştir.40 dağ topundan ancak 20 tanesi iyi durumdadır. Hayvanlar tâkatsiz ve zayıftır. Çıkarılan sonuç kolordunun taarruz yeteneğinin kalmadığıdır.”[25] demiştir.
10. Kolordu’nun ise bütün taarruz gücü 1800 silahtan ibâret olup, bu sayıya dâhil olan ve etraftan toplanan 800 er de savaşacak durumda değildir.[26] 32. Tümen’den gönderilen raporda; “Toplam beş alaylı Bardız Grubu’nda mevcudun 500 erden ibâret kaldığı ve iş yapamaz hâle gelindiği”[27] bildirilmiştir.
Bugünden îtibâren Ruslar ateş üstünlüğünü tam olarak ele geçirmiştir. Ruslar, Türk askerlerinin Bardız Geçidi istikametindeki mevzîlerini işgal etmek için taarruz başlatmıştır. 83. Alay birliğimiz, Sarıkamış’ın kuzeyinde ele geçirdikleri kulübelerde Ruslara karşı direnmiştir. Hiç bir ikmâl alamayan bu alay gene de Bardız Geçidi’ni ele geçirmeye çalışan Albay Bukretot’a geçit vermemiştir.
Bugünkü çıkan çatışmalar da askerimizin aleyhine gelişmiş, 90. Alay düşman tarafından sarılmış, zaten iyice zayıflamış olan alayın kuşatmayı yarmak için yaptığı huruç harekâtı neticesiz kalmış, son kalan 20 subay ve askerin sığındığı cephanelik de Ruslar tarafından havaya uçurulunca alayın bütün askerleri şehit olmuştur. [28]
31 Aralık1914:
Hava şartları insan takatinin üstüne çıkmasına, birliklerimiz gün geçtikçe erimesine ve 11. Kolordu’dan destek gelmemesine rağmen 3. Ordu elde kalan birlikleriyle harekâta devam etmiştir. Dondurucu soğuklarda açıkta arâzîde çadırsız gecelemekten hastalanan ve donan, çatışmalarda yaralanan, şehit olan ve firâr eden askerler sebebiyle on bin erlik tümenlerin mevcudu birkaç yüz kişiye düşmüştür. Elde kalan bu kuvvetin de açlık ve yorgunluk dolayısıyla savaş kudreti azalmış, Sarıkamış Rus garnizonu ise her geçen gün gelen takviye birliklerle daha da güçlenmiş ve artık 31 Aralık’tan itibaren Türk Ordusu’nun taarruz yapma gücü ve başarı ümidi kaybolmuştur.
31 Aralık günü Enver Paşa; 9. Kolordu bölgesinden ayrılarak 10. Kolordu Karargâhı’nın bulunduğu Divrik’e gitmiş, kolordunun mevcudunun 1500’e düştüğünü ve bâzılarının da savaşamayacak durumda olduğunu gördükten sonra geri çekilmeyi düşünmüş, ancak son ümit olarak günlerdir haber alınamayan 11. Kolordu’dan takviye kuvvet desteği geleceği düşüncesiyle biraz daha beklemeye karar vermiştir. Türk ordusunun geriden gelecek asker, erzak, silah ve mühimmatın tek bağlantı hattı olan Bardız-Kızılkilise yolu da Rusların ağır tehdidi altına girmiştir.[29] Her şeye rağmen canını dişine takan Mehmetçiklerimiz büyük bir fedâkârlık ve cesâret gösterip bugün de Rus birliklerine saldırmış, mevzilerine girmiş, düşmana ağır kayıplar verdirmiş, Sarıkamış Deresi’ne kadar ulaşmış, ancak düşmanın makineli tüfeklerinden açılan ve çok etkili olan ateş karşısında tutunamamış ve geri çekilmek zorunda kalmıştır.
Hâsılı Ruslar, bugünden îtibâren Türk askerlerinin yaptığı bütün taarruzları durdurmuştur. General Yurdeniç’e göre Türklerin Sarıkamış’ı işgal etmek üzere on gün önce başlattıkları harekât bugün artık tamamen önlenmiş ve Sarıkamış bölgesindeki tehlike sona ermiştir.
1 – 5 Ocak 1915:
Sarıkamış Grup Komutanı Mişlayevski’nin Tiflis’e kaçmasının ardından cephenin komutasını devralan General Bergman’ı iknâ eden General Yudeniç, soğukkanlılığını yitirmeyerek akıllıca hareket etmiş, karşı taarruza başlamak hususunda aceleci davranmamış ve Türk taarruz gücünün iyice kırılmasını beklemiştir.
1 Ocak 1915 günü Türk kuvvetlerini Bardız-Sarıkamış-Eşek Meydanı geçidi arasındaki
üçgende çevirmek üzere bir kuşatma harekâtı başlatmıştır. Albay Sükretof idâresindeki Ruslar Türklerin can damarı durumunda olan Sarıkamış Bardız yolunu kesmiş ve 9. Kolordu’dan da bâzı askerlerimizi esir almıştır. Birliklerimiz ağır kayıplar verdiği için çözülme ve geri çekilme hareketleri artmıştır. Cephenin genel durumunu özetleyen 9. Kolordu raporunda ; harekâtın ilk günü 30.000 askeri bulunan kolordunun önceki günkü 900 civârındaki kuvvetinin de yarıya düşmüş olduğu bildirilmiştir.[30]
Rus ordusunun karşı taarruzu başladığında, Enver Paşa da mağlubiyetin kaçınılmaz olduğunu anlamıştır. Enver Paşa; 9. ve 10. Kolordulardan arta kalan birlikleri, Sol Cenah Ordusu adıyla birleştirerek, generalliğe terfi ettirdiği Hafız Hakkı Paşa’nın emrine vermiştir.
Başkomutanlığın bugün yayınladığı ordu emrinde; 9. ve 10 Kolorduların mevzilerinde kalmalarını, ancak hasarlı topların, arabaların, yaralı ve hastaların Başköy üzerinden Oltu’ya gönderilmesini istenmiştir. Emirdeki bir diğer konu ise; Hâfız Hakkı Bey Tuğgeneralliğe terfî ettirildiği ve Sarıkamış civârında bulunan 9. ve 10. Kolordu kıtalarının bundan böyle “Sol Cenah Ordusu” adıyla kurulan birliğin başına getirildiği bildirilmiştir. Genel Kurmay ATASE Başkanlığı’nın yayımladığı kitaptaki tespitler de şöyledir. “10. Kolordu komutanı bazı sakıncalı kararlar almasına rağmen çok enerjik hareket etmişti. 9. ve 11. Kolordu komutanları ise aynı oranda aktif olamamışlardı. Örneğin 11. Kolordu komutanı, cephesindeki düşmana şiddetli baskı yaparak onu yerinde tutamamış ve Rusların Sarıkamış kuvvet kaydırmalarına engel olamamıştı.9. Kolordu komutanı da, 25-26 Aralık savaşlarında çok yetersiz kalmıştı.”[31]
3 Ocak günü Türk birlikleri yaptıkları âni bir baskınla Bardız-Kızılkilise hattındaki Rus hâkimiyetine son vermiş ve geriden gelecek yardımın da yolunu açmıştır. Sarıkamış cephesinde 3 Ocak gecesi oldukça sâkin geçmiştir.
Ruslar General Yurdeniç, iyice eriyen ve yıpranan Türk Ordusu’nu tamamen imhâ etmek için son hazırlıklarını yapmaktadır. Günlerdir süren muharebeler ve çeşitli cephelerden yapılan kuvvet kaydırmaları sebebiyle düşman da yorgun düşmüş, Rusların Bardız Grubu oldukça yıpranmıştır. Son taarruz için Rus askerleri dinlendirilmektedir.
Enver Paşa;11. Kolordu’dan gelmesinin beklediği takviye kuvvet ulaşmayınca, 4 Ocak günü saat 07.00’de Bardız üzerinden 11. Kolordu bölgesine geçmek üzere Sarıkamış’tan ayrılarak Aras Vâdisi’ne hareket etmiştir. Bardız yolunda ilerlenirken bir Rus Kazak keşif kolu tarafından üzerlerine ateş açılmış, karargâh subaylarından Bronsart Paşa yaralanmış, yürüyüş kolundaki süvarilerimizin ateşiyle düşman dağıtılırken, Rus keşif kolu komutanı bizzat Enver Paşa tarafından vurulmuştur. [32]
4 Ocak 1915 günü Ruslar Kars’tan getirilen yeni takviyeler ve Sarıkamış’tan aldıkları süvâri ve piyadelerle 3. Ordu’yu imhâ etmek için çok şiddetli bir taarruza başlamıştır. Birlikleri eriyen, tükenme noktasına gelen ve asker sayısı 300 muharip güce düşen 9.Kolordu ile ve 1200 kadar askeri bulunan10. Kolordular arsındaki açıklıktan Ruslar bütün gücüyle saldırmış, her an şiddetini artıran bu taarruz karşısında bir avuç kahraman Türk askeri Rus kuvvetlerine karşı inançla direnmeye devam etmiştir. 9. Kolordu Karargâhı Rus obüs toplarıyla ateş altına alınmış, Rus Avcı Birliği tarafından kuşatılmış ve düşmana karşı akıl almaz bir mukâvemetle savaşan 9 Kolordu’nun askerleri ve karargâhı sonunda düşmana esir düşmüştür.
Hâfız Hakkı Paşa komutasındaki 10. Kolordu ise kendisinden sayıca çok üstün olan Rus kuvvetlerine karşı akşama kadar savaşarak düşmana ağır kayıplar verdirmiş ve gece karanlığından istifâde ederek hiç olmazsa cephedeki askerlerle topları ve diğer kalanları kurtarabilmek için 4 Ocak günü akşamı 10. Kolordu’nun Çermikköy’e giden yoldan geri çekilmesini emretmiştir. 10. Kolordu birliklerinden arta kalan askerlerimiz dağ yollarını takip ederek Bardız’ın doğusundaki Çermik Köyü üzerinden Erzurum’a doğru çekilmeye başlamıştır. Bu sırada Rus birliklerinin yeni bir taarruzu başlamış, Hafız Hakkı Paşa kurşun yağmuru altında cephe hattından uzaklaşmayı başarmıştır.[33] Ne yazık ki Hâfız Hakkı Paşa da çok kısa bir süre sonra tifüs hastalığına yakalanmış ve 12 Şubat akşamı kendisinden hoşlanmayanları bile ağlatarak Erzurum Karskapı’da defnedilmiştir.”[34]
Ve 5 Ocak günü Enver Paşa, günlerdir durumu hakkında bilgi alamadığı 11. Kolordu’nun asker sayısının tümen kuvvetine kadar düştüğünü gördükten ve Sarıkamış’ta yaşananlardan haberdâr olduktan sonra artık yapılabilecek bir şey kalmadığı için Aras Vâdisi’nden Erzurum’a hareket etmiştir…
Hâsılı; 22 Aralık 1914 tarihinde büyük ideallerle başlayan, Allâhuekber Dağları geçilerek Rusları çembere alıp imhâ edilmesi düşünülen, ancak kışın bütün şiddetiyle hüküm sürdüğü zemheride yaşanan pek çok trajik olayla ve binlerce askerimizin donarak şehit olmasıyla neticelenen Sarıkamış Harekâtı’nda istenen sonuç alınamamış, düşman mağlup edilememiş, en kıymetli birliklerimiz eriyip gitmiş ve 5 Ocak 1915 günü maalesef çok ağır bir mağlûbiyetle son bulmuştur.
* * *
“Sarıkamış Harekâtı”nda On binlerce vatan evladının buz tutmuş çığlıkları dağlara, taşlara, ormanlara yansımış, bu sessiz feryatların yankısı anaların, bacıların, gelinlerin, ozanların yüreklerinde aks-i sedâ bulmuş, gönülden dile dökülen duygular sîneleri dağlayan ağıtlara, yanık türkülere dönüşmüş ve Sarıkamış ufuklarına anaların gözyaşları karışmıştır. Sarıkamış’taki fâciâ, halkımızın hafızası olan türkülerle, ağıtlarla ve şiirlerle kayda geçmiştir. “Ozantürk” mahlasını kullanan, kıymetli bir akademisyen ve çok değerli bir şâir olan Prof. Dr. Bayram Durbilmez “Sarıkamış” isimli şiirinde Sarıkamış Harekâtı’nda yaşananları ninesinin ahvâlini dile getirerek dizelere dökmüştür:
“Ben Sarıkamış’ı nineme sordum
Elini bağrına bastı, ağladı…
Asırlık yüzünde acıyı gördüm
Gözlerime bakıp sustu, ağladı…
Gözlerinden Aras Aras yaş aktı
Beyninde tarifsiz şimşekler çaktı
Şehit kardeşine bir ağıt yaktı
Feleğe kinini kustu, ağladı…
Gönlüne ince bir sızı düşünce
Yollara düşürdü derin düşünce
Bitkince yürürken kara düşünce
Buzdan heykellere pustu, ağladı…
Kardan adam oldu buz kesen kışta
Önce gözler dondu Sarıkamış’ta
Kar dolu dağlara o her bakışta
Yârdan umudunu kesti, ağladı…
Ne üst-baş var idi ne de bir tas aş
Dondu damarlarda kan yavaş yavaş
Kaderle boğuştuk olmadan savaş
Kara talihine küstü ağladı…
Kardan kefenlere girmişler beyaz
Bu hazin maziyi, dedi, kalbe yaz
Korkunç bir fırtına, şiddetli ayaz…
Soğuk poyraz yeli esti, ağladı…
Ne erler suçluydu ne Enver Paşa
O canlar uçmağa uçmadı boşa
Gurur duy torunum, şerefle yaşa!
Dedi, yüreğimi sarstı, ağladı…
On binlerce şehit Hakk’la beraber
Kucaklar şefkatle En Son Peygamber
“Allahu ekber!” der Allahuekber
İsyankâr sesini kıstı, ağladı…
Bu kahpe felekle atılmaz aşık
Ozantürk, Türkoğlu yurduna âşık
Ne ağıtlar yaktı binlerce âşık
Sazını duvara astı, ağladı…
Sözünü yarıda kesti, ağladı…”[35]
6 Kasım 2022
Dr. Mehmet GÜNEŞ
(Devam edecek)
[1] Özhan Eren, Sarıkamış’a Giden Yol – Rehin Alınan İmparatorluk, 403
[2] Özhan Eren, a.g.e., 403
[3] Özhan Eren, Sarıkamış’a Giden Yol – Rehin Alınan İmparatorluk, 398
[4] Genel Kurmay ATASE Başkanlığı, 1. Dünya Harbi’nde Türk Harbi, Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekâtı, I, 155
[5] General Fahri Belen, 20. Yüzyılda Osmanlı Devleti, 224
[6] Ramazan Balcı, Tarihin Sarıkamış Duruşması, 270; Tarih-Düşünce Kitapları, İstanbul, 2004.
[7]Hüseyin Tutar, Tuncay Öğün, Hüsnü Kapu, Hamza Erdoğdu, Ebubekir Küçük, Türk Halkının Sarıkamış Algısı, 30; Serhat Kalkınma Ajansı, Kars, 2011.
[8] Özhan Eren, Sarıkamış’a Giden Yol – Rehin Alınan İmparatorluk, 410
[9] Genel Kurmay ATASE Başkanlığı, 1. Dünya Harbi’nde Türk Harbi, Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekâtı, I, 435
[10] Özhan Eren, Sarıkamış’a Giden Yol – Rehin Alınan İmparatorluk, 412
[11] Özhan Eren, a.g.e., 411
[12] General Fahri Belen, Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, I, 224
[13] Özhan Eren, a.g.e., 413
[14]Muzaffer Albayrak, “95. Yıldönümünde Sarıkamış Harekâtını Yeniden Değerlendirmek – 2. Bölüm, http://www>. geliboluyuanlamak.com, “27 Aralık öğleden sonra Allahuekber Dağları’nı mevcudunun ancak %20’siyle aşabilen 10. Kolordu’ya bağlı 31. Tümen Komutanı Hasan Vasfi Bey, geride dağılıp kalmış erleri toplamak üzere Allahuekber Dağları’nı aşarak 20 saatte geriye gidip dönmüştü. Oysa 26/27 Aralık’ta 31. Tümen aynı yolu sadece gidiş olmak üzere 22 saatte kat etmişti.
[15] Nevzat Kösoğlu, Şehit Enver Paşa, 307
[16] Nevzat Kösoğlu, a.g.e., 319-320
[17] Genel Kurmay ATASE Başkanlığı, 1. Dünya Harbi’nde Türk Harbi, Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekâtı, I, 470
[18] Genel Kurmay ATASE Başkanlığı, a.g.e., I, 385
[19] Hüseyin Tutar, Tuncay Öğün, Hüsnü Kapu, Hamza Erdoğdu, Ebubekir Küçük, Türk Halkının Sarıkamış Algısı, 31
[20] Özhan Eren, Sarıkamış’a Giden Yol – Rehin Alınan İmparatorluk, 421-422
[21] Özhan Eren, a.g.e., 422-423
[22] Özhan Eren, a.g.e., 431
[23] Özhan Eren, Sarıkamış’a Giden Yol – Rehin Alınan İmparatorluk, 434
[24] Özhan Eren, a.g.e., 440
[25] Özhan Eren, a.g.e., 439
[26] Özhan Eren, a.g.e., 441
[27] Özhan Eren, a.g.e., 442
[28] Özhan Eren, Sarıkamış’a Giden Yol – Rehin Alınan İmparatorluk, 441
[29] Özhan Eren, a.g.e., 446
[30] Özhan Eren, a.g.e., 452
[31] Genel Kurmay ATASE Başkanlığı, 1. Dünya Harbi’nde Türk Harbi, Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekâtı, I, 528
[32] Özhan Eren, Sarıkamış’a Giden Yol – Rehin Alınan İmparatorluk, 463
[33] Özhan Eren, a.g.e., 464-472
[34] Nevzat Kösoğlu, Şehit Enver Paşa, 310
[35] Bayram Durbilmez, Gönül Coğrafyamızda – Dede Korkut Ruhuyla-, Sarıkamış, 114-115; Sonçağ Kültür Yayınları, Ankara, 2021.