2010 yılında bir akademik etkinlik için bir araya geldiğimizde hem “tasavvuf profesörü” ve hem de o gün itibarıyla “Diyanet İşleri (DİB) Başkan Yardımcısı” olan değerli bir Hocamız ve Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç ile bir çay molasında bir araya geldik.
Söz arasında o sıralarda yine gündemde olan cemaat ve tarikatların DİB kaydına/kontrolüne alınması konusunda bazı tartışmalar söz konusu idi. Hazır bulmuşken Diyanet İşleri (DİB) Başkan Yardımcısı Hocamıza bu konudaki çalışmaları/gelişmeleri sordum.
Örnek olarak da çalışmakta olduğum RTÜK’ün medya kayıt ve denetim çalışmalarından hareketle Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde “Manevi Hayatı Düzenleme Dairesi” gibi nötr sayılabilecek bir isimle cemaat ve tarikatları hiç değilse kayıt altına almanın gereğinden söz ettim.
Anlaşılan bu konuda “malum dinî çevreler” tarafından büyük baskı altına alınmış olan Hocamız içini döktü:
“Size bir şey söyleyeyim mi? Herkes illegaliteden, kanun/nizam tanımadan çalışmaktan memnun. Hiç kimse bu düzenin değişmesini istemiyor” deyip devam etti: “Neden mi?
*Sen bu konuda yetkili misin? Yetkin misin? diyen yok.
*Cemaat/tarikat adına toplanan paraların, yapılan ticaretin hesabını, kitabını soran; “nereden buldun, nereye harcadın” diyen yok.
*Cemaat/tarikatın kapalı ortamlarında gelişen karışık işlerin hesabını soran olmadığı gibi ortaya çıkmasın diye örtbas eden müptezellerin yakasına yapışan da yok.
*Cemaat ve tarikatların İslam’a verdikleri zararın derdini çeken senin gibi, Mahmud Erol hoca gibi bir avuç insandan başka bu işi dert eden de yok.”
“Daha devam etmeyeyim. Cemaat ve tarikatların denetim altına alınmasını beklemeyin boşuna.”
***
O günkü makamının hiçbir işe yaramadığını da böylece ifade eden akademisyen Hocamız önce DİB Başkan yardımcılığından ayrıldı, sonrasında atandığı idari görevi de bırakıp şimdi bir özel üniversitede akademik çalışmalarına devam ediyor.
***
Tam 12 yıl önce özel bir sohbette söylenmiş olan bu tarihî sözleri bugüne kadar sadece 3-5 hal ehli arkadaşımız ile paylaştım. Cemaat ve tarikatlarla ilgili her skandalda “acaba yazsam mı” diye tereddüt ettiğim bu sözleri, kayda geçsin düşüncesi ile yazmak zorunda kaldığımı biliniz.
***
100 yıl önce “Kaçın ‘müslüman’lardan, sığının İslam’a” diyen Muhammed İkbal bugünleri görse ne derdi acaba?
