Bu yazım da Turgut Günay’ı yani Yetik Ozan’ı anlatmaya çalışacağım. Edebiyatla, şiirle iştigal edenler iyi bilse de Yetik Ozan çevremizde pek bilinmez.
Türk milliyetçiliği fikrinin seçkin bir kültür adamı olan Yetik Ozan (Turgut Günay), Arif Nihat Asya, Emine Işınsu, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Yavuz Bülent Bakiler, İsmail Gerçeksöz gibi milliyetçi şair, yazar ve romancılar arasında yer alır. Hele şiirde yeri ayrıdır.
Dilci ve halkbilimci bir akademisyen olmasının yanında modern bir şair olan Yetik Ozan; 1942 yılında Manisa’nın Soma ilçesinde dünyaya gelmiş, asıl adı Turgut Günay’dır. İlköğrenimini Aydın’da orta öğrenimini Rize de tamamlamıştır. 1966 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirmiş, daha sonra Kütahya Lisesinde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. 1967 yılının sonlarında Atatürk Üniversitesi’nin açtığı asistanlık sınavını kazanarak Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü asistanlığına geçmiş, 1972 yılında “Rize ve Ağızları’’ çalışmasını tamamlayarak doktor ünvanı almıştır.
Askerlik görevi sonrası Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölü-müne öğretim görevlisi olarak geçmiş, akademik çalışmalarının yanında, TRT Kurumu Halk Müziği ve Halk Oyunlar Dairesinde mesai dışı bir görevle yönetim kurulu üyeliğinde de bulunan Turgut Günay, 14 Aralık 1978 tarihinde genç yaşta ebedî âleme intikal etmiştir.
Yetik Ozan’ın zamansız ölü-münün ardından yakın arkadaşları Ahmet B.Ercilasun, Abdurrahman Güzel, Sadık Kemal Tural ve Saim Sakaoğlu şair hakkında çeşitli yazılar yazmışlar ise de daha sonra hakkında pek yazı yazan olmamış.
Gerek bilim, gerek kültür ve gerekse de sanat âleminde yetkin bir insan olarak önemli işlere imza atan Yetik Ozan; çok yönlü bir kişiliğe sahiptir. İyi bir dilci ve halkbilimci olarak değişik yayın organlarında dil ve halk edebiyatı alanında makaleler yayımlamış, seminer ve kongrelerde tebliğler, bildiriler sunmuştur. Türk dilimin gelişimi konusunda çaba sarfetmiş, çalışmalarda bulunmuştur.
Başbuğ Alparslan Türkeş’in de damadı olan Turgut Günay şiirlerinin bir kısmını “Atmaca Uçurumu” isimli kitapta toplamıştı. Ölümünden sonra eşi Prof.Dr. Umay Türkeş Günay, Yetik Ozanın son yazdığı şiirlerle birlikte bütün şiirlerinin bir kitapta toplanması için ön ayak olsa da istenen neticeyi alamamış.
https://www.kirmizilar.com/f339f6ac-a337-4592-8da9-fea866964a2c” alt=”İsmiyle, cismiyle ‘Yetik Ozan’dı Turgut Günay” />
Turgut Günay’ı akademik kimliğinin dışında günümüze taşıyan, ona edebiyat ve düşünce dünyamızdan seçkin bir yer kazandıran “Yetik Ozan” mahlasıyla yazdığı şiirlerdir. Yine, “Firkatî” mahlasıyla söylediği âşık tarzı şiirleridir.
Yetik Ozan’ın şiirlerinin kendine has bir özelliği olup, onun şiiri taklit edilebilirlikten uzak bir yapıya sahiptir. Onun hangi şiirinin hangi mısra olursa olsun damgalı gibidir. Hiç kimse tarafından taklit edilemez. Şiirinde kullandığı kendine has fiilleri, kendine has fiilleri, kendine has isimleri vardır.
Onun şiiri Türk şiirinin gelenekten kopmadan nasıl modern hâle getirilebileceğinin somut örnekleridir… Yaklaşık 80 şiiri vardır… Firkatî mahlasıyla âşık tarzı şiirleri bu sayının dışındadır.
Ben Yetik ozanı Kilim ve Bağlama şiirleriyle tanıdım. 2004 yılında Dr.Barış Doğan ile hazırladığımız Anadolu Aşıkları Antolojisinin arka kapağında vefa örneği olarak şairin Kilim şiirine yer vermiştik. Şiir çok beğenilmişti.
Bu vesile ile Yetik Ozanı rahmet ve minnetle anıyorum. Ozanın Sabır Irmağı isimli şiiri ile bu yazımı noktalıyorum.
Hikmet ELİTAŞ/KARAMAN
(Seyret Candan Dışarıyı)
SABIR IRMAĞI
Ezgi bayrağını ıtır dağından
Yurtsuz fırtınalar esti götürdü.
Dostluğa kapısız kerem bağından
Her giren bir kiraz kesti götürdü.
Kınalı güzlerin birlik toyunu
Bozdu cücelerin aksak oyunu,
Gelin süzülüşlü, üzüm suyunu
Ak keşişler testi testi götürdü.
Çok sesli çanların sevinç avazı
Çekti kurt dönüşlü yuğlardan yazı
En ulu yangından sağ çıkan sazı
Son sofu omzuna astı götürdü.
Boz gevene karşı çiğdemin cengi
Tuğlaştırdığında kokuyu, rengi
Bir ümmi çobanın yazdığı cöngü
Bilginler bağrına bastı götürdü.
Alıç paylaşırken dağlar diz dize
İlk sabırsız yaprak düştü son ize
Bozkırın rengini, açık denize
En sabırlı ırmak sustu götürdü.