Filmi, Ortasından Başlayarak Seyretmek

Her zaman olduğu gibi, alışkanlığın, genel-geçer akımın yörüngesinde olarak, günümüzde de, bir ROMA MUHABBETİDİR sürüp gidiyor. Gün geçmiyor ki, şehîd kanlarıyla sulanmış yurdumuzun bir köşesinde, kazı yapılarak ROMA; Yunan eserlerinin kalıntıları ortaya çıkarılmasın, Türkiye televizyonlarında ilân edilmesin, Romalıların nerelerde eğlendikleri, neler yaptıkları anlatılmasın.

Avrupa (Amerika, onun kültürel ve politik uzantısıdır) kültürünün üç bileşeninden biri olan Roma imparatorluğu için, milletlerarası düzenlemelerle kabûl ettirilen ve bizde artık içtenlikle benimsenen sit alanı konusu, olayı, dikkatle incelenmeğe değer. İlk bakışta; kimsenin îtirâz edemeyeceği, “insânî değerler”in korunması için güzel, zarûrî  bir tedbir olarak algılanan bu düzenleme, öyle bir yörüngeye oturtulmuş ki, ARKEOLOJİ, KAZI  denilince, hemen herkesin aklına, önce, ROMA, Yunan kalıntıları geliyor, millî şuûrdan nasîbi olanların aklına da -çoğu zaman ikinci olarak- KENDİ eserlerimizin kalıntıları geliyor. 

Sebep: çok basît, açık, net: okulda, üniversitelerimizde, ÖYLE BİR YÖRÜNGE kurulmuş da ondan. Türk adı taşıyan, gerçekten de Türk arkeologlarımızın çoğu, Rum arkeologların sevinçle, iştiyâkla yapacakları kazıları AYNI SEVİNÇ ve COŞKUNLUKLA yapıyorlar, Kültür Bakanlığımız da coşkunlukla büyük meblâğlar ödüyor.

Peki, Avrupalılar, Avrupa topraklarındaki, oralarda yüzlerce yıl hâkim olmuş, o bölgeler halklarının kimliğini, kültürünü korumuş olan Osmanlı’dan kalma; binlerce DEĞİL, on binlerce câmi, şadırvan, tekke, medrese, çeşme, hamam, bedesten, mezârlık gibi bizim olan kalıntılar için NE YAPMIŞTIR,  dersiniz?  DEĞİL, toprak altında kalmış kalıntılarını çıkarmak, yer üstünde sapasağlam duran Osmanlı’nın, bizim olan eserleri YOK ETMİŞLERDİR, mezârları bile kazımışlardır. Arşivimizdeki belgeler de olmasa, Sırbistan’da 500 yıla yakın, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan’da 400 yıldan fazla hâkim olduğumuz bile unutturulacaktır. Avrupa topraklarında yüzlerce yıl adâletle hüküm sürdüğümüzü, insanları, insanca muamele ile yaşattığımızı, Amerika’yı işgal edip 500 yılda oranın yerli halkını YOK derekesine indirmiş olmalarına karşılık, bizim, 1453 te yıktığımız Rum imparatorluğu uyruğu insanları assimile etmediğimizi, kendi dil, dîn, kültürlerini korumalarını kolaylaştırdığımızı, {Rum gençler, 1453 ten 570 yıl sonra, soğuk kış gününde, Patrik’lerinin denize attığı haçı denizden çıkarma geleneğini sürdürüyorlar} malûmat deposu olmayı târihçilik zanneden, Osmanlı târihini, Fransızın yazdığı metinden okuyarak anlatan pek ünlü bir profesörün de içinde bulunduğu zümre mi anlatacak?

***

TRT de, 29 Ocak 2023 Pazar günü, mûtad üzre, yine Roma’dan kalma bir yer anlatılıyordu. Romalılar, bir yeri işgal edince, oranın en iyi askerlerini, kendi ordularına alırlarmış, en küçük rütbeden başlayan asker, senatörlüğe kadar yükselebilirmiş. Hemen akla Avrupa’lı kâfirlerden devşirdiğimiz gençleri yeniçeri (yeni asker) yaptığımız geliyor, değil mi? İyi de bunu tavsiye eden Mevlânâ Kara Rüstem adlı Hoca, Roma târihinden esinlenerek DEĞİL, doğrudan Kur’ân-ı Kerîm’deki “Biliniz ki; (savaşta) ganîmet olarak aldığınızın beşte biri, kesinlikle:  Allah’ın (nâmına) Rasûlün, Onun yakınlarının, yetîmlerin, yoksulların ve (fakîr kalmış) yolcunun hakkıdır (Beytul Mâlindir)” {el Enfâl (8) 41} âyetine dayanarak tavsiye etmişti. 

İslâm târihine yabancı oryantalistlerin ve muhtemelen de Tanzîmât felâketinden beri devâm edegelen zemînde yetiş(tiril)miş tarihçilerimiz(!)in bâzılarının aklına geleceği Roma İmparatorluğu etkisi BOŞ, TEMELSİZ faraziyeden ibârettir.  Fâtih’in Roma İmparatorluğuna özendiği vehmi, kendimize, Avrupalının baktığı pencereden bakmayı mârifet sayan malûmât deposu etiketli ünlülerin hobisidir; Fâtih, Gerçeğin, Hakîkatin hizmetindeydi:

İmtisâl-i ‘Câhidû Fillâh’ olubdur niyyetüm

Dîn-i İslâm’un mücerred gayretüdür gayretüm

Fazl-ı Hakk u Himmet-i Cünd-i Ricâlullah ile

Ehl-i Küfrü ser te ser kahr eylemekdür niyyetüm

(Benim niyetim, hedefim: ‘Allah yolunda cihâd edin’ buyruğuna uymaktır/Bütün çabam, gayretim, sâdece İslâm dîni içindir/Allah’ın yardımı ve Evliyâ ordusunun (pek çok velînin) himmeti ile/kâfirleri (İslâm Gerçeğini tanımayanları) baştan başa kahr etmeğe azimli ve kararlıyım) (Türk gençleri, bu şiirin yazıldığı yazıyı öğrenme, bilme durumunda değiller mi?)

diyerek dünya görüşünü, KENDİSİNİ ifâde eden  Fâtih mi Roma İmparatorluğuna özenecekmiş??? Böyle bir görüşe sâhip olmak için bir Türk’ün, NASIL bir prosedürden geçmiş olması gerekir? (Yanıtı, bilenler bilir: Tânzîmât’la döşenen yörüngede sorgusuz suâlsiz ilerleyen, böyle bir kafa yapısını sahiplenir; çünkü, o anlayış, o yaklaşım, o tutum, ‘çağdaşlık’, ‘ilericilik’ olarak kabûl edilmiştir. Sultân İkinci Mahmûd’un dâmâdı Halîl Rif‘at Paşa’nın: “Avrupalı’lar gibi olmazsak, Asya’ya çekilmeğe mecbûruz” sözüyle başlayan, ‘kendi dinamiklerimize dayanmaksızın’,  görünüşte Avrupa’lı gibi olmak akımının getirdiği durum, budur.)  

***

“Semâvî Dinler” söylemi yanlıştır: bir, tek Semâvî  Dîn vardır, ilk insan Âdem Aleyhis Selâm, aynı zamanda, ilk Peygamber’dir. Son Peygamber de Muhammed Aleyhis Selâm’dır, aradaki Peygamberler belli bir kavme gönderilmişken O, bütün insanlığa, insanların hepsine ve cinlere, öteki gezegenlerdeki insanlara da (Allah, Alemlerin/yıldızların Rabbidir ve Rasûlullah, Âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir) Son Peygamber olarak gönderilmiştir. İnsanlar, İslâm’ın Hazret-i Mûsa çağındaki safhasına Mûsevîlik/Yahûdîlik, Hazret-i Îsâ zamanındaki şekline de Îsevîlik/Christ; Chritianity/Hristiyanlık adını vermişler.

***

kirmizilar.com

 

                                  Kolozyum / Colosseum

Putperest, kendi elleriyle yaptıkları putlara tapan Roma’lılar ne yapıyordu, dersiniz? Buyurun:

Başta İmparator olmak üzere, kadın, erkek, çoluk çocuk, Roma’da harâbesi özenle korunan Colosseum’da, aç arslanların önüne getirilen, Hazret-i Îsâ zamanındaki Müslümanların arslanlar tarafından nasıl parçalandığını zevkle seyrederlerdi!

İki esir gladyatörü, ölümüne boğuşturur, onların  birbirlerini öldürmeğe çalışmasını seyrederlerdi. Bir gladyatör, arkadaşını altına aldığı zaman, onu öldürüp öldürmemesi için kararı öğrenmek üzere ROMA İmparatoru’na bakardı. İmparator, baş parmağını aşağı doğru çevirise, arkadaşını hemen öldürürdü  ? eğer başparmak yukarıyı gösterirse   ?  alttaki gladyatör  -şimdilik-    öldürülmezdi. Avrupalı’da hayâ, utanma duygusu minimumolduğundan, kültürünün üç bileşeninden biri olan Roma’nın bu iğrenç, tiksindirici, korkunç işâretini unutmağa ve unutturmağa çalışacağı yerde, mârifetmiş gibi, başarılı,      iyi  bulduğu  bir  işi beğendiğini göstermek için UTANMADAN kullanmakta, bizdeki  bilinçsizler  de  onları taklîd  etmektedirler, İt otarmayı taklîd ettikleri gibi.

***

Yüzyıllar boyunca, Hakkı, hakîkati temsîl eden Osmanlı atalarımız, bâtılın temsîlcisi, sömürücü Avrupa’lı ile savaştı. Rahmetli Profesör Şaban Teoman Duralı’nın isâbetle belirttiği  ve sık sık zevkle alıntı yaptığım gibi: Türk târihi, bir ırkın DEĞİL, bir dâvânın târihidir, o dâvâ; i‘lâ-yı Kelimetullah (Allah’ın buyruklarını, İslâmı, adâleti üstün kılmak, hâkim kılmak) dâvâsıdır. Bu gerçeği, 1839 da başlayan, yanlış zemîne oturtulmuş olan, en az sekiz kuşaktır devâm eden akım içinde, kendimiz gerçeğine yabancılaştırılmış olarak yetiştirilen diplomalılarımızın pek çoğu bilmemektedir. “Aydın” kabûl edilen bu kalabalık, statükoyu temsîl eden zümre, filmi ortadan seyretmeğe başlayan kişi durumundadır. Bu, eksik, çoğu zaman da yanlış malûmâtı, kafasında “bilgi” diye taşıyanlar da, Roma’yı parlatır, Roma eserlerini yer altından büyük masraflarla kazarak çıkarır, devlet bütçesinden çok büyük meblâğları bu iş için harcar, devlet televizyonunda ve diğer tv kanallarında, Roma ile ilgili bildiklerini ballandıra ballandıra anlatır, anlattırır. 

Bu arada; bir yerin kime âid olduğu konusunda milletlerarası anlaşmazlıklarda; o yerde yaşamakta olanlara DEĞİL de, o yerin târih bakımından kime âid olduğuna bakılarak KARAR VERİLDİĞİNİ, bilmeseler de olur!

Olur mu, dersiniz???

***

30 Ocak 2023

Yazar
Mehmet MAKSUDOĞLU

Mehmet Maksudoğlu, Eskişehir’de Kırım kökenli bir âile içinde doğdu. İnkılâp İlkokulunu, Eskişehir  Lisesini ve Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesini bitirdi. İzmir İmam-Hatîp Lisesi’nde Meslek Dersleri Öğretmeni olara... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen