Zamannnn…
Ya geçmeseydin…
Dünyanın yükü, kaderin kederi taşınamazdı ki.
Yük o kadar ağır, yol o kadar karmaşık oluyor ki bazen. Yarınlar, daha gelmeden yakıyor; aklı, bedeni, ruhu…
Akıl taşımıyor, taşıyamıyor ki, onca çok bilinmeyenli, ‘denk olmayan’ denklemleri. Deli olmak da o kadar da zor değilmiş belli ki…
Ah zaman!
Senmisin insanı “ya deli ya veli” eden?
Yoksa kader mi?
Yükün ağır, çok ağır. Belli ki; akla taşıtmaya kalksan, taşımaz. Deliden öte divane eder.
Kalp… Ya kalp… Taşır mı onca belirsizliği, cevapsız soruları, tüm yaraları…
Ah kalp… sen taşı. Sen taşi ki Rabbin yegane nazargahısın. Onun gücü himayesi rahmeti şahitliği ve vekilliği ancak sende tecelli eder.
Ah kalp…
Olmasan…
Hangi dünya yükü hangi bedene sığar?
Hangi akılla taşınabilir ki ?
Ah kalp…
Gönül makamına erebildiysen eğer,
‘Velî’ liğin yolu sen de mi sensizlikte mi?
‘elsiz’ lik, ‘dilsiz’ lik, ‘gönül’ süzlükte mi?
Zorsun dünya…
Çok zor!