Sanma gelen bu âleme insân gelir insân gider
Enfüsde mi’râc etmeyen nâdân gelir nâdân gider
Sen çün ki âdemzâdesin sırr-ı kerem sırrındadır
Âdemliğe eremeyen hüsrân gelir hüsrân gider
Çün ki seni zâtı için halk eylemişdir Tanrı çün
Zâtına erenler bugün sultân gelir sultân gider
Cûş eyledi deryâ-yı zât devr eyledi zât ü sıfât
Vasfını zâta erdiren ‘irfân gelir ‘irfân gider
Esrâr-ı zâtîye erip kalbi haremgâh eyle kim
İhrâm-ı kudsî bulmayan ‘uryân gelir ‘uryân gider
Bulup bugün mürşid-i cân anla nedir cân ü cihân
Mürşide erişemeyen hayrân gelir hayrân gider
Gör vahdet-i kübrâyı sen mir’ât-ı kesretden hemân
Mazharda zâtı görmeyen ‘umyan gelir ‘umyân gider
Cisminde cânındır çü cân cânında kimdir cân olan
Cânında cânı bulmayan bî-cân gelir bî-cân gider
Çün “küntü kenz”inde Hudâ zâtını pinhân eyledi
Zât-ı nihâna erişen pinhân gelir pinhân gider
Sâmî Niyâzî katre-i sırrında ‘ummân bulmayan
Deryâda mâhîler gibi ‘atşân gelir ‘atşân gider