İçinde bulunduğumuz “Zaferler Ayı” münasebeti ile bu yazımızda; Ünlü tarihçimiz Yılmaz Öztuna tarafından 1965 yılında yazılıp “Türk Kültürü” dergisinde yayımlanan “Osmanlıların Yükselme Çağında Türk Denizciliği” başlıklı yazıdan bir bölüm aktarıyorum. “Atlas Okyanusu’nda Türkler” adını taşıyan bu bölümde Türk denizcilerinin Atlas Okyanusu’nda nerelere kadar uzandıklarını, hangi reislerle, hangi sahilleri vurduklarını, ne gibi savaşlar yaptıklarını göreceğiz.
Bu gün bu konuları okuyup gördükçe atalarımızın iradelerinin nerelere kadar uzandığını anlıyoruz. İşin ilginç tarafı ise bugün Türk aydını, Türk genci bu konuları duydukça inanamıyor olsa da, kendi benliğine dönme yolunda belki de bir adım atacaktır.
Bu şekilde belki de kendinden, milletinin büyüklüğünden emin insanlar olacaklardır.
***
“Türklerin Atlas Okyanusu’ndaki faaliyetleri, Türk denizcilik tarihinin en karanlık ve en incelenmemiş bahsidir. Bu hususta Türk kaynaklarında pek az bilgi vardır veya hemen hemen hiçbir şey yoktur. Bu husustaki bilgilerimizi başta çağdaş (XVI-XVII. Asırlar) İngiliz kaynakları olmak üzere, Avrupa tarih ve vesikalarından alıyoruz.
Türkler, sık sık Cebelitarık Boğazı’nı atlayıp Atlas Okyanusu’na geçmişlerdir. Bu işi yapmayan Türk amirali yok gibidir. Ancak Atlas Okyanusu’nda kıyısı olan Avrupa ve Amerika ülkelerine ve adalarına sefer yapan Türk denizcileri, daha çok Cezayir beylerbeyliğine bağlı Türk filolarıdır. Burada Türklerin Atlantik’teki faaliyetleri hakkında birkaç misal vereceğiz.
Vak’anüvis Es’ad Efendi’nin Hulasa-i Ahval-i Tunus adlı risalesinde yazdığına göre Barbaros Hayreddin Paşa o sıralarda keşfine devam edilen Amerika kıt’asına bir sefer yapmak istemiş, fakat Vezir-i azam Damad Makbul İbrahim Paşa lüzum görmiyerek izin vermemiştir. Türkler en çok İspanya ve Portekiz’in Atlantik üzerindeki kıyılarını vurmak için Cebelitarık’tan çıkmışlardır. Çünkü her iki büyük denizci devletle de Türkiye, XVI. Asır boyunca ve XVII. Asırda savaş halindeydi.
1530, 1553 ve 1574’teTanca’ya ve onun karşısındaki Cadiz’e yapılan Türk seferleri ünlüdür. 1617’de Afrika kıyısından 600 km. olan Madeira adası basılmış ve şarapları dünyaca meşhur olan bu Portekiz adasından 1.200 esir Cezayir’e getirilmiştir. 1674’te 2 Türk gemisi, kıyısında Lizbon’un bulunduğu Tajo nehrinin halicine girmiş ve Lizbonlular’ın gözlerinin önünde 36 toplu ve 400 mevcutlu bir Portekiz gemisini rampa suretiyle zaptetmiş, mürettebatı esir alıp tekneyi ateş vermiştir. 1693’te bir Türk gemisi, Finisterre burnu açıklarında 6 topla mücehhez “Notedam del Bilar” adlı büyük Portekiz nakliye gemisini batırmıştır. Bu vak’adan 10 ay sonra “Nortar” adlı bir İngiliz korveti, Cadiz açıklarında Türklere teslim olmuştur. 1695 Ocağında 24 top ve 12 havanla mücehhez bir Hollanda gemisi, Ali Baba’nın kumandasındaki bir Türk gemisi tarafından Portekiz’in güneybatısındaki St. Vincent Burnu açıklarında esir alınmıştır. 1631’de birçok İngiltere limanı Türk korsanlarının taarruzundan masun olabilmek için, Türklere haraç vermeyi kabul etmiştir. İngiliz deniz kuvvetleri, sahillerini koruyamıyordu. (Ali Haydar Demir, Cezayir Hakkında, İstanbul, 1930, 44-5).
1585’te Koca Murad Reis, Afrika kıyıları yakınlarında İspanya’ya ait Kanarya Adalar’ndan en doğuda olan Lanzarote adasının merkezi olan Arrecife Limanını basmış, 300 esir almıştı. 1625’te Türkler, Bristol körfezinin ağzındaki Lundy adasını zaptederek, Britanya sularında dolaşan Türk filosunun üssü haline getirmişlerdir. Bu filo, 30 kadar gemiden müteşekkildi. Bu suretle uzun yıllar, İngiltere’nin Amerika kıt’ası ile yaptığı ticaret büyük zararlar görmüştü. Bu üsten bir defasında İrlanda’ya akın yapılmış, Cork şehri civarından 200 esir almıştır. Bu suretle 1618, 1620 ve 1621 yıllarında sadece 3 sene içinde 400 İngiliz gemisi Türklerin eline geçmiştir. İngiltere’nin güneybatı kıyıları, Cornwall, Devon ve Dorset kontluklarının sahilleri, yıllarca mutlak Türk hâkimiyeti altında kalmış, İngiliz deniz gücü, Türkleri bu sahillerden uzaklaştıramamıştır. Türkler, bu kıyılarda bilhassa Plymouth limanının işlek ticaretini tehdit etmişlerdir. Türkler, İngiltere’nin güneybatı (Cornwall) kıyıları açıklarındaki Scilly adalarından birkaçını da zaptedip üslenmişlerdi. Kıral I. James, Amiral Sir Robert Mandal’i Türkleri bu sulardan uzaklaştırmakla görevlendirmişse de Amiral, buna muvaffak olamamıştır. 1625 Ağustosunda 10 gün içinde, Pltmouth limanına bağlı 21 İngiliz gemisi Türkler tarafından zaptedilmiştir. İngiliz donanması nihayet 37 Türk levendini esir almaya muvaffak olmuş, fakat Türkler, bütün Cornwall kontluğu kıyılarını öyle bir şekilde muhasara etmişlerdir ki, 1. Charles’ın bütün gayretlerine rağmen, bu kontluğun kıyılarındaki işlek limanlardan değil gemi, balıkçı kayıkları bile hareket edemez hale gelmiştir. 1631’de Güney İrlanda’da Baltimore limanını basan Türkler, kasabayı tahrip edip çekildiler. Büyük İrlanda şairlerinden biri bu baskını uzun bir şiirle terennüm etmiştir ki, bunun Türkçe tercemesi Aziz Samih İlter’in eserinde verilmiştir. (Şimali Afrika’da Türkler, I, 175-6). Esasen İrlanda kıyılarında Türklerin ayak basmadığı pek az liman vardı. Gaskonya ve Manş kıyılarında da büyük tahribat yapan Türk korsanlarının, Amsterdam, Rotterdam, Livurno ve Genova (Ceneviz) gibi Avrupa limanlarında haber alma servisleri vardı (L. Bresson, L’Algerie, Paris, 1930, 26b-7b).
Murad Reis’in 1627 İzlanda akını pek ünlüdür. Türk amirali, Danimarka’ya ait bu büyük adada 20 Haziran-16 Temmuz günleri arasında tam 26 gün kalmıştır. İzlanda-Cezayir yolunu 27 günde alan Murad Reis, 12 Ağustosta 400 seçkin İzlandalı esirle Cezayir’e dönmüştür. Bu esirlerden bir Protestan rahibi, 1629’da Türklerin elinden kaçıp adasına dönmüş ve Murad Reis’in bu seferini, İzlanda dilinde yazdığı ünlü eserinde anlatmıştır. Ali Biçin Reis’in de 800 esirle döndüğü İzlanda seferi ünlüdür. Bu suretle Hind Okyanusu’nda Ekvator’dan 20 derece güneye kadar inen Türk denizcileri, Atlantik’te de Kuzey Kutup Dairesi’ne erişmişler, 66 derece kuzeye kadar çıkmışlardır.
Türkler, Norveç kıyılarını da birçok defalar vurmuşlar, Baltık Denizi’ne de girip İsveç ve Danimarka kıyılarını yağma etmiş, bilhassa Kuzey Denizi’nde faaliyet göstermişlerdir. Bilhassa Hollanda ve Belçika sahillerinde birçok muharebe yapmışlar, birçok limanı basmışlardır. Murad Reis, 12 gemisiyle İzlanda sahillerine çıkmadan önce, Danimarka kıyılarını vurmuştu.
Türklerin 1660 Terre Neuve (Newfoundland) akını hakkında da bilgimiz vardır. Böylece Amerika’ya ayak basmışlardır. Grönland kıyılarını takiben Kanada’nın St. Lawrence Körfezi’ni kapatan bu büyük adanın sahillerine erişen Türkler, adayı ve Kanada’nın Atlantik limanlarını yağmaladıktan sonra dönmüşlerdir.
XVII. asırda Karayibler Denizi’nde faaliyet gösteren korsanlar, Türklerin bu denize de gelmemeleri için, Türk korsanlarına ganimetlerinden haraç göndermeyi kabul etmişlerdir.
Türklerin Atlantik’teki faaliyetleri, XVIII. Asrın ilk yıllarında da devam etmiş, fakat asrın ortalarına doğru Türkiye’yi geçerek dünyanın birinci deniz kuvvetlerine sahip olan İngiliz Donanması, Türkleri Atlas Okyanusu’ndan sürerek Akdeniz’e itmiştir.”
Yılmaz Öztuna, “Türk Kültürü” dergisi, Türk Kültürü Araştırma Enstitüsü yayını, Ayyıldız matbaası, Ağustos 1965, sayı:34, s:754-757