Almanya’da İslamofobi Raporu: Avrupa Alarm Veriyor

Tam boy görmek için tıklayın.

Almanya’da genellikle aşırıcılık ve radikalleşmeye karşı önleyici çalışmalarda önce Müslümanlara odaklanılması, yaftalayıcı bir etki yaratmaktadır. Medyada birincil potansiyel failler olarak tanımlanan Müslümanlar, sözde uyguladıkları şiddet ve dini faktörler öne çıkarılarak ‘entegrasyon’ tartışmaları negatif ve güçlü bir şekilde işlenmektedir. Müslümanlara yönelik şiddet ve aşırı sağcı şiddet sütre gerisinde kalmaktadır. “Kadın düşmanı, şiddet yanlısı, fanatik, vb.” şekilde İslam’a yönelik uzun vadeli klişeler medyada yeniden üretilmektedir. Konuşmacı olarak ortaya çıkartılmayan Müslümanlar yüksek ölçüde nesneleştirilmektedir.

*****

Prof. Dr. Celalettin YAVUZ[i]

Avrupa’da İslam düşmanlığı (İslamofobi) giderek artış kaydediyor. Geçen hafta Hollanda parlamento seçimlerinde İslam düşmanı Gerd Wilders 37 milletvekili ile ilk sırada seçildi. Gene hafta sonu İsveç’te İsveç Demokratları partisinin lideri Jimmie Akesson partisinin yıllık kongresinde “Anti-demokratik, İsveç karşıtı, homofobik, antisemitik propaganda veya genel dezenformasyon”la suçladığı camileri hemen yıkmak gerektiğini söyledi.

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser’de hafta sonu, Almanya’da 2006 yılından beri “Müslüman Düşmanlığı Bağımsız Uzman Grubu” tarafından yayınlanan rapora göre Almanya’da iki kişiden birinin “Müslüman düşmanlığı” içeren ifadeleri onayladığını ifadeyle, bu ciddi sorunun altını çizdi. Avrupa’da yükselen İslam düşmanlığı, Almanya özelinde 2023 yılı “Müslüman düşmanlığı – Almanya bilançosu” raporu dikkate alınarak ele alındı.

Almanya’da İslamofobi’nin Önlenemeyen Yükselişi ve Sebepleri

Alman Bakan Faeser’in, raporda geçen rakamların çok daha üzerinde Müslümanlara yönelik saldırıların bulunduğunu, Almanya’daki pek çok Müslümanın günlük hayatta İslamofobi saldırıların kurbanı olma tehdidi altında olduğunu, güvenlik duygusu açısından korkunç sonuçları olabilecek bu durumu kabul edemeyeceklerini ifadeyle özeleştiride bulundu.

Rapora göre eğitim alanında Müslüman düşmanlığını ve Müslüman karşıtı ırkçılığı çok farklı tür ve biçimde yaşayarak hedef olanların başında Müslüman öğrenciler, üniversiteliler ve eğitmenler gelmektedir. Mağdurlarda, meydan okuyucu eylem ve davranışlar neredeyse tek taraflı olarak ‘Müslüman kültürüne’ atfedilirken, Müslümanlara yönelik bakış açısında, cinsiyete özgü atıflar ve önyargılar öne çıkmaktadır. Müslüman kız çocukları çoğu zaman ezilen kurbanlar, erkek çocukları ise şiddet yanlısı ve kadın düşmanı olarak görülmekte, ya da gösterilmeye çalışılmaktadır.

Sürekli olarak sorunlu veya ötekileştirilerek tanımlanma olgusu Müslümanlar üzerinde dışlayıcı ve olumsuz etki bırakmaktadır. Başarı değerlendirmeleri veya okul tavsiyelerinde Müslüman olmak, daha baştan dezavantaj için gerekçe şablonu olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda Arap veya Türk isimli gençler sınavlarda, başarılarının altında değerlendirilebilmektedirler.

Almanya’da genellikle aşırıcılık ve radikalleşmeye karşı önleyici çalışmalarda önce Müslümanlara odaklanılması, yaftalayıcı bir etki yaratmaktadır. Medyada birincil potansiyel failler olarak tanımlanan Müslümanlar, sözde uyguladıkları şiddet ve dini faktörler öne çıkarılarak ‘entegrasyon’ tartışmaları negatif ve güçlü bir şekilde işlenmektedir. Müslümanlara yönelik şiddet ve aşırı sağcı şiddet sütre gerisinde kalmaktadır. “Kadın düşmanı, şiddet yanlısı, fanatik, vb.” şekilde İslam’a yönelik uzun vadeli klişeler medyada yeniden üretilmektedir. Konuşmacı olarak ortaya çıkartılmayan Müslümanlar yüksek ölçüde nesneleştirilmektedir.

Medyada genel yayın yönetmenlerinin İslamofobi konusunda kısıtlı hassasiyeti, ticari düşünce, artan popülist baskı, Müslüman kaynaklara sınırlı erişim, tartışmalı ‘İslam uzmanlarının’ güçlü konumu, gazetecilik etiğindeki eksiklikler de Müslümanlarla ilgili ön yargıyı desteklemektedir.

Almanca internet ortamında İslamofobi üzerine bir araştırmaya göre sosyal medyada genelleyici bir yaklaşımla İslam dini ve Müslümanlar “şiddet yanlısı, terörist, hoşgörüsüz, kadın düşmanı ve Yahudi karşıtı” olarak nitelendirilmektedir. Medya, sosyal medya ve giderek güçlenen İslam düşmanı AfD partisinin olumsuz etkileriyle Almanya’daki en büyük azınlık olan Müslümanlar için siyasi parti ve devlet dairelerinde temsil konusunda iyileştirme ya da planlama yoktur. Alman sinemasındaki filmlerin neredeyse %90’ında İslamiyet terörist saldırılar, radikalleşme, savaş ve kadınlara baskı gibi konuları ön plana almaktadır.

Sonuç olarak, bir zamanlar “demokrasi ve insan haklarının beşiği” gibi görülen Avrupa ülkelerinde çağdışı “Engizisyon Mahkemeleri” hortlamış gibidir. Alman İçişleri Bakanı’nın İslam düşmanlığına karşı çaresizliğini haykırması da özeleştiriden çok, devlet aklının aymazlığının itirafı gibidir. On yıllarca kapısında beklediğimiz Avrupa Birliği bu muydu sizce?

——————————————

Kaynak:

https://www.worldofturkiye.com/prof-dr-celalettin-yavuz-30-kasim-2023-almanyada-islamofobi-raporu-avrupa-alarm-veriyor/

[i] Güvenlik Politikaları Uzmanı

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen