Hiç kuşkunuz olmasın, Zelensky’nin de Netenyahu’nun da raf ömürleri artık bitmiştir, her ikisi de “gel gel” leri oynamaktadır, sevgili okurlar. Bilen bilir, poker oyununda, oyuna girmek için ortaya konması gereken en az miktara yanıt ‘BOP’ denir, kazanırsan koyduğun kadar alırsın. HAMAS Aksa Tufanı operasyonu başlatarak “Taarruzda Ön Alma” (Preemptive-Strike) öğretisinin meyvelerini topluyor. Buna kalkıp anlı şanlı gazetecilerden biri ya da birilerinin yaptığı gibi, ama HAMAS sivillere saldırdı, terör örgütüdür, diyemezsin. Zaten İsrail o saldırmasa İsrail “Demir Kılıçlar”harekâtını yapacaktı. HAMAS ABD’nin icadı saldırıda ön alma öğretisini başarıyla uygulamış, İsrail’i Batının oryantalist olarak betimleyerek doğuya önerdiği doktrinle vurmuştur. Hiç kimse top çevirmesin, HAMAS seçimle işbaşına gelen bir siyasî oluşumdur. Sayın Cumhurbaşkanının önemle belirttiği gibi, bir mücahit teşkilâtıdır.
Poker oyununda “gel gel” oyunun sonuna doğru pokerde kartlar dağıtılmadan önce miktarda sınır konulmadan “gel gel” denilerek başlatılan bitmeye yakın bir evredir. Bu zaman diliminde oyuncular bütün ellerindeki avucundaki değerleri ortaya koyarlar. Gerçekten de HAMAS oyunu temkinli oynamaktadır, Zelensky de Netenyahu da kendi ağababalarına güvenerek oyunlarını oynama gayretleri içerisindedirler. Ama bilinen bir gerçektir ki, her ikisinin de kaybedeceği aşikârdır. Çünkü ağababaları kendilerinin bunun başaracağına inanmamaktadır. Malum Ukrayna’daki savaşın seyrini değerlendiren ABD Yönetimi Merkezî Komutanlık (CENTCOM) dışında bir Askerî Temsilcilik açmış başına da PeKaKa’ya komuta eden Felluce Kasabı Korgeneral James Glynn’i getirmiştir. Şimdilerde de benzer askerî yapılanmayı Ukrayna’da yapıp başına yine bir Korgeneral Antonio Aguto Jr. getirmeye çalışmaktadır.
Bundan başka bir diğer sebep ise İsrail ve Ukrayna’nın karşılarındakiler millilik vasıflarından hiç ödün vermeden ayaklarını yorganlarına göre uzatmakta oluşlarıdır. Zelensky ve Netenyahu’nun durumu sanki şöyledir. “Hadi kardeşim harç bitti, yapı paydos” denir ya, onun gibi bir şeydir. Düşünebiliyor musunuz, günde 230 Milyon ABD doları harcayan bir İsrail, şimdiye kadar 111 Milyar ABD doları harcamış Ukrayna, AB(D) gibi sağlamcıları oyuna ortak etmek için kendi yaktıkları ateşe odun koymağa çağırmaktadır. Hatta benzinle gelmesini ve ateşin büyümesini istemektedirler. AB akmasa da gürlemeğe çalışıyor ama onların da barutu bitmiştir. 22 aydır devam eden savaş için para, araç, gereç donanım ve mühimmat için üçüncü kez ABD ‘ye giden Zelensky’e Kongre’de hiç itibar gösterilmemiştir. Washington D.C. ‘de büyük bir şok yaşayan Zelensky “Yalnız kalsak da savaşacağız” demek zorunda kalmıştır. Ukrayna’ya karşı savaşının üzerinden neredeyse iki yıl geçmesine karşın Putin, muharebeler durağanlaşmasına ve savaş oynak savaştan, mevzî savaş doktrinine dönmesine karşın ateş kes görüşmelerinden vazgeçmeye hazır olduğuna dair hiçbir işaret vermemektedir. Tam tersine, Vladimir Putin ve Kremlin hükümeti, kararlılık gösterisine devam etmektedir.
Şimdi bunu irdeleyelim, bir kere görünen odur ki, birincisi RF, Ukrayna’nın doğusunda sahip olmak istediği tarihi topraklar olan “Novo Rossiya” bölgesini neredeyse tamamen aldı denilebilir. Buraların tekrardan Ukrayna’ya iadesi bu saatten sonra çok zor olduğunu da belirtelim. Bu işgal hattında kalan birçok kentin kaderi bundan böyle Rusya’nın gücünü tüketmesine, sıfırlamasına bağlıdır. Buna ait Batıda bir kıpırdanma var mı? Bence yok.
İkincisi, “Yüzüklerin Efendisi: Yüzük Kardeşliği” (The Lord of the Rings) gibi, “Slav Kardeşliği” söylemi artık çok uzaklarda kaldığını sadece söylemekle yetinelim. Tabii ki, masumane değil, her iki ülke de Slavlığı bir kenara atıp birbirinden ayrı ve aralarına adeta kan davası girmiş iki ayrı ülke halkı haline dönüştüğünü de artık hep birlikte teyit etmeliyiz. Bütün bunlar neyin pahasına elde edilmiştir? Rus halklarının kanı pahasına. Personel ihtiyacını karşılamak amacıyla, RF ikinci bir kısmi seferberliğe tekrardan gitmiştir. 1 Aralık 2023 tarihinde beşinci dönem için aday olmayı planlayan Rus Lider Putin, 2024 Mart ayında yapılacak seçim öncesi, kendi silahlı kuvvetlerin boyutunu yaklaşık 170.000 askerle genişleten yeni bir başkanlık kararnamesi yayınlamıştır. Ukrayna savaşına taze kan sağlayan bu kararname ile birlikte Rus Silahlı Kuvvetlerinin safları 1,32 milyona çıkarılması sağlanmıştır. (1) Bilinen odur ki, savaşı nüfus potansiyeli büyük olanlar kazanır.
Alınan karar büyük ölçüde RF’nın Ukrayna’daki özel harekâtı için elzem olan personel bütünlemesindeki bir zorunluluğun ürünüdür. Gelin şimdi de işin vahametini hep birlikte inceleyelim. Bugüne kadar Ukrayna savaşının insan gücü ve malzeme açısından Rusya’ya çok büyük bir maliyet getirdiği ortaya çıkmıştır. Ukrayna askeri tahminlerine göre Rusya, savaşın başladığı Şubat 2022’den bu yana 337.000’den fazla kişiyi kaybetmiş ve bir milyona yakın asker de yaralanmış, hastalanmış muharebe etkinliğini yitirmiştir. Rus Silahlı Kuvvetlerinin silah araç gereç ve donanım zayiatına bakıldığında ise, ABD kaynaklarına göre 10.000’den fazla zırhlı savaş araç, 5.600 kadar tank ve 700’e yakın uçak ve helikopter de kaybedilmiştir. Rakamlar abartılı olmasına karşın ihtiyatlı davranıldığında rakamların yarısı alındığında bile ciddi kayıplar olduğu ilk bakışta görülmektedir. (1)
Bu durum Moskova’nın diğer askeri sorunlarını daha da artırmıştır. Bunlar arasında, Rusya’yı savaş alanı ekipmanı bakımından İran ve Kuzey Kore gibi ülkelere zorlayan kritik silah kıtlığı ve tamamen etkili olmasa da Rusya’nın kritik teknolojilere erişimini daha da karmaşık bir hale sokmaktadır.
Rusya’nın nüfusunun büyüklüğü Ukrayna’nın yaklaşık dört katı olması nedeniyle belirgin bir avantajını da göstermektedir. Ukrayna, Moskova’ya kıyasla daha az silah altında adam kaybetmiş olsa da (2023 yazı itibariyle ABD’li yetkililer, savaşta yaklaşık 70.000 Ukraynalının öldüğünü ve 100.000-120.000 kişinin yaralandığını tahmin ediyorlardı) kayıpları, 500.000 kişiye ulaşmıştır. Bu durum ülkede kalan 37,2 milyon ülke nüfusunun tamamı yüzde 1,3’üne tekabül etmektedir. 60 yaşına kadar ülke dışına çıkması yasaklanan erkekler de kayıp ciddi boyutlara ulaşmaktadır. (1) Toprağa düşen her Ukrayna askeri, ondan doğmayan, doğmayacak olan bir neslin de bitişi körelmesini acı da olsa dikte ettirmektedir. Her bir Ukrayna askeri, gelecekte kendisinden sonra doğmayacak olan bir nesille birlikte yitişi de simgelemektedir. Bu konu da doğruya yakın tespitler NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, tarafından yapılmış ve Rusya-Ukrayna savaşında kötü haberlere hazırlıklı olunmasını açık bir yüreklilikle ortaya koymuştur. Stoltenberg, Alman ARD televizyonundaki Avrupa Magazin adlı programda yaptığı açıklamada, “(Ukrayna’da) kötü haberlere de hazırlıklı olunması gerekiyor. Savaşlar aşamalı olarak ilerler ancak iyi ve kötü zamanlarda Ukrayna’nın yanında olmalıyız.” Şeklinde durumu özetlemiştir. Avrupa savunma sanayinin bölünmüşlüğü olduğunu da vurgulayan Stoltenberg, aşağıdaki hususları da belirtmiştir:
“Birlikte gerektiği kadar yakın çalışamıyoruz. Şu anda kimseyi suçlamak istemiyorum, ama bunun endüstrinin çıkarlarıyla, istihdamla ilgili olduğunu ve bizi hala tehlikeli bir konuma sokan ulusal dar görüşlü çıkarların üstesinden gelmenin NATO’daki herkesin çıkarına olduğunu ve büyük resmi görmemiz gerektiğini düşünüyorum. Mühimmat talebindeki artışın fiyatları da yükseltmesini engellemeliyiz. Daha fazla arza ihtiyacımız var.”
Açıkça belirtmekte yarar var. Tarihin hiçbir evresinde Rusya ile ABD karşı karşıya gelmemiş, birbirlerine karşı silah doğrultmamış, doğrudan savaşmamışlardır. Vekalet savaşı olmuş mudur? Kuşkusuz evet. Uzun lafın kısası Dünya Batı sonrası düzene doğru ilerlerken, AB(D), dünya sistemindeki hegemonyasını sürdürmek için Ukrayna’daki başarısızlığını İsrail ile kapatmaya çalıştığı izlenimini vermektedir.
Evet Sevgili okurlar, Zelensky’nin ve yönetiminin raf ömrü bitti diyorum da Netenyahu’nun ve yönetiminin raf ömrü bitmedi mi? Tabii ki o da bitti. Burada önemle son kullanma tarihi demiyorum, raf ömrü bitti, bir de buna etekleri tutuşan ABD Başkanı Joe Biden ve yönetimini de eklemek lazım. Eskiler bunu ne güzel söylerlerdi, miadı bitmek, miadını doldurmak diye. Miadı bitmek, hiçbir yararı olmadan durduğu yerde işlevsiz kalmak. Miadını doldurmak ise işlev halinde iken değişenler için söylenir. Onun için bu terimi hem Zelensky hem de Netenyahu için kullanmak gerekir.
Duyduk duymadık demeyin, ABD, pardon, Amerika Birleşik Siyonist Yönetiminin Başkanı Biden, İsrail Terörist Devletinin Gazze’de ayrım gözetmeksin sürdürdüğü, bombalamalar nedeniyle dünyanın desteğini yitirmeye başladığını ve Netenyahu’nun uzun vadeli bir çözüm için hükümetini değiştirmesini söylemiştir. Tabii ki bunun önemli bir nedeni var. BM genel Kurulunda 153 ülke “katliam dursun” demiş, ancak, ABD-İsrail kervanına katılan 8 ülke kan istemesi, kan dökücülüğe, süffahlığa devam demesine ne buyrulur? Gazze Şeridi’ndeki korkunç insanî durum ve Filistin halkının çektiği acılar için 13 Aralık 2023 tarihinde BM Genel Kurulunda oylanan karar tasarısı, 23 “çekimser” ve sadece 10 “hayır” oyuna karşı 153 oyla kabul edilmesine karşın ABD’nin vetosu nedeniyle bu karar da “keen lem yekûn” (hiç olmamış gibi) olmuştur. Burada dikkati çeken bir durum da HAMAS ile Ukrayna’nın ülkeleri işgal edilmelerine karşın Ukraynanın çekimserler arasında bulunmasıdır. Buna etki eden en önemli hususun Zelensky’nin Yahudi olmasıdır.
Gelelim şimdi nüfus potansiyeline. “Hayır” oyu kullanan ülkeler arasında ABD (Nüfusu 336 Milyon) ve İsrail (Nüfusu 9.236.000)’in yanı sıra, Liberya (Nüfusu 5,193 Milyon), Mikronezya (Nüfusu 113.131), Nauru (Nüfusu12.511), Papua Yeni Gine (8,5 milyon), Paraguay (Nüfusu 6,704 Milyon), Avusturya (Nüfusu 9,035 Milyon), Çekya (Nüfusu 10,720 Milyon) ve Guatemala (Nüfusu 17,11 Milyon) yer almıştır. Nauro’nun nüfusuna bakar mısınız, sadece 12 bin 511 kişi, Mikronezya sadece 113.131 kişi devlet statüsü verilmiş adeta özerk yönetimlerdir. Daha doğru bir deyişle, bir futbol topuna satın alınabilecek yapılar, sözde devletçikler. BM Genel Kurulunda 27 Ekim 2023 tarihinde Gazze’de insani ateşkes talebinin yer aldığı karar 121 oyla kabul edilmişti. 1,5 ay sonrasında daha da ezici bir çoğunlukla kabul edilen tasarıda evet oyu kullanan ülke sayısının 153’e yükselmesi dikkat çekmiştir. Hayır oyları 14’ten 10’a düşerken, çekimserlerin de 45’ten 23’e düşmesi işgalci güce desteğin yok olduğunu ortaya koymaktadır. Bu doğrudan doğruya Erdoğan diplomasisinin zaferdir. ABD bir anlamda Nauru’suyla, Papua Yeni Gine’siyle baş başa kalmıştır. 27 Ekim’deki oylamadan sonra ateşkes çağrısı yapan 121 ülkenin sayısını daha da artırmak için Türkiye’nin diplomatik çalışmalar yapacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çabaları gerçekten de sonuç vermiştir. (2)
İşte bu nedenle Biden durumun vahimliğini önemle kavradığı gibi bir yandan da oğlu Hunter Biden’a iş dünyasında avantaj sağladığı iddiasıyla bir süredir Cumhuriyetçilerin, Joe Biden’a karşı yürüttüğü azil süreci resmiyet kazanması da bu süreci hızlandırmıştır. Biden Washington D.C. de kameralara kapalı olarak düzenlenen bir bağış etkinliğinde İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını ve Netanyahu hükümetinin geleceğini real-politik olarak değerlendirmiştir. Yapmış olduğu değerlendirmede öncelikle İsrail yönetiminin Gazze’ye yönelik ayrım gözetmeksizin yaptığı saldırılardan dolayı İsrail’in dünyada desteğini kaybetmeye başladığını, Netenyahu hükümetinin İsrail tarihindeki en muhafazakâr hükümet olduğunu ve bu hükümetin Filistin sorununun çözümü için iki devleti kesinlikle desteklemediğini dile getirmiştir. Sözlerini ise Netenyahu iyi bir dost ama öncelikle hükümetini değiştirmeli buna muvaffak olamadığı takdirde İsrail’de hükümet değişikliğine gidilmelidir. (3)
Bütün bunlardan sonra demem odur ki, bir yandan İsrail’in 2006 Lübnan’daki taş taş üzerinde bırakmadığı Dahiya kentinden mülhem “Dahiya Doktrini” ile Gazze Şeridindeki hükümet ve sivil altyapısını hedef alarak sivil-asker ayrımı gözetmeden orantısız ve ezici ateş gücü kullanarak “soykırım” doktrinize edilirken, aynı Gazze Şeridi HAMAS’ın yapmış olduğu pusularla İsrail Terörist Devletinin üst düzey elemanlarına da mezar olmaktadır. Ayrıca, İsrail’in 3 rehineyi yanlışlıkla öldürdüğünün ortaya çıkmasının ardından üzerindeki baskı artan Netanyahu, Hamas ile müzakerelere yeşil ışık yakması bunun en çarpıcı belirtisidir. Ancak bundan sonra unutmamak gerekir ki, pazarlık kozları HAMAS ‘ın elindedir, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın sevgili okurlar.
Dipnotlar:
(1) İlan Berman, “Putin’s Plan: To Outlast Kyiv and The West” (“Putin’in Planı: Kiev’den ve Batı’dan daha uzun süre dayanmak”), The Messenger News, December (Aralık)11, 2023
(2) Yeni Şafak Gazetesi Haberler Servisi, “ABD Papua Yeni Gine’yle baş başa kaldı”, Yeni Şafak Gazetesi, 14 Aralık 2023; https://www.yenisafak.com/gundem/abd-papua-yeni-gineyle-bas-basa-kaldi-4581360 / Erişim Tarihi 14.10.2023/
(3) Millî Gazete Dünya, “Biden’ın Etekleri Tutuştu”, Millî Gazete, 14 Aralık 2023, s.7