Üç sözden fazla değil bütün ömrüm, üç söz: Hamdım, piştim, yandım.
Hz. Mevlâna
B- PİŞTİM 1
1.
Pişmeye geldim can ocağında aşk ateşiyle pişir beni
Hazırladım yüreğimi görkemli dönüşlerin şafağına
Her bedele razıyım demirci körüğünde harlayan çıvgın yalaza
Fırtına dindi gün ışığı değdi mor dağların doruğuna
Uzatmış başını bir çiğdem tevazu ile boynu bükük
İhram giydim tavafım aşk üzredir bunu senden öğrendim
Yürüdükçe aydınlığı yaklaştı ufkun doğan güneş midir yoksa sen misin
Bir el gel dedi gerisini anlamam çok heyecanlandım
Tutun elimden Yesevî ocağının uluları Belh’in bilgeleri
2.
Ümmi bir gezginim bilgiçlik taslayamam hiçbir şey hakkında
Ne sürüngenlere özendim ne uçanlara insandım ben
Serzenişte bulunmadım merhamet dilencisi de olmadım
Tasvir edemem dün rüyamda gördüğüm gökkuşağını
Leylâ’yı solgun duruşundan tanıdım Arabistan çölünde
Ama ben Züleyha’ya âşık yedi gençten biriydim
Akrepler içimdeki zehri çekip alınca benden
Sevmeye başladım hasmımı bile kin önceki gün ayrıldı bu ülkeden
Şems gel artık güneşinle aydınlat karanlığımı
3.
Ben ney’den dinledim ayrılığın hikâyesini can kulağıyla
Bir vatan hasretiydi sesi üfledikçe ateşe dönüşen
Sonra ağlayan inleyen ve feryat eden bir nefes
‘Sırrım feryadımdan ayrı değil’ sözüneydi itibarım
Âşıkın öptüğü başpârenin üstünü aşkla mühürledim
Çilesine hû çeksin artık her olgun insan gibi ney
Aşkın ebedi soluğudur dolaştıkça şafakların söktüğü
Bunu belletmem gerek yarın sabah bütün insanlara
Gece yıldızlardan ışık sağdım hep yanımdaydı kutb-ı nây