Finans piyasasının bu yeni ürünü, altın karşılığı olmadan basılan dolar gibidir ve bir ürünü temsilen çıkarılmamaktadır. Dolayısıyla da spekülatiftir. Her ne kadar şeffaf ve hesap hareketleri takip edilebiliyorsa da sayısı ve miktarı arttıkça kontrol edilebilirliği zorlaşacaktır. Üstelik borsada ‘balina’ diye tabir edilen büyük oyuncuların borsayı manipüle durumu gibi büyük oyuncuların değeri üzerinde etki edebilecek güçleri hatta çökertme potansiyelleri vardır. Hızlı yükselme de hızlı çöküş de bu paraların riskleri arasındadır. İktisat literatüründe buna volatilite denmektedir ki; volatilitesi yüksek bir işlemin riski de yüksektir.
*****
Prof.Dr. Kâmil GÜNGÖR
Öncelikle belirtelim ki kripto para ile dijital para bire bir aynı şeyi temsil etmez. Henüz dünyada yeterince yasal statü kazanmamış olan bu aracın onaylanmış ve kullanım şartları yasalarla düzenlenmiş olanına dijital para, kişiler arasındaki güvene dayalı olarak kullanılana da kripto para denmektedir. İlk örneği olması nedeniyle daha çok bitcoin (bitkoin) olarak da bilinmektedir. Ancak bu konudaki kavramsal çerçeve henüz netleşmiş değildir. Bir başka deyişle kripto para ile dijital para birbirinin yerine kullanılmaktadır. Günümüzde dokuzbin civarında olan bu hesap aracı devlet dışı aktörlerce çıkarıldığı ve genel olarak da çıkarılması bakımından bir engel bulunmaması nedeniyle sayısı da sürekli artmaktadır.
Kripto/dijital hesaplar bugünkü haliyle nisbi olarak yenidir. Ortaya atan kimse kendisi gibi sanaldır. Satoshi Nakamoto kod adlı bir kişi 2009 yılında uygulamayı başlatmıştır. Aradan geçen süreye rağmen, eğer böyle birisi varsa, kimliği hala ortaya çıkmamıştır. Satoshi Nakamoto bir suçlu olarak aranmamaktadır. Bu da gerçekte böyle birisi olup olmadığı konusunda tereddütler doğurmaktadır. Buradan çıkarılabilecek bir sonuç da konunun (büyük) devletler tarafından desteklendiği, dahası ‘kurucusu’ oldukları yönündedir.
Kripto/dijital hesaplar her ne kadar yaygın biçimde ‘para’ olarak isimlendirilse de daha çok paranın da bir fonksiyonu olan değer birimi olarak kabul edilir. Bu konuda da ortak bir kabul olmayıp ülkeden ülkeye değişmektedir. Para olarak kabul edilmesi halinde devlete ait olan bu yetkinin devri bakımından da bir yeniliktir. Para basma yetkisinin devletlerde olduğu göz önüne alınırsa devletlerin bilgisi dışında ve onlara rağmen böyle bir şeyin yapılması gibi bir durum doğmaktadır. Doğuş sebepleri arasında özellikle 2008 finansal krizi sonrası Merkez Bankaları ve bu bağlamda devletlere azalan güven gösterilmektedir. Zira bu süreçte özellikle Amerika’da devasa büyüklükte şirketler batmış bulunmaktadır.
Günümüzde teknolojik altyapı ve bu teknolojilerin uluslararası iş birliği ile birbirleriyle uyumlu hale getirilmesi öylesine ileri bir seviyeye yükseldi ki; kimi firmalar dünya nüfusunun yarısına ulaşabilmektedir. Örneğin whatsapp’ı da bünyesinde barındıran facebook dünyada dört milyar insana ulaşabilmektedir. Kripto paralar da bu devasa şirketler tarafından geliştirilmektedir. Bu kadar güçlü şirketlerle politikacılar arasında herhangi bir ilişkinin olmadığını sürmek fevkalade güçtür. Arlarındaki ilişki doğal olarak birbirini beslemektedir ve bu ilişki toplumun geleceğini tehdit eden politik yozlaşma potansiyeli de taşımaktadır.
Bu durum bir yandan ticaretin konusu iken, bir yandan da siyasetin konusu içerisine girer. Zira genel olarak baskı grubu olarak isimlendirilen, sivil toplum olarak da bilinen, Amerika’da ise ‘lobby’ adı altında faaliyette bulunan çevrelerin siyaseti de dizayn etme gücü vardır. Sözgelimi Trump dönemi Amerika’daki tartışmalar ve Trump’ı itibarsızlaştırma çalışmaları bu ilişkinin su yüzüne çıkmış halidir. Zira Trump kısmen onlara rağmen gelmişti.
Doğu Blokunun çökmesiyle neredeyse bütün piyasalar Amerika’nın öncülük ettiği kapitalizmin güdümüne girmişti. Ancak durumdan rahatsız olan ve ‘satın alma paritesine’ göre ekonomik olarak bugün Amerika’yı da geçen Çin, etraftaki ülkeleri de sisteme çekip Amerika’yı sıkıştırmayı da başarmıştır. Doların tek hakimiyeti zaman içerisinde az da olsa aşılmıştır. Kripto paranın bu bakımdan da değerlendirilmesi gereklidir. Kimin başlattığı belli olmamakla birlikte bütün ülkelerin kripto parayı ciddiyetle takip ettiği ve konuya el attığı, dolayısıyla ileride revaç kazanma potansiyeli güçlü olan bu alanı boş bırakmama konusunu dikkatle takip ettikleri görülmektedir.
Şimdilerde iki trilyon dolara dayanan kripto/dijital hesaplar devletlere rağmen var olamazlar. Bir yandan bu büyük şirketlerin siyaset üzerinde oluşturduğu baskı, bir yandan da bu devletlerin yeni sistemin avantajlarından yararlanma güdüsü, başıboşmuş gibi gözüken bu işletmeleri kurala bağlamayı gerektirecektir. Nitekim öyle de olmuş, dijital hesapların yaygınlaşması devletleri harekete geçirmiştir. Bunun nedeni inisiyatifi kaybetmeme düşüncesidir. Bu hesap biriminin bir bütün olarak yasaklanamayacağı ortadadır. Bu durumda devletler bu piyasaları kontrolü altına almayı ve istemektedir. Elbette dijital/kripto hesaplar çok daha devasa ve uluslararası bir konu olup, şekillenmesi zaman alacaktır. İlerleyen zamanlarda muhtemelen bugünkü devlet paralarının yerini alacak ve her birinin güvenilirliği ve değeri şimdiki devlet paraları gibi birbirinden farklı olacaktır. Böyle global bir projede hiçbir ülkenin dışarıda kalabileceği düşünülmemektedir. Zira ekonomilerde asıl olan ağırlık merkezini oluşturmaktır. Günümüzde bu ağırlık merkezi önemli ölçüde kapitalizmde olup, mevzubahis ürün de kapitalizmin yeni bir enstrümanıdır.
Konu bir bakıma borsaya da benzetilebilir. Zira borsa spekülasyona açık bir alandır. Çok büyük alım ve satım yapabilecek firmalar borsanın yönünü çizebilmektedir. Dijital paranın henüz kontrol altına alınmamış olduğu düşünülürse, böyle bir ihtimalin güçlü varlığını gözardı etmemek gerekir. Diğer bir deyişle, vurgun denebilecek gelirlerin elde edilmesi mümkünken, tersi de ihtimal dahilindedir. Çünkü büyük oyuncular spekülatif manipülasyonlarla piyasalar üzerinde oynayabilmektedir. Bu anlamda kumara da benzetilebilir. Zira kumarda da bu türden kazançlar vardır ama neticede kazanan oyun kurucular olmaktadır. Bir başka deyişle yüksek getirisi yanında yüksek kayıp riski de vardır.
Kripto para bir nevi özel para olup devletler bu paranın üretilmesi ve kullanılması sürecinde devreye girmemektedir. Blok zinciri (blockchain) teknolojisi sayesinde kayıtlar şeffaftır. Blok zinciri işleme taraf olan herkese açık, yani bir merkeze bağlı olmayan kayıt zincirini-silsilesini ifade eden yeni bir teknoloji olup, dijital yapısı bakımından ulaşılabilir ve denetlenebilir niteliktedir. Bir başka deyişle blockchain kayıtları, bir dijital/kripto paranın ilk ediniminden itibaren geçmişini görebilme imkânı sunmaktadır. Bu da şeffaflık ve güven ortamı sağlamaktadır.
Dijital para işlemleri herhangi bir hizmet bedeli vs de gerektirmemektedir veya ihmal edilebilecek kadar küçük ve hızlıdır. İşlemler saniyeler içerisinde gerçekleşebilmektedir. Bu dijital değer birimi global anlamda serbest ve kısmen de disiplinsizdir. Uluslararası niteliği nedeniyle de bir problem yaşandığında muhatap bulma sorunu vardır. Çünkü devletler henüz bu konuda aralarında işbirliği yapmamış, herkese açık bir uluslararası anlaşma imzaya açılmamıştır. Uluslararası niteliği nedeniyle milli düzeyde yapılan düzenlemeler sorunların çözümünde yetersiz, hatta devletlerin egemenliği nedeniyle çatışmacıdır.
Kripto para konusunda sıklıkla karşılaşılan ‘madencilik’ kavramı da kendisi gibi sanaldır. Bir başka deyişle bilinen madenlerle ve madencilikle bir ilişkisi yoktur. Kripto para basılmadığı, keşfedildiği ve sınırlı sayıda olması nedeniyle de altına benzetilir. Bu yüzden keşfedenlere madenci denir. Zira kripto paranın arzı sınırlıdır. Her gün belli bir miktarı keşfedilmesi için serbest bırakılır ve bu işlem özel donanımlı bilgisayarlar vasıtasıyla gerçekleştirilir. Verilen algoritmayı ilk çözene kripto para kazanma hakkı verilir. Bunları günümüzde bireysel olarak çözmek mümkün olmadığı gibi özel donamım-yazılım ve uzmanlık gerektirmektedir. Bu ise sıradan insanların yapabileceği bir maliyetin çok üzerindedir. Ayrıca çok ciddi düzeyde elektrik tüketimine sebep olmakta ve sürekli profesyonel bir hal almaktadır. Bunlar piyasaya arz edildiğinde ise serbest kullanım, alım-satım süreci başlar. Sıradan insan da ancak bu dönemde kripto paranın alım satımına taraf olabilir.
Bu hesaplar sanal olarak oluşturulan cüzdanlara bireysel olarak şifrelerle girilebilmektedir. Kripto kavramı da bu yüzden kullanılmaktadır. Kripto parada gerçek kimliklerin kullanılma zorunluluğu yoktur ve işlemler kod isimlerle yürütülmektedir. Bir yönüyle (blockchain) açık olan sistem, bir başka yönüyle (kripto, kod isim) gizlidir.
Finans piyasasının bu yeni ürünü, altın karşılığı olmadan basılan dolar gibidir ve bir ürünü temsilen çıkarılmamaktadır. Dolayısıyla da spekülatiftir. Her ne kadar şeffaf ve hesap hareketleri takip edilebiliyorsa da sayısı ve miktarı arttıkça kontrol edilebilirliği zorlaşacaktır. Üstelik borsada ‘balina’ diye tabir edilen büyük oyuncuların borsayı manipüle durumu gibi büyük oyuncuların değeri üzerinde etki edebilecek güçleri hatta çökertme potansiyelleri vardır. Hızlı yükselme de hızlı çöküş de bu paraların riskleri arasındadır. İktisat literatüründe buna volatilite denmektedir ki; volatilitesi yüksek bir işlemin riski de yüksektir.
Dijital paradaki veriler bu işle ilgilenen herkese açıktır ve zaten de bu verilerin indirilmesi serbesttir. İşin esasında dijital hesapların farklılığı da (blockchain) buradan gelmektedir. Talip olduğunuz şeyin nasıl sisteme girdiğini, hangi aşamalardan geçtiğini görebilme imkânınız vardır. Bu anlamda verilerin kaybolması, çalınması ya da yanıltılmanız gibi durumlarla karşılaşma ihtimali bir o kadar azdır. Zira sisteme giren herkes bu verileri indirebilir ve muhafaza edebilir. Bu da kendi içerisinde bir güvenlik ağı oluşturmaktadır. Ancak bu serbesti ve şeffaflık bir o kadar da istismara açıktır.
Konuya bu açıdan bakıldığında ticari sırların deşifre olduğu söylenebilir. Ancak kod isim kullanılması ve verilerin sayısı belirsiz olması kimliği gizler. Muhatap aslında kişi değil, kod isimle temsil edilen bilgisayarlar olduğu söylenebilir. Zira işlem sıradan kimsenin yapabileceği bir şey olmadığı gibi, sıradan bilgisayarların da marifeti değildir. Gerçek kimlik ibraz zorunluluğu olmadığından kendinizi gizleyebilirsiniz. Yani işlem gözükse bile bu işlemi gerçekte kimin yaptığını paylaşıp paylaşmama işlemi yapan tarafın iradesindedir. Bu bakımdan düşünüldüğünde ise gizliliğin sürdürüldüğü söylenebilir.
Gizlilik sadece kimlik-isimle de sınırlı değildir, konum bilgileri ve bilgisayar IP’leri de belirsizdir. Kişinin birden fazla hesabı (cüzdanı) ya da kon adı olabilir. Kişinin birden fazla hesabının ve kod adının olması da, bilinemeyeceği için, hisselerin çoğunluğunu eline geçirmesi gibi bir sonuç doğurabilir. Ya da borsadaki ‘balina’ misali geri plandaki iş birliği ile az sayıdaki kişinin sistemi ele geçirmesi mümkündür. Bu açıdan bakıldığında sistemin pek çok riski ve belirsizliği bünyesinde barındırdığı söylenebilir. Bu yüzden dijital dünyanın karmaşık yapısı sıradan yatırımcı bakımından büyük riskleri barındırmaktadır. Serbesti gibi gözüken bu durum, esasen bir başıbozukluktur ve ulusal ve uluslararası düzenleme ve iş birliklerine gidilmedikçe, bu riskler varlığını devam ettirecektir. Bu iş birliklerinin yapılması ise blockchain teknolojisi ve kripto para piyasasının işleyiş mentalitesine uygun değildir.
Sanal paraların her an internetteki dolandırıcıların ağına düşmek gibi bir sonucu da olabilir. Çok özel şifreleme ve algoritmalara sahip olmasına rağmen, sürekli büyüyormuş gibi gözüken ‘zincir’ her an kopabilir ve bir anda bütün servet ve paranızı kaybedebilir ve belirsizlikler nedeniyle saadet zincirinde olduğu kopan zincirin altında kalınabilir. (Nitekim Türkiye’de gelişen olaylar da bu düşüncenin kanıtı olmuştur)
Bu paraların bir diğer riski de esasen devletlerce kabul edilmediği ve anonim olması nedeniyle yasa dışı işler bakımından kullanıma imkân sağlıyor olmasıdır. Bu yasadışı durum, kara para aklamadan terörün finansmanına kadar birçok alan için mümkündür. Söz gelimi Rus muhalif Navalni’nin bu yöntemle fonlandığı yönünde basına bilgiler sızmış bulunmaktadır. Ya da gerçek para birimine çevrilebilir olması kara para aklamaya müsait zemin oluşturmaktadır. Türkiye’de de yakın zamanda Çin merkezli büyük ve organize bir çete çökertilmiştir. İştah kabartan bu sektör uluslararası yasa dışı faaliyetlere de zemin hazırlamaktadır. Bu yüzden uyarıcı ve cezalandırıcı düzenlemelerin yapılması ve tehdidin hissettirilmesi gerekmektedir.
YAZININ TAMÂMINI OKUMAK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ
——————————————–
Kaynak:
https://www.fikircografyasi.com/makale/kriptodijital-para-ne-kadar-guvenli