Üç sözden fazla değil bütün ömrüm, üç söz: Hamdım, piştim, yandım.
Hz. Mevlâna
1.
İltica ettim sana sığınağım rahmetindir bereketlerle dolu
Senden isterim soframa ekmeği tuzu ve mutluluğu
Naif kalbime aşkı senden isterim sevdan ile donat beni
Firarisi değilim hiçbir çilenin meğer ki senden gelir
Bir tek senin için katlanırım nazına sonbaharın
Adın dilimin ev sahibidir her söyleyişte gülzâr olur
Sadece nasibime talibim itiraz edemem lütfûna keremine
Huzurlu bir güzelliğin şükrünü taşır secdeye varan alnım
Üç melek bana aşkı getirdi gözlerim kamaştı utandım
2.
Bugün ödüncümü vermeye geldim dün olduğu gibi
Yarın yetim kalırım belki tövbe kapısının ilk basamağında
Has bahçeler çağırdı gül koklamanın sevabına kederimi görüp
Ben gideceğim aşkın yüzünü görmek ihtimâl dâhilinde
Ateşte yundum suda arındım yoksa nasıl varırdım yanına
Kâdim bir tanıdıktı sanki aşk âşinasıydım sözlerinin
Cömertliğinden şüphem yoktu güvenimi artırdı gamzeli gülüşün
İzleğine kavuştum hayranlığın aşk oldu gönlüme doğdun
Ay bölündü biliyorsun kimine hüccet oldu kimine hamd
3.
Yel savurdu sel götürdü beni bir hayâlin ardı sıra
Gönül kazanmanın seferine çıktım bulmaya geldim kaybettiklerimi
İnsanın sırrını gönülde bildim insanın sonsuzluğunu
Gönülde bildim Yaradan’ın ulu dergâhını gönül yurdunda
Bildim gönül insan evreninin Kâbe’sidir putlardan temizlenmiş
Gül kokusu bülbül sesi bir niyazım vardı bin gönül sızısında
Öylece durdum tenha köşesinde hüznün halvetiyle
Ötelerden ışıdı huzmesi saltanatlı doğuşlar başladı
Gönül aşkın ateşine Nil’i çevirdi gözyaşı akıtarak
Ahmet URFALI