Bu coğrafyadaki kavga yeni başlamadı, bin yıldır devam ediyor aslında.
Bugün yaşananları kavrayabilmek için bu coğrafyada bin yıl önce başlatılan kavganın kökenlerini bilmek gerekir.
Bu kavga, aklı esas alan ibn-i rüşt ile akıl yerine vahyi esas alan, pozitif bilimleri ve felsefeyi reddeden gazali arasında bin yıl önce başladı.
Bu kavga, resmi yasaklayan anlayışa rağmen ilk kez kendi portresini yaptıran Fatih Sultan Mehmet ile onun resmini günah diye kaldıran oğlu ıı. Bayezid’in kavgasıdır.
Bu kavga, dönemin en modern rasathanesini yapan Takiyüddin ile bu rasathaneyi, günah sayarak bombalatan Kadızadelilerin kavgasıdır.
Bu kavga, “Türkiye’de ilk çağdaşlaşma atılımını başlatan sultan ıı. Mahmut ile ona gâvur padişah diyenlerin kavgasıdır.
Bu kavga, Türkiye’de modern eğitimin öncülerinden şemsi efendi ile onun Selanik’te açtığı okuluna baskın düzenleyerek “gâvur icadı” olarak gördükleri ders araçlarını sokaklara fırlatanların kavgasıdır.
Bu kavga, Tanzimatla başlatılan çağdaşlaşma sürecini devam ettiren irade ile bu iradeye başkaldırı olan 31 Mart olayını başlatan derviş vahdeti grubunun kavgasıdır.
Bu kavga, kurtuluş savaşının önderi Mustafa Kemal Paşa ile emperyalist güçlerle işbirliği içindeki Damat Feritlerin, Gazi’ye ölüm fetvası veren şeyhülislam Mustafa Sabri ile Gazi’nin safındaki Ankara müftüsü Börekçizade’nin kavgasıdır.
Bu kavga Osmanlının küllerinden çağdaş bir ülke yaratmak üzere cumhuriyeti kuran ve devrimleri gerçekleştiren Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile karşı yobazların kavgasıdır.
Bu kavga cumhuriyetten yana olanlarla hilafet ve hanedan taraftarlarının kavgasıdır.
Bu kavga, Menemen’de katledilen Kubilay ile onu katleden Derviş Mehmetlerin kavgasıdır.
Bu kavga, ”hayatta en hakiki yol göstericinin bilim ve akıl” olduğuna inananlarla, kurtuluşu akıl dışı yollarda, şehyhlerde ve şıhlarda arayanların kavgasıdır.
Bu kavga, “fikri hür vicdanı hür, irfanı hür” kuşak yetiştirmek isteyenlerle itaatkâr kullar yetiştirmek isteyenlerin kavgasıdır.
Batı, 15. asırda başlattığı Rönesans, ardından gelen bilimsel devrim ve aydınlanma devrimleriyle bu kavgayı çoktan bitirdi. Ancak bu kavga bizim coğrafyamızda bitmedi, bitmeyecek görülüyor.
Yüce tanrı bir ülkeye her dara düştüğünde yeni bir Atatürk göndermez. Bu kavganın kazanılması, toplumu eğitmekten ve aydınlatmaktan geçiyor.