Yazar: Osman Okyar, Mehmet Seyitdanlıoğlu
ISBN: 978-975-458-095-2
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Basım Bilgisi: 8. Basım
Sayfa Sayısı: 210
Hazırlayan: Mehmet MEMİŞ, (E) Öğretmen
Kitap Tanıtımı Kapak Yazısı
Cumhuriyet döneminin çok partili yönetim yolundaki ikinci denemesine ilk elden bir bakış…
Atatürk’ün yakın ve kadim dostu Okyar’ın kısa süren Serbest Fırka tecrübesine ilişkin anıları, yakın tarihimizin net bir panoramasını da çiziyor. Bu kitap, parça parça sahip olduğumuz pek çok bilgiyi anlamlı ve derinlikli bir tabloya dönüştürmemizi sağlıyor. İttihat ve Terakki fedailerinin düzenlediği Bab-ı Ali baskını, Enver ile Ali Fethi ve Mustafa Kemal arasındaki görüş ayrılıklarını nasıl ortaya çıkardı? Mustafa Kemal ile Ali Fethi’ni Sofya’ya diplomatik görevle atanmalarının arkasında neler yatıyordu?
Malta sürgünü Ali Fethi Bey için nasıl bir kazanca dönüştü? Mustafa Kemal Büyük Taarruz öncesinden Ali Fethi’yi neden Londra’ya elçi olarak yolladı? Cumhuriyet’in ilanının konuşulduğu 28 Ekim gecesi Çankaya’ya kimler davetliydi? Davetli olmayanların tepkisi ne oldu? Parti hangi olaylar üzerine kapandı? Bunlar, kitapta cevaplanan sorulardan sadece bir kısmı…
….
Bu kitapta, başta ümitsiz görünen çetin bir mücadele sonucunda, ülkemizin bağımsızlığını sağlamış olan ve Cumhuriyet’in 1923’te ilanında, Cumhurbaşkanı seçilmiş olan Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1930 yılında, yakın arkadaşı Fethi Okyar’ı görevlendirerek kurulmasına yol açtığı muhalefet partisinin dramatik öyküsünü bulacaksınız…
******
1924’te Terakkiperver Cumhuriyet fırkası ile yapılan ilk denemesinden altı yıl sonra, çok partili sisteme geçiş 12 Ağustos 1930’da kurulan Serbest Fırka ile yeniden hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Cumhuriyet tarihinin önemli dönüm noktalardan birini oluşturan Serbest Fırka hakkında, fırkanın kurucusu ve lideri olan Ali Fethi Okyar’ın kaleme aldığı hatıralar yakın tarih açısından kıymetli bir bilgi kaynağı niteliğindedir. Bu anılar Serbest Fırka kapandıktan on gün sonra, henüz olaylar canlılığını korurken Fethi Okyar tarafında vücuda getirilmiş ve onun vasiyeti gereği, 1980’li yılların başında yayınlanmıştır. Burada Fethi Okyar, o zamanın politik havasını göz önünde bulundurarak gereksiz polemiğe girmemek ve spekülasyona yol açmamak için bu yolu tercih etmiştir.
Türkiye İş Bankası tarafından, Atatürk, Okyar ve Çok Partili Türkiye- Fethi Okyar’ın Anıları adıyla yayınlanan eseri, oğlu Osman Okyar ve tarihçi Mehmet Seyitdanlıoğlu tarihi bakış açısıyla değerlendirerek yazmışlardır. Kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Ali Fethi Okyar’ın kısa bir biyografisi; ikinci bölümde Serbest Fırka’nın kuruluş öncesi ve Mustafa Kemal’in bu konudaki düşünceleri; eserin esasını oluşturan üçüncü bölüm ise, Ali Fethi Okyar’ın Serbest Fırka Anıları aktarılmıştır. Belge niteliğinde fotoğraflar ile Atatürk’ün kendi el yazısı ile Ali Fethi Okyar hakkında yazdığı notların kopyaları kitabın sayfa aralarına serpiştirilmiştir. Ekler kısmında orijinal fotoğraflar ile Ali Fethi Okyar’ın Askerlik künyesi bulunmaktadır. Kitabın sonunda geniş bir bibliyografya verilmiştir.
Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin buhranlı bir devresinin canlı tanığı olan kitabı okurken anlatılan olayların yansımalarını bu gün de yaşadığımızı; benzer olayların tekrarını günümüz de gördüğümüzü fark ediyoruz. O gün de, bu gün de politik ve kültürel olgunluğa ihtiyacımız olduğunu anlıyoruz.
****
Ali Fethi Okyar*
1880’de Pirlepe’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Manastır’da İbtidâi Nûmune Mektebi, Askerî Rüştiye ve Askerî İdadide tamamladı. 13 Mart 1898’de Harbiye Mektebine girdi. İdadi yıllarında Mustafa Kemal (Atatürk) ile sınıf arkadaşı oldu. Bu arkadaşlık, Harbiye yıllarında istibdat yönetimine karşı örgütlenme ve yayın faaliyetleri ile sürdü. 2 Ocak 1900’de Piyade Teğmen rütbesiyle Harbiye’den mezun olarak kurmay sınıfına ayrıldı. Buradan 1903’te birincilikte mezun oldu. 4 Ocak 1904’te Kurmay Yüzbaşı rütbesi ile Selanik’te 3. Ordu emrine verildi. Manastır, Kosova ve Selanik’te çetelere ve komitecilere karşı verdiği mücadelelerle stajını tamamladı. 25 Mart 1906’da Kolağası oldu. 30 Nisan 1906’da Edirne Harbiye Mektebi Ders Nâzırı Yardımcılığı’na atandı. Bu görevde üç ay kaldı. Manastır’a dönme isteği kabul edildi ve 21 Ağustos 1906’da 3. Ordu Mahçova Yunan Sınırı Mıntıka Kumandanlığı’na atandı. 1 Mart 1907’de Selanik Şark Demiryolu Hattı Müfettişliği’ne nakledildi. Aynı yıl İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye oldu. 21 Mayıs 1908’de Binbaşılığa yükseltilerek Selanik Jandarma Subay Okulu komutanlığına getirildi. 22/23 Temmuz 1908 gecesi Selanik’te Meşrutiyet’in ikinci kez ilanı kararını alan İttihatçı grup arasında yer aldı. Kararı halka duyuran beyannameyi de aynı gece kaleme aldı. 12 Ocak 1909’da Paris Askerî Ataşesi oldu. Bu görevde iken patlak veren 31 Mart Ayaklanması nedeniyle Selanik’e gelerek Hareket Ordusu’na katıldı. Ardından ikinci kez Paris Askerî Ataşeliği’ne atandı. 29 Haziran 1910’da Fransa’da yapılacak manevraları izlemekle görevlendirildi. Bu manevralara Mustafa Kemal ile birlikte katıldı. Arnavut Harekâtı nedeniyle ve isteği üzerine 26 Haziran 1911’de İşkodra Müretteb Kuvvetler Kurmayına atandı. İtalya’nın Trablusgarp’ı işgali üzerine Mustafa Kemal ile birlikte bu yurt parçasını savunmaya karar verdi. 1 Ekim 1911’de Trablusgarp’ta bulunan 42. Tümenin Kurmay Başkanlığına atandı.
Mebusan Meclisi’nin II. dönemi için 13 Nisan 1912’de yapılan seçimde Manastır mebusluğuna seçildi. Ardından cepheye döndü. Trablusgarp’ın yitirilmesi ve Balkan Savaşları’nın başlaması üzerine İstanbul’a geldi. Önce Genelkurmay’da görevlendirildi. Ardından, 25 Kasım 1912’de Çanakkale Boğazı Müretteb Kuvvetler Kurmay Başkanlığı’na atandı. Bolayır muharebelerinde Mustafa Kemal ile birlikte savaştı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Genel Sekreteri oldu. 13 Ekim 1913’te Sofya Elçiliğine atandı. 27 Ekim’de Mustafa Kemal’in Askerî Ataşe olarak atanması ile iki silah ve ideal arkadaşı Sofya’da yeniden buluştu. İkili, Mustafa Kemal’in 2 Şubat 1915’te 19. Tümen Komutanlığı’na atanmasına kadar I. Dünya Savaşı’nın zor günlerinde yan yana görev yaptı. 21 Aralık 1917’de İstanbul’a döndü. Ara seçimlerde İstanbul mebusu olarak III. Dönem Mebusan Meclisi’ne girdi. 8 Aralık’ta mazbatası kabul edildi. Mustafa Kemal’in önerisi ile, 14 Ekim 1918’de kurulan Ahmet İzzet Paşa kabinesinde Dahiliye Nazırlığı’na atandı. Kabinenin 8 Kasım 1918’de istifasıyla nazırlık görevi sona erdi. Bu sırada Mustafa Kemal’in parasal desteği ile 1 Kasım 1918’de Minber gazetesini yayımlamaya başladı. “Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası”nı kurdu. 10 Mart 1919’da tutuklanarak Bekirağa Bölüğü’ne hapsedildi. Mustafa Kemal, Anadolu İhtilâlini başlatırken Ali Fethi, Malta’ya sürüldü. Tutsaklığı 1 Haziran 1919’dan, 30 Nisan 1921’e kadar sürdü. Bu tarihte Ankara hükûmetinin girişimleriyle serbest bırakıldı. 8 Ağustos 1921’de Ankara’ya geldi; coşku ile karşılandı. Aynı gece Mustafa Kemal Paşa ile görüştü. Mustafa Kemal’in isteği üzerine, 15 Ağustos 1921’de, boş olan İstanbul milletvekilliğine seçilerek TBMM’ye katıldı. 10 Ekim 1921’de Dahiliye Vekili oldu. 20 Ekim 1921’de Fransa ile imzalanan Ankara İtilâfnamesi’nin hazırlanmasında büyük hizmetleri oldu. 3 Temmuz 1922’de TBMM’ce, görünüşte sağlık sorunları nedeniyle, gerçekte ise TBMM Ordularının taarruz hazırlıklarını gizlemek amacıyla Londra, Paris ve Roma’da siyasî temaslar yapmak üzere iki ay süreyle izinli sayıldı. Zaferin ardından 13 Eylül 1922’de Roma’dan ayrıldı. Antalya, Ankara yolu ile İzmir’e ulaştı. Zafer coşkusuna ortak oldu. Mustafa Kemal Paşa ile birlikte 2 Ekim 1922’de Ankara’ya döndü. Yeniden Dahiliye Vekilliği görevine getirildi ve bu görevini 14 Ağustos 1923’e kadar sürdürdü. TBMM’nin II. Döneminde İstanbul milletvekilliğini korudu. 14 Ağustos 1923’te Dahiliye Vekilliği’ni de sürdürmek üzere İcra Vekilleri Heyeti Başkanlığı’na seçildi. Ekim 1923 ’de Dahiliye Vekilliği’nden ve İcra Vekilleri Heyeti Başkanlığı’ndan ayrldı.
29 Ekim sabahı Ali Fethi Bey’in başkanlığında toplanan Halk Partisi Grubu’nda Mustafa Kemal Paşa Cumhuriyet’in ilanı önerisini sundu. Ardından Meclis Genel Kuruluna sunulan öneri görüşülerek kabul edildi. TBMM’nin 1 Kasım 1923’teki toplantısında Ali Fethi Bey Cumhuriyet yönetiminde TBMM’nin ilk Meclis Başkanı oldu. Bu görevi; 22 Kasım 1924’te son buldu. Aynı gün Başbakanlığa atandı. Şeyh Sait Ayaklanması’nın ardından 3 Mart 1925’te istifa etti. 8 Mart 1925’te Paris Büyükelçiliğine atandı. Bu görevi sırasında Fransa ile Osmanlı Borçlarının geri ödenmesi ile ilgili görüşmeleri (1925) yürüten heyetin başkanlığını yaptı. 13 Haziran 1928’de Türkiye adına antlaşmayı imzaladı. Paris Büyükelçiliği görevini Temmuz 1930 sonuna kadar sürdürdü.
Mustafa Kemal Paşa’nın bir muhalefet partisi kurması konusundaki önerisini kabul ederek12 Ağustos 1930’da, CHP’den farklı olarak serbest ticareti ve özel girişimi savunan, cumhuriyetçi, milliyetçi ve laik Serbest Cumhuriyet Partisi’ni kurdu. Partinin Genel Başkanlığını üstlendi. Yaptığı etkili muhalefetle özellikle Ege’de halkın büyük çoğunluğunun desteğini kazanması ve Ekim ayında yapılan Belediye seçimlerinde başarı elde etmesi iktidar partisi ile sert polemiklerin yaşanmasına neden oldu. Toplantı ve gösterilerinin olaylı sonuçlanması, kimi söylemlerinin devrim karşıtlarınca saptırılması ise Mustafa Kemal Paşa’nın Parti’den desteğini çekmesi üzerine 17 Kasım 1930’da Serbest Cumhuriyet Partisi’ni feshetti. Bu sırada yapılan ara seçimlerde 25 Eylül 1930’da Gümüşhane milletvekili olarak Meclise girdi. 19 Mart 1934’te Londra Büyükelçiliği’ne atandı. Atatürk’ün vefatı üzerine İsmet İnönü’nün birlikte çalışma önerisini kabul ederek Bolu milletvekili oldu. II. Refik Saydam Kabinesi’nde Adalet Bakanı oldu. Bu görevinden kalp rahatsızlığının nedeniyle 12 Mart 1941’de istifa etti. 21 Mart 1941’den itibaren izinli olarak TBMM’den ayrıldı. İstanbul’a yerleşti. 7 Mart 1943 Cuma günü hayata veda etti.
*TDV İslam Ansiklopedisi, Ali Fethi Okyar maddesinden kısaltılarak alınmı