Rüzgâr Özür Dilese de / Dal Kırıldı Bir Kere…

Tam boy görmek için tıklayın.

Şoför edebiyatı yolculuğuna “Baba Fuat bir fazla” ile başladım Bu sözü 1980’li yıllarda Mersin Halk Eğitimi Merkezinde Müdür Yardımcısı olarak çalışırken derlemiştim. Ev iş yerine çok yakındı. Her gün yaya gidip geliyordum. Yol üstünde kırmızı bir pikap. Arkasında Baba Fuat bir fazla yazılı. Sözü repertuvarıma aldım. Fakat demek istediğini bir türlü çözemiyordum. Söz, dilime tespih oldu. Çok düşündüm. Maalesef sonuç yok. Çaresizim. Sahibine soracağım. Sabah erken işe gittiğim için o saatte sormak uygun olmaz diye düşünüyorum. İş dönüşünde de pikap olmuyor. Fakat ne olursa olsun kafaya koydum. Yazının mahiyetini öğreneceğim.

Günlerden bir gün pikabın durduğu evin önünde birisine rastlarım düşüncesiyle işe geç gittim. Gerçekten istediğim oldu. Bir teyze pikabın hemen yanı başında oturuyor. Tersler diye de korkuyorum. Çekine çekine yanına yaklaştım.

—Günaydın teyze.

—Günaydın.           

—Teyze bu pikap sizin mi?

Evet… Eşimin pikabı. Eşim balıkçıdır. Usta bir balıkçı. Mersin de: “Baba Fuat  bir fazla” dedin mi herkes bilir. Mersin balıkçılığı ondan öğrendi.

—Peki, teyze kızma ama arabanın arkasında neden “Baba Fuat bir fazla” yazılı.

—Aman bire yavrum senin ki de soru mu Allah aşkına? İş bulamadın it mi taşlıyorsun. Ne yapacaksın. Git işine Allah’ını seversen. Öğrendiğinde ne işine yarayacak. Kimin derdine derman olacak.

—Bana kızma diye sizinle pazarlık yapmamdaki sebep bu idi. Ben çok merak ettim. Sakıncası yoksa söyler misin?

Teyze önce nazlandı tuzlandı. Kafasını bir sağa bir sola çevirdi. Lâ havle çekti. Baktı ki ben ısrarla konunun üstünde duruyorum. Dayanamadı başladı anlatmaya:

Eşim balıkçıdır. Söylediğim gibi Mersin’in en ünlü balıkçısıdır. Kalender bir yapısı vardır. Kendine göre çok özel bir adamdır. Lacivert takımının yakasından kırmızı gülü hiç eksik olmaz. Ona göre kim ne derse, kim ne yaparsa Baba Fuat bir fazlasını yapar. Bir kişi on çay ısmarlamışsa Baba Fuat on bir çay ısmarlar. Herkes bir evlidir. Baba Fuat’ın bir fazla olması için iki evli olması gerekir. Ve nitekim evlilikte de Baba Fuat bir fazladır. Kısaca kim ne yaparsa Baba Fuat bir fazladır. İşte Baba Fuat’ın hikâyesi böyle yavrum, oldu mu? Amacına ulaştın mı?

Oldu teyzeciğim. Baba Fuat’ın hikâyesini anlatarak beni mutlu ettin.  Sağ olasın, çok yaşayasın. Baba Fuat’a da benden selam olsun dedikten sonra vedalaşarak ayrıldım. Hem gidiyor, hem gülüyorum. Muamma çözüldü. Sabırla koruk helva oldu. İşte bizi 1980’li yıllarda kamyon arkası yazılarının peşine düşüren “Baba Fuat bir fazlanın hikâyesi böyle. Bu hikâye Şoför Edebiyatına bu ve benzeri yazıların nasıl girdiğini, tespit ettiğimiz bazı sözlerin nasıl ortaya çıktığının da belgeseli oldu. İşte bundan sonra başladık kamyon arkası yazılarını derlemeye. Ulaşabildiğimizin fotoğrafını çektik. Ulaşamadığımızı yazıya geçtik. Yaklaşık altı bin söz derledik. Kayda geçtiğimiz sözlerin tek tek analizi yapıldı. Şoför sözcüğünün kaynağını araştırarak sözleri kendi arasında gruplara ayırdık. Sevmek herkesin hakkı şoförler niye sevmesin ki… diyerek konuyu şoför sözcüğünün anlamından başlayarak değerlendirdik.

Şoför sözcüğün aslı Fransızcadır. Isıtıcı anlamına gelen “chauffeur / Şoför ” sözcüğünden dilimize geçmiştir. Türkçe sözlükte: İsim olduğu, Fransızcadan türediği ifade edildikten sonra: Otobüs, kamyon gibi herhangi bir kara taşıtını kullanan kimse, eş, sürücü şeklinde de tarif edilmiş. Fransızca “Chauffeur- Şoför”  ün ısıtıcı anlamına gelmesi: Buharlı araçların ilk çıktığı dönemlerde araçları süren kişilerin yanma odasına kömür atarak buhar motorunu sürekli çalışır halde bulundurmaktan kaynaklanmıştır. Sürücülerin aynı zamanda bu görevi yerine getirmesi halk arasında kendilerine ısıtıcı denilmesini sağlamıştır.

Ben çok iyi hatırlarım. Buharlı lokomotifler döneminde lokomotif personelinin birisi ateşçi idi. Ateşçiler yanma odasına kömür atar, buhar makinesindeki harareti eşit seviyede tutardı. Görevleri de oldukça ağırdı. Makinist olmak için önce ateşçi olunur, belirli aşamalardan geçtikten sonra da makinist olarak çalışmaya başlardı. Bizim ateşçi dediğimiz görevliler aynı zamanda buharlı makinelerin ısıtıcısı idi. İşte: Fransızcada ısıtıcı anlamına gelen Cauffeur – Şoför sözcüğü zaman içinde varlığını koruyarak bize ulaştı.

Şoförler: Bizde olduğu gibi, tüm toplumlarda da nüfusu en yoğun meslek birliği olarak ilk sırada yer alırlar. İşi profesyonel yapanların yanında arabası olan kişinin de şoför olduğu düşünülürse azımsanmayacak bir çoğunluğa sahiptirler. Toplumumuzda yoğun bir nüfusa sahip olan şoförler kalenderdirler. Kalender oldukları kadar da sabırsızdırlar. Kırmızı ışıkta beklerken yeşil yanınca korna çalmadan kendini alamazlar. İşte, bu uzağımızı yakın eden, sabırsız meslek grubunu meydana getiren şoförleri önce iki grupta topladık:

  • Amatör olanlar. ( Hususi araç kullananlar.)
  • Profesyonel olanlar. ( İşi meslek edinmiş para karşılığı yapanlar.)

Profesyonel olanları da:

  • Taksi şoförleri.
  • Dolmuş şoförleri. (Minibüs şoförleri)
  • Kamyonet ve pikap şoförleri.
  • Otobüs şoförleri.
  • Kamyon ve tır şoförleri.
  • Traktör şoförleri olarak grupladık.

Grupladığımız profesyoneller her ne kadar şoför şemsiyesi altında toplansalar da karşılaştırıldığında grupların kendine has özellikleri olduğu görülür. Bunların içinde farklılığını öne çıkaranların başında kamyoncular, minibüsçüler sonra da taksiciler gelmektedir. Pikap, kamyonet ve traktör şoförleri içlerinde en mülayim olanlarıdır. Bunun nedeni öbürlerine göre halkla daha az içli dışlı olmalarından kaynaklandığı düşünülebilir. Profesyoneller içinde başta da söylediğimiz gibi kamyoncular kendine has özellikleriyle ilk sırada yer alır. Şoför kültürünün, edebiyatının da mimarıdırlar. Kamyoncularla başlayan ve günümüze kadar ulaşan kamyon yazıları, 1950’li yıllarda kendini göstermeye başladı. 60’lı yıllarda da gelişerek devam etti. Ben ala torlakken İncirgediği’ne[1] gübre almak için kamyoncular gelirdi. Onun için trenden sonra tanıdığım ikinci kara taşıtı kamyon, ilk gördüğüm kamyon yazısı da Maşallah oldu. Köyümüzün istasyona yakın olması treni, gübre alanlar da kamyonu tanımama vesile oldu.

TESPİT ETTİĞİM İLK KAMYON YAZILARI

Kamyoncularda ikinci gördüğüm yazı: “Allah Korusun” idi. Bu iki sözcük yani “Maşallah ve Allah Korusun” diyebilirim ki şoför edebiyatının ilk ürünleri olarak kayıtlara geçti. Üçüncü olarak tespit ettiklerim de Ford kamyonları münasebetiyle söylenen: “Koyun kurdun yol Ford’un. Alırsın Ford olursun lort. Kuzu kurdun yol Ford’un” sözleri oldu. En çok marka ile ilgili sözler Ford arabalarına ithafen söylendi. Yani başladığı günden bu yana Ford kamyonlarıyla ilgili söz üretmenin modası hiç geçmedi. Hep ilk sırada oldu. Belki Ford firması para verseydi Türk şoförlerinin yaptığı reklam kadar Ford kamyonlarının reklamını yaptıramazdı. “Maşallah ve Allah Korusun” sözleri kamyonların arkasına değil önüne yazıldı. O yıllarda kamyon sahibi olmak zenginlik alameti idi. Kamyonu olmayanlar olanlara imrenecek, kıskanacak, benim de olsa diye iç geçirecek. Belki bu iç geçirme nazarla sonuçlanacak. Kem gözler kamyonu rahat bırakmayacak, nazar değirecekler. Nazar değmesini engellemek için bir yazı yazılacak. Geleneğimizde “maşallah” demek nazarın önünü keser Onun için şoför kamyonunun alnına “Maşallah” yazdırdı. “Allah Korusun” diyerek de maşallah sözcüğünü iğreti durmaktan kurtardı.

“Maşallah ve Allah Korusun” la başlayan şoför edebiyatı kamyon, taksi, şoför üstüne bestelenen şarkılarla, türkülerle, şiirlerle devam etti. Meslek grupları içinde ilk sırada yer alan şoförlerin uzağımızı yakın etmesi türkülerle dile ve tele döküldü. Halk müziği karakterinde besteler yapılarak bu meslek gurubunun çoğunluğundan bir takım gelirler sağlayacak çarelere başvuruldu. Şoförler için yapılan besteler, yakılan türküler bu meslek gurubunun özellikli bir grup olduğunu ilk kanıtlayan örnekler olarak kayıtlara geçti. Unkapanı anlayışıyla yapılan şoför ezgileri her şoförün bir plak, kaset ya da CD alacağı hesap edilerek uygulamaya konuldu.

  1. Gazla şoförüm gazla / Seviyorum pek fazla
  2. Yallah şoför yallah apar beni / Kerkük’e tez yetir beni.
  3. Gel gel deli şoför sen de gel /Taşpınar’da eğlence var Arabayı bağla gel

besteleri şoförlerin toplum içinde ünlenmesini, seslerinin daha çok duyulmasına vesile oldu. “Maşallah, Allah Korusun, Alırsın Ford olursun Lort” sözleriyle başlayan bu edebiyat sürat sözcüğü ile varlığını sürdürdü: “Sürat felakettir. Sürat felaket, sabır selamet, Acele giden ecele gider. Gitme acele varma acele” sözleriyle repertuvarını daha da genişletti. Yapılan Arabesk Bestelerle, yazılan yazılar birbiriyle bütünleşti. Bütünleşme onların Arabesk Şarkılarla tanışmasına vesile oldu. Piyasada sloganlaşan Arabesk Şarkı sözleri bu edebiyatın önemli bir kaynağı olarak kabul edildi. “Hor görme garibi, Bir teselli ver, İtirazım var, Batsın bu dünya, Başa gelen çekilir, Ben topraktan bir canım, Neden saçların beyazlanmış arkadaş,” adlı Arabesk Şarkılar kaynağın ilk örnekleri olarak kayıtlara geçti. Toplum, şoförlerle bütünleşerek ortaya çıkan bu şarkılara “Dolmuş Müziği” diyerek göbeğini kesti, adını koydu. Böylece Şoför Edebiyatı da yeni adıyla sağlam bir temele oturmuş oldu. Duygusallık pınarında yoğrulan şoförlerimiz de bu duygunun verdiği güçle kendine göre tespit ettiği konularla ilgili edebiyatına her gün yeni sözler ekledi. Birini beş yaptı. Bu sözler o kadar güzel oturtuldu ki bazen ders verdi, karamsarlığını ifade etti, bazen de kuvvetini, karşılaştığı zorlukları topluma yansıttı. Topluma yansıyan bu özlü ve içli sözlerin bir kısmı neredeyse atasözü olabilecek nitelik kazandı. Arabesk Şarkı sözlerinden beslenen, onları örnek alan bu edebiyat zaman içinde daha bir derinlik kazanarak özlü edebi sözleri de kullanmaya başladı. İnat etme gökyüzü benim kadar ağlayamazsın. Çölde kalan tek çiçek sen olsan / Seni yaşatmak için her gün ağlardım.  Balıkların gözyaşı denizde belli olmaz sözleri bu edebiyatın gelişerek ortaya koyduğu ilk örnekler olarak kayıtlara geçti. Önce belirli konularla sınırlanan bu edebiyat, zaman içinde değişik konular içeren sözler de üretmeye başladı. İşlenen konulara her gün bir yenisi eklenerek zengin bir repertuvar oluşturuldu.

Şoförler: Gerek İngilizce, gerekse Türkçe ortaya koyduğu sözlerle kendilerini anlattı. Türk halkının neler hissettiğini, ne yapması gerektiğini ortaya koydu. Bazıları atasözü özelliğine bürünerek bizlere ulaştı. “Doğruluk hazinemdir” sözüyle dürüstlüğün insan hayatındaki yeri ve önemi anlatılmaya çalışılarak herkesin bu sözden feyiz alması istendi. “Bitmeyen servet itibardır” sözüyle itibarı olmayan kişinin hükmü olmayacağı ortaya konuldu. “Nokta kadar menfaat için virgül kadar eğilme“ sözüyle, alnın ak yüzün açık, başın dik olması tavsiye edildi. Bu konuda ortaya konulan sözler şoför edebiyatının Anonim Folklor Ürünleri – Şoför Özdeyişleri olarak bizlere ulaştı. “İlgililer bilgisiz, bilgililer ilgisiz” sözüyle ekmeği ekmekçiye ver bir ekmek de fazla ver düşüncesinin yaygınlaşması için ayak açtı. “Her hata bir ders, ne hata biter ne ders” sözüyle temkinli olmanın yararları anlatıldı. Bu repertuvarı oluşturan sözler 1980’li yıllardan beri tarafımızdan derlendi. 1980 yılından beri derlediğimiz şoför edebiyatı sözlerini kayda geçtikten sonra özelliklerine göre üç ana grupta topladık.

 

A- DİLE GÖRE  

B – KONUSUNA GÖRE 

C – SÖZ YAPISINA GÖRE 

 

A- DİLE GÖRE ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Dil insanların anlaşmasında vasıta, kendi ölçüleri içinde yaşayan, gelişen canlı bir varlık, milletin ortak malı, toplumların kaynaşmasına vesile olan önemli bir unsurdur. İnsanların anlaşmasına aracılık eden, sosyal aktiviteyi sağlayan, hayatımızın her safhasında duyduğumuz önemli bir ihtiyaçtır. Anlaşmanın ise en değerli organıdır. Çarşıda, pazarda, okulda, otobüste, arabada, iş yerinde, alış verişte, pazarlık yapmada onunla beraber oluruz. O doğduğumuz günden itibaren bizi karşılayan, hayatımızın da parçası olan bir canlıdır. Dil insan benliğinin ayrılmayan önemli parçalarından biridir. İnsan duygu düşüncesini, aşkını gurbetini, sevgilisine sitemini, başından geçen olayları, yüreğine sığmayan duygularını ancak dille anlatır, aktarır. “Dil ile düşünce iç içedir. Dilin gelişmesi düşünceye, düşüncenin gelişmesi de dile bağlıdır. Dil: insanın düşünmesini sağlayan sosyal ve milli bir varlıktır. Doğrudan milleti ilgilendirir. Toplumların düşünce hazinesinin temelidir. Milletleri ayakta tutan, birbirine bağlanmasını sağlayan, sosyal hayatı

düzenleyen ve devam ettiren bir hazinedir[2]”.

Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç “Türkçeye Saygı” adlı yazısında:  Millet olarak yaşamanın ilk şartı, dil birliğidir. Elbette küreselleşen Dünya’da Türkiye’nin yabancı kültürlerle ilişki içinde olması, başka dillerden etkilenmesi normaldir. Dil canlı bir varlıktır, zamanla birtakım yeni kelimeler girer, birtakım kelimeler, zamanla kullanılmaz olur. Ama bu etkilenmenin ve değişimin yozlaşma seviyesine ulaşması düşündürücüdür. Yabancı kaynaklı etkilenmenin ve değişimin yozlaşma seviyesine ulaşması düşündürücüdür. Yabancı kaynaklı kelimelerin dilimize girmesi, bu kelimelere karşılık gelen Türkçe kelimelerin kullanılmaması ve unutulması demektir. Türkçemiz adım adım yozlaşmaktadır. Hatta maalesef kimi zaman biz bile biz bile farkında olmadan bile olsa bu yozlaştırmaya katkıda bulunmaktayız.

Oktay Sinanoğlu “Bye Bye Türkçe’ kitabında kamuoyu yeterince uyuşturulmuştur. Bunun sonu çok değil bir iki nesil sonra Türkçeye Bye Bye demek olacaktır. Bu Türkçeye, Türk tarihine, Türk egemenliğine, Türk dünyasına, Müslüman ülkelerin önderliği emellerine farkında olmadan bile olsa bu yozlaştırmaya katkıda bulunmaktayız. Türk’ün dünya üzerindeki haysiyetine Bye Bye demektir. Türk’ün geleceğini satanlar torunlarının mirasyedi olarak refah içinde yaşayacaklarını zannedip sevinmesinler diyor.

Biz teknik elemanlar, sunucuya spiker, yıldıza star, ilan tahtasına billboard denilmesini önleyemez, ama sprinkler için yağmurlama, dedektör için algılayıcı, center için merkez, flow-switch için akış anahtarı vb kelimeleri yaygınlaştırabiliriz. Türkçe karşılığı olan kelimeleri öncelikle bizler kullanmalıyız. Türkiye Yangından Korunma Vakfı, yangın sistemlerini kapsayan Türkçe sözlük çıkarmalı, yayınlarında Türkçe yazılması istenmelidir.” Diyen Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç “Türkçeye Saygı” adlı yazısında işin ciddiyetini, bozulmaların vahametini Oktay Sinanoğlu’nun “Bye Bye Türkçe” adlı kitabından aldığı bir paragrafla noktalıyor. Bizse işin daha da ciddi boyutlar kazandığını, Şoför Edebiyatında çeşitli dillerde yazılmış sözler tespit ettiğimizi söyleyerek vahametin hat safhaya ulaştığını söylemek istiyoruz. Sn. Kılıç yazınızda bahsettiğiniz İngilizce özentisi maalesef Şoför Edebiyatına da yansımış… O zaman ne yapılabilir ki… “Değirmen sele gitmiş biz şakşağını arıyoruz” demekten başka elden ne gelir diyor yetkililerin dil konusunda gerekli hassasiyeti göstermesinin gerektiğine inanıyor, tespit ettiğimiz İngilizce sözcüklerden oluşan Şoför Edebiyatı yazılarının ancak birkaçını üzülerek örnekliyoruz.

 

Burnumdaki Piercing kadar yakınsın bana Boğaziçili. (Burnumdaki küpe deliği kadar yakınsın Boğaziçili.)

Die for you. (Senin için ölüyorum)

Hey! You didnt understand me i burned for it. (Hey! Sen beni anlamadın onun için yanıyorum.)

No manita no dırdır, yes makara yes gırgır. (Manitan-dostun yoksa no dırdır, makara var, gır gır var.)

No nick, no name, no game. (Lakabı yok, oyun bilmez.)

No woman no drive. (Kadın yoksa sürüş de yok.)

You didnt understand me i burned for it. (Beni sen anlamadın ben onun için yandım.)

Bu grupta: Tespit ettiğimiz sözlerin hepsi İngilizce. Bir tanesi de Kürtçe. Ben, daha önce derlediğim Şoför Edebiyatıyla ilgili tespitlerimi Şoförler de  Sever adıyla 1990 yılında İçel Kültürü dergisinde (Ocak 1990, S. 10., s. 28-29.) yayımladığımda İngilizce sözler karşıma çıkmamıştı. Yazı yayımlanalı 20 yıl oldu. Bu 20 yıl içinde teknoloji değişti, kamyonlar gelişti, insanlar değişti. Kamyon kasalarına yazılan yazılar da değişen zamana, gelişen teknolojiye ayak uydurmak durumunda kaldı. Demek ne çok değişiklikler yaşadık ki Şoför Edebiyatımız İngilizce sözcüklerle bezenerek bizlere ulaştı. Bu medeniyet mi? Cahille sohbeti kestim. Aydınları görünce içim kararıyor diyen Şoför Edebiyatı mensupları hangi şartlarda İngilizce sözleri taşıtlarına yazdırdı. Doğrusu araştırmak gerek. Tanıdığımız şoförlere bunun nedenini sorduk: Maalesef hiçbiri cevap veremedi.

 

B- KONUSUNA GÖRE ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Bu gruptaki sözler Şoför Edebiyatının mihenk taşı. En can alıcı, vurucu, kısaca okkalı tabir edeceğimiz sözlerin çoğu bu grupta toplanmış. Bu grup sözlerde şoför aslan, kaplan, bazen de geçit vermeyen bir sıra dağdır. Bütün hünerini bu guruptaki sözleriyle dile getirir. Çektiği sıkıntı, aşkı, gurbeti, felsefesi, sevdiğine olan bağlılığı burada şekillenir. Nasıl yaşamak, gönlü nerelerde gezmek istiyorsa onu dillendirir. O bu sözleriyle bazen Erciyes’in başında, bazen Toros Dağlarında gezinir. Bazen Emrah olur, bazen de Karacaoğlan. Şairliği, edebiyatı, felsefesi, psikolojisi, engini, yükseği, gülü, bülbülü, geçmişi geleceği burada dile ve tele dökülür. Onun için tüm dertlerini özetler. Demek istediğini hiç çekinmeden söyler. Konusuna göre Şoför Edebiyatı oldukça zengin bir repertuvara sahiptir: Konular şoförlerin gönül bahçesidir. Bu gönül bahçesinde bazen ders verir. Bazen de kıssadan hisse çıkarılmasını ister. Düşüncelerini atalar sözü niteliğinde – özdeyiş niteliğinde dile getirir. Özdeyişlerin dile gelmesinde zaman zaman anonim folklor ürünlerinin de kullanıldığı görülür. Aşağıdaki Şoför Edebiyatı dizelerinde dediğimiz özellikler ben buradayım diye haykırmaktadır. “Asalet boyda eğil soyda / İncelik belde değil dilde / Doğruluk sözde değil özde / Güzellik yüzde değil yürekte olur” dizeleri şiir niteliğinde gönlümüze, yüreğimize akmaktadır. Gerçekten de güzelliğin yüzde değil özde olanı makbul değil midir?  “Anasını babasını dinlemeyen evlat-Kocasından sonra kalkan avrat-Üzengi ile yürüyen at – Kapında tutma durma sat” özdeyişinden hangi sözcüğü çıkarabilirsiniz. Bu şoför özdeyişindeki anlayış Türk toplumunun anayasası gibidir.

Aslana asalet, yıldıza rütbe sorulmaz. Doğruluk hazinemdir. Eğil ama kırılma. Erenler nutkunu açıkta söyler. Farkı fark etmediysen / Artık fark etsen de fark etmez. Gurbet kuşunun kanadı kırık olur. Güzeli göz, yiğidi söz öldürür. Karanlığın efendisi olacağıma, aydınlığın kölesi olurum. Doğruysan kimse hatırlamaz. Dost ararsan cebine bak. Dosta kaşımı / Düşmana başımı eğmem. Bu tespit ettiğimiz sözler atasözü niteliği taşıyanlardan sadece birkaçı. Şoför Edebiyatı yazılarıyla 2000’li yıllarda derlediğimiz yazılar arasında konu bakımından önemli farklılıklar olduğu, toplumun gündemindeki değişimlerin Şoför Edebiyatına da yansımış olduğu gözlendi. Zamanın getirdiği iletişim ve teknolojinin de Şoför Edebiyatı sözleri arasında yerini alması şoförlerin teknolojiye ayak uydurmasının bir sonucu olarak değerlendirildi.

Benim gibisini Google’da arasan bulamazsın. Gecekonducular dikkat, Mars’ta hayat varmış. Digiturk’te film var / Benim gözüm yollarda.  Dün gece seni google de aradım yoktun / Yol haritasına tıkladım seni buldum. Freud de sollardı örnekleri çağın yeniliklerini dile getiren şoför edebiyatı olarak repertuvara girdi. Bu sözlerle şoförler de 21. yy. da çağın yeniliklerine ayak uydurduğunu kanıtlamış oldu. Şimdiye kadar derlediğimiz Şoför Edebiyatı sözlerini konularına göre inceleyerek edebiyat içinde daha çok hangi temaların işlendiğini tespit etmeye çalıştık. Birbirine yakın olan temaları bir başlık altında topladık. Değerlendirmemiz sonunda şoför edebiyatında bizim tespitlerimize göre işlenen konular aşağıdaki gibi sıralandı.

  • Aşk ve Sevda – Gurbet – Ayrılık – Alın Yazısı, Felek – Garibanlık.
  • Atasözü.
  • Çeşitli Adlar. Yer Adları.
  • Din – Hak – Adalet- Dua ve Beddualar.
  • Güç ve Kuvvet.
  • Kamyon ve Otomobil Markaları
  • Kişisel, Askerlik, Dünya Görüşü, Güncel Olaylar. Doğa, Güneş, Ay, Yıldız, İletişim Araçları, Cep Telefonları, Bilgisayar ve İnternet, MSN.
  • Nazar – Göz – Zaman –Yol – Rüzgâr – Hız – Ölüm- Hata. Asker
  • Şarkı ve Türkü Sözleri.
  • Trafik Kuralları.
  • Yer adları ve Çeşitli Adlar.

         Derlediğimiz sözlere göre bu edebiyatın esinlendiği doğal kaynaklar da böylece tespit edilmiş oldu. Derlediğimiz bazı sözleri tasnif etmede de hayli zorlandık. Halk deyimiyle: Doluya koyduk almadı, boşa koyduk dolmadı. Zorlandığımız sözlerden biri Baba Fuat bir fazla oldu. Şimdi konularına göre tespit ettiğimiz kamyon yazılarından örneklere bakalım.

 

C- AŞK VE SEVDA İLE İLGİLİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Aşk ve sevgi birbiriyle bütünleşen sözcüklerdir. Onun için her zaman iç içe olmuşlar. Tıpkı dumanla ateş gibi. Ateşin olduğu yerde muhakkak duman da vardır. “Ateş olmayan yerden duman tütmez” sözü ateşle dumanın birbiriyle bütünleştiğinin kanıtıdır. Nasıl dumansız bir ateşi düşünmek söz konusu olmaz ise sevgisiz bir aşkı düşünmek de söz konusu olamaz. Eğer aşk, bir gerçeği ifade etmeseydi, insanoğlunu yakından ilgilendiren etkili bir kavram olabilir miydi? Elbette olamazdı. Bunca söz söylenmez, yazılmaz çizilmez, “Aşk olmaz ise meşk olmaz” özdeyişi türemezdi. Bu özdeyişle canlıların hayatıyla bütünleştiğini ifade eden aşk, sanatın her dalında da kendini göstermiş. Hatta felsefe alanına dahi girmiş, ünlü filozofların da dikkatini çekmiş. Bazı filozoflar aşkı bir varlık olarak düşünmüş: Aşk nedir? Sorusuna cevap aramış, ölçütlerini ortaya koyarak kapsamlı çalışmalar yapmışlar. Sonra da filozoflar, düşünürler anlayışlarına göre aşkı tarif etmiş. Ünlü düşünürler aşkı kendilerine göre tarif etmiş de şoförlerimiz etmemiş mi? Elbette etmiş: Aşk muz kabuğuna benzer / Bastığında ayağını değil hayatını kaydırır. Aşk kaçmaktan çok kovalamayı sever / Görmekten çok özlemeyi / Dokunmaktan çok düşlemeyi ve aşk öyle haindir ki, nerde imkânsız varsa onu sever.  Aşk bir kovboy / Meksika Teksas gezer durur / Nerde bir garip görse / Gelir kalbinden vurur / Aşk, elmayı yemekle başlar, ayvayı yemekle biter diyerek aşkı kendilerine göre tarif etmişler. Kendilerine göre aşkı tarif ettikten sonra da konuyla ilgili duygularını dile getirmişler. Pelin Hanım olsaydı 62 verirdi tavşana / Aşkın bir sabun ise köpürt beni Pakize diyerek duyguya zaman zaman cinsellik de karıştırmışlar. Kamyon arkasına yazdıkları yazıların çoğu aşk – sevgi ve sevda ile ilgili yazılar olmuş ve konularına göre şoför edebiyatı yazılarının da ilk sırasını oturmuş. İşte tespit ettiğimiz birkaç örnek:  Ben seninle toprağa girerim diyenleri çok gördüm, öyle diyenleri hep yalnız gömdüm. Aşkım, aşkımıza nokta koyma, sana istediğin kadar virgül vereyim. Aşkımı tıra yazmak isterdim. Aşkımızın suya düşeceğini bilseydim balık olurdum. Ağırdır sevmelerim, her yürek kaldıramaz.Ağlama sevgilim ıslanıyorum. Ankara – İstanbul 4 saat, sana sevgim 24 saat. Araman için illa hata mı yapmam gerek. /Âşık olup ıstırap çekeceğime / Nezle olup burun çekerim daha iyi.

 

D- ATASÖZÜ NİTELİĞİNDEKİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Kültürümüzde atasözlerinin önemli bir yeri vardır. Her biri bir kanun niteliği taşıyan atasözlerimiz gerek konu, gerekse sayı itibariyle oldukça zengindir. Dünya ülkeleri içinde ilk sırada yer aldığı bilinmektedir. Atasözleri toplumların duygularını, düşüncelerini, inançlarını, kültür değerlerinin özelliklerini anlatan kısa ve özlü sözlerdir. Geçmişten günümüze gelen, uzun deneyimler sonrası toplum tarafından benimsenerek ortaya çıkmışlardır. Öğüt veren, toplumun ortak duygularını yansıtan, anonim olan kalıplaşmış sözlü halk edebiyatı ürünleridir. Halkın sadece ortak duygu ve düşüncelerini değil ortak dil zevkini de ortaya koyar. Anlatımlara renk verir. İstenen duygu ve düşünceyi güçlendirir. Atasözleri kısa, kesin ve yalındır. Arı ve duru bir Türkçe ile demek istediğini anlatır. Kamyon arkasından tespit ettiğimiz örnekler de bahsettiğimiz değerlerden geri kalır yanı yoktur. İşte tespit ettiğimiz örneklerden bazıları: Aslana asalet, yıldıza rütbe sorulmaz. Az kaşardan tost / Çok kaşardan dost olmaz. Bilmemek ayıp değil önemli olan çaktırmamak. Demir tava geldi kömür bitti / Akıl başa geldi ömür bitti.  Diz üstü yaşamaktansa ayakta ölmeyi tercih ederim. Dosta kaşımı / Düşmana başımı eğmem. Dostlarını arıyorsan önce cebine bak. Dünyada her canlı kendine eş arar / Taşın kalbi yok ama onu da yosun sarar. Elinde hiçbir şey kalmayınca, dost bile düşman olur. En asil intikam affetmektir. Erenler nutkunu açıkta söyler. Esaret bağlarında gül olacağıma / Hürriyet dağlarında diken olurum. İyiliğe iyilik her kişinin kârı / Kötülüğe iyilik er kişinin kârı. Kadın dediğin İstanbul gibi olmalı, fethi zor, fatihi tek.

 

E- BABA İLE İLGİLİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Baba: Sözlüklerde çocuğun dünyaya gelmesinde etken olan erkek olarak tarif edilmesine rağmen dilimizde çok değişik anlamlar ifade ettiği görülür. Türkçede yoğun olarak karşımıza çıkan sözcüklerdendir Geleneksel ölçülerde, yetişkin bir erkek kendini biyolojik çocuğunun babası olarak tanımlanır. Baba: Kendi dölünden çocuğu olan erkek. Birinci dereceden erkek akraba.  Koruyucu, velinimet.  Saygı ifadesi olarak yaşlılara verilen unvan.  Ecdat, ata.  Tekke büyüğü. Zencilerde görülen saraya benzer bir hastalık olarak sözlüklerde ifade ettiği anlamlar sıralanmış. Çok değişik anlamlarla karşımıza çıkan“baba” sözcüğüne Şoför Edebiyatında da farklı anlamlar yüklemiş. “Baba yorgun dalaşma / Baba yorgun sen geç / Babalar ağır gider” kamyon yazılarını kullanan şoförlerle görüştüğümüzde “baba” sözcüğünün hangi anlamlarda kullanıldığını sorduk. Argoda kullanılan üstün nitelikle baba, ülkeyi veya topluluğa yararlı olmuş kişi, mafya babası, bazılarının da erkek cinsel organ anlamında kullanıldığı ifade edildi. “Babam sevdi annemi aldı / Mecnun sevdi Leyla’yı aldı / Ben sevdim babayı aldım” deyişinde sözcüğün cinsel organ anlamında kullanıldığı yine görüşmeler sonunda tespit edildi. Tespitlerimize göre “baba” Şoför Edebiyatında çok kullanılan sözcüklerden biri olarak karşımıza çıktı. Maşallah ve Allah korusundan sonra: “Baba basar / Baba yorgun / Babam öyle diyo / Babam sağ olsun / Baba parası değil alın teri sözlerinin çokça yazıldığını tespit ettik. Eğer Şoför Edebiyatı yazılarında bir sıralama yapılacak olursa: “Babam sağ olsun ya da Baba parası değil alın teri, Maşallah ve Allah Korusundan sonra geleceği, bunun da üçüncü sıraya tekabül edeceği düşünülebilir. İşte örnekleri: Aşka baba dedik bizi yetim bıraktı. Baba parası değil, dört yıl lisans, iki yıl mastır ve doktora teri. Babalar önden gider çünkü evlatlar yol bilmez. Babam da sollardı kamyonla tanışmadan önce. Babam sağ olsun ama arabayı ben aldım. Yolların kurdu / Babanın Ford’u.

 

F- ÇEŞİTLİ ADLAR VE YER ADLARIYLA İLGİLİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Anadolu’da memleket sözcüğü kişinin doğup büyüdüğü yer olarak bilinir. Sözcük çoğu zaman il karşılığı olarak kullanılsa da; ilçe, kasaba, hatta köyler bile bu sözcükle ifade edilir. Anadolu değişik özelikler beşiğidir. Her yeri ayrı bir güzellik ve özellik arz eder. Bu özellik ve güzellikler yöre insanıyla da bütünleşerek topluma yansır. Memleketlerin değişik özellikler arz etmesi, ortaya birtakım farklılıklar koyması yöre insanını mutlu eder. O insanlar bu farklılıktan ötürü de kendilerine bir paye çıkarır. O memleketli olmaktan da gurur duyar. Orada yaşamanın, yetişmenin mutluluğunu yaşar.

İnsanımız memleketine ve vatanına çok bağlıdır. Bağlılığını da vatan üstüne yaktığı türkülerle, yazdığı destanlarla, şiirlerle ifade eder. Anadolu insanı her zaman memleketiyle öğünür. Oralı olmaktan gurur duyduğu gibi öğünmekten de asla geri kalmaz. Sollayan Karabüklü olsun kamyon yazısı buna çok müthiş bir örnektir. Bir başka örnek de: Sapancalı gaz kesmez. Gazı kesmemek için Sapancalı olmak gerekir. Görüldüğü gibi yer adlarıyla ilgili sözlerde şoför, oralı olmanın gurunu yaşamaktadır. İşte onlardan birkaç örnek… Doğunun sınır taşı, Erzurum’un Dadaşı. Deli doluyum sözüm geçer / Yakacıklıyım şeklim yeter. Azrail blöf yapmaz akıllı ol Rizeli. Aşkta hızlı yolda yavaş / Biz Karslıyız arkadaş. Rotasız kaptan, genelde Trabzon yollarında görülür.

 

G- DİN, HAK, ADALET, DUA VE BEDDUA

Şoför edebiyatında ilk yazılan deyişlerin dini içerikli olduğunu, bunların da “Maşallah” ve “Allah Korusun”la başladığını daha önce ifade etmiş, sosyolojik bir olgu olduğunu söylemiştik. Aynı konu Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Cemiloğl’nun “Kamyon Yazıları ve Geleneksel Kültürümüz[3] adlı yazısında da ele alınmış. Sn. Cemiloğlu yazısında konuyla ilgili şu bilgilere yer veriyor.

“Nihayet, Türk insanı çok eski dönemlerden beri ava meraklı olduğu gibi, yaşantısı gereği sürekli savaşmak zorunda kaldığı için de silahı önemsemek durumunda olmuştur. Bu nedenle de, gelişim çizgisini izleyerek ok, yay, kılıç, tüfek, nihayetinde de tabanca onun vazgeçemediği eşyalar arasında yerini almıştır. Ancak, toplumsal yaşayış zaman içerisinde sürekli değişmekte, insanlar uygarlığın getirdiği yeni araçlarla tanışmakta ve geleneksel biçimlerin yerini yeni araçlar almaktadır. Bu yenilik ve değişim de zamanla kültürel kavramlarda farklı yansımalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Sözgelişi, günümüz insanı ataları gibi yine bir yolunu bularak değer yargılarını mesajlar bütünlüğü şeklinde ifade etmeye çalışmakta, ancak bunu atasözleriyle değil ama biraz değişik tarzda anlatmaktadır. İşte kamyonların çoğunda rastladığımız slogan niteliğindeki yazılar da günümüz kamyon şoförlerinin atasözleri gibidir. Nasıl, geçmiş dönemlerin insanı ahlâki değer yargılarını etkili bir tarzda ve mesaj niteliğinde atasözlerine sıkıştırmışsa günümüz insanı da kendi değerlerini bu kamyon yazılarına taşımıştır. Bu yazıların, kolay okunabilsin düşüncesiyle kamyon kasalarının arkasında yer bulması da bu mesaj anlayışının bir sonucu olmalıdır.           

Kamyonların Anadolu yollarında görülmeye başladığı 50’li yıllardan bu yana gözlemlediğimiz ve merakla okuduğumuz bu yazılar bize yeni bir uygarlık aracını nasıl yorumladığımızı da göstermektedir. Bundan kırk elli yıl öncesinin kamyonlarında yer alan iki yazı ‘Allah Korusun’ ya da ‘Maşallah’ idi. Kamyonların hemen hepsi bu yazıları kamyonun arkasına değil, önüne yazdırırlardı. Çünkü o yıllarda kamyon sahibi olmak bir zenginlik işareti idi ve bu zenginliğe ulaşamamış olanların ona gıpta ile bakacakları ve kıskananların nazarlarının değeceği düşünülürdü. O nedenle de ‘Maşallah’ ya da ‘Allah Korusun’ yazılarınıokuyanların kamyona, dolayısıyla da kamyon şoförüne nazarlarının değmeyeceğine inanılırdı. Hatta Türkiye’ye gelen bir yabancının kamyonlardaki bu iki yazıyı okuduğu ve kendi ülkesine döndükten sonra da ‘Türkiye’de iki dev şirket var; birisi Maşallah şirketi, diğeri de Allah Korusun şirketi. Anadolu’daki bütün kamyonlar bu iki şirkete kayıtlı’ dediği espri yollu anlatılırdı. Daha sonraları Anadolu topraklarında kamyon sayısı artıp kamyon sahibi olmak gıpta edilen bir durum olmaktan çıkmaya başlayınca kamyon şoförleri de bu defa çektikleri çileleri ‘Ömür biter yol bitmez’ atasözü ile kamyon şoför kabinlerine asmışlardı.   

Artık günümüzün kamyonlarında bu mesajlara pek sık rastlayamıyoruz. Çünkü zamanla hem değer yargıları değişiyor, hem de bunların çağımız insanları tarafından algılanışı farklı biçimlerde ortaya çıkıyor. Bu nedenle hem art zamanlı, hem de eş zamanlı bir inceleme ile şoförlerimizin değer yargıları ortaya çıkarılabilir diye düşünüyoruz. İşte bu düşünceden yola çıkılarak kamyonlarda yer alan slogan niteliğindeki yazılar toplanmış ve bunlarla bağlantılı değerlendirmelere gidilmiştir. Elbette böyle bir değerlendirmeden umulan yarar birkaç yönlü olacaktır” diyor. Biz de Sn. Cemiloğlu’nun düşüncelerine katılıyor, tespit ettiğimizdini içerikli deyişleri bilgilerinize sunuyoruz.

Aldanma insanların samimiyetine / Menfaatleri için gelirler vecde / Vaat etmemiş olsa idi cennet / Allah’a bile etmezlerdi secde. Allah zenginin yardımcısı olsun / Fakir şükürle de geçinir. Allah’ım beni dizime / Gözüme / Oğluma / Kızıma muhtaç etme.Allah’ım beni dostlarımdan koru / Düşmanlarımla ben ilgilenirim. Allah’ım kendim için bir şey istemiyorum, sadece anneme elma yanaklı, bal dudaklı, sütun bacaklı bir gelin nasip eyle. Ey dağları taşları yaratan Rabbim / Her şeye bir güzellik ayrı bir tat, insanlara akıl, mantık, zekâ dağıtırken bu yazıyı okuyan öküzü niye unuttun.

           

H- FELSEFİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Şoför Edebiyatında şimdiye kadar değişik konularda çok söz derledik. Derlediğimiz sözlerin içinde şiir özelliğine sahip dörtlüklerden tutun da atasözü niteliğinde olanlar dahi vardı. Tespit ettiklerimiz içinde sıradan olanlar olsa da, anlam yüklü sözlerin de çok olduğunu gördük. Bu anlam yüklü sözlerin çoğu ya atasözü niteliği taşıyanlar da, ya da felsefi özellik taşıyanlar içinde yoğun olarak karşımıza çıktı. Değişik sözlerle karşımıza çıkan bu bölümde bizi düşündüren önemli sözler tespit ettik. Gerçekten tespit ettiklerimizin üstünde uzun uzun düşündük. Bu sözler nasıl ne zaman ve hangi şartlarda söylenmiştir. Bunu şoföre söyleten güç nedir. Doğrusu Şoför Edebiyatında şimdiye kadar derlediğimiz sözler arasında felsefi içeriklilerine pek rastlamamıştık. Yeni derlediğimiz sözler içerisinde bizi oldukça düşündüren felsefi sözler tespit ettik. Felsefeyle ilgilenen dostlarımıza sözlerin nasıl ortaya çıktığını sorduk. Onlar da konunun uzmanlar tarafından incelenmesinin gerektiğini söyledi. Bizim de buna gücümüz yetmeyeceğine göre sözleri biz ancak yayımlarız. Uzmanları da incelesin diye düşündük. Sözleri derlerken tespit ettiğimiz birkaç sözün sizler tarafından da enikonu düşünülmesini arzu ettik. Bu sözler nasıl ortaya çıktı. Bunu şoför hangi şartlarda söyledi, bunu söyleyen şoförün kültür seviyesi ne idi. Gerçekten üzerinde uzun uzun düşünülmesi gerek. İşte tespitlerimizden birkaç örnek: Nasıl değerlendirirseniz değerlendirin…

Bir cevabım bile yok ama soruya hayran kaldım. Beyaz gülün bile gölgesi siyahtır. Cahille sohbeti kestim / Aydınları görünce içim kararıyor. Ayakkabının kalleşi ayağı arkadan vurur. Bak ibret al yere düşen yaprağa / O da eskiden yukarıdan bakardı toprağa.  Balıkların gözyaşı denizde belli olmaz. Başım önde bu aralar / Suçlu olduğumdan değil, görmeye değer güzel bir şey kalmadığından. Karanlığın düzenbaz olup beni yalnızlığa satmasına, yalnızlığın fahişe olup benle yatmasına alıştım artık. Sen hiç garibin ellerinden tutup kadere rest çektin mi? Beyaz gülün bile gölgesi siyahtır sözleri incelendiğinde her birinin ayrı bir özelliğe sahip olduğu görülecektir. Hele de: Cahille sohbeti kestim / Aydınları görünce içim kararıyor özdeyişi bu konuda tespit ettiğimiz özellikli sözlerin en önemlisi oldu.

 

H- GÜÇ VE KUVVETLE İLGİLİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Yeryüzünde çeşitli güç kaynakları vardır. Motor gücü, beygir gücü, hava gücü vb. Ama bu güç kaynakları içinde en önemlisi insan gücüdür. Dünya üzerindeki kaynakların sınırlı olduğu düşünülürse elimizde en zengin güç kaynağının insan olduğu görülür. Başarısıyla, mevcut bilgi ve becerisiyle üretime katkıda bulunan insanoğlu ortaya koyduğu eserleriyle üretimin en değerli kaynaklarından biridir. Şoförler; edebiyatını oluşturan sözleri çok değişik konulardan seçmiş ve değerlendirmiştir. Aklına gelen tüm konular bu edebiyat içinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. Bu edebiyatın içinde güç ve kuvvet de yer almış. Şoför Edebiyatına giren güç-kuvvet sözcükleri üstünlüğünü ispat etmek için kullanılmış acımazsızca güç ve kuvvetle ilgili düşüncelerini çeşitli sözlerle dile getirmişlerdir. Gücünü karşıya hissettirmek için: Asfalt katili / Asfalt kovboyu / Asfalt şövalyesi diyen kamyon şoförü: Efsane geri döndü ama yaralı demesini de bilmiştir. Özelliklerini ve gücünü ortaya koyabilmek için: Tek rakibim THY / Tek rakibim F 16 diyerek Şoför Edebiyatı içinde yerini alan güç – kuvvetle ilgili sözler fazla olmasa da şoförlerin güç kuvvet konusundaki duygularını anlatmaya yetmiştir. “Yokluğumda rüzgârım eser, buda size yeter / Etikete gerek yok, eskiler tanır bizisözüyle de efsane olduğunu göstermiştir.

 

I- HAYATLA– YAŞAMAKLA İLGİLİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Hayat kimisine göre: Doğumla ölüm arasındaki geçen zaman. Kimisine göre: Su gibi. Suyla başlar suyla biter. Kimilerine göre de: Kendi kendini adam etmek, akıl ve bilgi kullanarak etinden kemiğinden heykelini kendi eliyle yapmaktır. Hayat: Ruhun bedendeki serüveni, yüzlerdeki kırışıklardır. Usanmadan mükemmel olanı değil her şeyi sevmektir. Farkı fark etmek, bir an için bütün ömrü feda edebilmektir. Silahı akıl ve inanç olan bir savaştır. Nefes almaktır. Doğmak ve ölmek arasında geçen uzun bir zaman dilimidir. Pekiyi şoför edebiyatında hayat nasıl şekillenmiş onlar bu konuda neler demişler. Şoföre göre hayat ne demektir. Şimdi tespit ettiğimiz örneklerden birkaçına bakalım: Hayat üç buçukla dört arasındadır / Ya üç buçuk atarsın / Ya da dört dörtlük yaşarsın. / Yaşamak bu ise al senin olsun. Hayatımı yazsam duble yol olur. Hayat güzel olsaydı doğarken ağlamazdım. Hayat sırrının suyunu çeşmelerde bulamazsın diyerek o da hayatı kendine göre yorumlamış.  Herkes hayatı ne kadar kendine göre yorumlarsa yorumlasın. Doğumla ölüm arasındaki mesafeyi asla inkâr edemez. Sonuç: Biz varsak hayat vardır. Varlığımız hayatın kendisidir. Onun için: ”Sevelim sevilelim / Bu dünya kimseye kalmaz” deyişi prensibimiz olmalı…

 

İ- HİCİV VE MİZAHİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Hiciv: Kişilerin, ya da toplumların kusurlarını, hatalarını, ayıplarını, kötü ve çirkin yanlarını ortaya koymak, açıklamak, göstermek acıklı ve gülünç yönlerini ele alarak alaylı bir ifade ile anlatmak demektir. Nesir ya da nazım şeklinde yazılır.  Yapılan hiciv edep sınırlarını aşmış ise onu küfür olarak değerlendirmek gerekir. Hiciv edep ölçüleri içinde inceliği elden bırakmamak kaydıyla, adaletin gerçek savunucusu, haksızlığın rezilliğin engelidir. Haksızlıkları, çirkinlikleri sergilerken, kabalığa düşülmesi, bir takım değerlerin ayaklar altına alınması, edep dışı üslup kullanılması bir sanat olması gereken hiciv için hoş bir görünüş sayılmaz. Bu yüzden hiciv ile küfrü ve argoyu birbirinden kesin olarak ayırmak gerekir. İşte bu konuyla ilgili tespit ettiklerimiz. Aile kabristanıdır damsız girilmez. Ak akçe eskidendi; şimdi dolar mark oldu. Ak akçe pembe panjurlu evimiz için. Alayına ks kralına vs. Âlem kaşar olmuş tost yapan yok. Algida seçiciysem günahım ne? Alın yazısı değil bu el yazısı. Alkol bütün kötülüklerin anasıdır. Ana gibi yar olmaz. Alkol yavaş yavaş öldürür. Cevap: Kimin acelesi var ki?

 

K- KADERLE İLGİLİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI 

Kader: Şoför Edebiyatında pek ele alınmamış, öne çıkmamış olsa da toplum hayatımızda önemli yere sahiptir. Türk insanının hayatıyla iç içedir. Üstüne türküler yakılan, şiirler yazılan, besteler yapılan temalardan biridir. Kader Arapça bir sözcüktür. Genelde Türkçede bayan adı olarak karşımıza çıkar. Sözlük anlamına baktığımızda: İnsanın, hayvanın, milletin yeryüzündeki var oluş sürecinde onun yaşamını yönlendiren etkenlerin hepsi olarak ifade edilmektedir. İşte bunlarla ilgili örnekler: Ayrılığın adını kader koyalım. Ben bir şoförüm, yoktur kaderim. Budur kaderim, sürer giderim. Çilemse çekerim, kaderimse gülerim. Derbederim, kaderimi çekerim. Gülmek istedikçe ağlattı kader. Gülümse kaderine.  Kader seni yenerim / Ah şu felek zar tutmasa. Kader parayla satılmıyor ki iyisini alalım. Kaderimse çekerim, yeter ki ip kopmasın. Ölmek kaderdeyse boyun büker geçerim. Varsa ağlamak kaderin olsun / Ben yaşadıkça sen çıldır.

 

L- KİŞİSEL ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Şoför edebiyatında çeşitli konuları içine alan ve de belirli bir konu başlığı altında toplayamadığımız deyişleri bu grup içinde değerlendirdik. Kişisel deyişlerle şoför düşüncesini özgürce dile getirmiş, başka kişilerin düşüncesine hiç önem vermemiş.  Bir yerde “Acıların çocuğu” diyerek ıstırabını dile getiren şoför başka bir yerde de: “Acele hostes aranıyor” diyebilmiştir.  Kendini “âlemci” gören şoför “Alem bana ben sana hasta” diyerek yine kişisel duygularını dile getirmiş. Bu bölümde tespit ettiğimiz sözler içinde tek sözcük olanlar olduğu gibi birkaç sözcükten oluşan deyişler de var. İşte tespitlerimizden birkaç örnek: “Bahriyeli / Belalım / Canısı / Cıs / Doktor / Parlak / Havalım / Yakışır” sözcükleri tek sözcükle dile getirilen deyişler.  “Affetme sözünle / Nazar etme gözünle / Bıdı bıdı yapma seni gidi çirkin Âlemin kralı yolların yalnızı. / Kolla beni şerit değiştiriyorum / Haklarımı kaybettim, hükümlüyüm./ Geçen rampada görmüşler seni. Dokunmaz bana kar, boran, tipi / Kızlarda severim mini ./ Ben bu yola baş koydum, ardımda boşluk bıraktım.

 

M- SOLLAMA İLE İLGİLİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Sollama: Halk arasında öndeki arabayı geçmenin adıdır. Şoför Edebiyatında da önemli sözcüklerden biridir. Eğer kuralına göre yapılmazsa sürücü muhakkak bir kazaya sebep olur. Türkiye’deki kazaların takribi %70’i hatalı solamadan kaynaklanmaktadır. Sollama sürücülerin tehlikeli işlemlerindendir. Trafikteki kazaların sebeplerine baktığımızda: Sollama kurallarına uymamak, işi ciddiye almamak, başkasının hakkına saygı göstermemek gibi duyarsızlıkların olduğu tespit edilmiştir. Kazalarda aşırı hız ve zamansız sollama da önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır.  Solama konusunda oldukça hassasiyet gösteren şoförler olduğu gibi konuyu pek itibara almayan şoförler de vardır. İşte bu şoförleri kamyon arkasına yazdıkları yazılardan tespit ettik:Demir gibi kollarım / Hiç affetmem sollarım. Ne bir kızı sevmek, ne okulu bitirmek / Tek dileğim seni sollarken görmek. Sollamayı zevk edindim sağda neşe ne arar sözünü pervasızca söyleyen kamyon şoförü: “Sebepsiz göz ağlamaz, her yerde araba sollanmaz. Önünü görmeden sollama, eve gözyaşı yollama” demesini bilmiştir.

 

N- ŞARKI VE TÜRKÜ SÖZLERİYLE İLGİLİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Şoför edebiyatında ilk tespit edilen verilerin: “Koyun kurdun yol Ford’un / Sürat felakettir / Sürat felaket sabır selamet / Maşallah / Allah Korusun. Alırsın Ford olursun Lort / Yolun açık olsun gibi sözlerin olduğunu daha önce söylemiş, bahsettiğimiz sözlerin Şoför Edebiyatının ilk verileri olarak kayıtlara geçtiğini ifade etmiştik. Kayıtlara geçen bu ve benzeri sözler uzun müddet şoförlerin gönlünü eğledi. Bu zaman; “Alırsın Şavrole gidersin devrile devrile.  Dağda meşe, Ford ta neşe. Deli Ford. Kızların nazı  / Ford’un ara gazı.    Nazlı yârin cilvesi, Ford’un ikinci vitesi.   Ford’un adı var / Bedford’un tadı var. Esmerin nazına / Ford’un ara gazına. Dağlarda yeşil ot / Yollarda beyaz Ford.  Ford’un dizeli / Dünya güzeli ve benzeri araba markalarıyla ilgili yazıların üretilmesini sağladı. Ancak Arabesk Şarkıların hızla piyasaya sürülmesi şoför edebiyatında yeni bir dönemin başlamasına vesile oldu. Bundan sonra da Arabesk Şarkı sözleri devreye girdi. Arabesk Şarkı sözleri Şoför Edebiyatının bu günlere gelmesinde önemli rol oynadı. Sloganlaşan Arabesk Şarkı sözleri şoförlerin hemen dikkatini çekti. Tespit ettikleri “Batsın bu dünya. Kaderimin oyunu.  İkimiz bir fidanız. Ben buyum. Mutlu ol yeter. Aldırma gönül. Dert bende gibi Arabesk Şarkıların sözlerinin içinde buldular kendilerini. Bu besteler onlar için yapılmış, sözler onlar için yazılmıştı. Benimsediler. Özümsediler. En sevdiği Arabesk Şarkı sözü şoförün kamyon arkasına düştü. Şoförler sevdiği Arabesk Şarkıcıya göre kendine bir yön çizdi. Kimi, Mutlu ol yeter, kimi, Batsın bu dünya. Kimi de: Bizden uzaklarda kimler ağlıyor diyerek sevdiği şarkıcıları belirledi. Gruplar belirlendikten sonra üç isim öne çıktı. Ferdi Tayfur, Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses. Bu üç isim Arabesk Şarkılarıyla ortalığı kastı kavurdu. Ortalık kasıp kavrulurken herkes kendine olağan üstü taraftar topladı.  Taraftarlar kendi aralarında Ferdiciler / Orhancılar / Müslümcüler olmak üzere üç grup oluşturdu. Şoförlerin bu şekilde gruplara ayrılması karikatürcülere ve köşe yazarlarına dahi konu oldu.

 

O- TRAFİK KURALLARI HIZ VE HATA İLE İLGİLİ ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

İncelediğimiz – Derlediğimiz Şoför Edebiyatı sözleri içinde oldukça geniş bir konu seçimi yapılmış. Şoför istediği her konuda duygularını dile getirerek demek istediğini Şoför Edebiyatı içinde değerlendirmiş. Ders veren sözlerin yanında atasözü özelliği taşıyan, trafik kuralları ve hatalarla ilgili ölçülü sözler bu edebiyat içinde yerini almış. Hatta bu sözlerin devlet kurumları tarafından sloganlaştırılmasına rağmen maalesef istenilen sonuç alınamamış tır. Bunların içinde herkesin benimsediği ve sık sık Şoför Edebiyatında karşımıza çıkan birkaç söz vardır. Bunların en ünlüleri: Acele giden ecele gider. Kes hızını, ağlatma elkızını. Korkak desinler, acemi desinler, yeter ki rahmetli demesinler. Trafik hatayı affetmez aşkın hata kabul etmez. Hatalı sollama, evine acı haber yollama yazılarıdır,.

Şoför edebiyatında bu özelikte bir başka ünlü söz daha vardır. Bu da: “Sürat felaket / Sabır selamettir”. Gerçekten de sabrın sonu her zaman selamet değil midir? Ama ne acıdır ki: Sabır etmemeden kaynaklanan hatalar ne ocaklar söndürmüştür bu ülkede. Hâlâ da söndürmektedir. Bu kadar ocak sönmesine rağmen kazaların önüne geçilememiş, en aza indirilememiştir. Sonuç: Yapılan kazalar, ölen insanlar. Bayram tatiline giden, ama maalesef sevdikleriyle bayramlaşamadan, onlara kavuşmadan bu dünyadan göçüp giden insanlar. Demek ki Şoför Edebiyatındaki sözler istenilen ölçüde amacına ulaşmamış. Amacına ulaşması için bu deyişleri yazanların ve okuyanların kesinlikle eğitilmesi gerekmektedir. Şoförler de deyişlerinde bunu vurguluyorlar. Eğitim Şart.

Ö- SÖZ YAPISINA GÖRE ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Şoför Edebiyatında tespit ettiğimiz yazıları sözcük yapısına göre de inceledik.  İncelememiz sonunda beş grup ortaya çıktı: 

  • TEK SÖZCÜK OLAN ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI
  • TEK DİZE OLAN ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI
  • ÇİFT DİZE OLAN ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI
  • ÜÇ DİZE OLAN ŞÖFÖR EDEBİYATI YAZILARI
  • DÖRT DİZELİ OLAN ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI
  • ŞİİR ÖZELLİĞİ TAŞIYAN ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

 

1.TEK SÖZCÜK OLAN ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Bu grupta tespit ettiğimiz sözler genelde sevgili adları, memleketi, yorumu kişiye bırakılan ve baş kaldırış ifade eden sözler ve diğerleri olarak değerlendirildi: Bu ölçüde derlediğimiz sözler Şoför Edebiyatının en azınlıkta olduğu grup olarak karşımıza çıktı. İşte onlardan birkaçı: Adalı, Affetmez, Âlemci, Ankaralı, Baba, Bahar, Bahriyeli, Bekle, Belalım, Bornovalı, Canısı, Cıss, Cilvelim, Çatla, Çayırağası, Çılgın, Çılgınımsın, Dadaş, Dansöz, Derbeder. Binlerce derlediğimiz söz arasında, tek sözcüklü Şoför Edebiyatı repertuvarına tespit ettiğimiz örneklerden yukarıda bazıları kayda geçti. Bu tür içinde tespit ettiğimiz, dansöz sözcüğü ile ne anlatılmak istendiği, neye istinaden söylendiği tespit edilemedi. Doğrusu biz de yorumlayamadık. Dikkatimizi çeken bir başka çarpıcı örnek de: 69 (??!!) oldu. Örnek kamyon arakasına nasıl yazılmışsa buraya da aynen aktarıldı. 69, bağlı olduğu ilin plaka numarası olarak mı yazıldı? Yoksa…

 

2. TEK DİZE OLAN ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Bu grupta incelediğimiz sözleri tek bir şiir dizesi gibi düşündük. Tek dize olarak düşündüğümüz bu gruptaki sözlere sözcük sınırlaması getirmedik. Yani dize beş sözden, altı sözden meydana gelecektir diye bir ölçü koymadık. Ölçü sınırlaması koymadığımız gibi hece ve uyak konusunda da bir sınırlama getirmedik. Ama uyaklı, hece ölçüsüne uygun sözlerin de olduğunu tespit ettik. Derleme çalışmalarında tek dizeli sözler yoğun olarak karşımıza çıktı. Diyebilirim ki en çok tespit ettiğimiz sözler bu grup içinde yer aldı. Derleme çalışmalarında tek dizeli sözler içinde müstehcenlik içeren sözler de tespit edildi. İşte derlediğimiz sözlerden birkaç çarpıcı örnek: Acele giden ecele gider. Acele maile virüs karışır. Ağırdır sevmelerim / Her yürek kaldıramaz. Efsane geri döndü / Hariçten gazel okuma. Kolla beni şerit değiştiriyorum.  Kader parayla satılmıyor ki iyisini alalım. Olmadı bi de Miami yapalım.  Küresel ısınmaya karşı su tankerlerine geçiş üstünlüğü verilsin. Mutlu edemiyorsan, meşgul etme. Rüyalarımda sen. Rüzgârıma kapılma çeşidim olursun. Müjde kızlar bu yıl yine bekârım. Mükemmel kabahatimsin.

 

3. ÇİFT DİZE OLAN ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Bu gruptaki örnekler de yoğun olarak karşımıza çıkanlar arasında. Bazı dizeler şiirsel bir yapıya sahip. Halk Edebiyatındaki koşma türü şiir özelliklerini akla getiriyor. Dizelerde hece ölçüsüne dikkat edilmese de sözcüklerin çoğu kendi arasında uyaklı. Anonim halk edebiyatı özelliklerine sahip sözlere de yer verilmiş. Bazı türkü sözlerinden de alıntılar yapılmış. İşte tespit ettiğimiz örneklerden birkaçı: Âlimle sohbet et alırsın mertebe / Cahille sohbet et dönersin merkebe. Ne olurdu bir yaprağın daha olsa / Sevmiyor işte hain papatya. Zıvanadan az önce çıktım. Yoldayım geliyorum. Uzattım elimi sana tutasın diye / Muhtaç etme beni başka sevgiye. Kalp krizi gibisin geçirmek istiyorum / Banka gibisin yatırmak istiyorum. Her canlı kendine bir eş arar / Taşın kalbi yok ama onu da yosun sarar.  Yangın tüpün var mı? /  Sollarken lâzım olacak.

 

4. ÜÇ DİZE OLAN ŞÖFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Şoför Edebiyatı içinde repertuvar bakımından azınlıktadır. Belki de en az bu grupta söz bulunmaktadır.  Hırant Dink öldü hepimiz Ermeni olduk / Barış Akarsu öldü hepimiz rokçu olduk / Allah Bülent Ersuy’u başımızdan eksik etmesin de. Bu grup içinde tespit ettiğimiz özellikleri yansıtan deyişler olarak karşımıza çıktı.

 

5. DÖRT DİZE OLAN ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Şoför Edebiyatı içinde repertuvar bakımından azınlıktadır. En önemli özelliği, çift dizeli sözlerdeki şiirsel yapıya sahip olmasıdır. Sözler içinde anonim halk edebiyatı ürünlerine rastlanır. Çoğu kendi içinde uyaklıdır. Bazıları koşma özelliği taşır. Bu gruptaki sözler diğerlerine göre anlam bakımından daha derindir. Bazılarının atasözlerine öykünerek ortaya çıktığı düşünülebilir. Bu yazıların uzun olması araba arkasına değil de, daha çok cam üstüne, ya da özel yapılmış levhalara yazılmıştır. Bu grup içinde tespit ettiğimiz:  Tık tık / Kim o / Aşk / Defol yazısı dört dizeli sözler grubu içinde yer almasına rağmen değişik bir yapıya sahiptir. Aşk ilkokulda komedi / Ortaokulda trajedi / Lisede dram / İmam hatipte haram. Demirde pas / Yolda as / Ne yapayım / Ford sende basss. Ne hasta bekler sabahı / Ne taze ölüyü mezar / Ne de şeytan günahı / Seni beklediğim kadar. Hayatta üç yanlış yaptım / Doğmak, büyümek, yaşamak / Ama bir doğru yaptım seni sevmek / Fakat unutmuşum ki üç yanlış bir doğru götürüyor Şoför Edebiyatı yazıları dört dizelilerin güzel örnekleri olarak kayıtlara geçti.

 

P- ŞİİR ÖZELLİĞİ TAŞIYAN ŞOFÖR EDEBİYATI YAZILARI

Çok azınlıkta olan bir grup olarak karşımıza çıkar. Örneği oldukça azdır. Kamyon arkasına ya da kapaklara pek yazılmaz. Özel yapılmış levhalar üzerine yazılarak şoför mahalline asılır, ya da yerleştirilir. Bunlar Şoför Edebiyatı için özel olarak yazılmış dörtlüklerdir. En önemli özelliği rubaiye benzemesidir. Dizeler kendi içinde uyaklıdır. Dörtlükleri meydana getiren dizeler hece ölçüsü kalıplarına tam uymaz. Tespit ettiğimiz işte birkaç örnek:

Sevdim seni dünyayı yıkacak kadar / Sevdim seni hayatıma son verecek kadar,

Sevdim seni canımı verecek kadar / Sen anlamadın ya içim ona yanar. 

Ben bir şoförüm / Yoktur kaderim / Bu dünya fanidir / Belki vefat ederim,

Bu resmimi saklayana / Çok teşekkür ederim.

Bu bölümde verdiğimiz örnekler dörtlüklerden oluştuğu gibi dörtlük olmayan şiir özelliğine sahip dizelerin olduğu da tespit edildi. Derlediklerimiz arasında Ben bir şoförüm diye başlayan dizeler şiirsel özellik arz eden güzel bir örnek olarak kayıtlara geçti. Kendi mantık ölçüsü içinde ortaya çıkan Şoför Edebiyatı yazıları düşündürücü, iğneleyici, öğretici, bazen de mizahi özelliklerle karşımıza çıktı. Aynı sözlerin değişik bir hüviyete bürünerek de kendini gösterdiği tespit edildi. Bayan Şoför Edebiyatı Yazıları / Gavur Dağlı Şoför Edebiyatı Yazıları / Ergenekon Şoför Edebiyatı Yazıları / İslami Şoför Edebiyatı Yazıları / Uçak ve Pilotla İlgili Şoför Edebiyatı Yazıları bu türün içerisinde yerini aldı. Değişik hüviyetlere bürünerek karşımıza çıkan şoför edebiyatı yazıları bastırılmış duygu ve düşüncelerinin dışa yansıması olarak düşünüldü. Bu örneklerin gün yüzüne çıkması toplum içinde şoför edebiyatının önemsendiğinin bir kanıtı olarak değerlendirildi.

 

[1]İncirgediği benim doğup büyüdüğüm köy. Önce Adana Karaisalı’ya bağlı idi. 1993 yılında Tarsus’a bağlandı. Takribi Adana’ya uzaklığı 50, Tarsus’a 30km’dir.

[2] www.turkceciler.com/turk_dili/iletisi.

[3][3] Kamyon Yazıları ve Geleneksel Kültürümüz, Prof. Dr. Mustafa Cemiloğlu, Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi cilt 15, S. 1, 2002.

Yazar
Halil ATILGAN

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen