Prof.Dr. Fatih ÖZATAY
Hem bu yıl hem de gelecek yıl -program sürdürülürse- Türkiye ekonomisinin makro istikrar açısından temel sorunu bütçe açığı olacak. Eylül 2023’te açıklanan Orta Vadeli Program’da (OVP) 2024 için öngörülen bütçe açığı GSYH’nin yüzde 6,4’ü düzeyindeydi. Bu yüksek bir bütçe açığı. Bir kısmı Mayıs 2023 seçimleri öncesindeki uygulamaların 2024’e ve elbette sonrasına da aktarılan mirasından kaynaklanıyor. Bir kısmı ise deprem harcamalarından. İlki bir zorunluluk değildi ama ikincisi bir zorunluluk.
Nereden kaynaklandığı bir tarafa, 2024 sonunda bütçe açığının OVP’de öngörülen düzeyin oldukça üzerine çıkma riski var. 2 Mayıs 2024’te TEPAV Bütçe İzleme Bülteni yayımlandı. Bülteni kaleme alan Hakan Yılmaz ve Coşkun Cangöz -önlem alınmazsa- 2024 sonunda bütçe açığının GSYH’nin yüzde 8,3’üne çıkma riski olduğunu tahmin ediyorlar. Bu raporun yayınlanmasından sonra iki adım atıldı. Önce hafta başında ‘Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’ açıklandı. Ardından otoyol ve köprü ücretlerine zam yapıldı. Bu zamların bütçe açığını ne ölçüde azaltacağına ilişkin bir hesaplamaya henüz rastlamadım. Ancak tasarruf paketi için bazı kaba hesaplamalar var; bütçe açığının GSYH’nin yüzde 0,5’i civarında azalabileceği tahmin ediliyor. Bu durumda, TEPAV Bülteni’ndeki tahmin dikkate alındığında yeni önlemler gelmezse bütçe açığının GSYH’nin yüzde 7’sinin üzerinde gerçekleşmesi ihtimali var.
Bir fikir vermesi için bütçe açığının GSYH’ye oranının 1975’ten bu yana seyrini grafikte gösteriyorum. Kırmızı çubuk 2024 için. Dikkat edilirse, 2001 krizi ile hemen öncesi bir tarafa bırakılırsa yüzde 7’yi aşan bütçe açığı oldukça yüksek bir bütçe açığı. 2001 krizi sonrasındaki iki yılda da yüksek açık var ama o zaman güçlü bir ekonomi programı var ve ciddiyetle uygulanıyor. Zaten sonuçta da bütçe açığı 2004’te GSYH’nin yüzde 5’ine, 2005’te ise GSYH’nin yüzde 1’ine düşüyor. Bu çerçevede ele alındığında, 2024 için hem OVP’de öngörülen açık oldukça yüksek hem de önlem alınmazsa ortaya çıkacak bütçe açığı.
Öyle görünüyor ki hafta başında açıklanan önlemlerin ötesine geçmek gerekecek. Kaldı ki Haziran 2021’de de benzer önlemler açıklanmıştı. Salı günü yayınlanan yazımı pazartesi günü yazarken, o eski önlemleri hatırlamamıştım. Bakınca, eski önlemlerin pazartesi günü açıklanan önlemlerden çok farklı olmadığı hemen görülüyor. İnsan düşünmeden edemiyor; acaba o önlemler ne kadar uygulandı? Bütçeye etkileri neler oldu? Neden bir daha benzer önlemlere ihtiyaç duyuldu? İhtiyaç duyulmasının tek nedeni o önlemlerin bir kısmının ‘süreli’ olması mıydı yoksa uygulamada sorunlarla mı karşılandı?
Kıssadan hisse şu: Uygulanmakta olan programın ekonomiye duyulan güveni artırmaya ihtiyacı var. Oysa eski önlemlerin ne derece uygulandıklarının, uygulama sonucunun ve yeni önlemlerin bütçe üzerindeki olası etkilerinin henüz açıklanmamış olmasının güveni artırmaya yardımcı olmadığı açık.
———————————-
Kaynak: