Bakıt Sarbalaoğlu Ve Temiz Bulak

Tam boy görmek için tıklayın.

Prof. Dr. Kulbek Ergöbek

Kazak Türkçesinden çeviri
Cemal Şafak

      1970 li Yıllar… Kazak edebiyatında her türün farklı filizlenip, güllenip gelişen dönemi idi. Irmak yatağının engelini aşıp, akınına akın ekleyip gürüldeterek akıp giden bulakların getirip koyduğu gül sahası gibidir edebiyat. Ona daha güçlü olanların gelip eklenmesi herhalde tabii bir gelişmedir. Jaraskan Abdiraşev, Sağat Aşimbaev, Nurlan Orazalin, Smağul Eluvbaev, Bakkoja Mukayev, Alma Kıravbayeva, Sultanali Balgabay gibi kabiliyetli nesil yetmişinci yıllar edebiyatına güç veren “Kaynar bulaklar” gibi idi. Jaraskan Abdiraşev’in “Ak bulaklar” türküsünü söylemesi, böyle edebi önderler için sembolik bir anlamı var gibi gözükmektedir bize. İşte bu büyük yeteneklerin önemli bir temsilcisi de Bakıt Sarbalaoğlu’dur.

    Bakıt Sarbalaoğlu hakkında konuşmaya başlarsak gönlümüze körüklü düşünce girip, bizi sevinçli bir duyguya yönlendiriyor. O tabi ki, Bakıt’ın insanlık tarafı, vatandaş kimliği ise yazarlık yaradılışında oluşan duygularıdır. Bu duyguların bazılarını okuyucu topluluğu ile paylaşmak istiyorum.

    Bakıt Sarbalaoğlu, ilk önce kendisini şiirle müjdelemiş. Ama saf ve coşkun bir duyguyla şiirden ferasete, bilime ve edebi tenkit türüne geçmiş. Kendinin nasıl düşündüğünü bilmiyoruz. Bize göre Bakıt’ın tenkit türüne geçmesi kendi kendisini de bu türde bulması anlamına geliyor.

     Sarbalaoğlu, arkadaşını bırak düşmanını bile adil düşman gözüyle gören, arkadaşı olsa da onlara sert ama gerçek tavırla bakan, adaletli bir tenkitçidir. Çocuk hastalıklarından tamamıyla arınmayan, onun için de halk ya da millet işlerinde çocukça ahlakını gösteren Kazak halkının bünyesinde tenkitçi olmak o kadar zor ki. Edebi yoluna adil ve saf olarak başlayan birçok genç insan büyüdükçe eğilip bükülerek evvelki ruh yapısına dönüş yaptı. Adam dediğin ağaç yayık… Dönek… Sultan Mahmud şairin söylediği gibi eleştirmenler içinde adalet kıyısındaki çağdaşları arasında Bakıt Sarbalaoğlu yalnız kaldı. Son zamanlar da onun için yazılan kutlama makalelerini okursanız köy, ev, ağabey, millet, toprak gibi, coğrafi ve biyografik esintiler vardı. “Kendim” ve “Başkaları” kavramlarının arasındaki ilişkiler böyle olursa kendisine de sığır böbreği gibi kırk yamalı “Millete” de yazık olur herhalde ya… Fakat Bakıt’ın “Kızıl Elma”, “Ötkirdin Jüzi” (Cesurun yüzü), “Akikat Aldında” (Hakikat Önünde) eleştiri kitapları, Kazakların kalem tutan vatandaşlarını bütünlük içinde ele alıp, onların eserlerini adilce yorumladığı istikrarlı, geniş kapsamlı eserleridir. Yazdığın eser: can dünyanın görünüşü, yazdığın eser: Kabiliyetinin ve güçlü fikirlerinin yemişi… B.Sarbalaoğlu’nun eleştiri eserleri temiz düşüncenin, tutarlı yolun ve bütün iyi niyetin meyvesi, ak tan gibi ak-pak gönlün evladıdır. Niyetinde birlik-bütünlük olmazsa düşüncende saflık-temizlik olmaz. Buna benzer, ne kadar bilimli olan millet işine zararın dokunmazsa, faydan iki katı olur. Daha önce de yazdığımız Sofokles’in bu önemli sözünü tekrar etmede fayda var: “Halka hizmet etmeyen düşünce hatalıdır.” Halkla söyleşip yürüyen ama halka hizmet etmeyen kişiler tehlikeli ve kederlidir. Kederi elbette kendilerine ama hataları halka dokunup zarar vermeleri de mümkündür onların.

        İşten boş vakit bulamayan Bakıt sonrasında edebi tenkidi bıraktı ki, 1970-80’li yıllarda yazılan makaleleri manevi bakımdan temiz, yaradılışı yönüyle de çok özel makalelerdi. Gorbaçov’un ”yeniden kuruluş” a başladığı senelerde Bakıt Sarbalaoğlu, ”Jaksı değen nemene, jaman değen nemene? ” (İyi denen nedir? Kötü denen nedir?) adlı makaleler dizisini yazdı. Birçok insanın hoşuna gitmeyen, birçok yazarı da üzen ve sinirlendiren bu makaleler 1980’li yılların sonu ve 90’lı yılların başındaki Kazak edebi tenkidinin tamamına yakınına örnek diyebiliriz. Maalesef Bakıt, o düşünceli alevli edebi tenkit makalelerine devam etmeden edebi eleştiriyi bıraktı.  Bugünlerde sadece gazetecilikle uğraşıyor.

    Gazetecilik… Bakıt Sarbalaoğlu gazetecidir. Gazeteciliği adaletli bir şekilde yaparsan, namuslu bir iştir.  “Kazak Edebiyatı” gazetesinde memur, “Ana dili” gazetesinde baş redaktör yardımcısı olarak çalışan Bakıt, şimdilerde ise “Kazak Eli” gazetesinin baş redaktörü görevindedir. Atam Kazak, yiğidin eline görev verip, dikkat etmiş. Yiğit, sözü ile işinin birliğini yansıtmak için yaptığı hareketi olur. Kendisi görev yaptığı dönemleri “Kazakistan Muğallimi” gazetesini edebi basına dönüştürüp “Janbırşa javğan”, “Kazak Edebiyatı” gazetelerinde düşünceli, ferasetli eleştirmen olup alevlenen Bakıt Sarbalaoğlu, “Ana Dili”, yayınında” vakur idareci, dikkat çekici siyasi gazeteci tarzında boy gösterse de yapılanışını kendi eliyle kurduğu “Kazak elinde” tecrübeli baş redaktör, paylaşımcı bir idareci olarak çok anlamlı hizmetler sundu. Vinç halatıyla gelen bazı redaktörler var olan yayınevini bir şeye benzetemeyip, kapattığı zamanlarda Bakıt’ın yoktan var edip, “Kazak eli” haftalığını açıp onur kaygısı çok olan Kazak halkının koruyuculuğuna yönelmesi onun vatandaşlık büyüklüğü ve ruhani kahramanlığıydı. Parmağını boynuzlayıp yerleşen eleştirisel bilim-feraset onu “Bas saraşı” (baş yorumcu, tenkitçi) zamanında himayesine alarak yürüyor. “Tuvra biyde  tuvğan jok… Tuvğansız biyde iman jok. (Doğru bilgede akraba yok, akrabasız bilgede iman yok.) Bakıt Sarbalaoğlu’nun baş redaktör hizmeti sırasında da vatandaşlık anlayışı büyüktü.

Yetmişinci yılların sloganı böyle güçlü idi. Kazak halkının amacı o yıllarda içinden herhangi bir kahraman hazırlayıp, ruhani yeniliğe ve canlılığa yönelmesiydi. Bugünkü özgürlük ve bağımsızlık, o yıllardaki yazılarda imalı söylenip, tamamen ruhani dünya ülküsüne dönüşmesi mümkün değildi. O yıllarda her bir tanınmış yazara karşı “Kendi alanında, türünde kimi hazırladın?” diye anlamlı bir soru soruluyordu… Başkası sormasa da bu soruyu her bir yazar ve sorumlu vatandaş kendine sormalıydı, böylece bu soruya kendisi samimi bir şekilde cevap verirdi. Kazakların ruhani birliğinin fevkalade yıllarıymış o yıllar ya. İşte, o yıllarda Bakıt Sarbalaoğlu “Lelinşil Jas”(Jas Alaş) gazetesi, “Edebiyet jene öner” bölümünde edebi görevli olarak oturup ne kadar öğrencinin tusavını   (ayak bağını) kesti, ne kadar öğrenciye iyi yolculuklar diledi. Bunlarla gururlanan öğrencilerin “Allah razı olsun!” sözlerini işitti. Bakıt Sarbalaoğlu’nun o yıllarda önünden geçip, ak duasını alan gençlerden biri de yazılarını okuduğunuz ben yani bu yolların yazarı. Önceki büyüklerimizden gördüğümüz sert ve disiplinli talep, koruyucu niyet, kendimizden sonraki gençlere gösterebildik mi yok mu? Onu bir Allah bilsin. Nihayet eksik, kötü eser yazarsak Bakıt Sarbalaoğlu gibi alanında güçlü şahsiyetlerden utanıp, çekiniyorduk bugüne kadar. Bunun yanında B.Sarbalaoğlu gençlere bölünmeden-yarılmadan birlik olmanın yollarını gösterdiği gibi onları koruyup kollamaya devam etmekteydi. Karakter sağlamlığı dediğimiz bu olsa gerek.

Bakıt Sarbalaoğlu hakkında çok konuşmamız mümkündür ancak biz şimdilik bu kadarıyla yetinelim. Çünkü Bakıt, yaşlı değil, bazı gençler gibi hizmet için nankörleşip övgü bekleyen halsiz biri de değil. “Beş silahı boynunda” sözüne uygun kendi vaktinde güç gösteren, karşı duran, karşısında olanı küçülten vatandaştır. “Jalğan maktav: Janğa kas” (yalan övgü cana düşman) olduğunu Bakıt’tan  daha iyi bilecek kim var? Sözle işin iç içe geçmediği, sıkı sıkıya birbirine bağlı olmadığı günümüzde işle sözün birliğinden güç oluşan zamandaş, değerli meslektaşa halkın için hizmet et, “Emeğin gitmez boşuna” diye dileğimizi söylüyoruz. Sinsi çoğunluğun değil, onurlu az meslektaşın övgüsüne dön, Beke!

Arıstarmen Ağıstar

 “Alaş’ın Azaplı Yolu” kitabından, 1997

Yazar
Cemal ŞAFAK

Cemal ŞAFAK 1952 yılında Ardahan ili, Çıldır ilçesi, Aşık Şenlik köyünde dünyaya geldi. İlkokul, ortaokul ve lise öğrenimini Kars’ta tamamladı. Erzurum Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsünden mezun oldu. Eskişehir Anadolu Ünive... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen