Türkmenistan-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı’nın görüşüldüğü toplantı son derece gergin bir ortamda başladı. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Sapar Murat Niyazov (Türkmenbaşı ), Türkiye Enerji Bakanının sözlerini 15 kez keserek, ağır cümlelerle, Türkiye yöneticilerini suçladı. “Türkiye tarafının, Hazar geçişli Türkmenistan-Türkiye Doğalgaz Boru hattına gereken ilgi ve önemi göstermediklerini söyledi.” Türkiye Enerji bakanının “Türkiye’de bu projeyi istemeyen kimse yok” lafı üzerine, Türkmenbaşı “hayır var, hem de 2 kişi… biri siz, diğeri de senin Başkanın” dedi. Türkmenbaşı devamla, “Siz Türkmen gazı yerine, daha pahalı ve işletme şartları zor olan, Rus Mavi Akımdan yanasınız.” dedi. Türkmenbaşı ayrıca, sizin yüzünüzden Rusya, Türkmenistan’dan doğalgazı, 35-40 dolara alıp, size 115-120 dolara satıyor, sizler 2 kardeş Türk Cumhuriyetinin çıkarlarını korumuyorsunuz” dedi…
*****
Kerim ÜNAL[i]
Birçok kesimden arkadaşlarım ısrarla soruyorlar… Doğalgazda neler oluyor, illa yaz durumu diye…
Geçmişte Botaş’ta uzun süre, Doğalgaz ve petrol akışından sorumlu görevlerde bulunduğum için, sanırım bu talepler geldi…
Öncelikle, doğalgaz konusu siyasi olmaktan çok teknik ve mali bir konudur…
Evet, doğrudur, özellikle İran tarafının teknik gerekçeler gösterip, şimdilik 10 gün süreyle gaz akışını durdurması ve buna bağlı olarak Botaş’ın bazı sanayi kuruluşlarına gaz arzını durdurması sorunu yaşanmaktadır. Sanırım Botaş bu konuyu, “kesintili gaz anlaşması” olan firmalara uygulamaktadır… Aksi takdirde ciddi hukuki sorunlar ve tazminat konuları gündeme gelebilir…
Esasen, sadece bu kış değil, genelde her kış döneminde, çoğu İran’dan olmak üzere, zaman zaman da Rusya’dan gelen doğalgaz arzında teknik ve idari sorunlardan dolayı benzer sıkıntılar yaşanmaktadır…
Bu dönem İran kaynaklı gaz kesintisi teknik sebeplerle olabileceği gibi, bir süredir “İran tarafına doğalgaz akreditiflerinin” ödenmediği iddiaları da yaygın olarak söylenmektedir…
Enerji Bakanı, bu iddiaların doğru olmadığını söylese de, konu çok net değildir.
Kimileri ise, özellikle, son Ukrayna tartışmalarında, Türkiye’nin Rusya’ya karşı tutum alması nedeniyle, İran’ın böyle bir karara zorlandığı yönündedir… Umalım ki bu doğru olmasın, zira eğer doğalgaz konusu başta da söylediğim gibi, siyasi malzeme konusu yapılırsa, bunun arkası gelir ve en büyük tedarik kaynaklarımız olan Rusya’nın karadan ana boru hattıyla ve denizden Mavi Akım yoluyla doğalgaz teminimiz ciddi tehlikeye girer…
Gerçi, ticari olarak, Türkiye Rus gazını ne kadar almak zorundaysa, Rus tarafı da o kadar satmak zorunda…
İran kaynaklı veya başka tedarik kaynaklarında sıkıntı yaşanırsa;
Peki, çözüm yolları nelerdir?
Türkiye, diğer gaz temin noktalarından aldığı doğalgazı azami noktaya çıkarmalı… Katar başta olmak üzere, sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatını yani gemi kargo sayılarını artırmalıdır…
Yeterli olmasa da, Silivri’deki denizaltı doğalgaz depolarını ve Tuz Gölü doğalgaz yeraltı depolarını azami seviyede dolu tutmalıdır…
Kriz bu haliyle yalnızca bazı sanayi kuruluşlarını etkilemektedir… Umalım genişlemesin. Böyle bir durumda, Türkiye’nin Doğalgaz dağıtım ağının 81 ile ve çok sayıda ilçeye ulaştığını unutmayalım…
Esasen başta da söylediğim gibi, bugünlerde yaşanılan doğalgaz krizi yeni bir olay değildir… Adeta göstere, göstere gelmiştir…
Geliniz sizi biraz gerilere götüreyim…
90’lı yılların sonlarına…
O yıllarda Türkiye yılda yaklaşık 14 Milyar m3 gaz ithal etmekte ve bunun çoğunu da enerji üretiminde kullanmaktadır…
Türkmenistan, Dünyada doğal gaz rezervleri ve üretimi bakımından ilk sıralarda yer almaktadır. Bu noktadan hareketle, Türkiye ikisi merhum Süleyman Demirel tarafından imzalanan; 3 kere Hazar geçişli Trans Avrupa, Türkiye-Türkmenistan Doğalgaz anlaşmasını imzalamıştır.
Mevcutlar içerisinde, hem teknik hem ekonomik hem de stratejik açıdan Türkiye’nin en çıkarına olan bu faydalı ve dev proje, yapılmamış, yaptırılmamıştır.
Bu konuda içerideki menfaat grupları ve Türkiye’nin enerji ihtiyacının büyük bir kısmını ekonomik bir biçimde ve özellikle de, kardeş bir Türk Cumhuriyetinden olmasını istemeyen dış kaynaklar olmuştur.
Bu faydalı ve ekonomik olan doğalgaz projesi yerine, o yıllarda bizim de şiddetle karşı olduğumuz, ancak menfaat gruplarının “Yüce Divana” kadar gitmelerine sebep olan Rus Mavi Akım Projesini imzalamaları olmuştur.
Öyle ki, o yıllarda, daha önce pek denenmemiş, Karadeniz’de yer yer 2 bin metrenin altında, kaya zemin geçişli ve bu yüzden işletme risk kapasitesi yüksek olan bir deneme projesidir, Mavi Akım.
Mavi Akım anlaşmasında yer alan, tek taraflı “Al ya da öde” ( take or pay ) maddesi, maalesef Türkiye’nin enerji geleceğini en az 25 yıl süreyle ipotek altına almıştır…
Nitekim, Türkiye o yıllarda, her hangi bir kaynaktan bedava doğalgaz imkânı bulsa bile, tüketim kapasitesi açısından, alamaz duruma düşürülmüştür…
Şimdi gelelim 1999 yılında yaşanan garip olaya…
17 memleket plakalı Türkiye Enerji Bakanının başkanlığında, Botaş, TPAO ve bakanlığın diğer bazı birimlerinin bulunduğu bir Heyet Türkmenistan’a gider.
Bu ziyaretten kısa bir süre öncede, eski başbakan olan bir siyasi parti genel başkanı ve yine aynı enerji bakanı ve Türkiye’den bazı müteahitlerin de bulunduğu “özel bir ekip” özel bir uçakla Moskova’ya giderler. Moskova belediye başkanı Yuri Lujkov ile görüşüp, toplantı yaparlar… Belediye önemli değil. Lujkov aynı zamanda Rusya’nın enerji devi ve Botaş’ın gaz muhatabı GAZPROM ‘un da başkanıdır…
Bu görüşmede Mavi Akım projesine karar verilmiş, hatta Türkiye sınırları içinde yer alan 355 km. boru hattının ihalesiz olarak hangi firmaya verileceği bile belirlenmiştir. 3 harfli, 2 şirketten oluşan bu konsorsiyumla ilgili, kamuoyunda büyük tartışmalar çıkmış, sahipleri ve yöneticileri yıllarca yargılanmış, hatta uzun süre kaçak duruma düşmüşlerdir.
Projenin baş mimarı eski başbakan ve enerji bakanı bu konudan dolayı 3 yıl süreyle Yüce Divan’da yargılanmışlar, ancak zaman aşımı nedeniyle herhangi bir ceza almamışlardır…
Türkmenistan konusuna tekrar dönecek olursak…
Toplantı, Mavi Akım görüşmelerinden haberdar olan Sapar Murat Türkmenbaşı’nın (o zaman Sapar Murat Niyazov ) tepkili tavrı ile başladı…
Toplantı basına açık ve aralarında Türkiye’den de o dönemin popüler gazetecileri Çiğdem Toker, Ferai Tınç gibi çok sayıda basın mensubunun bulunduğu bir ortamdır…
Türkmenistan-Türkiye Doğalgaz Boru Hattı’nın görüşüldüğü toplantı son derece gergin bir ortamda başladı. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Sapar Murat Niyazov (Türkmenbaşı ), Türkiye Enerji Bakanının sözlerini 15 kez keserek, ağır cümlelerle, Türkiye yöneticilerini suçladı. “Türkiye tarafının, Hazar geçişli Türkmenistan-Türkiye Doğalgaz Boru hattına gereken ilgi ve önemi göstermediklerini söyledi.” Türkiye Enerji bakanının “Türkiye’de bu projeyi istemeyen kimse yok” lafı üzerine, Türkmenbaşı “hayır var, hem de 2 kişi… biri siz, diğeri de senin Başkanın” dedi. Türkmenbaşı devamla, “Siz Türkmen gazı yerine, daha pahalı ve işletme şartları zor olan, Rus Mavi Akımdan yanasınız.” dedi. Türkmenbaşı ayrıca, sizin yüzünüzden Rusya, Türkmenistan’dan doğalgazı, 35-40 dolara alıp, size 115-120 dolara satıyor, sizler 2 kardeş Türk Cumhuriyetinin çıkarlarını korumuyorsunuz” dedi… Türkmenbaşı bu konuşmadan sonra toplantıdan ayrıldı ve çok önemli olan bu proje toplantısı, soğuk bir ortamda sona erdi…
Bu konu o günlerde, hem Türkiye, hem Türkmenistan ve hem de Dünya basınında geniş yer aldı. Gazete manşetlerine “Türkmenbaşı’ndan Türkiye Enerji Bakanına, ağır fırça” şeklinde çıktı…
Bu üzücü anektodtan sonra; günümüze gelirsek, maalesef bu önemli proje yapılmadı, yaptırılmadı. Türkiye halen pahalı ve siyasi/teknik riskleri bulunan kaynaklardan doğalgaz almaya devam ediyor… Türkmenistan da mecburen Rus gaz alım fiyatlarıyla gaz sevkediyor…
Eğer o tarihlerde Mavi Akım yerine Türkmen Doğalgaz Projesi hayata geçirilseydi, Türkiye’nin gaz ihtiyacının yaklaşık yarısı çözülmüş olacaktı. Ayrıca, bugün çok yüksek dövizlerle alınan doğalgazın fiyatı yine ciddi ölçüde ucuz olacaktı.
Neyse, artık olan oldu deyip, doğalgaz konusunda ikame tedbirlere bakmamız lazım… Öncelikle, çok pahalı bir tercih olan “Doğalgazdan, elektrik üretimini iyice azaltıp, gelen gazı şehir ısıtmalarına ve gazın avantajlı olduğu sanayi sektörlerine kaydırmak gerekiyor…
Yakın tedbir olarak, yukarıda söyledim; LNG ithalatını (daha pahalı olmasına rağmen) artıracağız. Mevcut yer altı depoları olabildiğince dolu tutacağız…
Orta ve uzun vadede, Karadeniz’de bulunan ve önümüzdeki yılın başında sisteme dâhil olan yerli doğalgazı hızlandırmak, ayrıca yine Doğu Akdeniz (Mavi Vatan) çalışmalarını hızlandırmak gerekiyor… Ama bence hala en köklü çözüm; şu al/ya da öde 25 yıllık prangalardan kurtulur, kurtulmaz, Hazar’ın altından geçip, Türkmenistan doğalgazının önce Türkiye’ye, buradan da Avrupa’ya taşımaktır. Bu yolla hem daha uygun fiyatlı doğalgaz alma imkânımız olacak hem de ciddi bir boru hattı taşımacılık gelirimiz olacaktır…
Doğalgaz sorununun yaşanmadığı sağlıklı günler dilerim…
———————————
[i] BOTAŞ Eski Daire Başkanı