Nil REYHAN (Fizik Y. Mühendisi)
Galip TÜRKMEN (E. Başmüfettiş)
MIT Technology Rewiew adlı site 5 Nisan 2019 tarihli haberinde, borofenle ilgili araştırmayı “Üzgünüm grafen-borofen herkesi heyecanlandıran yeni harika malzemedir. Grafenden daha güçlü ve daha esnek olan tek atomlu bor tabakası, sensörlerde, pillerde ve katalitik kimyada devrim yaratabilir.” şeklinde dünyaya bildirdi. Sitenin haberinin devamı: “Kısa bir süre öncesine kadar grafen en yeni mucizevi malzeme olarak kabul ediliyordu. Süper güçlü, atom kalınlığındaki bu karbon “kümes teli”, borular, toplar ve çeşitli ilginç şekiller oluşturabiliyor. Malzeme mühendisleri, elektriği iletebildiği için grafen tabanlı bilgisayar işlemciliği ve grafen çip endüstrisi çağının başlayabileceğinden söz ediyordu. Avrupa Birliği, grafen endüstrisi için bir milyar Euro’luk kaynak tahsis etti. Bu cesur, grafen tabanlı dünya henüz yaşama geçmedi ancak diğer iki boyutlu malzemelerle ilgili yeni bir arayış başlattı. Ve bunlar arasında en heyecan verici malzeme; kristal benzeri yapılar oluşturabilen tek katmanlı bor atomları oldu.” şeklinde sürüyor.
Bilim dünyasını heyecanlandıran yeni harika malzeme “BOROFEN” de nerden çıkmıştı?
Borofene gelmeden önce nanoteknoloji, 2D malzemeler ve grafen hakkında bilgi sahibi olmakta yarar var.
Nanoteknoloji; Görünmeze Açılan Kapı
Nanoteknoloji günümüzde çok sık duyulan bir terimdir. Giderek tüm sanayi kollarında ve sağlık alanında kullanımı artmakta ve insan hayatındaki sorunlara çözümler sunmaktadır. Nano kelimesi anlamını Yunanca olan ve cüce anlamına gelen “nanos” sözcüğünden almaktadır. Nanoparçacıklar büyüklüğü 1 ila 100 nanometre arasında değişen materyallerdir. Bir nanometre, metrenin milyarda biridir. Nanoteknoloji kısaca boyutları milyarda bir olan malzemelerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapılarını araştıran ve kullanım alanlarıyla ilgilenen disiplinler arası bir alandır.
Nanomalzemeler nanoteknolojinin temel taşlarını oluşturlar, bu boyutta eşsiz optik, manyetik ve elektriksel özellikler taşırlar. Nanoteknolojiyi bu kadar ilginç kılan unsur, malzemelerin bu boyutta makro dünyadan farklı davranmalarıdır. Makro boyuttan nano boyuta geçerken güç/ ağırlık oranı, iletkenlik, optik ve manyetik özellikleri kayda değer biçimde değişmektedir
Nanomalzemeler ilk olarak 1959’da Richard Feynman tarafından ortaya atılmıştır. Feynman, Kaliforniya Teknoloji Üniversitesi’nde verdiği bir derste ilk defa tek tek atomları ayırmaktan ve kontrol etmekten bahsetmiştir. Bu nedenle Feynman nanoteknolojinin babası olarak isimlendirilmiştir. Feynman’ın düşüncesinden yola çıkarak ilerleyen Norio Taniguchi 1974’te ilk olarak ‘nanoteknoloji’ tanımını yapmıştır. Taniguchi nanoteknolojiyi materyalleri tek atom olarak ayırma, birleştirme veya deforme etme olarak tanımlamıştır. 1981’de Eric Drexler moleküler nanoteknolojinin öncüsü olmuştur. Bu çalışmalar 1981’de Gerd Binnig ve Heinrich Rohrer tarafından bulunan Taramalı Elektron Mikroskobu’nun (TEM) keşfi ile hız kazanmıştır. Bundan beş yıl sonra Atomik Kuvvet Mikroskobunun (AFM) bulunmasıyla tek atom görüntüleri alınmıştır.
2D Atomaltı Dünyadan Gelen İki Boyutlu Yeni Malzemeler
İçinde bulunduğumuz uzay üç boyutludur yani eni, boyu, yüksekliği vardır. Atomların bir araya gelmesiyle oluşan katılar, sıvılar ve gazlar bu uzayda bir hacim kaplar. Günümüzün aktif araştırma alanlarından biriyse iki boyutlu ya da bir diğer adıyla tek katmanlı malzemelerdir. Eni ve boyu var ancak yüksekliği yoktur. Bu malzemelerin yapısı kristalli katılarınkine benzer. Ancak sıradan kristalli katılar gibi üç boyutlu değil, iki boyutludurlar.
Bugüne kadar kuramsal yöntemlerle 700 civarında tek katmanlı malzemenin kararlı olduğu tahmin edildi. Bu malzemelerin bir kısmı da sentezlendi. Tek katmanlı malzemelerin laboratuvar ortamında elde edilen ilk örneği grafendi. Andre Geim ve Konstantin Novoselov, 2004 yılında yapışkan bir bant kullanarak grafitten bir katman koparmış ve daha sonra bu katmanı bir silisyum plakanın üzerine aktarmışlardı. Geim ve Novoselov grafen üzerinde yaptıkları çığır açıcı çalışmalar sebebiyle 2010 yılında Nobel Fizik Ödülü aldılar. Laboratuvar ortamında elde edilmiş tek katmanlı malzemelerin diğer örnekleri arasında bor atomlarından oluşan “borofen”, germanyum atomlarından oluşan “germanen” ve bizmut atomlarından oluşan “bizmuten” sayılabilir.
En ince ve en küçük malzeme: Grafen
Grafen en basit anlatımla, süper ince bir grafit tabakasıdır. Hepimiz kurşun kalem kullanmışızdır. Her ne kadar ismi “kurşun” kalem olsa da aslında günümüzdeki kurşun kalemlerin “uçları” kurşundan değil, grafit adı verilen bir kimyasal maddeden yapılmaktadır. Grafit, karbon elementinin bir allotropudur, yani aynı atomlara sahiptir, ancak bunlar farklı şekilde dizilmiştir.
Grafite doğada rastlamamıza rağmen, grafene rastlamak pek kolay değildi, bazen kurşun kalem üretimi sırasında yanlışlıkla grafen de üretiliyordu, diğer metallerin bir parçası olarak gözlenebilmişti. Yukarıda da bahsedildiği gibi 2004 yılına gelindiğinde Manchester Üniversitesi’nden Andre Geim ve Konstantin Novoselov’un grafeni adeta “baştan keşfetmesi” ile durum değişti. İkili grafeni sadece izole etmekle kalmadı, aynı zamanda bütün karakteristik özelliklerini tanımlamayı başardı. Grafen çelikten daha güçlü, elmastan daha sert, neredeyse her şeyden daha hafif, şeffaf, esnek ve ultra hızlı bir elektrik iletkenidir. Başlangıçta fiyatı oldukça yüksek olan grafenin maliyeti üretim teknolojilerinin gelişmesi sayesinde ilerleyen yıllarda oldukça düşmüştür
Üç boyutlu, el ile dokunup göz ile gördüğümüz, anlam dünyamızda hepsine ad ve yer verdiğimiz her şeyden başka bir dünyaya kapı aralayan bilim dünyası önce atomu parçalamış, sonra atom altı dünyanın yapısını anlaşılır kılmıştı. Bilim adamları son yıllarda nano boyutta maden ve minerallerin davranışlarını incelemeye başlamıştır. Büyük bir şaşkınlıkla, aynı minerale ait atomun davranışlarının üç boyutlu dünyada başka iki boyutlu dünyada başka olduğunu gördüler. Heyecanla yeni dünyayı keşfe yöneldiler.
Grafenden başkasına da baktılar. Bor madeninden elde edilen Borofen harika sonuçlar veriyordu.
Borofenin kısa bir geçmişi vardır. Fizikçiler ilk olarak 1990’larda, bor atomlarının nasıl bir monokatman oluşturabileceğini göstermek için bilgisayar simülasyonları kullanarak varlığını öngördüler. Borofen ancak kimyasal buhar biriktirme yöntemi kullanılarak 2015’te sentezlenebildi. Bu, sıcak bir bor atomu gazının saf gümüşün soğuk yüzeyinde yoğunlaştığı bir işlemdir.
Gümüş atomlarının düzenli dizilimi, bor atomlarını benzer bir desene zorlar, her biri düz bir altıgen yapı oluşturmak için altıya kadar diğer atoma bağlanır. Ancak, bor atomlarının önemli bir kısmı yalnızca dört veya beş diğer atomla bağlanır ve bu yapıda boşluklar yaratır. Boşluk deseni, borofen kristallerine benzersiz özelliklerini veren şeydir.
Borofen, bor elementinin iki boyutlu formudur yani borun iki boyutlu bir allotropudur ve aynı zamanda bor tabakası olarak da bilinir. Borun kristalli bir atomik tek tabakasıdır. Bugüne kadar yapılan araştırmalar, grafene kıyasla malzeme bilimi açısından çok daha ilginç özelliklere sahip olduğunu göstermiştir. Grafenin atomları altıgen bir kafeste düzenlenirken, borofen atomları, malzemenin istenen uygulamasına bağlı olarak hassas bir şekilde ayarlanabilen çeşitli altıgen ve üçgen karışımları halinde düzenlenir. Bor-bor bağlarının benzersiz yapısı nedeniyle borofen, grafene kıyasla üstün düzlem içi sertlik ve dayanıklılık gibi mükemmel mekanik özellikler vaat ediyor.
Yapılan çalışmalar borofenin hem hafif hem de yüksek aktif yüzey alanına sahip olduğunu ortaya koymaktadır, bu 2D iki boyutlu malzemenin elektrokimyasal reaksiyonlarda katalizör olarak kullanılmasına zemin hazırlamaktadır. Borofen, elektrokimyasal reaksiyonlarda verimi artırmak ve reaksiyonu hızlandırmak için katalizör olarak kullanılabilmektedir. Bununla birlikte elektriksel özellikleri incelendiğinde, borofenin süper iletken olduğu ve süper iletkenliğini koruduğu sıcaklık aralığının oldukça geniş olduğu, literatürdeki çalışmalardan bilinmektedir. Borofen elektrik ve ısı iletiminde, sahip olduğu süper iletim ile heyecan yaratmaktadır.
Borofen sentezlendiğinden beri kimyagerler özelliklerini hevesle karakterize ediyorlar. Borofenin grafenden daha güçlü ve daha esnek olduğu ortaya çıkmıştır. Hem elektriği hem de ısıyı daha iyi iletir ve ayrıca süperiletkendir. Bu özellikler malzemenin yönelimine ve boşlukların düzenlenmesine bağlı olarak değişir ve onu en azından prensipte “ayarlanabilir” hale getirir. Kimyagerlerin bu kadar heyecanlı olmasının bir nedeni de budur.
Bahsedilen uygulama alanları göz önünde bulundurulduğunda borofenin yüksek ölçeklerde sentezlenmesi ile teknolojinin her alanında karşımıza çıkacağı aşikârdır. Özellikle enerji sektöründe Li-iyon, lityum sülfür bataryalarda, süper kapasitörlerde ve metal hava bataryalarda katalizör olarak değerlendirilebilir olması, borofeni uzay uygulamalarında yenilikçi bir çözüm olarak karşımıza çıkarmaktadır. Bununla birlikte borofen, polimer ve seramik matrisli kompozitlerde takviye malzemesi olarak kullanıldığında; son ürünün başta mekanik özellikler olmak üzere elektriksel, termal, sürtünme ve işlenebilirlik özelliklerinin iyileştirilmesine katkıda bulunacaktır.
ABD’de yerleşik Brown Üniversitesinden Çinli bilim adamı Wang ve arkadaşları, “Borofen, yüksek teorik özgül kapasiteleri, mükemmel elektronik iletkenliği ve olağanüstü iyon taşıma özellikleri nedeniyle Lityum(li), Sodyum(na) ve Magnezyum(mg) iyon pilleri için umut vadeden bir anot malzemesidir” diyorlar.
Özellikle Borofen, elektronik cihazlarda deneysel bir substrat olarak kullanımı düşünüldüğünde üç ana avantaj sunar: 1) yarı iletken ve metal halleri arasında geçiş yapma potansiyeli, parçacığa elektron eklemeyi veya çıkarmayı kolaylaştırır. 2) nemdeki değişikliklerle genişleme ve büzülme yeteneği ona potansiyel kazandırır. 3) yüksek elektron hareketliliği, bu parçacıklardaki yük taşıyıcılarının grafit katmanlar boyunca daha iyi erişmesine olanak tanır. Bu özellikler nanopartikülleri bilişim ve enerji depolamada paha biçilmez kılıyor.
Hidrojen atomları da borofenin tek katmanlı yapısına kolayca yapışır ve bu adsorpsiyon özelliği, atom katmanlarının devasa yüzey alanıyla birleşince borofeni hidrojen depolama için umut vadeden bir malzeme haline getirir. Borofenin ayrıca moleküler hidrojenin hidrojen iyonlarına, suyun da hidrojen ve oksijen iyonlarına parçalanmasını katalize etme yeteneği vardır.
Borofen geliştirme çalışmaları hızla devam ediyor
Çin bilimsel merakta sınır tanımıyor.
Çin 2D nanomalzemeler geliştirme konusunda oldukça hevesli davranıyor. Çin’deki Xiamen Üniversitesi’nden Zhi-Qiang Wang ve bir dizi meslektaşı, borofenin dikkat çekici özelliklerini ve bunların yol açabileceği uygulamaları inceliyor.
Pekin Üniversitesi profesörü ve projenin başkanı Liu Kaihui, South China Morning Post’a 30 Ağustos 2023 tarihinde verdiği röportajda; Çinli bilim adamlarının, yaklaşık bir atom kalınlığında, yonga ölçeğinde bir malzemeyi seri olarak üretmek için bir yöntem geliştirdiğini, bu yöntemle, iki inçlik yongalardan, rekor büyüklükte 12 inçlik (300 mm) yongalar üretmeyi mümkün kıldıklarını” açıklıyordu. 2D malzemelerin artık endüstriyel olarak kullanıma hazır olduğunu ilan ediyordu.
Nanjing Havacılık ve Uzay Üniversitesinde profesör olan Guoan Tai Nano Research Energy’de 9 Şubat 2023 tarihli açıklamasında “Borofen yükselen bir yıldız monoelemental 2D malzemedir,” diyor, “Borofen’in deneysel sentezinde birçok zorluk olmasına rağmen, son yıllarda enerji, algılama ve bilgi depolama alanlarında heyecan verici deneysel ilerlemeler kaydedildi” diye de ilave ediyordu.
Mart 2023 tarihinde Çin Bilimler Akademisi Fizik Enstitüsü’nden araştırmacıların, Çin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden ortaklarıyla birlikte, tek katmanlı borofen üzerinde sihirli sayılara sahip bor kümelerinin oluşumunu ortaya koyduklarını ve adsorplanmış bor kümelerine sahip tek katmanlı borofenden çift katmanlı borofene doğru evrim sürecini gözlemlediklerini açıkladılar.
Çinli bilim adamları çalışırken ABD ve Batılı bilim adamları boş durur mu?
Çin birçok üniversite ve teknoloji firması ile başta borofen, 2D malzemeler konusunu araştırırken ABD’de de önemli çalışmalar yapılmaktadır. ABD Savunma Bakanlığı bu çalışmaları mali olarak desteklemektedir.
PennState Üniversitesi profesörleri Dipanjan Pan, Dorothy Foehr Huck, J. Lloyd Huck ve ekipleri tarafından borofenin yeni bir özelliği keşfediliyor ve Mayıs 2024 tarihinde “Kenara çekil, grafen. Laboratuvarda yeni, geliştirilmiş iki boyutlu bir malzeme var. 2015’te ilk kez sentezlenen borun atomik olarak ince versiyonu olan borofen, karbonun 2 boyutlu versiyonu olan grafene göre daha iletken, daha ince, daha hafif, daha güçlü ve daha esnektir. Şimdi araştırmacılar, üzerine kiralite -veya el-geçirgenlik- vererek malzemeyi potansiyel olarak daha kullanışlı hale getirdiler, bu da gelişmiş sensörler ve implante edilebilir tıbbi cihazlar için kullanılabilir” diye duyuruluyordu. Araştırmacılar, borofeni hücrelerle ve diğer biyolojik birimlerle benzersiz şekillerde etkileşime girecek şekilde ayarlamayı başarmışlardı. Sağlıkta devrim kapıda demektir.
MIT ve Rice Üniversiteleri 2D nanomalzemeler için önemli araştırmalara imza atmaktadır.
ABD Enerji Bakanlığı’na (DOE) bağlı Argonne Ulusal Laboratuvarı’ndan bilim adamları, Northwestern Üniversitesi ve Florida Üniversitesi iş birliğiyle 2021 yılında, borofan adı verilen, iki atom kalınlığındaki bor ve hidrojenden oluşan 2 boyutlu bir malzemeyle ilgili çığır açıcı bir buluşa imza attılar. Borofan, borofenin gelişmiş bir başka formudur.
Northwestern Üniversitesi Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Profesörü Mark Hersam, borofen kendi başına birçok soruna sahip olduğunu fakat borofenin hidrojenle karıştırıldığında, ürünün aniden çok daha kararlı hale geldiğini ve nanoelektronik ve kuantum bilişim teknolojisi gibi gelişmekte olan alanlarda kullanım imkanı sunduğunu açıkladı.
İngiltere’de ise; Manchester Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, 2D kristallerin transferinde çığır açarak, bunların yeni nesil elektronikte ticarileştirilmesinin önünü açtı. Loughborough Üniversitesi, Birleşik Krallık’ta türünün ilk örneği olan son teknoloji ürünü ‘ince film’ ekipmanına yatırım yapmak için EPSRC’den 2 milyon sterlinlik Stratejik Ekipman Ödülü aldı. Yeni donanım fizikçilerin grafen, metal dikalkogenitler ve borofen gibi 2 boyutlu malzemeler kullanan son teknoloji ürünü işlevsel nano cihazları hızla geliştirmelerine olanak tanıyacak. Bilim adamları, yalıtılmış odaya ihtiyaç duymadan, bilgisayar, telefon ve tabletlerde bulunan elektronik devrelerde ve çiplerde kullanılmak üzere nanometre boyutlarında yapılar oluşturabilecekler.
Tokyo Üniversitesinde görev yapan Japon fizikçi Iwao Matsuda ve Çin Bilimler Enstitüsü Fizik Akademesinde görev yapan Çinli fizikçi Kehui Wu’nun birlikte yazdıkları ‘’2D Boron: Boraphene, Borophene, Boronene’’ ismini verdikleri kitaplarında atomik katmanlı borun yani borofenin gelişimini, özelliklerini ve uygulamalarını ele almaktadır. Yazarlar borofeni arzu edilen ve kullanışlı bir malzeme haline getiren özellikleri araştırmadan önce borofenin nasıl tahmin edildiğini ve yaratıldığını açıklıyorlar.
Münih Teknik Üniversitesi (TUM) ve Universität der Bundeswehr München’den (UniBw M) araştırmacıların liderliğindeki uluslararası bir ekip moleküler bir öncü kullanarak borofeni sentezlemek için yeni bir yöntem geliştirdiler; ilk kez, grafen dışında tek atom kalınlığında tek elementli bir malzemenin kolayca ölçeklenebilir bir yaklaşımla yaratıldığını ve bu umut verici yapıları çok daha erişilebilir hale getirenin bor atomları olduğunu duyurdular. Ayrıca fonksiyonel heteroyapılar oluşturmak için diğer atomik olarak ince tabakalarla birleşik sentez elde ettiler. Bu çalışma 2021 yılında Science Advances dergisinde yayımlandı.
Çin, ABD, İngiltere, Almanya ve diğer ülkelerde borofen üzerine yapılan çalışmalar şüphesiz bunlardan çok daha fazla, biz burada çığır açan adımlardan örnekler verdik.
Tüm dünyada bilim adamlarının üstünde çalıştığı ve yerküreye ‘’herkesi heyecanlandıran yeni harika malzeme’’ olarak lanse edilen borofenin kaynağı olan bor madeni rezervinin yüzde 70’den fazlasının ülkemizde olması borofeni bizim açımızdan daha bir önemli kılmaktadır.
Türkiye’de nanoteknoloji ve borofen
TÜBİTAK tarafından hazırlanan ve 2004 yılında kabul edilen Ulusal Bilim ve Teknoloji Politikaları 2003-2023 Strateji Belgesinde nanoteknoloji çalışmaları temel hedeflerden biri olarak ortaya konmuştur. Devlet Planlama Teşkilatı desteğinde Bilkent Üniversitesi bünyesinde 2005 yılında çalışmalarına başlayan Ulusal Nanoteknoloji Araştırma Merkezi (UNAM) 2007 yılının başında Bakanlar Kurulu Kararı ile Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Enstitüsü’ne dönüştürülmüştür. Türkiye’nin UNAM ile başlayan nanoteknoloji yolculuğuna neredeyse tüm üniversiteler katılmış bulunmaktadır. Tübitak, Aselsan, Roketsan ve TAI gibi kamu kuruluşları da çalışma yürütmektedirler. Birçok özel sektör kuruluşunun da nanoteknoloji ile ilgilendiği bilinmektedir.
Nanoteknoloji araştırmaları başta tekstil ve inşaat olmak üzere, boyadan sağlığa birçok alanda devam etmektedir. Borofen konusunda çalışmalar yapan Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUNUM) Türkiye’de ilk borofen üretimini 2021 yılında gerçekleştirmiştir. Savunma sanayii kuruluşları ile iş birliği halinde o tarihten bu yana borofenin ticarileştirilerek, endüstride kullanılması için çalışmalar devam etmektedir. Yakın zamanda bir tekstil firması ile sonuç alıcı çalışmalar yapıldığı açıklanmıştır.
Teknolojik yenilikler belirli aralıklarla tarih sahnesine çıkar, çıktıkları andan itibaren tarihin yönünü belirlerler. Demiri keşfeden ve kılıca dönüştürüp savunma sanayii ürünü haline getiren halklar, kendileri adına büyük avantaj elde etmiş, diğer hakları ya tarih sahnesinden silmiş ya da egemenlikleri altına almıştır. İş yapma biçimimizi kökten değiştiren bu tür teknolojilerin en çarpıcı örneği Sanayi Devrimi’nin temelinde yatan buhar teknolojisidir. Sonraki evrelerde ortaya çıkan içten yanmalı motorlar gibi bazı teknolojilerin de mal ve hizmet üretiminde son derece önemli değişiklikler yaptıkları görülmüştür. Günümüzün mikroelektronik temelli enformasyon ve telekomünikasyon teknolojileri de her alanda geniş çaplı değişimlere yol açmaktadır. Temel teknolojilerini geliştirilip ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürmeyi başaran toplumlar dünya pazarlarında rekabet üstünlüğüne sahip olmakta ve dünya ticaretindeki paylarını artırarak toplumsal refahlarını hızla yükseltebilmektedirler.
Demir teknolojisine ve buna dayalı savaş tekniklerine sahip olmak Roma ve Türk devletlerine üstünlük sağlamıştır. Buhar teknolojisi Birleşik Krallığa küresel egemen olmanın yolunu açmış, mikroelektronik temelli teknolojiler ABD’nin gücünü pekiştirmiştir. Bu alanda teknolojik yeterliğe ulaşan Çin ciddi atılım yapmaya başlamıştır.
Günümüzde nanoteknoloji tarihin yönünü belirleme potansiyeline sahip bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun farkında olan devletler bu alana önemli yatırımlar yapmaya, kaynak ayırmaya başlamıştır. Türk milleti olarak buhar teknolojisinin önemini fark dahi edememiş, mikroelektronik devrimini ıskalamış ve bu alanlarda gelişmiş toplumlara yetişmek için çaba sarf ederken nanoteknoloji konusunda herkesle aynı noktada yarışa başladık.
Nanoteknoloji çalışmalarında Çinli bilim adamları bir adım önde gitmektedir. Bunu hem Çin’in doğrudan aldığı mesafeden hem de Çinli bilim adamlarının başta ABD, tüm Batılı devletlerin yürüttüğü projelerde yer almalarından anlıyoruz. Borofen konusundaki çalışmalarda da benzer durum söz konusudur. Buradan çıkacak sonuç Çinli bilim adamlarının Üniversitelerimizde ve teknoloji kuruluşlarında istihdam edilmeleri bilgiye ulaşma konusunda en kestirme yol olduğudur. Genelde nanoteknoloji özelde borofen çalışmalarına ciddi miktarda kaynak ayırmak önem arz etmektedir.
Küresel ısınma yeşil enerjiye dönüşümü zorlarken teknoloji de kendi yolunu aramakta ve yolların kesişim noktasında, zengin NTE, bor, lityum ve toryum kaynaklarının varlığı ile Türkiye bulunmaktadır. Teknolojik gelişmeler neticesinde eski İpek Yolu’nun hızlı trenlerle yeniden canlandığı ve güzergâhın merkezinde bulunan ülkemizin yıldızının parladığı bu zaman diliminde, tarih makas değiştirirken karşımıza çıkan tehditlerin farkında olarak fırsat ve imkanları iyi değerlendirmek gerektiği düşünülmektedir.
Üç boyutlu âlemde lityum, bor madeni bünyesinde bulurken iki boyutlu âlemden bambaşka bir formda çıkıp gelen borofen pil/batarya üretiminde lityuma destek vererek, ikisi de geleceğin enerji sisteminde en kritik malzemeler olmaktadır.
Eskiden güç demir teknolojisine sahip olanlardaydı. Sonra buharın gücünü kontrol edenlere geçti. Şimdi mikro işlemcilerin elinde. Yarınlarda nano dünyada elektronlara söz geçirenlerin elinde olacak.