Yeni Anayasa tartışmalarının yapıldığı günümüzde, millî hassasiyeti olanlar, Türkçüler, haklı olarak, ilk 4 maddenin değiştirilmezliğini savunuyorlar.
Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddeler arasında, devletin dilinin Türkçe olması, gerçekten tartışılamaz, ülke bütünlüğü de öyle: tarihi, tersine çeviremezsiniz, Osmanlı’da ırkçılık olmadığı halde, tabiî olarak dil, Türkçe idi. Bunun yanında başka dil düşünülemez. Ama, diğer; laik (hele ‘sosyal’!?) (asosyal devlet de mi olur ?) ve Atatürk milliyetçiliği deyimleri üzerinde BİRAZ DÜŞÜNMEĞE kabiliyetiniz var MI? Yoksa, düşünme özürlüsü müsünüz?
1. Laiklik Avrupa ürünü: 30 yıl savaşıp birbirini bitiremeyen Katoliklerle Protestanların 1848 yılında Westfalia anlaşmasıyla ortaya koydukları düzen: parlamento, yasama vb. Bizde ise, ezici çoğunluk Müslüman; diğerlerinin kimliği, dili, inancı, eğitimi, Avrupa’nın tasavvur bile edemeyeceği en medenî düzenle, Millet Nizamı ile, yüzyıllarca korunmuş. İstanbul’u fethinden 570 yıl sonra bile, Rum gençler, Patriğin denize, kışın soğuğunda attığı haçı çıkarma yarışı yapıyorlar, gele,kültür, tam korunmuş. 2.Kemalist milliyetçiliğin ideoloğu, Munis Tekinalp adıyla Türkçülük yapan MOİZ KOHEN dir. 1961 yılında Fransa’da öldüğünde, cenazesi camiden DEĞİL, SİNAGOG’TAN kaldırılmıştır. Rahmetli Alev Alatlı’nın belirttiği gibi, Kemalizmin İDEOLOĞU dur.
Atatürk milliyetçiliği demek, Moiz Kohen milliyetçiliği olmuyor mu? O ideolojinin, Türkçülük görünüşü ve iddiası altında, Türkleri İslâmdan uzaklaştırmak için ne gerekiyorsa yapıldığı görülmektedir. Nitekim Cengiz Çandar, o işler için ‘deislâmizasyon’ demektedir. 1928 yılında Latin harfleri alınacağı yerde: işler, Türklük, Türkçülük adına yapılıyor ya, Türk fonetiğine EN UYGUN olan Göktürk harfleri alınmalıydı, DEĞİL Mİ? 1829 yılında bizden Avrupalıların yardımıyla koparılan Yunanistan, ağababalarının Latin harflerini almadı, KENDİ harflerini kullanıyor. Ermeniler, Gürcüler kendi harflerini kullanıyorlar. Ama, zihinlerde 3-4 nesildir özenle örülen görünmez ağlardan kurtulmak hiç kolay değil; zeki, kendini kabul ettirmiş Türkologlarımız bile, sıra harf devrimine gelince, ‘keşke kendi harflerimizi alsaydık’ diye, bırakın yazmayı, düşünemiyorlar bile. Çünkü, ‘eğitim’ dedikleri, sömürgecinin sömürdüğü ülkelerde uyguladığı işlere benziyor (buna Kültür istilası/emperyalizmi diyorlar) ve 3-4 nesil ‘böyle’ imal edildi. O, ‘değiştirilemez’ denilen maddeler, Türkçe ve Ülke Bütünlüğü konusu hariç, tartışmaya açılabilmelidir, korkulmamalıdır: düşünme özürlü değil İSEK! .