İttihatçılar

“Kalplerini ellerine aldılar ve inançlarının gereği olarak 29 Ekim 1914 günü Birinci Dünya Savaşı’na dahil oldular. Bu büyük mücadelenin sonunda, tam dokuz yıl sonra 29 Ekim 1923 günü de Türkiye Cumhuriyeti, büyüklüğün istidatlarını bağrında tutmuş olarak, aynı zamanda bir Avrupa devleti sıfatıyla dünyaya gelmiştir.”
Altay Cengizer, Adil Hafızanın Işığında
Said Halim Paşa, İsmet Paşa ve Abdulhamid Han’ın kişilikleri temkinli, aşırı tedbire dayalı kişilikler. Bunların hiçbiri büyük lider vasfına sahip değil.
Dönemi ve konuyu karar alma süreçleri açısından değerlendirmek lazım. Enver Paşa’nın Talat Paşa’dan habersiz, İttihat Terakki’nin yönetim erkinden bağımsız karar alması mümkün değil. Birinci Dünya Savaşı’na girişimizi bir sürecin sonucu gibi görmezsek en temel hatayı yapmış oluruz. Olayları bir sürecin parçası olarak göremezseniz olaylar arasında ancak senin topun benim topum tartışması yapılabilir ki İlker Başbuğ’da kendisini top kavgasına sokmuştur. İlker Başbuğ’la ilgili temel sorun budur. Zaten İlker Beğ’in başka olaylarda da gözlemlediğimiz temel hatası süreci kavrama beceriksizliğidir. Neticede Enver Paşa hakkında ne söylenirse söylensin, Türkiye Cumhuriyeti’nin terör örgütü lideri olarak yargılanması söz konusu edilen tek genelkurmay başkanı veya üstdüzey yöneticisi İlker Beğ’dir. Ayrıca Genelkurmay Başkanlığı altında yılanlar gezinmiş ve o sadece seyretmiş ve en sonunda kendisi sokmasına da izin vermiştir. Yani bırakın bir milletin, bir devletin, bir kurumun haklarını kendi haklarını ve konumunu korumaktan aciz bir hale düşmüştür. Böyle bir donanım ve beceri seviyesinden sağlıklı karar ummak, sağlıklı muhakeme beklemek pek mümkün değil.
Konuya dönersem birinci dünya savaşının konusu paylaşılacak bölgelerdir. Bölgelerin neredeyse tamamına yakını Osmanlı topraklarıdır. Hindistan, Çin ve Çinhindi ikincil üçüncül alanlardır. Bu süreç Yunan İsyanı ve Balkan Savaşları ile zaten başlamıştır. Bütün bunlara rağmen Enver, Talat ve İTC bence savaşmamak adına çok büyük bir emek ve çaba sarfetmişdir. Savaşa girmeden son bir hafta öncesine kadar İngilizlerle işbirliğinin yolunu aramışlar ancak İngiltere-Rusya paslaşmasının zaten asla izin vermeyeceği ve aslında İngiltere’nin hesaplarıyla asla uyuşmayan bir ortaklığa girişmeyeceği besbellidir. Osmanlı tarafının etkin kişileri gerekeni fazlasıyla ve hatta lüzumsuz yapmıştır. Türkler yenilgiye rağmen savaş başarılarıyla İngilizlerin küresel liderliğinin sonlanmasına, Rusya’nın, belki bugünkü Almanya’nın yerini alacak bir Avrupa devi olmasına engel olup onu doğulu bir batı düşmanı rolüne sokmayı başarmışlardır.
Düşene tekme atmak kolaydır. Bu kolaycılık uzun yıllardır sürdürülmektedir. Ama Enver Paşa’nın ve Talat Paşa’nın aslında kendi çaplarını bile aşan üstün gayretleri ve bu gayret sırasında ülküleri için ölümleri asla unutulamaz. Bunun değerini bilenler onların haklarının ve şereflerinin koruyucusudur. Çünkü bu hem adaletin hem de büyük bir milletin, Türk Milleti’nin bir ferdi olmanın gereğidir.
Yazar
Atilla DEMİRKASIMOĞLU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen