Prof.Dr. K. Nevzat TARHAN
Demokrasi, muhalefet olduğu için kutsal, onun için bir evde muhalefet yoksa anne ve baba ‘Ben ne dersem o olur’ diyorsa o evde demokratik işleyiş söz konusu değildir. Demokratik işleyiş olmayan yerde otokrasi belirir. Gençler arsında günümüzde en çok sapma rastladığımız aileler katı soğuk sert tutum gösteren ebeveyn modellerinden kaynaklanıyor. Çocuk kendi hayatımı yaşamak istiyorum diyor anne baba ikna ve inandırma yolu ile ilerlemezse gen nesil kayıp nesil haline gelecek diyebiliriz. Elimizdeki hakikatleri yaşadığımız topluma aktarmanın metodolojisi günümüz şartlarında demokrasidir. Demokrasi sadece bir metod değil aynı zamanda değerdir. Gelişmişlik durumu ile ilgilidir. Kendi fikrine güvenen kişilerin baskı tehdit zorlamaya ihtiyaçları yoktur. İradenin tek kişide toplanması, fikirlerin zorla kabul ettirilmesi, gücün kanun ve kurallarda değil şahıslarda olması, istişare sisteminin işlememesi otokratik yönetimlerde vardır. Bunun zıddı demokratik yönetimlerdi. Bu bir ailede ise çocuklar büyük ölçüde ailenin temel değerlerini koruyarak olgunlaşırlar. Ters kimlik ve rollere yönelmezler.
Yeni Fikir ve İlerleme İçin Eleştirilebilirlik
Ailede eleştirilebilirlik kavramı çok önemli. Eleştirilebilir de olmak gerekir. Çocuk ebeveynlerini eleştirebiliyor mu, eşler birbirini eleştirebiliyor mu? Eşlerden biri illa benim dediğim olacak diyorsa bu diktatörce bir yaklaşımdır. Ailede bir kişide bu diktatörce yaklaşım varsa diğer bireylerde korku hâkim olur. İtaatin yüceltildiği bir ortama dönüşür aile… Bu ortamda yeni ve parlak fikirler ne yazık ki filizlenmez. Sorulduğunda her şey yolunda, iyiyiz denilir ama yeni keşifleri maalesef göremeyiz. Özveri olmaz, ilerleme olmaz. Sadece takdir eden biri konumuna düşeriz.
Kaybedeni Olmayan İlişki Hedeflenmeli
Ailede koca da kadın da kaybetmemeli, ikisinin de kazandığı olmalı. “Ben kazanayım, eşim kaybetsin” demek doru değil. Böyle diyerek bir ilişki devam ettirilemez, devam eden şeye aile, evlilik diyemeyiz!
Kaybedeni olmayan ilişki için şimdilerde çokça altı çizilen “kazan/kazan” formülünün hayata geçmesi gerekiyor. Hayır, “ben kazanmalıyım” demekte diretir ve bunu dayatırsanız, karşı taraf sinebilir, ilişkiyi bir şekilde devam ettirebilir. Ama bilinmeli ki, bu hal katlanılası değildir. Size katlanan bir eş ile ne kadar mutlu olabilirsiniz? Sizi sevmeyen ama sizinle yaşamak mecburiyetinde olan biriyle aynı yastığa baş koymak ne büyük cezadır!
Sözünün, düşüncesinin, içinde olup bitenlerin dikkate alınmadığı bir eş kendini değersiz hissedecektir. Değersiz, yani hiç! Düşünsenize, artık olmayan, kendini değersiz, bir hiç hisseden biriyle birliktesiniz. Evde bir obje veya eşyadan farkı kalmayan bir eş eşine, çocuklarına ne verebilir? “Hiç” ten bir şey çıkar mı? Çıkmaz! Kendini değersiz hisseden eş, sonra, imkânlar değiştiğinde oyundan çıkmayı düşünecektir. Kendine başka adresler arayacaktır.
İlişkide Demokratik Değerler Öne Çıkmalı!
İlişkide demokratik değerler öne çıkmalı. Tarafların kendi hakikatleri üzere konuştuğu, davrandığı, yaşadığı bir düzlem olmalı ilişki. Evet, erkek ve kadın evlenerek “biz” olmuşlardır. Ama yine de farklı iki kişidirler. Dolayısıyla iki kişinin varlığı devam etmelidir. Kadın da erkek de görüşlerini söyleyebilsin; iki görüş müzakere edilerek doğruya varılsın. Kimi zaman kadının, kimi zaman da erkeğin görüşüne varılır. Nihayette verilen karar artık birinin olmaktan çıkar, ikisinin kararı olur. Ailede demokrasinin işleyişi böyle olur.
İlişki, Hesap Verebilmeyi Gerektirir
Demokratik değerler, sanıldığının aksine Batı’dan çok kültürümüzün yetiştirdiği şeylerdir. Bizde istişare diye bir şey var. “Aranızda istişare edin” diyen bir dinin müntesipleriyiz. Demokrasi, bir anlamda Endülüs’ten iktibas edilmiştir. Demokratik iklim empatiyi geliştirir. Eleştiri ve muhalefet hep empati esas alınarak yapılır. Peygamber Efendimiz bir şey buyurduğunda sahabe, “Efendim bu sizin şahsi fikriniz mi, yoksa Allah’ın buyurması olan ayetler mi?” diye sorar. İlişkide hesap verilebilirliğe işarettir bu. İlişki demek, hesap verebil meyi gerektirir. Eleştiriye açık olmadan bir ilişki yürütülemez. Eleştiriye açık olmadan, hesap vermeden işbirliği sağlanamaz. Unutmayalım ki şu anda toplumumuzda istişare, danışma ve şuraya verilen önem, yitik değerlerimiz arasında tekrar kazanılmayı beklemektedir.
Ailede Zedelenen Güven Toplumda İnşa Edilemez
Evet, ailede güvene dayalı bir ilişki geliştirmek için hesap verebilmek lazımdır. Açıklık, şeffaflık şarttır! Gizlilik, politik davranmalar güveni zedeler. Ailede zedelenen güven toplumda inşa edilemez. Evlilik, mikro toplum ve devlet biçimidir. Her şey oradan başlar; orada olan sokağa da yansır.
İşbirliğinin Yeşerdiği Zemin Güvendir
21. yüzyıl, modernizm ile birlikte bireyselliğin günden güne arttığı bir çağ. Yaşamın tüm alanını işgal eden bireysellik, son sığınak ailemizi de tehdit etmekte; ilişkileri sekteye uğratmaktadır. Ailede iş birliği için sahici ve sağlıklı ilişkiler kurulması gerekmektedir. İlişkilerde monologdan vazgeçilerek benmerkezci olmamaya gayret edilmeli. Güvene dayalı ilişki modeli ailede pozitif anlam ve iletişim arayışı bağlamında altın standart çözüm olarak benimsenebilir. Çünkü iş birliğinin yeşerdiği zemin güvendir.
Sonuç Olarak Kimlik Gelişiminde Anakronizm Geri Bırakır
Düşünceyi dondurmak gelenekçilik yani Anakronizmdir. Kronolojinin bozulmasıdır. Kişi geçmişte yaşamayı tercih ettiği için zamandan kopar ve tarihin çöp sepetine gider veya marjinal olarak kalır.
Eskiyi yeniden inşa ile düşünceyi ilerletmek yeni gelenekliliktir Realkronizm. Köklerinden kopmadan bugünü ve geleceği inşa etmenin adıdır. Bugünün ihtiyacıdır.
Eskiyi yok sayarak ilerlemek başka kimliğe teslim olmaktır Neokronizm. Başka kültürün kölesi ve kimliksizleşme yapar. Maalesef Cumhuriyetimizin kültür politikaları bu hatayı yapmıştır. Sosyolojik değişim demokratik çerçevede olmazsa şizofrenik toplum dediğimiz bir grubun diğer grubu düşman gördüğü toplumlar ortaya çıkar.
—————————————-
Kaynak:
https://www.akademikakil.com/ailede-demokrasi-neden-onemli/knevzattarhan/