Z kuşağının çelişkisi: Bugün iyi, gelecek belirsiz

Tam boy görmek için tıklayın.

Özgehan ŞENYUVA

Research Istanbul’un 2021 yılında gençlere yönelik yaptığı araştırmaya göre bugünün gençleri, geçmişteki kuşaklara kıyasla bazı avantajlara sahip olduklarını kabul ederken, gelecek kuşakların bu avantajları kaybedeceği algısına sahip. Özellikle ekonomik özgürlük gibi temel konularda artan baskılar ve belirsizlikler, bu karamsarlığın temel kaynağı olarak öne çıkıyor.

Geleceği anlamak, bugünden öteye bakmayı değil; geçmişi ve bugünü derinlemesine analiz ederek, uzun vadeli bir vizyon geliştirmeyi gerektirir. Gelecek, yalnızca hayal edilen değil, inşa edilen bir süreçtir. Bugünkü gençlerin yaşam koşulları ve gelecekteki nesillerin yaşayacağı dünyayı, bugün attığımız adımlar şekillendirecek. Bu bağlamda, geleceğe dair yaptığımız değerlendirmeler, genellikle geçmişle bugünü kıyaslayarak ve bu kıyaslamadan bir yön çizmeye çalışarak anlam kazanır.

Roman Krznaric’in “The Good Ancestor” adlı kitabı, insanlık tarihine farklı bir gözle bakmamızı öneriyor. Krznaric, kitabında insanlık tarihinin büyük projelerine ve uzun vadeli düşünme biçimlerine odaklanıyor. Piramitlerden modern sağlık sistemlerine kadar insanlığın, yalnızca bugünü değil, gelecek nesilleri de hesaba katan girişimlerde bulunduğunu hatırlatıyor.

Ancak, bugün geldiğimiz noktada “şimdinin zorbalığı” altında eziliyoruz. Sürekli akan haberler, sosyal medyanın hızla tükenen gündemleri ve tüketim odaklı kültür, uzun vadeli düşünceyi ikinci plana itiyor. ‘Hemen al’ düğmeleri, bizi uzun vadeli planlamadan koparıyor.

Döngüyü kırabilir miyiz?

Krznaric, bu kısa vadeli bakış açısının iklim değişikliğinden küresel pandemilere kadar birçok krizin kökünde yattığını vurguluyor. Peki, bu döngüyü kırıp gelecekteki nesillerin bizden gururla bahsedeceği “iyi bir ata” olabilir miyiz? Cevabı net: Evet. Bunun için ihtiyacımız olan şeylerden biri cathedral thinking (katedral düşüncesi). Geleceği planlamak ve hayal etmek için ise geçmişin derslerini ve bugünün ipuçlarını doğru okumamız gerekiyor.

Ekonomistler, bireylerin yaşamlarını değerlendirirken genellikle kendi toplumlarının geçmişiyle kıyaslama yaptığını, başka ülkelerin bugünkü durumu ile daha az ilgilendiğini öne sürer. Bu bakış açısından hareketle, bireylerin ekonomik deneyimlerini, kendi ülkelerindeki geçmiş nesillerle kıyaslamalarının, uluslararası karşılaştırmalardan daha baskın olduğu hipotezi ortaya atılmıştır.

Bu durum, bireylerin ve toplumların geleceği anlamlandırma biçiminde boylamsal bir bakış açısının önemini gösteriyor. Geleceği hayal ederken, yalnızca bugünü değil, geçmişin izlerini ve etkilerini de göz önünde bulundurmalıyız. Bu bakış açısının gençler ve gençlik politikaları için ne anlama geldiğini, farklı araştırmalar ışığında incelemek gerekiyor.

Geçmiş ve gelecek: Gençler ne düşünüyor?

ABD merkezli Pew Research Center’ın 2022 yılında yaptığı bir araştırma, ebeveynlerin yüzde 69’unun ve gençlerin yüzde 44’ünün, bugünkü gençlerin yaşamlarının geçmiş nesillere göre daha zor olduğuna inandığını ortaya koyuyor. Bu algının temelinde sosyal medya baskısı, artan akademik beklentiler ve ekonomik belirsizlikler gibi faktörler yer alıyor. Ancak benzer bir değerlendirme Türkiye’de yapıldığında, sonuçlar daha da dikkat çekici hale geliyor.

Research Istanbul’un 2021 yılında gençlere yönelik yaptığı araştırmada, katılımcılara şu kritik iki soru yöneltilmiştir: “Size göre, sizden sonra gelecek genç kuşak, sizin kuşağınıza nazaran sayacağım konularda daha mı iyi, daha mı kötü koşullara sahip olacaklar?” ve “Kendi kuşağınızı, anne-babanızın kuşağıyla kıyasladığınızda daha mı iyi, daha mı kötü şanslara sahipsiniz?”. Bu sorular, toplumun geleceğe dair algısını anlamak açısından önemli bir veri sunmaktadır.

Araştırma sonuçları, genel olarak gelecek nesillerin mevcut nesillere kıyasla daha kötü koşullara sahip olacağı algısının yaygın olduğunu ortaya koymaktadır.

Gençler kendi kuşaklarını daha iyi görüyor

Gençlerin kendilerini anne-babalarının kuşağıyla kıyasladıkları araştırmada sonuçlar oldukça ilginç. Gençlerin büyük bir kısmı, kendi kuşaklarının belirli alanlarda daha iyi durumda olduğunu düşünüyor. Örneğin, spor yapma imkânları açısından yüzde 68’lik bir oran “daha iyi” yanıtını verirken, eğitim konusunda yüzde 64 oranında iyimserlik görülüyor.

Sosyal yaşama katılım ve kültürel faaliyetlerde bu oran yüzde 61, yurtdışı seyahat ve eğitim programlarına katılımda ise yüzde 59. Ancak ekonomik özgürlük söz konusu olduğunda gençlerin yalnızca yüzde 47’si koşulların daha iyi olduğunu düşünürken, yüzde 40’ı daha kötü olduğunu ifade ediyor. Bu durum, ekonomik istikrarsızlık ve belirsizliğin gençlerin algısını olumsuz etkilediğini ortaya koyuyor.

Soru: Kendi yaş grubunuzu, anne-babanızın zamanıyla karşılaştırdığınızda sizin kuşak sayacağım konularda eskiye göre daha mı iyi, daha mı kötü şanslara sahip? (yüzde)

 

Soru: Size göre, sizden sonra gelecek genç kuşak, sizin kuşağa nazaran sayacağım konularda daha mı iyi, daha mı kötü mü koşullara sahip olacaklar? (yüzde)

“Sonraki kuşaklar kötü koşullarla karşılaşacak”

Diğer yandan, gelecek kuşaklara dair yapılan değerlendirmeler çok daha karamsar bir tablo çiziyor. Gençlerin çoğu, kendilerinden sonraki kuşakların daha kötü koşullarla karşılaşacağına inanıyor. Ekonomik özgürlük alanında bu karamsarlık çok daha belirgin: yüzde 58 oranında “daha kötü” yanıtı verilmiş durumda. Eğitim ve sosyal yaşama katılım konularında da benzer bir kötümserlik var, sırasıyla yüzde 52 ve yüzde 44 oranında geleceğin daha zor olacağı ifade ediliyor.

Bu iki veri, gençlerin mevcut koşulları geçmişle kıyaslandığında görece daha olumlu bir tablo çizerken, geleceğe dair ciddi endişeler taşıdığını ortaya koyuyor. Bugünün gençleri, geçmişteki kuşaklara kıyasla bazı avantajlara sahip olduklarını kabul ederken, gelecek kuşakların bu avantajları kaybedeceği algısına sahip. Özellikle ekonomik özgürlük gibi temel konularda artan baskılar ve belirsizlikler, bu karamsarlığın temel kaynağı olarak öne çıkıyor.

Kuşaklararası dayanışma endeksi: İyi bir ata olmak

Gelecek nesillerin refahını düşünmek, yalnızca bugünün gençlerinin koşullarını iyileştirmekle sınırlı değildir. Bunu anlamak için Jamie McQuilkin tarafından geliştirilen ve Roman Krznaric’in kitabında detaylandırılan Intergenerational Solidarity Index (Kuşaklararası Dayanışma Endeksi) önemli bir araç sunuyor. Bu endeks, ülkelerin gelecek nesillerin refahını ne kadar önemsediğini ölçmek için çevresel, ekonomik ve sosyal göstergelere dayanıyor. 122 ülkeyi kapsayan bu değerlendirme, ülkeleri 1’den 100’e kadar bir puanla sıralıyor.

Türkiye’nin 2019 yılında endeksteki skoru 51,6 olarak belirlenmişti. Çevre kategorisinde 63,3 ile görece iyi bir performans sergilerken, ekonomi (42,0) ve toplum (51,9) alanlarında ciddi eksiklikler bulunuyor. Bu durum, Türkiye’nin uzun vadeli planlama ve gelecek nesilleri düşünme konusundaki zayıflıklarına işaret ediyor. Endekste Türkiye, 122 ülke arasında 64. sırada yer alıyor. İzlanda, Nepal, Kosta Rika ve Uruguay gibi farklı coğrafyalardan ülkeler üst sıralarda yer alırken, Türkiye’nin pozisyonu, ekonomik belirsizliklerin ve sosyal politikaların yetersizliğinin bir yansıması olarak değerlendirilebilir.

Pandemi sonrası ekonomik koşullar ve artan belirsizlikler, Türkiye’nin bu performansını daha da düşürmüş olmalı. Özellikle genç işsizliği, eğitimde fırsat eşitsizlikleri ve sosyal desteklerin eksikliği, kuşaklararası dayanışmanın ne kadar zayıf olduğunu gösteriyor.

Katedral düşüncesi ve gelecek inşa etmek

Kuşaklararası dayanışmanın zayıf olduğu ülkelerde, bugünkü kararlar yalnızca bugünü değil, geleceği de olumsuz etkiler. İşte burada Roman Krznaric’in “katedral düşüncesi” devreye giriyor. Bu, Orta Çağ’da inşa edilen büyük katedrallerin yapım süreçlerinden ilham alan bir kavramdır.

Bu yapılar, mimarlarının ve ustalarının ömürlerini aşan bir vizyonla, yüzyıllar boyunca sürecek bir inşa sürecini göze alarak planlanmıştır. Katedral düşüncesi, bireylerin ve toplumların, yalnızca bugünü değil, gelecekteki nesilleri de hesaba katan uzun vadeli bir perspektifle hareket etmesini ifade eder. Bugün atılan adımların ve alınan kararların, gelecekte nasıl bir etkisi olacağını düşünmeyi ve sorumluluk almayı gerektirir. Bugün de toplumların, bireylerin ve liderlerin benzer bir uzun vadeli düşünce biçimini benimsemesi gerekiyor.

Peter Drucker’ın ünlü sözü bu bağlamda anlam kazanıyor: “Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, onu yaratmaktır.” Ancak bu yaratım süreci, kısa vadeli çıkarları değil, uzun vadeli etkileri düşünen bir yaklaşımı gerektirir. Bugün alınan kararlar, yalnızca bugünü değil, gelecek nesilleri de şekillendirir.

Siyaset ve liderlik: Yaşlı adamların dünyası

Ancak bugünkü liderlik yapısı, uzun vadeli planlama için ne kadar uygun? Türkiye’de siyasi liderlerin büyük çoğunluğu yaşlı erkeklerden oluşuyor. Benzer şekilde, ABD ve Rusya’da da liderlerin yaş ortalaması oldukça yüksek. Bu liderler, genç nesillerin ihtiyaçlarını ne kadar dikkate alıyor? Geleceğe dair bir vizyon geliştirmek yerine, kısa vadeli politik çıkarları önceliklendiren bu liderlik anlayışı, gençlerin ve geleceğin üzerindeki yükü artırıyor.

Geçen yazımızda da belirttiğimiz üzere, gelecek, geçmişin bir tekrarı değil; bilinçli bir şekilde yönetilmesi gereken bir süreçtir. Türkiye’nin gençleri ve geleceği için daha iyi bir temel oluşturmak, bugünden yapılacak bilinçli planlamalarla mümkündür. Gençlerin yalnızca geleceğin taşıyıcıları değil, bugünün aktif paydaşları olduğunu anlamak, geleceği inşa etmek için atılacak ilk adımdır.

The Good Ancestor’ın önerdiği gibi, iyi bir ata olmak, yalnızca bugünü değil, geleceği de düşünen bir anlayışı benimsemeyi gerektirir. Geleceğe dair bir vizyon geliştirmek, liderlerin ve toplumun ortak sorumluluğudur. Çünkü geçmiş, bugün ve gelecek, aynı hikâyenin farklı bölümleridir.

———————————————-

Kaynak:

https://yetkinreport.com/2025/01/11/z-kusaginin-celiskisi-bugun-iyi-gelecek-belirsiz/

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen