Shınzo Abe Suikastı ve Uluslararası Yansımaları

Ağustos 2020’de henüz başbakanlıktan istifa etmeden önce ülkenin en uzun süre görevde kalan başbakanı olarak Abe, Japonya’nın savaş sonrası döneminin pasifizmini aşındıracağına dair kamuoyunun tepkilerine rağmen, Japonya’nın Öz Savunma Kuvvetlerinin ABD ile olan ittifaktaki rolünü genişleten yeni güvenlik yasasısını ilerletmişti. Her iki ülke de Çin’in özelde Doğu Asya, genelde Asya-Pasifik bölgesinde artan gücü ve etkinliğine karşı koymaya çalışırken “özgür ve açık Hint-Pasifik” konsepti daha sonra Amerikan stratejisine dâhil edildi. Abe ayrıca görevdeyken Çin’i dengeleyebilmek adına ABD, Avustralya ve Hindistan’ı içeren Dörtlü (QUAD) grubunu ilk kuran kişi oldu.

*****

Oktay KÜÇÜKDEĞİRMENCİ

67 Yaşındaki Japonya Başbakanı Shinzo Abe, 8 Temmuz Cuma günü ülkenin batısında yer alan Nara kentinde, 10 Temmuz Pazar günü ülkede yapılacak olan parlamento üst meclisi seçimleri için kampanya konuşması yaptığı sırada silahlı bir kişi tarafından vurulduktan sonra kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.

Olayın hemen ardından saldırgan tutuklandı ve soruşturma başlatıldı. Japon medyasına yansıyan haberlere göre saldırgan 41 yaşındaki Tetsuya Yamagami ve 2000’li yıllarda Japon Deniz Öz Savunma Kuvvetleri’nde üç yıl görev yapmış.

Shinzo Abe ilk kez başbakanlık görevini 2006 yılında üstlendiğinde 52 yaşındaydı ve bu görevi üstlenen en geç Japon başbakanı olmuştu. Değişimin ve gençliğin bir sembolü olarak görülüyordu, ama aynı zamanda doğuştan seçkin, muhafazakâr bir aile tarafından yetiştirilen üçüncü nesil bir politikacı kimliğine sahipti. Pek çok skandallar ve anlaşmazlıklar neticesinde çalkantılı geçen ilk başbakanlık dönemi Abe’nin 2007 yılında aniden istifasıyla sona erdi. Her ne kadar istifasının nedenini ilk olarak politik nedenlere bağlamış olsa da, daha sonradan ülseratif kolit teşhisi konan bir sağlık problem nedeniyle istifa ettiğini kabul etmişti. Sağlığına kavuştuktan sonra politikaya geri dönen Abe 2012 yılında ikinci kez başbakanlık görevine getirildi. Japonya’da 2011 yılında yasanan deprem ve tsunami afeti ve ardından gelen Fukushima’daki nükleer felaketinin etkilerini yaşanırken, Abe ‘Abenomics’ adlı bir plan sundu.

Japonya ekonomisini canlandırma planı büyük hükümet harcamalarını, büyük parasal genişlemeyi ve bürokrasiyi azaltmayı içeriyordu. Abe ayrıca işyerlerini ebeveynler, özellikle de anneler için daha dostane hale getirerek ülkenin doğum oranını artırmaya çalıştı. Japonya’nın aşırı gerilmiş sosyal güvenlik sistemindeki boşlukları kapatmak için tartışmalı tüketim vergisi artışlarını zorladı. Referomlarla ilgili bir miktar ilerleme yaşanmış olsa da, ekonominin daha büyük yapısal sorunları devam etti. Deflasyonist ortam varlığını sürdürdü. 2020 yılının başında Çin’de başlayıp dünyaya yayılan koronavirüs salgını nedeniyle Abe’nin yıldızı da ülke içinde azalmaya başladı.

Görevdeyken ultra-milliyetçiliği Kore ve Çin’i oldukça rahatsız etti. Dahası daha normal bir savunma duruşu tasarlamayı öngören düşüncesini hayata geçirme konusunda Japon halkının önemli bir kesimini de kızdırdı. Bilindiği üzere İkinci Dünya Savaşı ve öncesi dönemde Japon militarizminin yarattığı acı hatıralar bugün Japon toplumunda militarizme dönülmesine yönelik büyük bir karşıtlık yaratmış durumda. Hatta bu durum Japonya’da daha normal bir ülke arayışı içinde olan siyasileri ve elitlerin önündeki en büyük engel olarak gözükmektedir. Neticede Abe, anayasanın 9. Maddesini değiştirmeyi başaramadı. Japon anayasasının 9. Maddesi: “Nizam ve adalete müstenit milletlerarası bir sulhu gönülden dileyen Japon milleti, halkın hükümranlık hakkı olarak harpden ve milletlerarası anlaşmazlıkları hal işinde tehdit ve kuvvet kullanmaktan, daimi şekilde feragat eder” demektedir.

Abe görevdeyken uluslararası politikada, Kuzey Kore konusunda sert bir tutum takınırken, ABD ve İran arasında daha barışçıl bir politika takip etti. Güney Kore ile çözülmemiş savaş zamanı anlaşmazlıkları konusunda sert bir çizgi izledi ve Japonya’nın pasifist anayasasını gözden geçirme planlarını uygulamaya devam etti. Amerika’da başkan Trump dönemide ‘Önce Amerika’ söyleminden ABD ile olan ittifakını koruyabilmek adına Trump ile yakın kişisel ilişkilere önem verdi. Ancak sonuçlar pek de umduğu gibi olmadı. Trump Japonya’yı ülkede konuşlandırılan ABD birlikleri için daha fazla ödemeye zorlamaya istekli davrandı.

Abe altı ulusal seçim kazandı ve Japonya’nın savunma rolünü ve yeteneğini ve ABD ile güvenlik ittifakını destekleyerek sağlam bir zeminde tuttu ve aynı zamanda okullarda vatansever eğitimi hızlandırdı ve Japonya’nın uluslararası profilini yükseltti. Görev süresi normal olarak 2021 sonunda dolacak olmasına rağmen Abe ülseratif kolit nüksü nedeniyle Ağustos 2020’de ikince kez istifa etti.

Saldırının Japonya’daki İlk Yansımaları

Abe suikastının ülkedeki yansımaları, özellikle politikacılar, iş dünyası liderleri ve seçmenlerin ifadelerinde kendini buldu. Abe’nin daha önce liderliğini yaptığı ve şu anda iktidar partisi olan Liberal Demokrat Parti (LDP) ve ana muhalefetteki Japonya Anayasal Demokrat Partisi üyeleri, şiddetin hiçbir koşulda kabul edilemez olduğunu ve olaya öfkeli olduklarını dile getirdiler. LDP’nin Politika Araştırma Konseyi Başkanı Sanae Takaichi, eski başbakanın öldüğü ilan edilmeden önce, ‘Bu kesinlikle affedilemez bir siyasi terör eylemidir’ dedi. LDP’nin küçük ortağı Komeito’nun lideri Natsuo Yamaguchi yaptığı açıklamada ‘Konuşma özgürlüğünün şiddetle kapatılması olmamalı’ dedi.

Japon politikacıların yanı sıra, iş çevreleri de suikastle sarsıldı. Ülkede birçok şirket lideri, Japonya Merkez Bankası tarafından cesur parasal genişleme, cömert mali harcamalar ve kuralsızlaştırma öngören ‘Abenomics’ politika paketiyle tanınan eski başbakanla yakın bağlara sahipti. Keizai Doyukai olarak bilinen Japonya Şirket Yöneticileri Derneği başkanı Kengo Sakurada yaptığı açıklamada ‘Bu, Japonya demokrasisine ciddi bir meydan okuma. Bu affedilemez’ dedi. Japon seçmeler ise 11 Temmuz Pazar günü yapılması planlanan üst meclis seçimlerinin planlandığı gibi yapılıp yapılmayacağı konusunda endişeliler.

Saldırının Amerika’daki Yansımaları

Amerikan hükümeti 8 Temmuz Cuma günü yaptığı açıklamada, eski Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin suikast sonucu hayatını kaybetmesinden dolayı derin üzüntüsünü dile getirerek, iki ülke arasındaki ittifakın bir “şampiyonu” ve şu anda bölgesel güvenlikte kilit rol oynayan bir fikir mimarını kaybetmekten üzüntü duyduğunu dile getirdi. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden ise yaptığı açıklamada “Japonya’nın eski başbakanı olan arkadaşım Abe Shinzo’nun kampanya sırasında vurularak öldürüldüğü haberi beni hayrete düşürdü, öfkelendirdi ve derinden üzdü. Bu Japonya için bir trajedidir” dedi. Biden ayrıca “şiddet içeren saldırıların asla kabul edilemez olduğunu” ve “ABD’nin bu acı anında Japonya’nın yanında” oldugunu belirterek, eski basbakanın ailesine taziyelerini iletti. Amerikan Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ise saldırıyı “Bu şok edici. Kendi içinde son derece rahatsız edici” olarak nitelendirdi. Blinken “Başbakan Abe, özgür ve açık Hint-Pasifik vizyonu ittifak işbirliğimizzi yeni zirvelere taşıyan küresel bir lider ve sarsılmaz bir müttefik ve ABD dostuydu” açıklamasında bulundu.

Ağustos 2020’de henüz başbakanlıktan istifa etmeden önce ülkenin en uzun süre görevde kalan başbakanı olarak Abe, Japonya’nın savaş sonrası döneminin pasifizmini aşındıracağına dair kamuoyunun tepkilerine rağmen, Japonya’nın Öz Savunma Kuvvetlerinin ABD ile olan ittifaktaki rolünü genişleten yeni güvenlik yasasısını ilerletmişti. Her iki ülke de Çin’in özelde Doğu Asya, genelde Asya-Pasifik bölgesinde artan gücü ve etkinliğine karşı koymaya çalışırken “özgür ve açık Hint-Pasifik” konsepti daha sonra Amerikan stratejisine dâhil edildi. Abe ayrıca görevdeyken Çin’i dengeleyebilmek adına ABD, Avustralya ve Hindistan’ı içeren Dörtlü (QUAD) grubunu ilk kuran kişi oldu.

Saldırının Çin’de Yansımları

Abe’nin hayatını kaybetmesinin ardından Tokyo’daki Çin büyükelçiliği yaptığı açıklamada Abe’nin hayatını kaybetmesi nedeniyle yasını tuttuklarını ifade ederek ailesine başsağlığı mesajını iletti. Öte yandan Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüzü Zhao Lijian 8 Temmuz Cuma günü yağtığı basın açıklamasında Abe’nin iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine önemli katkılarda bulunduğunu söyledi. Çinli uzmanlar, Abe’ye yönelik saldırının Japon siyasetini ve uluslararası toplumu gözden geçirebileceğini söylemektedirler. Çinli uzmanlara göre Japon sağ kanat kuvvetleri bu olayı Japon siyasetinde muhafazakâr dönüşüm eğilimini ilerletmek için kullanabilirler ve Abe’nin destekçileri “özgür ve açık Hint-Pasifik” ve diğer politikalarını teşvik etmeye devam edeceklerini ve bunun da Kuzeydoğu Asya jeopolitiğine bir takım riskler yaratacağını düşünmektedirler.

Abe’ye yapılan suikastı İkinci Dünya Savaşsı’ndan bu yana Japonya’da meydana gelen en büyük olay olarak tanımlayan Çinli uzmanalara göre, bu saldırı kesinlikle aşırı Japon sağını kışkırtacak. Üst meclis seçimlerinden önce Abe’nin ölümünün LDP muhafazakâr güçlerinin daha fazla kazanması için bir sembol olarak hizmet edebilir. Yine Çinli uzmanlar her ne kadar şu anda Japonya’nın bölgesel dinamikleri kökten değiştirme potansiyeli olmadığını düşünseler de, Abe’nin ölümünün aşırı Japon sağını popülist, yabancı düşmanı ve hatta aşırı siyasi hedeflere yönlendirebileceğinden endişe duymaktadırlar. Çinli analistler ve uzmanlar, bir zamanlar Çin-Japonya ilişkilerinin gelişmesine önemli katkıda bulunan, ancak daha sonra bu başarıları paramparça eden bir politik figür olarak gördükleri Shinzo Abe’nin bu yüzyılda Japon siyasetinin en yeri doldurulmaz figürlerinden biri olduğuna inanmaktadırlar.

Saldırının Uluslararası Yansımaları

Shinzo Abe’ye yapılan saldırının uluslarası gündemde adeta bir şok etkisi yaratırken, pek çok ülke ve lideri yaptığı açıklamalarla eski Japonya Başbakanı Shinzo Abe’ye yapılan saldırıyı kınayarak, Japonya’nın yanında oldukları mesajları ve taziyelerini ilettiler. İngiltere Başbakanı Boris Johnson Twitter hesabından yaptığı açıklamada saldırıyı “alçaklık” olarak nitelendirerek, “Keşfedilmemiş zamanlardaki küresel liderliği birçok kişi tarafından hatırlanacak. Düşüncelerim ailesi, arkadaşları ve Japon halkıyla birlikte. Birleşik Krallık bu üzücü ve karanlık zamanda yanınızda” dedi. İran saldırıyı bir “terör eylemi” olarak nitelendirerek, “Terör kurbanı olmuş ve büyük liderlerini teröristlere kaptırmış bir ülke olarak haberleri yakından ve endişeyle takip ediyoruz” şeklide Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü tarafından bir açıklamada bulunuldu.

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern saldırıyla ilgili “şok” ifadelerini kullandı. Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron Abe’ye yönelik “iğrenç saldırı karşısından derinden şoke olduğunu” belirtti. Hindistan Başbakanı Nerandra Modi ise 9 Temmuz Cumartesi gününü Abe’ye saygı göstergesi olarak ulusal yas ilan ettiğini açıkladı. Modi ayrıca “Abe, Hindistan-Japonya ilişkilerinin özel bir stratejik ve küresel ortaklık düzeyine yükseltimesine büyük katkı sağladı. Bugün tüm Hidistan Japonya’nın yasını tutuyor ve bu zor anda Japon kardeşlerimizle dayanışma içindeyiz” dedi.

Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, “Abe’nin Avustralya’nın en yakın arkadaşlarından biri olduğunu” ve “dünya sahnesinde bir dev” olduğunu söyled’ ve “Mirası küresel bir etki, Avustralya için derin ve olumlu bir mirastı. Çok özlenecek” ifadelerini kullandı. İtalya Başbakanı Mario Draghi yaptığı açıklamada “İtalya, Japonya’ya yönelik korkunç saldırı ve onun özgür, demokratik tartışmasından dolayı perişan durumda. Abe, yenilikçi ruhu ve reformist vizyonu sayesinde son yıllarda Japon ve uluslararası siyasi yaşamın büyük bir kahramanıydı” dedi. Malezya Dışişleri Bakanı Saifuddin Abdullah, üzgün ve şok olduğunu ifade ederken, “Malezya hükümeti ve halkı, ailesine bu trajediye dayanacak güç verilmesi için dua ediyor” dedi.

Abe’ye yapılan bu suikast girişimine verilen küresel tepkilere bakıldığında, aslında görevdeyken Abe’nin başarılı bir fügür olarak Japonya tarihinde önemli bir yer edindiği anlaşılmaktadır. Abe’nin en büyük amaçlarından biri, ülkesinin İkinci Dünya Savaşı sonrasından beri uluslararası ilişkilerdeki pasif tutumunu değiştirmek ve dünya sahnesinde kendinen emin ve güçlü bir Japonya idi. Abe’nin kimi konularda Japonya’nın liderlik rolü oynamasından dolayı, bir bölgesel güç olarak kısmen ülkenin gidişatını değiştirdiği söylenebilir. Oldukça etkin bir politik figür olarak Abe’nin politikaları bugun aktif görevde olan Japonya Başbakanı Fumio Kishida’nın uyguladığı ve izlediği politikalarda da görülmektedir.

—————————————————-

Kaynak:

https://21yyte.org/tr/merkezler/bolgesel-arastirma-merkezleri/asya-pasifik-arastirmalari-merkezi/shinzo-abe-sui-kasti-ve-uluslararasi-yansimalari

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen