19-20 Yanvar (19-20 Ocak) 1990 gecesi “Turan”ın kara gecesi olarak bilinir. Bu kara gecenin yanında bir kara günümüz de 13 Şubat 2009 tarihidir. O gün, Türk Dünyasının şiir padişahı Bahtiyar Vahapzade’nin Hakkın rahmetine ulaştığı gündür. Allah, eksik Şubat’ın özünü tercih eder gibi bir büyük Türk ozanı, çağımızın Dede Korkut’u, Bahtiyar Vahapzade’yi elimizden almıştı. Karabağ faciasını içi yanarak mısralarına yansıtan bu büyük söz ustasının ne yazık ki bir bayram havasındaki kurtuluş günlerini görememesi çok üzücü ama eminiz ki bu müjdenin ona da ayan olduğu muhakkaktır.
İlk aklımda kalan 1990 yılındaki kanlı baskında uzun uğraşlar sonuncu elde ettiğimiz telefon numarasıyla ona ulaşmamız ve onun titrek ama kararlı sesindeki muhteşem duruşuna kulaklarımızın şahit olmasıydı. Bizim onu teskin edeceğimiz yerde onun bizi teselli etmesi takdire layık bir durumdu. Şurası muhakkak ki, neredeyse bir asırlık ayrılık iki kardeş toplum olan Türkiye ve Azerbaycan’ın birbirinden uzaklaşmak yerine kimsenin fark etmediği bir bağla birbirlerine yakın durması soy birliğinin de önemli bir aşamasıydı.
Onun:
“Bir ananın iki oğlu,
Bir amalın iki golu.
O da ulu, bu da ulu
Azerbaycan – Türkiye .”
dizeleri bu tespitin en anlamlı örneği olsa gerek.
Bu iki canın çok çok acılı günlerde, aralarına nifak tohumlarının atılması için şeytanî senaryoların sahneye konulması süresinde bile en ufak bir şüpheye meydan vermeyecek kadar vakur bir duruşla birbirlerine destek çıkmaları alkışlanacak, gurur duyulacak bir davranıştı.
Azerbaycan-Türkiye… Turan’ın bu mümtaz iki kolunun bütün Türk alemine manevi bir güç olarak uzanması tarihe damga vuran gelişmelerin en önemlisidir. Bir ana babadan olup ama başka coğrafyalarda ateş çemberinin içinde yaşamak zorunda bırakılan oğuzun iki müstesna cephesi hep sinsi savaşların içinde kendini bulmuştur tarihin seyri boyunca. Bizim duygularımızı bizim kadar derinden hisseden bu büyük ozanın kaybı çoğu insan gibi beni de derinden etkilemişti o yıllarda. Hakkında ciltlerce kitaplar yazılan bu Türk’ün çağlara uzanacak edebi şahsiyetinin manevi huzurunda saygı ile eğiliyor, gerçek şairlerimizden özür dileyerek bu büyük bilgenin anısı için dillendirdiğim şiirimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ruhun şad olsun Türk Atam…!
ŞUBAT’TAN GÜNÜM GİTTİ
– Bahtiyar Vahapzade’ye –
Ey Atamın kardeşi,
Bahtiyar Atam…
Sen gittin,
Şubattan bir günüm gitti.
Geceyi kovalayan
Ak günüm gitti.
Özüm gitti,
Ay Ata,
Dilimde
Sözüm gitti,
Ocakta
Közüm gitti,
Sırdaşım,
Gözüm gitti.
Ey Atamın kandaşı
Bahtiyar Atam,
Sen gittin,
Şiirin mayası gitti.
Hazarın son kalan
Sayası gitti,
Haydar Babanın
Toprağa kök salan
Kayası gitti.
Ay Ata,
Sen gittin,
Sanatın en yüce
Payesi gitti.
Ey Atamın yoldaşı,
Bahtiyar Atam,
Sen gittin,
Şeki’de dağlarım yandı,
Bakü’de göyneyen
Sağlarım yandı,
Bağrımda
Karabağım yandı.
Elim yandı,
Ay Ata…
Elim…
İçinde canım yandı.
O tayda
Vurgun’a uçtun,
Bu tayda
Anarım yandı.
Kime ne diyeyim?
Ay Ata,
Türkçemin padişahı,
Sen teki asırlık
Çınarım yandı.
Ey Atamın adaşı,
Bahtiyar Atam,
Sen gittin,
Hıyaban ziyalı oldu,
Cennette mekanın dayalı oldu.
Bir bak bize
Ay Ata,
Olan bize oldu,
Şiir yetim kaldı,
Söz yetim kaldı.
Sözünü nağmeleyen,
Kopuz yetim kaldı,
Saz yetim kaldı.
Giden bizden gitti
Ay Ata,
Şubattan günüm gitti,
Kafdağının ardından,
Korkutdey ünüm gitti.
Ey Türkistan’ımın Korkut Atası
Bahtiyar Atam,
Ülküme yön veren,
Yolun nerede?
Gülistana canı yanan
Canın nerede?
Yürekten bakışın,
Güle dokunuşun
Nerede?
Ay Ata,
Yunus gibi çağlar delen
Sesim nerede?
Türkistanlı ses bayrağım
Nerede?
Aksakalım,
Öğretmenim,
Nerede?
Ey Türkün Bilge Atası,
Azerbaycan’ımın
Tok sesli,
Şehriyar Atası,
Sen gittin
Yarım gitti.
Hülyamı barındıran,
Sevdamı arındıran
Devletim,
Varım gitti.
Yer eyle
Ay Ata,
Makamında
Bir balaca
Yer eyle…
Tut elimden,
Apar beni
Ay Ata,
Dünya ateş,
Yakar beni
Ay Ata…
Ardahan-Şubat 2009