Tarpitten Yeni Tertibe

Son otuz yılın popüler kültürü kültürel iktidar kurdu, bunu görüyoruz. Zimamdaranın buna meydan okuyabilmesi için kuvvetli bir kültür muhalefeti oluşturması lazım. Bu henüz başarılamadı. Uzak olmayan bir geçmişte görgü, telaffuz, takım elbiseler, kütüphaneler, bu tür şeyler önemliydi. Bugünkü ucuz romantizm yerine Ben Hur’u, Rüzgar Gibi Geçti’yi falan izliyorduk, dünyaya dönüp baktığımızda Avrupa sosyal demokrasisi, Amerikan refah devleti gibi usturuplu modeller vardı. Ama her şey bir şekilde değişti, buharlaştı. Bilgi çağına girdiğimizi düşünürken dünya kendini bir tarpit, zift çukuru içinde buldu.

Bugünün metalaşmışlığını, yığınlaşmayı, lakayt, disiplinsiz davranışlarını şekillendiren şey para. Asli değer tarihte hiç olmadığı kadar para olunca insani değerler beş para etmiyor. Badiou’nun para hakkında söylediği şey neydi? Para rekabet rejimi doğuruyor ve bir şiddet kaynağı haline geliyor diyor.

Paranın şekillendiremediği dayanışmacı, hürmetkâr bir insan modeli oluşturmalı. Realitede böyle insanlar giderek azalıyor. Her şeyden önce bilgiyi insani değerlerle eşleştirip yeniden tanımlamamız gerekiyor. Bunu tedavüle sokmamız, bir tür özel bilginin para ikamesi olması gerekiyor. Şehirde paranın geçmediği, tedavülünün olmadığı alanlar da oluşturmak lazım.

Eskilerde asli değer para değildi, merkezde değildi. Bizde neler vardı mesela? Bir İstanbul kültürü vardı. Şevket Eygi eski İstanbul kültüründe en çok kullanılan kelimelerden birinin “efendim” olduğunu söyler. Nasılsınız efendim?.. Teşekkür ederim efendim… Saat kaç efendim?.. Saat on efendim… İstanbullu insanlara teşekkür etmeyen Allah’a şükretmemiş gibi olur hadisini bilir, bu yüzden eski kimseler çokça teşekkür ederdi. Lakin teşekkür derken câli, yani yapmacık hareket etmez, içinden gelir, teşekkür etmesi gerektiğini bilir ve onun için teşekkür eder diyordu. Burada önemli bir bilgi var. İki üç kişi söylemese bunlar belki tamamen unutulup gidecek. Çünkü hafızamız hiç de güçlü değil bizim.

Geçmişi, tarihi bilmeden bir şey kuramayız. Hristiyan Roma imparatorluğunda kadınların mülk sahibi olmasına istisnalar dışında izin verilmiyordu, İslam mülkü tanıdı; Roma ve Pers kültüründe şahitlik yoktu. İslam kadınların şahitliğini, miras hakkını, boşanma hakkını tanıdı. Gelişme yönünü de gösterdi. Özellikle buradan bir inşa çıkarmak lazım.

Galiba Vav Tv’deydi. Sadettin Ökten’e babanızdan öğrendiğiniz en önemli şey neydi? diye bir sual geldi. “Ciddiyet” diye cevap vermişti. Bizim bazı münevverlerimiz için evlat yetiştirmek meşakkatli bir iş oldu. Birçoklarının çocukları farklı farklı yollara girdi. Celalettin Ökten’i bu meselede de takdir etmek gerekir. Bu ad koyma, isimlendirme hususunda şunu da söylemek lazım. Yeni açılan üniversitelerden birisine yaşayan siyasetçilerin ismi yerine Sadettin Ökten ismi verilebilir. Bir üst kültürü meydana getirebilmek için eski bir taş plak gibi geçmişin kutlu sadasını bize duyuran Ökten veya Dr. Ali Kemal Başaran gibi uluları tekrar dinlememiz gerek. Aslında bununla ne dediklerinin ötesinde nasıl dediklerini kastediyorum. Asıl üzerinde durulması gereken bilgi alanı bu çünkü.

Yazar
Mustafa ATASOY

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen