Toplumda sadece zayıfları, dezavantajlıları, örgütlenemeyen ücretliyi, emekliyi, alt ve orta sınıfları baskılayan ekonomik program yapılmaz. Yapılsa da yürümez, yürüdüğü iddia edilse de sonuç alınamaz. Buyurun sadece bir aylık enflasyon yüzde 5 geliyor, ona da toplumun önemli bir bölümü ‘acaba’ diyerek bakıyor. Bu haliyle doğru olsa bile, iki yıla yakın süredir yürütüldüğü bilinen bir ekonomik programın sonucu olarak emekli, işçi, memur, asgari ücretliler yılbaşında ücretlerine yansıtılan enflasyonun çok altında kalan artışın bile yüzde 40’ını daha ilk aydan kaybediyor.
Bırakın yıllardır yapılması beklenen ve geciken yapısal reformları, ülkede, dışa açık bir ekonomide başarılı olması beklenen bir ekonomik programın açık ve inandırıcı bir siyasal ve sosyal içeriği olmalıydı. Bu sosyal ve siyasal içerik aksayan ve sorunlu alanlarda evrensel normlara, kurumsal yapılara, hukuka dönüşü, şeffaf ve daha etkin, denetlenebilir bir yönetim tarzını, temel haklar ve özgürlüklere vurguyu ve vergide, fedakarlıkta ve gelir dağılımında adaleti öne çıkarmalıydı. Bunlar yapıldıysa eğer şapka çıkaralım ama nerede!..
Bunlar yapılmadığı sürece yapılan şey kendi kendimizi kandırmaktan başka bir yere gidemez.
Dışa açık bir ekonomide (ki dünyada böyle olmayan bir iki ilkel örnek dışında bütün dünya öyledir) bir ekonomik programın başarılı olması için içerde alınan mali, parasal ve diğer makro ve mikro ekonomik tedbirlere ek olarak dünyanın size olan bakışı ve ilgisi de değiştirilmelidir. Yabancı sermaye başka türlü gelmez, gelmiyor. Uygun kredi de gelmiyor, önemli ülkelerden yabancı konuklar da, hatta kişi ve ziyaret başına bin doların üzerinde harcama yapan turist de…
Bunu nasıl başaracağız? Maliye Bakanı bu konu ile neden ilgilenmez? Siz hiç sayın bakanın belli kesimler için acı ve ağır önlemler içeren ekonomik programını açıkladığı günden bu yana, neredeyse iki yıl olacak, çıkıp hiç yukarıdaki hususlarda, içerde olan bitenler hakkında, iki tane akılda kalır cümle kurduğunu hatırlıyor musunuz? Bizim ülke ve toplum olarak, bir bakanın daha önce UBS, Deutche Bank ve Merrill Lynch’te çalışmış olma ve yabancı banka çevrelerinde tanınır olmasının bir ekonomik programın başarılı olması için tek başına yeterli olmayacağını gereksiz yere tecrübe etme lüksümüz yok.
Sayın Bakan, Londra ve New York’a yaptığın peş peşe ziyaretlerden birini yapma ve gel biz üniversitedeki tarafsız akademisyenlerle kamuoyuna açık bir toplantı yap. Bize de sorun bakalım ülke ve ekonomik programımızın başarısı veya başarısızlığı üzerinde biz ne düşünüyoruz? Sayın Bakan, son olarak parti içinden gelmediğin bir bakanlığı icra ederken partini ve particiliği bir kenara bırakmış olarak partisizlerle de bir toplantı, bir görüşme yap. Sonra git, ülkemin hocalarının fikrini aldım, şunları, şunları da yapmak lazımmış diyerek asıl görev yaptığın kurullarda daha güçlü konuş…
Bu satırları akademik ve profesyonel kariyerimin hiçbir adımı ve aşamasında hiçbir siyasi referans ve destek, hiçbir kişi, grup, network, teşkilat, tarikat, cemaat veya locaların Oluru veya desteğini almamış, buna ihtiyaç duymamış, siyasi ve örgütlü ağlara yaklaşmaları her zaman akademik kariyere ve mesleğe ihanet olarak görmüş biri olarak yazıyorum…
Prof.Dr. Ahmet ÖZTÜRK
İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi