Trump, Gazze, Osmanlı, Atatürk ve Dedelerim Üzerine

Doğrusu ben ne dış politika uzmanıyım ne de siyasetçiyim. Ama ABD başkanının söylemlerinin dünya için çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Hem dünya hem de bölgemiz için. Türkiye yirmi yıl öncesinde Avrupa ve Doğu Avrupa bölgesi içinde sayılırken, Orta Doğu ülkemizin güneyinden başlarken son 20 yılda ne yazık ki Orta Doğu bölgesi oldu. Rahmetli İhsan Sabri Çağlayangil’e atfedilen bir söz vardır; Siz Orta Doğu’ya ne kadar girerseniz, orası da size girer diye, çok doğru.

Orta Doğu kaybedilen Birinci Dünya Savaşı sonrası mecburen bizden çıkmış ve Misakı Milli sınırları dışında kalmış bir bölge. Tehcirde görevli dedem Hüseyin Halit Bey, görev sonrası 1915’de Beyrut’tan gemiye binip İstanbul’a gelmişti. Dedemin büyük dedesi İstanbul ile İskenderiye arasında gemi çalıştırıyormuş (Kalyonculuğumuz aslında daha eskidir), büyük dedem yolda vefat edince kıyıya yanaşıp Lübnan Baalbek’te Osmanlı Kabristan’ına defnedilmiş.

Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin ve Gazze ilk beş Cumhurreisimizden dördünün savaştığı bir yerdir, rahmetle andığımız bu büyük insanlar; başta M. Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Cemal Gürsel ve Cevdet Sunay’dır. Hatta Gürsel ve Sunay bu cephede İngilizlere esir düşmüştür. Atatürk Yedinci Ordu komutanlığını 1 Eylül 1918’de Nablus’ta devralmış, Gazze ve Filistin Cephesinde direk İngilizlerle savaşmış, sonra da Yıldırım Orduları komutanı olarak Filistin Cephesini idare etmişti. Albay İsmet Bey ise Üçüncü Kolordu komutanı olarak 1917’de doğrudan Gazze’de Birüssebi Savaşı’nda İngilizlere karşı Gazze müdafaasını yapmıştır. Yani Türkiye olarak biz nerede olursak olalım oralarla ilgimiz kesil(e)mez. Kayınpederim Albay Ali Rıza Köker 1973-1974 yılları arasında Beyrut Büyükelçiliğinde Askeri Ateşe iken eşim Alev orada Fransız okuluna gitmişti. 25 yıl önce Suriyeli asistanımız Zakwan Kayali istediğinde ülkesine gidip geliyordu. Lübnanlı asistanımız Osman EL Jundi, haftasonları Hatay’dan 25 ABD Doları fiatla taksi dolmuşa binip, 2-3 saatte Beyrut’taki ailesinin yanına gidip dönebiliyordu. Zakwan şimdi nerede bilmiyorum ama Osman TC vatandaşı oldu, çok güzel çocukları var, onları yetiştiriyor. Suudlu asistanımız Ayman İskandarani ihtisas sonrasında ülkesine döndü ama kızları üniversiteyi İstanbul’da okuyor. Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi profesörü sayın Aykut Mısırlıgil hocam İskenderun’dan yanındaki gezi arkadaşları ile sahilden Lazkiye, Beyrut üzerinden Akabe’ye yürüyüş turları yapıyordu.

Arap Baharı denilen, BOP denilen tehlikeli olaylar dizisi ne yazık ki bizleri bugüne getirdi. Bugün her açıdan eskisinden daha kötü, daha tehlikeli bir durum var bölgede. Suriye, Irak, Lübnan ve Filistin’in sahip olduğu sınırlar değişti. Karlı çıkan tek ülke İsrail. Türkiye’nin konumu hakkında hiç de olumlu bir gelecek düşün(e)miyorum. Yazarken üzülüyorum ama ülkem Avrupa’nın ve Gazze’nin çöpünü alan ve İsrail’in her ihtiyacını karşılayan bir ülke konumunda. Keşke bu duyduklarım gerçek olmasa. Böyle bir durumda günlük konuştuğum hastaların bazılarının sanki Suriye’yi fethettik gibi bir algıları olduğunu üzülerek görüyorum. Savaş öncesi Suriye’yi iki kez ayrıntılı gezmiştim, biz orasını o zaman fethetmiştik de farkında değilmişiz. Şimdi hiç de öyle olmadığını düşünüyorum. Ülkemizde bir çok ciddi sorun varken, kaynaklarımızın oraya insani yardım boyutu dışında aktarılmasının yanlış olduğunu düşünüyorum.

Filistinliler Trump’ın dediği gibi aralarında bizim ülkemizin de olduğu çevre ülkelere dağıtılıp, Gazze’nin İsrail için kupon arazi statüsüne getirilmesinin tarihi bir hata olacağını düşünüyorum. Çevre ülkeler, Filistinlilerin geleceği için onları almamalı. Filistinliler, Filistin Kurtuluş Örgütü kontrolündeki bölgelerde bir şekilde yerleşmeli ama bölgeden ayrılmamalıdır. Hamas, Arap dünyasının korkunç bir hatasıydı. İsrail’in eline son saldırıları ile korkunç bir koz vererek 50.000 Filistinlinin katliamına ortak oldular. Ancak ülkemin karar vericilerine, dört eski Cumhurbaşkanımızın savaştığı, ikisinin esir düştüğü tarih bilgisi ile bu bölge hakkındaki kararları konusunda basiret, liyakat ve akıl diliyorum. Suriye Savaşında yaptıkları yanlışlar ülkemize net sayısı bilinmeyen mülteciler ve büyük bir masraf olarak geri döndü. Şimdi tekrar yeni mülteciler alarak İsrail’e destek olmayalım. Bu yazıyı yazarken çeşitli yerleri okudum ama Y. Oğur’un Serbestiyet, 3 Ağustos 2024, tarihli yazısını özel olarak kaynak göstermek isterim.
Prof.Dr. Ali Fuat Kalyoncu
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Yazar
Ali Fuat KALYONCU

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen