İyiye, doğruya dair o kadar ümitsiziz ki kötüler karşısında onlardan da daha kötü olmaktan başka çareye inanmıyoruz.
Hâlbuki “emrolunduğun gibi dosdoğru ol” emrinin yanında “kâfirlerle muhatap oluyorsan yalan söyleyebilirsin” denmiyor.
Bilakis başka bir ayette “Bir kavme olan kininiz size adaletsizlik yaptırmasın, adaletli olun” deniyor.
Darülharb diye bir şey icat etmişiz. Kâfirliği, münafıklığı benimsememize bir kılıf bulmuşuz.
*****
Salih Cenap BAYDAR
Bir arkadaşım, devlet adamlarımızın başka ülkelerin yöneticilerini kandırıp tuzağa düşürdüğünü, bunun müthiş bir diplomasi başarısı olduğunu heyecanla anlatıp bunu yapanlara “helal olsun” diye bir mesaj atmış.
Acaba “helal” olur mu diye düşündüm!
Şu laf bizim atasözümüz: “Dinsizin hakkından imansız gelir“.
“Dinsiz” ile mücadele edenin “imansız” olmasını hoş ve hak görüyoruz.
Bizden birinin “kâfirle” mücadele ettiğine inanıyorsak, kafirden daha kafir olmasını, münafıklığın alametleri olan yalan söylemek, sözünde durmamak, emanete ihanet etmek gibi fiilleri işlemesini alkışlıyoruz!
İyiye, doğruya dair o kadar ümitsiziz ki kötüler karşısında onlardan da daha kötü olmaktan başka çareye inanmıyoruz.
Hâlbuki “emrolunduğun gibi dosdoğru ol” emrinin yanında “kâfirlerle muhatap oluyorsan yalan söyleyebilirsin” denmiyor.
Bilakis başka bir ayette “Bir kavme olan kininiz size adaletsizlik yaptırmasın, adaletli olun” deniyor.
Darülharb diye bir şey icat etmişiz. Kâfirliği, münafıklığı benimsememize bir kılıf bulmuşuz.
Kur’an’da dârülharb diye bir şey geçmiyor. Dârulharb ve dârulküfr gibi tabirler tabiin döneminden itibaren kullanılmaya başlamış.
Müslüman olmayan bir hükümdarın egemen olduğu yerler ve Müslümanlarla gayrimüslimler arasında henüz barış akdedilmemiş olan memleketler İslam hukukunda Darülharb sayılıyor.
Hanefîlere göre dârulharb, gayrimüslim liderlerin emirlerinin yürürlükte olduğu ülke.
Mâlikîlere göre dârulharb, gayrimüslimlerin hukukunun icra edildiği ülke.
Şafiîlere göre dârulharb, gayrimüslimlerin sulh antlaşması yapmadan istila ettiği ve daha önce dârulislâm olmayan yerler.
Hanbelîlere göre dârulharb, gayrimüslimlerin hukukunun hâkim olduğu ülke. *
Almanya’da çalışırken dini bir cemaate mensup bir dönerci ile tanışmıştım.
Bu adam, kendi sattığı döneri haram diye yemiyordu. Tezgâh altında bira bulunduruyor, isteyene satıyordu. Dükkânda bir de müşterilerin dönerin yapılmasını beklerken oynadıkları bir kumar makinesi vardı.
Adama soruyordum:
– Neden alkollü içecek satıyorsun?
– Darülharbdeyiz…
– Neden kumar oynatıyorsun?
– Darülharbdeyiz.
– Bu sattığın döner haramsa biz müslümanlara niye satıyorsun?
– Darülharbdeyiz.
Arkası da geliyordu:
Faizli kredi çekebilirsin. Çünkü darülharbdesin…
Yalan beyanda bulunup Alman devletini dolandırabilirsin. Çünkü darülharbdesin…
Sigorta kurumlarını istismar edebilirsin… Çünkü darülharbdesin…
Ne “yarayışlı” bir buluş değil mi? Acaba kapsamı genişletilebilir mi?
E Türkiye dediğin de bir İslam devleti değil neticede!
O zaman Türkiye de darülharb oluyor!
Ve cehennemin kapıları açılıyor:
Rüşvet alıp verebilirsin. Çünkü darülharbdesin…
Devleti soyabilirsin. Çünkü darülharbdesin…
Yalan beyanda bulunabilir, tefecilik yapabilirsin. Çünkü darülharbdesin…
Muhasebecinle sahte kayıtlar oluşturup vergi kaçırabilirsin. Çünkü darülharbdesin…
Menfaatin için başkasına iftira atabilirsin. Çünkü darülharbdesin…
Sahtekârlar ülkesine hoş geldiniz…
Omurgasızlığın, kâfirliğin, münafıklığın, sahtekârlığın, menfaatperestliğin, değer tanımamanın kılıfı darülharb!
Bu yüzden Müslümanlar bütün dünyada yalancı, düzenbaz, sahtekâr, güvenilmez, kaypak, omurgasız kimseler olarak tanınıyorlar.
Ben Müslümanların benimsediği bu anlayışının kaynağının Allah olduğuna inanmıyorum.
Böyle aşağılık bir anlayışın kaynağı Hz. Muhammed’in hayatı ve uygulamaları olamaz.
Böyle bir “din anlayışının” kaynağı olsa olsa şeytanın ta kendisi olabilir.
Müslümanların, şeytanın bu tuzağından kurtulması için dua ediyorum.
* https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/224384
——————————————————
Kaynak:
https://www.fikircografyasi.com/makale/darulharb