Mümtaz Turhan ve Niyazi Berkes’e Göre Türk Modernleşme Meselesi[i]
Recep FIRAT[ii]
GİRİŞ
Türk modernleşmesi, Batı medeniyetlerinin çok daha önceden yaşadığı büyük değişimden içerdiği nitelikler, karşılaştığı sorunlar ve temelinde yatan nedenler dolayısıyla ayrılırken, oldukça dikkat çekici unsurları da içerisinde barındırır. Gerek Mümtaz Turhan gerekse Niyazi Berkes bu yönde araştırmalarda ve değerlendirmelerde bulunmuş sosyologlardır.
MÜMTAZ TURHAN
Ülkemiz için sosyal bilimci kadrolarından önemli bir tanesini dolduran Mümtaz Turhan; kalkınma, kültürel değişim/başkalaşım, batılılaşma gibi meseleleri inceleme alanına almış, eğitimin önemini her daim vurgulamış ve Batı indeksli bir modernleşmenin değerlendiricisi konumunda bulunmuştur.
Mümtaz Turhan’ın Türk modernleşmesi meselesine yaklaşımı
Modernleşme, esasında toplumun kültürünün çağa uygun biçimde başkalaşmasını içerir. Mümtaz Turhan için kültür, bir toplumu diğer toplumlardan ayıran özel bir yaşam biçimidir ve içerisinde toplumda var olan her türlü bilgiyi, toplumsal ögeleri, değer yargılarını, normları vb. barındırır. Ona göre kültür ne demekse medeniyet o demektir. Bununla birlikte kültürün milletlerarası bir durumu olduğunu da belirtir. Turhan’a göre, medeniyet uluslararası ortak değerler barındıran kültürel alışverişlerde çok daha aktif bir şekilde gelişme gösterir. Bunu da Avrupa medeniyetinin durmadan gelişme sağlamasını örneklendirerek açıklar. Her ne kadar milletlerarası ortak kültürel değerlerin oluşabileceğini ve bunun da milletler için bir kazankazan durumu olduğunu belirtmiş olsa da her kültürün orijinal bir yanı olduğuna da değinmeyi ihmal etmemiştir. Ona göre kültürler bir defalıktır ve diğer kültürlerle olan ilişkileri sonucu edindiği değer ve yeniliklere rağmen her daim milli ve bağımsız bir durumu mevcuttur (Oğuz, 2012).
Mümtaz Turhan, kültüre eklenen yeni unsurların, toplum bireylerinin geneli için faydalı olmadığına, dolayısıyla bu unsurların toplum içerisinde kolayca kabul görmeyeceğine ve yaygınlık kazanmasının zor olacağına vurgu yapar. Hatta kültüre eklenen yeni ögelerin, eskilerinden daha yararlı olsalar dahi kültürün temsilcisi toplum tarafından terk edilebileceğini belirtir.
Turhan’a göre kültürün başkalaşımı, başka bir kültürle karşılaşma halinde gerçekleşmiştir. Fakat burada devlet eliyle kültür aktarımı yapılmasının toplum ile kültürün uyumsuzluk içerisine girmesine sebep olduğunu aktarmıştır (Kıvrak, 2018).
Turhan’a göre Türk modernleşmesi öncüsü aydınlar olmalıdır. Aydın grup; bu prosesi planlayan olmalı, bu yönde kurumları organize etmeli yahut baştan yaratmalı, ekonomik anlamda bir atılım dahi sağlamalıdır. Turhan’a göre aydın kesim modernleşmenin yolunu yapmalı, millete ise o yolda yürümek kalmalıdır. Tersi durumda modernleşmek daha da vahim bir neticeyle bitebilir (Turunçkapı, 2010).
Mümtaz Turhan, Osmanlı’da var olan modernleşme arayışlarını; herhangi bir sonuç vermeyen ve günü kurtarmak maksatlı on dokuzuncu yüzyıla kadar gerçekleştirilen faaliyetler, Üçüncü Selim dönemi ve köklü değişimlerin devlet eliyle zorunluluklara bağlı olarak topluma yansıtılmaya çalışıldığı, İkinci Mahmut’tan günümüze kadar olan dönem şeklinde üç devirde incelemiştir (Turhan, 2015). Modernleşme hususunda Turhan’ın, daha çok Atatürk ilkeleri, bilim ve bilim çevresinde gelişen eğitim ile köye ve köylüye dair modernleşmenin temelindeki sorunların çözümüne dair anlayışını irdelemek doğru olacaktır.
Turhan, modern esasları benimsemiş bir millet olmanın Batılılaşmaktan geçtiğini belirtmiştir. Bu yönde yapılacak kültür alışverişi toplumu deforme etmeyecek, aksine daha da ileriye taşıyacaktır. Çağdaş toplumların bilgi-birikimini, bilimini özümsemek ve bu bilimsel veriler ışığında aydınlar yetiştirmek Turhan’a göre en doğru olanıdır. Bu sebeplerle Cumhuriyet dönemi inkılaplarına ayrı bir atfetmiştir. Gelişmiş toplumların bilimini alırken, milli kültürümüzü korumanın da daha kolay olacağını, milli kültüre bilimsel bir etki katacağımızı anlatmıştır. Bunu da Japonya ve İsrail örnekleriyle açıklamış ve Batı’nın dini motiflerini benimsememiş toplumlarda da Batı’nın medeniyetinin işe yarar olduğunu göstermiştir. Aynı biçimde İslamiyet’in de ilim konusunda pozitif bir düşünceye hâkim olduğunu belirten Turhan için -denilebilir ki- bilimsel ve medeni ilkeler evrenseldir.
Mümtaz Turhan için bilim modernleşmenin esasıdır. Temelinde bilim olmayan bir toplumun modernlik kazanması mümkün değildir. Bu bağlamda bilimi almakla iş bitmemekte, bilimin özümsenmesi ve halka indirgenmesi gerekmektedir. Turhan bu yönde nitelikli aydınların yetiştirilmesi gerekliliğini vurgulamıştır. Ona göre, dönemin aydın sayısı az olmakla birlikte bu sayının yine çok küçük bir kısmı nitelikli olarak betimlenebilirdi. Aydın kitlenin işlerlik ve nitelik kazanması için eğitime vurgu yapan Turhan, bilinçli ve dizgesel bir eğitim sistemiyle bunun gerçekleştirilebileceğini belirtmiştir. Okur-yazar bir kitle yaratmakla toplumun bilimselliğe varamayacağını da aktarmıştır. Ona göre bilim, öğrenciye en temelden yani ilköğretim aşamasından verilmeye başlanmalıdır. Böylelikle bilimin bireyde bir yerleşmişliği olacaktır.
Turhan, ülke kaynaklarının aydın kesimler yaratmak için kullanılması gerekliliğine değinmiştir. Bu bağlamda müreffeh toplum yaratmanın koşulunu buna bağlamış, yurt dışına öğrenci göndermeyi önemsemiş, eğitim kurumunun ve yapısının revize edilmesi gerekliliğini vurgulamıştır. Nitelikli bilim insanları oluşturmanın yollarını aramış, bilim enstitüleri açılmasını ve bu enstitülerin yaygınlaştırılmasını istemiştir.
Köye ve köylüye de modernleşme meselesi bağlamında değinen Mümtaz Turhan, özellikle Erzurum yöresinde yaptığı araştırmalarla köylünün içerisinde bulunduğu durumun, modernleşmeye dair tutumlarının, köylünün eğitiminin ve köylerin bir küme halinde sosyoekonomik değer yaratma ihtimalinin üzerinde durmuştur.
Turhan, tahmin edilenin aksine köylünün maddi odaklı yenilikleri benimsemeye açık olduğunu belirtmiştir. Bunun yanı sıra manevi değişimlere oldukça kapalı olduğunu da eklemeyi ihmal etmemiştir. Bazı maddi yenilikleri köylünün reddetmesini de köylünün yenilik unsurunun içeriğini kavrayamamasına ve bu kavrayış için yeterli alt yapıya sahip olamamasına bağlamıştır. Kırsalda yaşayan vatandaşta bu açığı kapatmak için Köy Enstitüleri’nin yetersiz olduğundan bahsetmiş, bunun yerine her kırk köyü içine alacak, içerisinde yatılı-gündüzlü iki okul, ortaokul, kütüphane, kültürel faaliyetler için yapılar (tiyatro, sinema); hastane ve sağlık merkezleri yanı sıra hayvan sağlığıyla ilgilenen baytarlık işleri ile ziraat kurumu bulunan Kültür ve Sanayi Merkezleri projesini önermiştir (Turhan, 2015).
Neticede Mümtaz Turhan, Türk modernleşme meselesini farklı açılardan ele almış ve derinlemesine incelemiş bir sosyologdur. Zamanında ele aldığı modernleşme sorunlarına dair çözümlerin günümüz için devam eden bu sorunların olası çözümleriyle bağdaştığı söylenebilir. Turhan, eğitimi ve bilimi modernleşmenin temeline koymuş ve bu temel üzerinde modern bir toplum kurgulamıştır.
NİYAZİ BERKES
1935 senesinde Kıbrıs’ta doğan ve sonrasında İstanbul Erkek Lisesi’nde eğitim görüp lisans eğitimini ise İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde tamamlayan Niyazi Berkes, Cumhuriyet döneminin ilk sosyologlarından biri olmakla beraber en önemlilerindendir. Sürekli olarak Türkiye dışında çalışmalar yürütmüş ve sosyal bilimlere her daim katkı sağlamıştır.
Niyazi Berkes’in Türk modernleşmesi meselesine yaklaşımı
Niyazi Berkes, sosyolojiye dair çalışmalarının yanı sıra iktisat, tarih ve felsefe alanında da çalışmalar yürütmüş, böylelikle kapsamlı bir sosyolog olarak Türk toplumunun muhteviyatını yorumlamıştır. Niyazi Berkes’in Türk modernleşmesi meselesi üzerine analizlerini kavramak, açıklamak için onun “Türkiye’de Çağdaşlaşma” eserini özümsemek gerekmektedir.
Niyazi Berkes için “Türkiye’de Çağdaşlaşma” eseri, kültürel birtakım meseleleri sosyolojik ve iktisadi boyutlarıyla kavrayan bir çalışmadır. Eserde çağdaşlaşma kavramına değinen Berkes, kavramın laicisme denk gelen secularism kelimesi olduğunu vurgular (Berkes, 2019).
Niyazi Berkes, tarihe yönelik ilgisini de sosyolojik öngörülerinin içerisine katarak Osmanlı tarihine eğilmiş, Osmanlı toplumunu politik ve sosyal açıdan nasıl bir kuramsal kapsam içerisinde değerlendirebileceğini açıklamaya çalışmıştır. Berkes, Osmanlı toplumunun dinsellikten ziyade geleneksel bir anlayışa sahip olduğundan söz etmiş; ancak bunu, dinle iç içe geçmiş ve kutsallık kazanmış bir geleneksel anlayış olarak nitelemiştir.
Berkes’e göre topluluklar ne derece tedbiri elden bırakmamaya çalışırsa çalışsın değişim kaçınılmaz olmaktadır. Onun için hiçbir kural mutlak ve sabit değildir; her kural kendini yenileyecek unsurları içerisinde var eder. Dolayısıyla Berkes’in Osmanlı toplumu hakkındaki düşünceleri de bu ikilem üzerinde gelişmiştir. Niyazi Berkes için Türk modernleşmesi çabası, Üçüncü Selim’den günümüze gerçekleşen bir çaba olarak algılanmalıdır. Niyazi Berkes, Osmanlı toplumunun kendi içerisinde değişim ögelerini barındırdığını ifade etmiştir (Hira, 2018). Berkes’in “Osmanlı’da neden devrim olmadı” sorusuna yönelik cevabı da bu anlayışında gizlidir. Osmanlı toplum yapısının git gide bozulması, devletin sisteminin işleyişinde büyük aksaklıklar meydana gelmesi neden bir devrim yaratmamıştır sorusuna Berkes; farklı çıkar gruplarının varlığı ile yanıt vermekte ve bu gruplar ile kimselerin gerici bir tutum sergileyerek ıslahatların amaca ulaşmasına engel olmaya, dolayısıyla olası bir devrime sebep olabilecek unsurları yok etmeye çabaladıklarına dikkat çekmektedir (Berkes, 2019).
Modernleşme yönündeki faaliyetlere karşı gelen unsurları daha detaylı ele alan Niyazi Berkes, modernleşme odaklı yenilikleri bağnazlık (gericilik), sefalet ve emperyalizm gibi başlıklar altında toplamış, yeniliklerin bu üç sorun ve benzerlerini yok etmeye yönelik olduğundan söz etmiştir (Hira, 2018). Bu yeniliklerin Batı odaklı olmasından da bahseden Niyazi Berkes, toplulukların modernleşme ekseninde o esnada dünyada en gelişmiş, en müreffeh, en çağdaş uygarlığı örnek alıp, öykünmesi dolayısıyla kültürel ve toplumsal anlamda birtakım sorunların -elbette- var olacağına vurgu yapmıştır (Ak, 2014).
Berkes’e göre gericilik, her toplumda görülebilen ve değişimlere karşı gelmeye yönelik tutumları içeren sosyolojik bir terimdir. Gericiliğin tek nedeninin çıkarların korunması olmayabileceğini, toplum tarafından alışkanlık haline getirilen tutumların da buna neden olabileceğini belirtir. Gericiliği de kategorilere ayıran Berkes, toplum için en kötüsünün “yobazlık” derecesinde gericilik olduğunu vurgulamıştır. Yobaz nitelemesini alan kitleler ise dini temsil eden birtakım gerici gruplar ile Avrupa’da eğitim almış niteliksiz münevver kesim olmuştur.
Berkes için bir diğer modernlik karşıtı unsur ise emperyalizmdir. Özellikle ekonomik bağlamda Avrupa ürünlerinin Osmanlı piyasasını işgal etmiş olması, Türk el ürünlerinin bu yarışa dayanamaması Osmanlı’yı ekonomik olarak çökertirken diğer yandan Avrupalı yayılımcı milletler bu durumun sürekliliğini arzulamışlar, Osmanlı’nın ekonomik anlamda ıslahatlarında sanayi kolunun gelişimine engel olmuşlardır.
Son olarak yoksulluk durumu ise emperyalizm nedenine bağlı olarak gelişen bir diğer modernleşme hareketlerini olumsuz sonuçlandıran durumdur. Gerek ekonomik gerekse politik istikrarsızlık yoksulluğu yaygınlaştırmış, halk yeniliği istese de elde etmesi maddi anlamda güç olmuştur.
Niyazi Berkes, Türk modernleşme meselesinde modernlik karşıtı unsurlara değinmenin yanı sıra modernleşme/batılılaşma yolundaki faaliyetler çerçevesinde gelişen düşünceleri de irdelemiş, çalışmalarında fikir akımlarına da değinmiştir. Osmanlı’nın kötü gidişatı durdurmak ve Batı’nın gelişmişliğine karşı bir güç oluşturup yeniden yükseliş devri devletini canlandırmak amaçlarıyla yöneldiği fikir akımları İslamcılık, Osmanlıcılık ve son demlerde Türkçülük olarak şekillenmiştir. Bu akımlar çeşitli sebeplerle gerçek kılınamamış, en nihayetinde Türkçülük akımı milliyetçilik bağlamında etkisini Türk toplumuna kabul ettirebilmiştir. Zira ne İslamcılık için geçerli bir halifelik ya da himaye altındaki İslam topluluğu kalmıştır ne de Osmanlıcılık için yeterli ve güvenilir azınlık.
Niyazi Berkes, modernleşmenin sağlanabilmesi için Batı medeniyetini tamamen Türk toplum muhteviyatına yansıtmak yerine Osmanlı’nın geleneksel kurumlarını muhafaza edip, Osmanlıcılık etrafında devleti Batı medeniyetinin bilim unsurlarıyla donatmak fikrini ileri süren Namık Kemal’i sert bir dille eleştirmiştir. Berkes, Namık Kemal’in Osmanlı’nın problemlerini doğru tahmin ettiğini ancak bu problemlere getirdiği çözümler konusunda aynı başarıyı gösteremediğini belirtmiştir.
Mümtaz Turhan gibi Niyazi Berkes’te Cumhuriyet döneminde gerçekleştirilen modernleşme hareketlerini gerekli görmüş ve desteklemiştir. Berkes’e göre, bu dönemdeki yenilik çabaları belirli kısımlarıyla önceki dönemlerdeki yenilik çabalarından keskin biçimde ayrılıyordu. Atatürk ilkeleri gereği laiklik ve halkçılıkla beraber tam bağımsızlık ilkesinin kavranması; saltanat, hilafet gibi oluşumların etkisiz kılınması modernleşmenin önünü açmıştır.
Diğer yandan rejim değişikliği ile yönetimin halk temsilinde gerçekleştirilmesi de din-devlet ayrımıyla beraber topluma getirilen yeniliklerin daha kalıcı ve daha kolay özümsenir olmasını sağlamıştır. En nihayetinde Berkes, bu iki ayrıma ek olarak Batı’nın birtakım değer yargıları ve kurumlarının, bilimsel anlayışının alınmasıyla toplumun bu eksende bir gelişim gösterdiğini ve geleneksellikten uzak bir toplumsal yapı inşasına başlandığı ayrımından söz eder.
Sonuç olarak Niyazi Berkes, Osmanlı’nın Batı’ya karşı gittikçe güç kaybetmesinden bahsetmiş, bu doğrultuda devletin eski gücüne kavuşması için gerçekleştirilen reformları incelemeye almış, bu reformların neden ve hangi etkenlerle başarısız olduğuna değinmiştir. Niyazi Berkes’in sosyolojik anlamda gösterdiği başarılı çalışmaları, Türk modernleşme meselesinin ne yönde başarıya ulaşıp ulaşmadığından ziyade modernleşme sorunlarının ne şekilde çözüme kavuşturulabileceğine dair ileriki çalışmalara ışık tutmuştur.
KAYNAKÇA
Ak, G. (2014). Türk Düşünce Hayatında Niyazi Berkes. Hacettepe Üniversitesi, Siyaset Bilimi Bilim Dalı. Ankara: H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü. Haziran 27, 2020 tarihinde
http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/2502/13be70
00-5600-4225-91e4-33264177dc65.pdf adresinden alındı
Berkes, N. (2019). Türkiye’de Çağdaşlaşma. Ankara: Yapı Kredi Yayınları.
Hira, İ. (2018). Türk Modernleşmesi: Reformdan Devrime (Niyazi Berkes). Sosyal Kültürel Araştırmalar Dergisi (SKAD), 4(7), 1-33.
Kıvrak, E. (2018, Nisan). Bir Modernleşme Reçetesi: Mümtaz Turhan’da Bilim Zihniyeti Kavramı. Uluslararası Politik Araştırmalar Dergisi, 4(1), 41-48.
Oğuz, G. (2012). Sosyolojik Yaklaşımlı Türk Milliyetçiliğinde Türk Modernleşmesi: Ziya Gökalp, Mümtaz Turhan, Erol Güngör, Yılmaz Özpınar. Marmara Üniversitesi. İstanbul: M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Turhan, M. (2015). Kültür Değişmeleri: Sosyal Psikoloji Bakımından Bir Tetkik (1 b.). Altınordu Yayınları.
Turunçkapı, H. (2010). Modern Modernleşme. İstanbul. Haziran 30, 2020 tarihinde https://tinyurl.com/yahrhv2o adresinden alındı
[i] Kaynak: https://www.academia.edu/48830010/M%C3%BCmtaz_Turhan_ve_Niyazi_Berkese_G%C3%B6re_T%C3%BCrk_Modernle%C5%9Fme_Meselesi
[ii] Recep FIRAT; Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Özel Eğitim Öğretmenliği öğrencisi; Gazi Üniversitesi, Sosyoloji mezunu, [email protected]