Kazak Şeşendik Arnav sözlerinin bir dalı da tenkittir. Kazak Halk Edebiyatında yer için, mal için ve halk için söylenen tenkitler mevcuttur.
Deve üstünde doğup, at sırtında büyüyen çoban ve avcı Kazaklar da eski dönemlerde anlatım yolu olarak tenkit-eleştiriye başvurmuşlardır. Hızlı koşan atı, kartal kuşunu daha uçmadan, koşmadan ilk bakışta tanıyan avcılar olduğu gibi kuş konusunda da uzman olan kişiler ve bunlarla ilgili efsaneler mevcuttur. İzine bakarak devenin türünü, özelliklerini söyleyen; kuzuya bakarak bin koyunun içinden o kuzunun annesini bulabilen, atların içinde bir yıl önce kaybolan kulununu tanıyıp alabilen kişilerle ilgili efsaneler de saklana gelmiştir.
Sadece yer ya da mal için değil de insan için söylenen nasihat sözler de çoktur bu türün içerisinde. Babanın çocuğunu, yaşlı birinin de yeni yetişen gençleri bu eğitici sözlerle terbiyelemesi sıkça rastlanan bir durumdur. Bu sözlerle tenkit ya da takdir etmek büyüklerin sıkça başvurduğu bir yöntemdir. Hayvancılık dışında uğraşısı olmayan, toylardan başka da eğlencesi çok az olan çevrede genç nesil yeni kavmin önündeki idealdir. İdarecilik, zenginlik ve din görevlisinin dışında ideal bir hedef olmayan memlekette şeşenlik-şairlik de gençler arasında bir ideal hedef olarak seçilmiştir o dönemlerde. Halkın tamamının şeşen olması mümkün olmadığından bu konuda yeteneği bulunanlar ön saflarda kendilerini kabul ettirmişlerdir.
Bu işe talepli genç yeteneklerin zengin ya da bey olması için cömert davranmaları, kahraman olmak için de kahramanlık göstermekten başka yollarının olmadığını dönemin şartları içinde olası görünmemektedir. “Zengin olacak çocuk değiştirmeyi, yenileşmeyi seven, biy olacak çocuk da akrabayı seven olur.” Denen söz elbette boşuna söylenmemiştir. “Elinin alımı[1] ,ayağının şalımı[2] ” sözünde de yetenekli gençlerin tecrübeli biy ve yaşlılara hediye vererek, saygı göstererek durumlarını yorumlatmaları, takdir ettirmeleri gerçeği yatmaktadır. Korkak şair veya dalkavuk şeşenlerin, “Zengini itine, biyi de atına kadar.” abartarak övdükleri her dönemde görülen hadiselerdir ama yersiz övgü ile kulağa hoş gelmeyen tenkitlerin halk tarafından benimsenmediği, kısa sürede de hafızalarından silindiği bir gerçektir. Böyle ucuz sözler “bindiyi tay, giydiği tonıyla[3]” birlikte zayıflayıp, eskiyip, unutulup gitmiştir. Bunun aksine cesurca dillendirilen eleştiri ve tenkitlerin halk hafızasında çok uzun yıllar saklandığına örnekler çokçadır.
Isık Ögiz Biy, Şerkeş Asav Biy’i misafir ettikten sonra duasını ister. Asav Biy etrafına bakarak: “Zengin olacak erin iti dikkatli, kadını mala iyi bakan, kızı güzel, oğlu da hamarat olurdu. Evinde bu dört varlığın hiçbiri yokmuş. İki sığır, bir at…Bundan fazla malın da olmaz, evinden konuk da gitmez.” Der ve şöyle bir öğütle kalkıp gider: “Kızının kalım[4] parasıyla, oğlunun haksız kazancıyla zengin olunmaz. Zenginlik kendinin dikkatli, eşinin de tutumlu olması sayesinde gerçekleşir.”
Navrızbay Biy gençken Kıpçak Moğal Biy’i misafir olarak evine davet eder. Onu ağırladıktan sonra bilgisini, zekasını eleştirmeye kalkar. O zaman Moğal Biy şöyle der:
İlimin bar eken- İlimin var imiş,
Bilimin eldekalay- Bilimini bilmiyorum.
Kağvın bar eken- Hırsızlığın var imiş,
Halkına javğın eldekalay-Halkını yaktığını bilmiyorum.
Jorğalığın[5] bar eken- Şeşenliğin var imiş,
Halkına korğandığın eldekalay-Halkını korumanı bilmiyorum,
Zattığın bar eken jarkınım-Beyliğin de var imiş ışık yüzlüm, aydınım,
Halkına kımbattığın eldekalay- Halktaki değerini bilmiyorum.
Burada yaşlı tenkitçi Moğal Biy, genç biyin ilminin hileli olduğunu ama hatip ve bey olduğunu kabul eder. Bununla birlikte aklın kuvvetli olmakla değerli olmadığını, doğru kullanılmasıyla değerli olduğunu vurgulamak ister. Eğer seçkin insanlar yeteneklerini halkları için kullanırlarsa o zaman halklarının ve ülkelerinin koruyucusu olabileceklerin şayet aklını hileli ve kendi çıkarı için kullanırsa, halkına oyun oynar, onu aldatırsa zararlı adam olmaktan kurtulamayacaklarını öğütler.
Buna benzer bir şeşendik söz de aşağıdaki örnekte gözükmektedir:
Alğanın jaksı bolsa:Abıroyunun turağı- Evlendiğin iyi olsa şeref ve vicdanının durağı,
Atın jaksı bolsa:Düniyenin pırağı[6] – Atın iyi olsa dünyanın Burak’ı,
Balan jaksı bolsa:Eki gözdin şamşırağı- Evladın iyi olsa iki gözün ışığı.
Burada da eşin iyi seçilmesi halinde, atın iyi olması halinde ve evladın iyi yetiştirilmesi halinde insanın kazançları sıralanmaktadır. Bu öğüt özellikle gençleri halkı için iyi hizmet vermeye, iyilik yapmaya, zeki ve çalışkan olmaya davet eder.
Söz ustaları ve şeşenler selamlaşırken, kendi aralarında konuşurken sık sık hatiplik söz ve şiirler kullanmışlardır. Gelenek ve görenek konulu şiirlerinde, kahramanlık ve aşk destanlarında şeşence selamlaşmanın çeşitli örneklerine rastlanır. Halk ağzından derlenen bazı eserlerde de hatiplik sanatına ait çeşitli nüshaların hafızalarda saklandığı görülür.
Ağrın Munasıp Batır fakir biriymiş. Bir gün kendi evinin önünde darı öğütürken dört, beş kişi gelip selamlaşır. Munasıp kendi durumundan utanarak onlara hitaben şunları söyler:
Tüzge şıksam batırmın[7] – Dışarı çıksam batırım,
Üyge kelsem katınmın- Eve gelsem kadınım.
Katın avruv, bala jas- Kadın hasta, çocuk küçük,
Tarı tüyip jatırmın- Darı öğütüyorum.
Menin atım Munasıp- Benim adım Munasıp,
Jürem desen jol aşık- Gideyim dersen uğur ola,
Tüsem desen üy mıvav-Kalayım desen ev işte,
Aldındağı laşık- Önündeki kulube,
Atadan kalğan kedeylik- Atadan kalan fakirlik,
Kele jatır ulasıp- Devam edip gelmekte.
Bazı şeşendik nüshalarda yukarıdaki sözlerin Dosbol Biy’e ait olduğu da bilinmektedir. Asıl olan bu sözlerin halka ait olduğu gerçeğidir. Halk, Munasıp gibi batırın, Dosbol gibi beyin evdeki işlerini gençlere örnek olarak sunar. “Dışarıda heybetli bir batır, itibarlı bir bey olsan da kendi evinde aynı hükümranlığı sürdürme. Kul gibi çalışıp, bey gibi ye, iç.” Tarzındaki öğüde dikkat çekilmiştir bu örnekte.
[1] Alım:Alıp dağıtma anlayışı, cömert.
[2] Şalım:Çabuk, yetenekli.
[3] Ton:Kürk, palto.
[4] Kalım:Başlık parası.
[5] Jorğa: Atın bir koşuş şekli. Şeşendik sözlerde çok iyi konuşan, hazır cevap anlamında mazmunlaşmıştır.
[6] Pırak: Efsanevi kanatlı at
[7] Batır: Kahraman, yiğit