Ermeni Meselesi Ve Milliyetçi Aydınlar

Bizim cenah şu günlerde Ermeni tehciri ve sonuçları üzerine imali fikir ediyor, daha doğrusu ettiğini zannediyor.

Ve bu kapsamda yapılan değerlendirmelerin çoğu veya hemen hemen hepsi Ermeni Türk karşıtlığı üzerine kurulu ve bunun dışında hiçbir meseleye değinmiyor.

Üretim bandı üzerinde aynı hareketleri tekrarlayan bir otomat tavrından farkı olmayan bir işlemi de fikir ve ilim zannediyor bu zavallılar.

Bunu söylerken vatan kurtaran o büyük hareketi, tehciri küçümsediğim akla gelmesin. Başta Talat Paşa olmak üzere tehcirin yapanların manevi huzurlarında ihtiramla eğilirim.

Oysa bu konularda da sosyal ve kültürel içerikli, mesela hem o gün hem de bugün Türkiye’de yaşayan ve Türkiye’den tehcir edilen Ermenilerin büyük ekseriyetinin gündelik dilde hala Türkçe konuştuğu söylenebilir ve yemek kültürü dâhil çok sayıdaki davranış formunun Türk kültüründen hiçbir farkının bulunmadığına dikkat çekilebilirdi. Ama hiçbir Allah kulu bu meselelere girmedi, dokunmadı.

Bu duruma ne için girdiğime gelince, Türk fikir hayatının çoraklığına bir nebze olsun temas etmek içindir.

Memleket sevgisini göstermek sadece Ermeni karşıtlığı ile olmuyor. Memleketin Türk modernleşme sürecinden bu yana önünde bekleyen yüzlerce akut mesele var.

Ekonomi, kültürel yozlaşma, anomi kendine yabancılaşma, aksak ve çarpık kentleşme, gelir dağılımında adaletsizlik, yetersiz demokrasi, yargı sisteminin çökmesi, çevre sorunlarının büyümesi, uluslararası dengelerde hızla değişen ve gelişen yeni risk, fırsat ve belirsizlik alanları, bunların hepsi ve daha fazlası bir sorun olarak akademi ve aydınları bekliyor.

Pekala sözde milliyetçi aydınların bunlara dair derli toplu fikirleri var mı varsa neler?

Öte yandan Suriye’de ve ülkemizde gelişen ve adına çözüm süreci veya her ne deniyorsa o olan mesele hakkında karşıtlık, taraftarlık veya sessizlik dışında şu veya bu şekilde lehte aleyhte elle tutulur bir şeyler öne koyan sivil toplum örgütü veya aydınlar grubu olduğu söylenebilir mi söylenemez mi? Soru bu.

Bu isler öyle iki satırlık tiwitt ve açıklamalarla olmuyor. Geniş çaplı çalışma ve raporlarımız var mı yok mu? Buna ayrılan bütçe ve emek, buna dair gayretlerimiz, çalıştay ve fikir atölyelerimiz var mı yok mu?

Bunlara dair somut olarak söylenecek sözümüz yoksa neye dair sözümüz var. Yüzyılın başında Gökalp anayasa mahkemesinden kuvvetler ayrılığı, içtimai usulü fıkıh, kadın erkek eşitliği ve ailenin tarih içindeki gelişimine kadar dünya kadar mesele üzerinde ciltlerle yazılar yazmış fikir üretmişti. Biz neredeyiz ve ne yapıyoruz?

Bütün bunları basit bir “Biz günlük siyasetle uğraşmıyor, temel meselelerle ilgileniyoruz” kolaycılığı ile geçiştirebilir miyiz?

Sanmıyorum. Çünkü bunların hepsi zaten temel meseleler. Bunlar çökünce her şey çöküyor.

Gençler bizden cevap bekliyor ve yeterli cevabı alamayınca şuraya buraya savruluyor. Yazık, çok yazık.

 

Yazar
Abdülkadir İLGEN

1964 yılında Bolu-Kıbrısçık’ta doğdu. İlköğrenimini doğum yeri olan Deveören Köyü İlköğretim okulunda yaptı. Daha sonra Ankara Dikmen Ortaokulunda başladığı ortaokul hayatını 1977-1978 yılında Polatlı Lisesi Orta Okulunda... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen