Türkmenler Kerkük’te Yeniden Hedefte

Türkiye’nin güvenlik güçleri tarafından Irak’ın kuzeyine terörle mücadele kapsamında yapılan operasyonlar dikkate alındığında bölgede hareket alanı zayıflayan örgütün yeni hedefi olan Türkmenler üzerinden Türkiye’ye bir karşılık verme niteliğinde değerlendirilmesi muhtemeldir.  IKBY’nin etkin partisi olan KDP yetkilileri, Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde olduğunu dile getirmiştir. KDP, PKK’nın bölgede varlık göstermesini ve IKBY sınırları içerisinden Türkiye’ye karşı saldırmasını eleştirmiştir. KDP ile Türkmenlerin arasında iyi ilişkilerin kurulması düşünüldüğünde Türkmenlere yönelik düzenlenen suikast söz konusu ilişkilerin bozulmasına yönelikte olduğu da düşünmek yanlış olmayacaktır.

*****

Selçuk BACALAN 

Mevcut Irak Anayasası, 2005 yılında yazılmıştır ve anayasanın 140. maddesinde Türkmenlerin yoğun yaşadığı Kerkük başta olmak üzere Ninova (Musul), Selahaddin ve Diyala vilayetlerinin bazı yerleşim bölgeleri, tartışmalı bölgeler olarak yer almıştır. 140. madde, anayasal hükmü gereği söz konusu bölgelerde normalleştirme, sayım ve referandumun yapılması ve bu maddenin 2007 yılının sonuna kadar uygulanması gerekiyordu. Ancak Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) tüm çaba ve emrivaki siyasetine rağmen bölge ülkelerin itirazları sonucu uygulanamamıştır. Bu madde, Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani hükûmetinin kurulmasında Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) gibi etkin Kürt siyasi partileri kilit rol oynamıştır. Bu partilerin baskısı sonucu Sudani’nin hükûmet programında 140.maddenin tekrar canlandırılması ve 16 Ekim 2017’de dönemin Irak Başbakanı Haydar el-İbadi’nin talimatıyla başlatılan Kanunu Uygulama Operasyonu sonucu Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerden çekilen Kürt siyasi partilerin bu bölgelerde tekrar faaliyet göstermesi maddesi yer almıştır. 2003-2017 yılları arasında IKBY’nin hâkimiyeti altında olan etnik karma yapıya sahip olan Kerkük ve diğer tartışmalı bölgelerde Türkmenlere karşı faili meçhul cinayetler, psikolojik baskılar, sindirme politikaları ve mahkeme kararları olmadan tutuklamalar olmuştur. Kerkük, terör örgütü IŞİD’in saldırıları ve Ocak 2018’de Irak Türkmen Cephesi (ITC) Askeri Semti Sorumlusu Alattin Salihi’nin öldürülmesi haricinde 16 Ekim 2017 – 2 Mart 2023 tarihlerinde siyasi suikast olaylarına sahne olmamış ve güvenlik olarak istikrar yaşamıştır. 3 Mart 2023’te eski ITC Güvenlik Dairesi başkanlarından Ahmet Tahir’in evinde park hâlinde arabasına yerleştirilen bombanın uzaktan kumandayla patlatılması sonucu hayatını kaybetmesiyle birlikte gözler tekrar Kerkük’ün güvenliğine çevrilmiştir. Hayatını kaybeden Tahir’in evinin, Korya Polis Merkezinden yaklaşık 600 metre, Ulusal Güvenlik Müsteşarlığı Kerkük Müdürlüğünden ise 500 metre uzakta olması nedeniyle Kerkük’te güvenlik zafiyetinin olduğuna dair yorum yapılabilir.

Saldırı Birden Fazla Mesaj İçeriyor

Eski ITC Güvenlik Dairesi müdürlerinden Ahmet Tahir’in suikast sonucu hayatını kaybetmesiyle ilgili ITC Başkanı Hasan Turan ve ITC Kerkük Milletvekili Erşat Salihi başta olmak üzere Türkmen camiasından tepki içerikli açıklamalar gelmiştir. Turan açıklamasında, ITC mensubu Tahir’in terör örgütü PKK tarafından hedef alındığını ve Irak istihbaratından edinilen istihbarata dayanarak ITC personel ve karargâhlarının bu örgüt tarafından hedef alınacağı bilgisinin alındığını açıklamıştır. Konuyla ilgili basın açıklamasında bulunan Salihi ise “Irak Anayasası’nın 7. maddesi, Irak hükûmetini Irak topraklarında komşu ülkelere tehdit oluşturacak terör örgütlerini barındırmamakla yükümlü kılmaktadır. Yakın geçmişte Irak’ın güvenlik birimlerinden üst düzey bir yetkiliyle görüştüm, ITC kadrosunun ve karargâhlarının örgüt tarafından saldırıya uğrayacağı yönünde tarafımıza bilgi verildi” ifadesinde bulunmuştur.

ITC kadrosuna yapılan bu saldırı birden fazla mesaj içermektedir. Bunlardan biri, Irak’ta bazı siyasi tarafların ITC’yi Türkiye’ye yakın olmasıyla bir Türkiye partisi olarak algılamasıdır. Tahir’e düzenlenen suikastın ardından Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in açıklamasını kullanmak isteyen taraflar olabilir. Türkiye, Irak’ın kurucu unsurlarından biri olan ve Irak ile arasında bir dostluk köprüsü addettiği Türkmenlerin can güvenliğini ve Irak içindeki huzurunu her zaman yakından takip etmiştir. Irak’ın birliğinin önemli bir unsuru olan Türkmen toplumunun karşı karşıya kaldığı sorunların çözüme kavuşturulabilmesi adına Türkiye’nin girişimi normal görülebilir. Dolayısıyla Bilgiç’in açıklaması, Türkmenlerin Irak yönetiminde daha fazla yer edinmesi gerektiği yönünde okunabilir.

PKK, aynı zamanda Süleymaniye vilayetinde de Türkmenlere yönelik benzer eylemlerde bulunmuştu.3 Eylül 2022’de IKBY kontrolünde yer alan ITC Süleymaniye İl Başkanlığı personeli Necmettin Veli Abdullah, evinin önünde park hâlindeki aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu ağır yaralanmıştı. ITC kadrosunda yer alan Tahir ve Veli’ye düzenlenen eylem planına bakıldığında benzerlikler ortaya çıkmaktadır. ITC kadrosuna yapılan eylemlerin zamanlamasına bakıldığında Türkiye’nin örgüte yönelik Irak’ın kuzeyinde terörle mücadele kapsamında başlatmış olduğu operasyonlarda kayıp veren PKK’nın, Türkmenlere yönelik saldırılar üzerinden Türkiye’ye mesaj vermek istediği sonucuna ulaşılabilir.

Ahmet Tahir’e yapılan saldırı aynı zamanda Kerkük’te yaşayan Arap toplumunun gündemine oturmak için de yapılmış olabilir. Çünkü Irak Başbakanı’nın talimatıyla daha önce KDP karargâhı olan Kerkük Ortak Operasyonlar Komutanlığı karargâhının tekrar KDP’ye devredilmesi kararına, bölgede yaşayan Araplar da karşı çıkmıştır. Bu saldırıyla birlikte 16 Ekim 2017 yılından önce Kerkük’te Araplara da yönelik yapılan kaçırma ve suikast olaylarının tekrarlanacağı yönünde mesajı vererek kentte Arap-Kürt toplumu arasında da bir huzursuzluk çıkarma amacı olabilir.

Bir diğer mesaj ise Sudani’nin hükûmet programında yer alana Kürt siyasi partilerin Kerkük, Selahaddin, Ninova ve Diyala vilayetlerinde faaliyetlerin tekrar yapılmasına izin verilmesi maddesi yer almıştır. 2003-2017 yılları arasında IKBY’nin hâkimiyeti altında olan etnik karma yapıya sahip olan Kerkük, Selahaddin, Ninova ve Diyala vilayetlerinde Türkmenlere yönelik faili meçhul cinayetler, psikolojik baskılar, sindirme politikaları ve mahkeme kararları olmadan tutuklamalar olmuştur. Hükûmet programında yer alan bu maddenin uygulanması durumunda etnik karma yapıya sahip olan bölgelerde güvenlik ve istikrarın bozulabilir. Kürt siyasi partilerden özellikle KDP’nin, PKK’nın varlığı ve faaliyet göstermesinden rahatsız olduğu bilinmekte ve hatta dönem dönem Kürt silahlı güçleri Peşmerge ile PKK arasında silahlı çatışmaların da yaşandığı da görülmektedir.

9 Ocak 2023’te Kürtlerin önde gelen siyasi partilerinden KYB Başkanı Bafel Talabani ve 15 Şubat 2023’te Irak Parlamentosu Başkanı Birinci Yardımcısı ve Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Kerkük Milletvekili Şahavan Abdullah’ın ITC Başkanı Hasan Turanı ziyaret etmeleri Türkmen-Kürt yakınlaşması ve siyasi ilişkilerde bir normalleşmenin başlangıcı olarak okunabilir. Türkmen siyasetçilerin açıklamalarından yola çıkarak bu saldırının arkasında olan örgüt, Kürt-Türkmen yakınlaşmasından rahatsız olup bu eyleme kalkışmakla da Kerkük’te güvenliği ve huzuru bozarak, Kürt siyasi partilerin Kerkük’te tekrar faaliyet göstermesini engellemek niteliğinde de bir mesaj vermiş olabilir. Ayrıca, Kürt siyasi partilerin Türkmenlere yakınlaşması ve PKK’nın kendini yalnız hissetmesi sebebiyle Türkmenleri hedef alabileceği düşünülmelidir.

Türkiye’nin güvenlik güçleri tarafından Irak’ın kuzeyine terörle mücadele kapsamında yapılan operasyonlar dikkate alındığında bölgede hareket alanı zayıflayan örgütün yeni hedefi olan Türkmenler üzerinden Türkiye’ye bir karşılık verme niteliğinde değerlendirilmesi muhtemeldir.  IKBY’nin etkin partisi olan KDP yetkilileri, Türkiye ile iyi ilişkiler içerisinde olduğunu dile getirmiştir. KDP, PKK’nın bölgede varlık göstermesini ve IKBY sınırları içerisinden Türkiye’ye karşı saldırmasını eleştirmiştir. KDP ile Türkmenlerin arasında iyi ilişkilerin kurulması düşünüldüğünde Türkmenlere yönelik düzenlenen suikast söz konusu ilişkilerin bozulmasına yönelikte olduğu da düşünmek yanlış olmayacaktır. Türkmen yetkililerin açıklamalarından hareket ederek, Kerkük -Süleymaniye karayolu üzerinde bulunan örgüte ait karargâhların bulunduğu bölgelere hiçbir güvenlik güçlerinin müdahale edememesi düşündürücüdür. PKK’nın Kerkük’e bağlı Taktak, Köy Sancak, Karaincir gibi yerleşim yerlerinde karargâhlarının olduğu bilinmektedir.  Tahir’e yapılan saldırı da örgütün Kerkük’te rahat hareket ettiklerinin bir göstergesidir. Türkmenler olarak Irak’ın bütünlüğünü savundukları için bedel ödedikleri görülmektedir. Irak güvenlik güçleri, Irak’ın kurucu unsuru olan Türkmenlerin korunmasında önlem almazsa Irak’ın minyatürü olarak adlandırılan Kerkük’ü belirsizlik ve güvenlik yönünden istikrarsızlık bekleyebilir.

Irak Türkmen Cephesi (ITC) güvenlik unsurlarından yapılan açıklamada, 9 Mart’ta ITC Genel Başkanlığı binasına yakın bir yerde Suriye uyruklu bir vatandaşın yakalandığı belirtilmiştir. Yakalanan Suriyelinin, yoldan geçen vatandaşlara ITC genel merkez binasını sorduğu açıklanmıştır. Bu durumun, Ahmet Tahir’e yapılan suikast olayıyla bağlantılı olabileceği düşünüldüğünde, örgüt suikast sonrası üzerindeki baskıların yönünü değiştirip olayın üzerine kalmaması için bir stratejik değişikliğine de gitmiş olabilir. Diğer taraftan söz konusu Suriyelinin terör örgütü PKK’nın Suriye’deki uzantısı YPG/PYD/SDG ile de bağlantılı olabileceği göz ardı edilmemelidir. Zira PKK’nın Irak’ın dışında başta Suriye olmak üzere pek çok ülkeden eleman devşirdiği bilinmektedir.

20 Şubat- 5 Mart 2023 tarihleri arasında Diyala vilayetinde yaşanan aşiretler arası çatışma ve terör olaylarında yaklaşık 13 kişi hayatını kaybetmesiyle vilayetin güvenliğinin etkilenmesini endişe ederek Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, 8 Mart’ta Diyala vilayetine ziyaret gerçekleştirmiştir. Ancak Tahir’e düzenlenen suikastla ilgili Iraklı yetkililerden saldırıya ilişkin henüz bir açıklamanın yapılmaması Türkmenlerin güvenliği açısından düşündürücüdür. Bu terör eylemi, Irak’ın kurucu ve asli unsuru olan Türkmenlerin huzuruna ve güvenliğine kastettiği gibi Irak’ın istikrarını da hedef almaktadır. Irak Türkmenlerinin yürütücü gücü olan ITC kadrosuna sürekli yapılan saldırılar, Türkmenlerin korunması noktasında hiçbir adım atılmadığının göstergesidir. Türkmenlerin bu noktada can güvenlikleri ve bölgelerini koruması ve Irak merkezî ve bölgesel yönetiminden askerî güç oluşturulması için girişimde bulunmaları önemlidir. ITC, personellerinin ve karargâhlarının güvenliği konusunda Irak güvenlik birimlerinden koruma talep edebilir.

Irak genelinde yerel seçimler ve genel nüfus sayımının yapılması planlanmaktadır. Bu süreçlerin öncesinde ITC Güvenlik Dairesi eski başkanlarından Ahmet Tahir’e yapılan suikastlarla Türkmenler sindirilmeye çalışılıyor olabilir. Bu noktada Türkmenlerin en büyük siyasi kuruluşu ITC hedef alınarak Türkmenler baskı altına alınmaktadır. Özellikle Kerkük’te tek taraflı atılan adımlarla sonuç almak mümkün değildir. Bu durum Kerkük’ü ve dolayısıyla Irak’ı daha istikrarsız hâle getirebilir. Bu nedenle Kerkük’te ortak uzlaşıya dayalı bir çözümün hem Türkmenler hem Kerkük hem de Irak için daha faydalı olacağını söylemek mümkündür.

—————————————–

Kaynak:

https://orsam.org.tr/tr/turkmenler-kerkukte-yeniden-hedefte/

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen