Popüler kültürün siyaset anlayışı, temsil ettiğini iddia ettiği değerler ve simgeler üzerinden, büyük ölçüde şiddetli bir çıkarcılık ve fırsatçılık eylemlerine dayanıyor. Toplumsal süreçlere somut belirli bir katma değer yaratamamış kişi ve gruplar için en kolay ve zahmetsiz güç devşirmenin yolu, siyasetin popülist kanallarından geçiyor. Nispeten kapalı toplum olmaktan dolayı meşru yollardan sosyal mobiliteyi (hareketliliği) yaşama imkânı sınırlı toplumlarda, özellikle siyaset kanalıyla sınıf atlama denemelerine çok sık rastlanıyor.
*****
Prof.Dr. Feyzullah EROĞLU
Kültürel sistemde, kültür öğeleri arasında belirli bir mantık örgüsünün ve tutarlılığın kalmadığı yaşam tarzına popüler kültür deniliyor. Popüler kültür kapsamındaki öğelerin çoğu niteliksiz olduğu gibi düşünceler ile davranışlar arasındaki neden-sonuç ilişkisi de oldukça zayıflıyor.
Popüler kültürde topluluk davranışlarının ortak paydası, doğaya ve kime ne kadar zarar verilirse verilsin, illa da kendilerine çıkar sağlansın anlayışıdır. Popülizmin itici gücü, aşırı bencillik ve çıkarcılık, başlıca yöntemi ise fırsatçılık ve kurnazlık oluyor.
Popüler kültür ve popülist siyaset
Popüler kültürde, tutumlar arasında çoğunlukla tutarsızlık olurken, genellikle davranışların da bütünlüğü kayboluyor. Popüler kültürün egemen olduğu alanlardan birisi de siyasi görüş ve düşüncelerdir. Aslında, siyasi görüşler, belirli ilkeler çerçevesinde belirli bir tutarlılığı ve bütünlüğü bulunan düşünce kümeleridir. Popüler kültürün etkisiyle siyaset ve ideolojik anlayışların sınırları ortadan kalkıyor. Popülist siyasi görüş ve düşünce öğeleri, oldukça tutarsız ve anlamsız bir şekilde melezleşiyor. Farklı kültür sistemlerinden yüksek kültür öğelerinin melezleşmesinden yüksek uygarlıklar doğarken, popüler kültür öğelerinden düşük nitelikli ve arabesk bir melezleşme ortaya çıkıyor.
Popülist siyasetin melez kültür öğeleri sonucunda, birbirinin tam zıttı siyasi görüş ve düşünceler rastgele ve üst üste yığılıyor. Birbirini çelmeleyen ya da etkisiz hâle getiren bu popülist düşünceler arasında, yaşanılan sorunlara çözüm olabilecek ya da hayata ciddi katkılarda bulunabilecek bir tavır ve duruş ortaya çıkmıyor.
Popülist siyasetin çekiciliği
Temelde belirli bir mantığa dayanan siyasi görüş ve düşünceler, bunların neden – sonuç ilişkilerini kavrayacak düzeyde yeteneği olan insanlar için bir anlam taşıyor. Popülist siyaset ortamında nedensellik ilişkisinin kaybolması, siyasete katılımda asgari düzeyde gerekli zekâ düzeyini neredeyse gereksiz kılıyor. Böylece, siyasete katılımda düşünmek, sorgulamak ve belirli bir mantık aramak gibi zihinsel etkinlikler önemini kaybediyor. Geriye, emek verilmeden ve hak edilemeden çıkar elde etmek ve fırsatlardan yararlanmak kurnazlığı kalıyor. Bu yüzden, her türlü etkinlikte asgari düzeyde olsa bile belirli bir mantık arayan ortalama zekâya sahip kişiler popülist siyaset dünyasından uzak durmaya çalışıyor. Nispeten zekâ düzeyi düşük ama kurnaz kişiler için ise popülist siyaset anlayışı daha fazla çekici hâle geliyor. Bu kişiler için popülist siyaset, bir yandan hak edilmemiş çıkarlar elde etmek, bir yandan da ‘adamdan sayılmak’ keyfi yaşanmasına vesile oluyor.
‘Takıl peşime hayatını yaşa’ siyaseti
Günümüzün postmodern toplum yapısında, herhangi bir inanç veya düşünme eyleminde, sorgulama ve eleştiriye gerek görülmediği için popülist siyaset anlayışı çok çekici geliyor. İnsanlar, inanan varlıklar olarak özellikle inanma ihtiyaçlarını akılcı düşünce ve mantık ölçülerinde karşılamada yetersiz kaldıkları zaman siyasi görüşleri de bir din gibi algılıyorlar. Siyasi popülizmde, liderler asla yanılmaz ve şaşırmaz olağan üstü varlıklar gibi görülürken, farklı kitleler de kendilerine kayıtsız ve şartsız bağlılık duyacakları birer ‘sahip’ peşine düşüyorlar. Siyasetin, kavramsal bir çözüm sanatı olduğu söylense de, uygulamada bir din ve savaş dili kullanılarak yapılması toplumdaki gerilimi körüklüyor.
‘Akışına bırakmak’
Sıradan sorunların bile çözülemediği ve öz güvenin kaybolduğu birçok hayat olayında, bir yerlere tutunma ve bağlanma ihtiyacı giderek artıyor. Karşılıklı irade beyanına ve eşitlik ilkesine dayanmayan tek yanlı bağlılıklar, kişiliklerden çok ciddi tavizler vermeyi ve bir anlamda bireysel özgürlükten vazgeçmeyi gerektiriyor. Güçlü tarafın her türlü dayatması karşısında, yoksulların güçsüzlüğü ve çaresizliği birçok haksızlığı kabullenmeyi kolaylaştırıyor. Siyaset ya da ideolojik tarafgirlik, bir özgürlük ve kendine güven psikolojisi kapsamında değilse, yanlışlar karşısında suskun ve teslim olmayı gerektirir. Kitle insanı, zihin yanlışları bilse dahi, dışlanmak korkusuyla onların doğru olduğu yönünde rasyonelleştirme (akli bahaneler üretme) davranışlarına yöneliyor. İnsan zihninin, yanlışı, doğru gibi algılama ve değerlendirme alışkanlığı zaman içinde ‘doğru’ ile ‘yanlış’ arasındaki sınırları ortadan kaldırıyor. Sonunda, kitleler düşünmek ve sorgulamak gibi zihin yeteneği gerektiren tavırlar yerine, ‘akışına bırakmak’ kolaycılığına kapılıp gidiyor.
Popülist siyaset ve sınıf atlama
Popüler kültürün siyaset anlayışı, temsil ettiğini iddia ettiği değerler ve simgeler üzerinden, büyük ölçüde şiddetli bir çıkarcılık ve fırsatçılık eylemlerine dayanıyor. Toplumsal süreçlere somut belirli bir katma değer yaratamamış kişi ve gruplar için en kolay ve zahmetsiz güç devşirmenin yolu, siyasetin popülist kanallarından geçiyor. Nispeten kapalı toplum olmaktan dolayı meşru yollardan sosyal mobiliteyi (hareketliliği) yaşama imkânı sınırlı toplumlarda, özellikle siyaset kanalıyla sınıf atlama denemelerine çok sık rastlanıyor.
Başarılı toplumlarda, toplumsal yükselme büyük ölçüde liyakat ve üretkenlik üzerindenken, yetersiz ve sıradan kişilerin önemli mevki ve makamlara seçilmesi veya atanması pek mümkün görünmüyor. Oysa, demokratik bilincin zayıf olduğu ve güç açlığı çekilen toplumlarda sıradan kişilerin çok önemli mevki ve makamlara seçilmelerine ve atanmalarına çok sık rastlanıyor. Sıradanlığın, önemli konumlar elde etmede liyakatle göre daha fazla şans yarattığını gören bir sürü insan için popülist siyaset çok çekici geliyor.
Davranışların öğrenilmesiyle ilgili pekiştirme kuramına göre, insan davranışlarını belirleyen en önemli etken, ilgili davranışların gösterilmesi sonrasında elde edilmesi beklenen sonuçlardır. Bu bağlamda, sıradan kişileri siyasetin içine çeken en güçlü motivasyon, siyasal davranışın sonucunda elde edilmesi umulan önemli konum ve imkânlardır. Sıradan kişiler bile, gerçekte sahip oldukları yetenek, bilgi ve liyakatten bağımsız, önemli konumları elde edebilmek için ‘ya nasip’ diyerek siyasete katılıyor. Bu yolda, ‘güçlendirilmiş genel başkanın’ beğenisini kazanmak ve hoşuna gidecek davranış kalıplarına yönelmek, en etkili siyasi başarı (!) sayılıyor.
‘Sıra size de gelebilir’
İster, psikoloji biliminin ‘işlem şartlandırması’ kuramının kısmî pekiştirme programı kapsamında olsun; ister Nasrettin Hoca’ya atfedilen ‘ya tutarsa’ diyerek ‘göle maya çalma’ mizahına uygun olsun; siyasetçilerin çoğunu siyasete çeken baskın etken ‘sıra bize de gelebilir’ şeklindeki yüksek beklentileridir. 12 Eylül markalı Siyasi Partiler Yasasının özellikle oluşturduğu ‘güçlendirilmiş genel başkanlık’ sisteminde, eleştirel düşünce ve direnme ahlakına sahip insanlara pek rağbet edilmemesi, uygulamada nispeten istenilen kalıba girme eğilimi yüksek siyasetçileri daha şanslı kılmaktadır. Sonuç itibarıyla, felsefi bir dil olan Türkçe’mizin daha açık anlatımı ile ‘tencere yuvarlanıp kapağını bulmaktadır’.
Popülist siyasete çekidüzen vermeli
Mevcut demokrasi pratiğinin, tanımına ve kuramına uygun demokratik bir yönetim düzeni oluşturması için siyaset kurumunu düzenleyen siyasi partiler ve seçim yasaları, öncelikle demokratik hale getirilmelidir. Başta, genel başkanlık yetkileri -demokratik kurumlarda olması gerektiği gibi- alt yönetim kademeleriyle paylaşılmalıdır. Ölünceye kadar ya da ‘kaseti çıkıncaya’ kadar süren genel başkanlık süresi kısaltılarak, en fazla iki genel kongre dönemiyle sınırlandırılmalıdır. Siyasetin, pahalı yapılması önlenerek bir yatırım alanı gibi kullanılmasının önüne geçilmelidir. Büyük holdinglerin ve medya kuruluşlarının, başta siyasi iktidar olmak üzere bütün siyasi partilerle organik bağları kesilmelidir.
Ayrıca, toplumda eğitim yoluyla sınıf geçişkenliği sağlanarak, siyasetin salt anlamda kolay mevki ve makam kapma aracı olmaktan çıkarılması gerekir.
—————————————–
Kaynak:
https://millidusunce.com/misak/populist-siyasetin-dayanilmaz-cekiciligi/