Nurettin Topçu ve Büyük Fetih

                                                           

Nurettin Topçu, düşünce dünyasında temas ettiği fikirlerin önemi ve derinliği bakımından değerli fikir adamlarımız arasındadır. Fikir savaşının giderek önem kazanmaya başladığı ve fikrin olmazsa olmaz bir duruma geldiği çağımızda onun gibi fikri şahsiyetlerin azlığı en büyük problemlerimizdendir. Onun çağını aşan görüşleri 20. yüzyılda kayıtsız kalınamayacak derecede ehemmiyetlidir ve bu durum 21. yüzyılda da geçerliliğini arttırarak devam ettirmektedir.

Kendisi üretken bir düşünür olduğu için birbirinden değerli birçok eser kaleme almıştır. Biz ise bu yazımızda sadece Fatih’i ve İstanbul’un fethini çok yönlü bir şekilde ele aldığı hacimce küçük fakat muhteva olarak oldukça derin tespitlerin yer aldığı ‘‘Büyük Fetih’’ adlı eserini haddimiz olmadan değerlendirmeye çalışacağız. Kitabımız, Nurettin Topçu’nun çeşitli toplantılarda yaptığı konuşmaların ve bazı dergilerde yazdığı yazıların Fatih ve fetihle ilgili olanların bir araya getirilmiş halidir ve Dergâh Yayınları tarafından neşrolunmuştur. Kitabın başında diğer eserlerinin de bu şekilde yeniden basıldığı ifade edilmektedir.

Kitabımızın içeriğine giriş yaparsak ilk başta önemli gördüğüm bir hususu dile getirme ihtiyacı duyuyorum. Kitabın içerisinde yer alan her başlık kendi adına has tespitler içermekle kalmıyor bizleri bazen bir paragrafla bazen de bir cümle ile farklı bir boyutta tartışmaya, düşünmeye zorluyor. Bu özellik, O’nun fikir dünyasının zenginliği konusunda bizleri ikna etmektedir.

Nurettin Topçu, yazılarında Fatih’in İstanbul’u fethetme olayını sade bir kılıç davası olarak görmenin yanlış bir yaklaşım olduğundan bahsetmektedir. Ona göre fethi mükemmel, Fatih’i de büyük bir şahsiyet haline getiren ilk unsur kılıçla elde edilen zafer değildir. Bu fethi gerçek manada tamamlayan Fatih’in fethi gerçekleştirdikten sonra her yönüyle üstün vasıflara sahip bir medeniyet inşa etmeye başlamasıdır. Ki O, bu inşayı gerçekleştirmek için mücadele verilmezse zaten gerçek bir zaferden bahsedilemez demektedir. Asrımızın sorunu olarak ise bizlerin giderek fetih ruhundan ayrılmamızı göstermektedir. Çare olarak ise o ruha geri dönmeyi işaret etmektedir.

Kitabın içindeki bölümlerin bir tanesinin başlığı şu şekildedir:  ‘‘Fatih Sultan Mehmet Han Konuşuyor.’’ Bu başlık altında Fatih, asırlar öncesinden hüzünlü, kızgın ve şaşkın bir edayla bizlere seslenmektedir. Aklını, bedenini, uykusunu ve gençliğini uğruna harcadığı fetihle birlikte mağlup ettiği ordusunun farklı yollarla tekrar içimize sirayet ettiğini görmüş, bizim kendi ellerimizle onları kendi bünyemize kattığımıza tanık olmuştur. Bizlerin birer köleye dönüştüğünü ve cihat ruhunu artık temsil edemediğimizi büyük bir hararetle dile getirmektedir. ‘‘Keşke İstanbul fethedilirken şehit olsaydım.’’ demekte ve haklı olarak bizlere sitem etmektedir. Artık bu elim manzarayı daha fazla görmek istemeyen Fatih, bize bir tavsiyede bulunmaktadır: ‘’Yerde duran haysiyeti kaldırmak istiyorsanız, size bir cihat yaraşır. Öyle bir cihat açmalısınız ki, onda disiplin şuursuzluğa, huzur ihtirasa feda edilmesin. Ahlak kaidesizlikle, Allah ümitsizlikle çiğnenmesin. Vicdanlar kin ve gayza hasret çekmesin. Bu cihadın ilk şartı: Birleşin ve bir kılıcın üzerine yemin ediniz. Bu kılıç irfanla imandan yapılmış olsun! Bu kılıç elinizde olduğu halde, Hakk’a saldıranlara yürüyün! Hesapçı korkulara, yalancı maskelere doğru yürüyün! Yürüyün, bunlar yıkılsın artık! Yürüyün, putlar kırılsın artık!

Ancak o zaman benim ve şerefli evladımın çocukları denmeye hak kazanacaksınız! Kılıcım size emanet olsun!’’

Bu sözler Fatih’in bu günleri görmesi durumunda hangi hislere kapılacağını ortaya koymaktadır. Bizden ümitli olduğunu da burada görmekteyiz fakat birtakım şartları yerine getirmemiz gerektiğini açıkça dile getirmiştir. Nurettin Topçu, bu metni kaleme alarak aslında Fatih’in ağzından bütün atalarımızın sözcülüğünü üstlenmiştir. Yüzyıllar öncesinden bizleri yeniden uyanışa ve dirilişe ulaştırma maksadıyla gelen bir ulak misali büyüklerimizin arzularını bizlere ulaştırmaktadır. Kendisi bir öğretmen olan topçu bu seslenişle bizler adına ne kadar büyük kaygı duyduğunu da göstermiştir. Zaten ideali büyük olan öğretmenler de öğrencilerinin zihinlerini kötü duyguların kaplamasından ve şuurlarının körelmesinden kaygı duymazlar mı? Nurettin Topçu bu milletin idealist ve dertli bir öğretmenidir. O nadir ve büyük fikirleri olan ve bunu eserleriyle milletine aktaran gerçek bir mütefekkirdir.

Nurettin Topçu’nun, Büyük Fetih’te İstanbul’un fethini çok farklı boyutlarda ele aldığını yukarıda belirtmiştik. Topçu, fethin gerçekleşmesi sürecini Malazgirt Savaşı’ndan başlatıyor ve bu duvarın yükselmesi için ilk taşın burada konulduğunu ifade ediyor. Alparslan’ın büyük bir Anadolu medeniyeti meydana getirme ideali olduğundan ve bu büyük ideale sahip olmasından dolayı tarihi şahsiyetler arasına girdiğinden bahsediyor. Bazı olaylar ancak uygun zemin oluştuğunda gerçekleşir. Fetih olayı da böyle bir zeminin oluşumu ile yaşanmıştır. Fatih’in zekâsı ve kabiliyeti onun azmi ve çalışkanlığıyla birleşerek bu zemini oluşturmuş, fetih gerçekleştirilmiştir.

İstanbul’un alınmasıyla fethin sadece kılıçla olan kısmı değil aynı zamanda irade kısmı da zaferle sonuçlanmıştır. Bu irade, kılıç zaferinin kazanıldığı anda galibin mağlup olana gösterdiği adalettir. İşte Fatih, Hıristiyan tebaaya gösterdiği hoşgörü ve adalet ile kılıcın kazandığı topraklara bir de nice gönülleri eklemiştir. Bu görüşlerini doygun bir üslupla dile getiriyor.

Topçu’nun değindiği hususlardan biri de Fatih’in milliyetçiliği meselesidir. O’na göre milliyetçilik davası, sadece milletini sevmek gibi bir histen ibaret değildir; asıl mesele milletini sevmesini bilmektir. Peki, bunu nasıl başaracağız? Nurettin Topçu, milliyetçilik için; ailede ve okulda, ilimde ve ahlakta, devlette ve sanatta ulu ecdadın yaşattıklarını, asrın zorunlu şekilleri altında ve zamanımızın kıyafeti içinde yüceltmek, devrin şekilleri içinde ecdadın ruhunu daima yükselterek yaşatmak ve yabancıdan korumaktır ifadesini kullanıyor ve sorumuza da cevap vermiş oluyor. Her alanda kullandığı ifadelerin altını dolduran Topçu, bu konuda da farklı bir fikir dünyasına sahip olduğunu ispat ediyor.

Sözün kısası; Türk milletinin nadide bir yere sahip, önemli değerlerinden birisi olan Nurettin Topçu, ‘‘Büyük Fetih’’ eseriyle atalarımızın duygularına tercümanlık yapmış ve Türk milletinin hassas ve ciddi meselelerine değinmiştir. Fakat bunu yaparken kendisi de ecdadımızın uğradığı akıbete uğratılmıştır. Milletimiz nasıl atalarımızın mirasına sahip çıkma konusunda sınıfta kalmaya devam ediyorsa, ecdadın ulaştığı manevi derinliği anlamakta zorluk çekiyorsa Nurettin Topçu gibi büyük mütefekkirlerimizin kıymetini anlama noktasında da hal ve gidişat yönünden iyi bir sınav verememektedir.

Yazar
Durmuş AVŞAR

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen