Türkiye yer almasa da ABD-İsrail destekli Sünni ittifakın İran’ın bölgedeki etkisini kırmak ve sınırları içine hapsetmek üzere Lübnan’dan İran’a kadar olan bölgede herhangi noktadan sürpriz bir askeri hamle yapma olasılığı da giderek artmaktadır. S. Arabistan’daki dönüşümün (yani veliaht prensin kral olarak yerini alması) tamamlanmasıyla birlikte bunun her an gerçekleşmesi de mümkündür.
*****
Cahit Armağan DİLEK[i]
İran tehdidi algılaması, diplomatik ilişkisi bulunmayan İsrail ve Suudi Arabistan arasında ilklerin yaşanmasına yol açıyor. Örneğin bir İsrail Genelkurmay Başkanı ilk kez Suudi basınına konuştu. İran’ın ‘Şii hilali’ planını gerekçe gösteren ve ‘Trump sayesinde’ yeni ittifak arayışının sinyalini veren İsrail Genelkurmay Başkanı Eisenkot’un özellikle ılımlı Arap ülkelerine seslenmesi de dikkat çekti.
İSRAİL-S.ARABİSTAN İSTİHBARAT PAYLAŞIMI
İsrail Genelkurmay Başkanı Eisenkot, İran’a karşı Suudi Arabistan ve diğer ılımlı Arap ülkeleriyle tecrübe ve istihbarat paylaşmaya hazır olduğunu da açıkladı. Eisenkot “ABD Başkanı Donald Trump sayesinde İran tehdidinin durdurmak için bölgede yeni bir uluslararası ortaklık ve büyük bir stratejik plan yürütme fırsatı doğdu. İran’a karşı koymak için ılımlı Arap ülkeleriyle deneyimlerimizi ve istihbaratımızı paylaşmaya hazırız” ifadelerini kullandı. Eisenkot, yakın zamanda Suudilerle istihbarat paylaşılıp paylaşılmadığı sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Gerektiği taktirde bunu yapmaya hazırız. Pek çok ortak çıkarımız var.”
İSRAİL-S.ARABİSTAN GİZLİ GÖRÜŞMELERİ; KÜRDİSTAN’I KURMAK, İRAN’I ÇEVRELEMEK
İsrail-S. Arabistan arasındaki bu son yakınlaşma işaretleri aslında yeni değil. Örneğin 2015 yılında her iki ülkeden üst düzey yetkililerin gizli görüşme süreci yürüttüğü ve Ortadoğu barışı adı altında 7 maddelik bir plan üzerinde mutabakata vardıklarını bizzat o gizli görüşmeyi yapanlar Haziran 2015’te Amerikan düşünce kuruluşu CFR’de beraber katıldıkları bir toplantıda açıklamışlardı. Bu 7 madde arasında Türkiye, Irak, İran, Suriye’den toprak alarak büyük Kürdistan kurmak ve İran’ı çevrelemek etkisini ortadan kaldırmak vardı.
İSLAM ORDUSU KURULUYOR
Yine 2015 sonunda S. Arabistan’da İslam ülkelerinin (Sünni ülkeler) üst düzey yetkililerinin görüşmesi sonrasında İslam Ordusu adı altında bir askeri yapılanma oluşturulması ve başta Irak ve Suriye olmak üzere İslam ülkelerinde terörle mücadeleye destek verilmesi, operasyonlar yapılması kararlaştırılmış, ülkeler askeri katkı bildirimlerinde bile bulunmuşlardı. Böyle bir ordunun ilk hedefinin ise Esad’a karşı bir hamle olacağı konuşulmuştu. Bu gelişme İsrail tarafından memnuniyetle karşılanmıştı.
TRUMP’IN ARABİSTAN ZİYARETİ VE SÜNNİ İTTTİFAK İLE STRATEJİK ORTADOĞU İTTİFAKI KURULMASI
ABD Başkanı Trump’ın 20 Mayıs 2017’de yurt dışı gezisini yaptığı S. Arabistan’da İslam-Amerikan zirvesinde işte Kasım 2015’te kurulduğu açıklanan İslam ordusunun (ki Şii ülkelerin katılmadığı bu toplantıda sadece Sünniler olduğu için açıkça Sünni Ordusudur ve hedefi İran’dır) desteklenmesi kararı çıkmıştı. Yani ileride bir Şii-Sünni savaşına yol açabilecek Sünni ordusu yapılanması süreci devam ediyordu.
İŞBİRLİĞİ İTTİFAKA DÖNÜŞÜYOR
07 Haziran 2017’de başlayan Katar krizi ile yara alan bu Sünni ittifakın Kasım 2017 başında S. Arabistan’da prenslerin, komutanların, işadamlarının gözaltına alınmasıyla başlayan saray darbesi ve eş zamanlı olarak Lübnan’da Başbakan Hariri’nin S. Arabistan’da ziyaretteyken istifa ettirilmesiyle ABD-İsrail destekli Sünni İttifakın yeniden canlandırılmaya başladığına şahit olmaktayız. Yazının başında bahsedilen İsrail genelkurmay başkanının S. Arabistan medyasına verdiği röportajdaki açıklamalarını da bu çerçevede okumakta fayda var. Ancak bu ittifakta Katar krizi ile başlayan çatlağın giderilebildiğini söyleyemeyiz. Aksine özellikle 2015 sonu itibariyle S. Arabistan ile yakın ilişki içinde olan Türk hükümetinin, özelikle ABD’nin PKK/PYD’ye açık desteği ve Türkiye’yi bölgeden dışarıda tutma hamlelerini açıkça yapması nedeniyle, bu ittifakın içinde yer alması an itibariye mümkün gözükmemektedir. Bunda ABD’nin tutumu yanında Türkiye’nin Rusya ile işbirliği sürecini sıkılaştırmasının da etkili olduğunu görmeliyiz.
TÜRKİYE’YE NE OLACAK?
Ancak Türkiye yer almasa da ABD-İsrail destekli Sünni ittifakın İran’ın bölgedeki etkisini kırmak ve sınırları içine hapsetmek üzere Lübnan’dan İran’a kadar olan bölgede herhangi noktadan sürpriz bir askeri hamle yapma olasılığı da giderek artmaktadır. S. Arabistan’daki dönüşümün (yani veliaht prensin kral olarak yerini alması) tamamlanmasıyla birlikte bunun her an gerçekleşmesi de mümkündür. Bu sürecin, Trump’ın S. Arabistan ziyaretindeki Riyad bildirisinde üzerinde mutabık kalınan Stratejik Ortadoğu İttifakı’nın 2018 yılı içinde tamamlama hedefinde ilerlemesi de büyük olasılıktır. Batı ile sorunlar yaşayan, Batı’dan dışlanmakta olan Türkiye’nin, ABD’nin artık rol model olarak seçtiği S. Arabistan liderliğinde ABD-İsrail desteğindeki Sünni İttifakı ve Ortadoğu Stratejik İttifakının yapacağı hamleleri engelleme imkânından da uzaklaşacağını söylemek abartı olmayacaktır. Bu nedenle Türkiye küresel ve bölgesel düzlemlerde oluşan güç kaymalarını, ittifak oluşumlarını, güç dengelerini çok iyi analiz etmeli ve jeopolitik gücünün de farkında olarak bu güç ve ittifak oluşumlarını kendi ulusal çıkarlarına uygun olarak dengeleyebilmelidir.
————————————-
[i] 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı