ABD neden Karadeniz ve Orta Asya hattına yöneldi

Prof. Dr. Kemal ÜÇÜNCÜ

Dünyanın gelecek elli yıllık tarihinin geniş Karadeniz havzasında şekilleneceğine dair siyasal, ekonomik ve askeri hareketlilikler ve açık kaynaklardan yansıyan bilgiler önemli ipuçları sunduğu bir süreçteyiz. ABD, Ortadoğu’dan sonra orta ve uzun vadede Çin’in enerji kaynaklarına erişimini sınırlamak, Rusya’yı bir dünya gücü olmaktan çıkarıp anakarasına hapsetmek ve AB’nin alternatif olma potansiyelini ortadan kaldırmak için Karadeniz, Hazar ve Orta Asya hattına yönelmiştir.

Duyulması için daha davul mu çalması lazım.

Türkiye bu tabloda etkin  olmak durumundadır. Kimseye anlatamıyorum. Ebleh vasat zekalı birtakım eşhasın şablon, ezber Amerikancı, Turancı yaftaları ile karşı karşıyayız. Oysa yanı başımızda dünya dönüyor. “Olsun yeter ki dogmalar sarsılmasın.”

ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin Orta Asya gezisini ajanslarda takip ediyoruz:

“ABD Dışişleri Bakanı John Kerry 28 Ekim’den 3 Kasım’a kadar Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan, Tacikistan, Türkmenistan’ı ziyaret edecek. Bu hakkında ABD Dışişleri Bakanlığı’nın resmi web sitesinde belirtiliyor.

Bildirildiği gibi, ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Bişkek, Semerkant, Astana, Duşanbe, Aşkabat’ı ziyaret edecek ve her ülkede üst düzey hükümet üyeleriyle ikili görüşmeler yapacak. Kerry ilk kez Orta Asya’yı ziyaret edecek.

ABD Dışişleri Bakanı, Bişkek’te Orta Asya Amerikan Üniversitesi’nin yeni kampüsünün açılış törenine katılacak ve ABD’nin Bişkek Büyükelçiliği’nin yeni ofisini ziyaret edecek.

Kerry, Semerkant’ta yukarıda bahsedilen beş Orta Asya ülkesinin dışişleri bakanlarının ortak toplantısına katılacak. Bu toplantı, ABD ve Orta Asya ülkeleri arasındaki diyalogun yeni bir formatıdır ve “C5 + 1” olarak biliniyor, toplantı sırasında bölgesel ve küresel olanaklar ve sorunlar ele alınacak.

Astana’da ise Kerry, ABD-Kazakistan Stratejik Ortaklık Diyalogu dördüncü toplantısına katılacak ve Nazarbayev Üniversitesi’nde bir konuşma yapacak.

ABD Dışişleri Bakanı, Aşkabat ve Duşanbe’de üst düzey hükümet üyeleri ile bir dizi ikili ve bölgesel konuları ele alacak.”[i]

ABD’nin bölge ile ilgili önemli düşünce kuruluşu “Heritage Foundation” binlerce sayfalık raporlar hazırladı.ABD 2025- 2030’da Türkiye’nin içinde olmadığı bir Orta Asya Devletler Birliği planlıyor.

Bu alanla ilgili olarak Türkiye’nin bilgi birikimi, projeleri ve araştırmaları son derece sınırlıdır.

Bölgeyle ilgili envanter ve analiz bilgilerimiz çok sade ve yüzeysel.

Bütün gücümle bu konuyu anlatmaya çalışıyorum XXI.Yüzyıl Enstütüsü’nde yazdım, Odatv’de yazdım konferanslarımda sürekli işliyorum.

Nazarbayev’in “Ortalık Asya Birliği” fikri ciddi bir etüde dayanıyordu, anlaşılamadı maalesef.

Türkiye’nin kültür havzası ve nüfuz alanı ile ilgili bu türden çalışmaları çok geç kalmıştır.

Türk üniversiteleri bu konuda atıldır. Üniversitelerimiz ülkenin ihtiyaç duyduğu stratejik bilgiyi üretememektedirler. Türkolog olan meslektaşımız YÖK Başkanımız Prof. Dr. Yekta Saraç Beyefendinin dikkatine sunmak isterim. Bu dönüşümü yapan hayırla yad edilir.

BU ALANDA PROJELER TEŞVİK EDİLMELİDİR

Uzun süredir SAREM,TDK, TTK’nın bu alanlarda dişe dokunur, perspektifi olan bir planları yoktur.

Süratle ilgili saha enstitüleri bu bilgi açığını kapatacak şekilde kadro, ve kaynağa kavuşturulmalıdır. Bu alanda yeni çalışmalar ve projeler geç kalınmasına rağmen teşvik edilmelidir. Türkiye, dünyada araştırma enstitülerin önemini ve araştırma akademilerinin bilime olan katkısını kuruluşlarından 300 yıl sonra bile anlama zafiyeti içindedir. Sayın Başbakanın Stratejik Derinlik kitabında da belirttiği gibi regioanal studies (bölge araştırmaları) Türkiye’nin stratejik bilgi açığını kapatmak için son derece elzemdir. Türkiye bu konuda çok geç kalmıştır.

Olumlu çabalar da anlaşılmaz şekilde sabote edilmektedir.

Mevcut tabloda, Türkiye coğrafi konumunu avantaja çevirerek Çin’e kadar uzanan bir demiryolu ağını süratle başlatmalıdır. Bunun bir hattı Trabzon -Bakü üzerinden Hazarı aşarak (gemi ile olabilir) Atrav ve Türkmenbaşı limanlarına bağlanmalıdır.

Bir diğer hat Trabzon Gürcistan Rusya Astrahan üzerinden Almatı’ya kadar olan hat şeklinde olmalıdır. Bu hatta Türkmenistan, Özebekistan Kırgızistan kolaylıkla entegre olabilir. Çin sınırından Çine entegre olabilir. Bu konuda Rusya dışlanmadan ABD ile işbirliği yapılma imkanı vardır. Bu sayede Orta Asya kapalı havzası güvenli şekilde Türkiye üzerinden limana çıkış imkanı yakalayacaktır. Bu Türkiye için hem ekonomik hem de muazzam bir stratejik atılım olur.

3500 km’lik bu hatta halen Kazakistan Batum limanından lojistik malzeme taşımaktadır. Maliyeti kolaylıkla ülkeler arasında paylaşılıp finanse edilebilir.

Bu hat İran’ın yakın zamanlarda açmış olduğu Türkmenistan ve Kazakistan hattını da doğal olarak devre dışı bırakır.

Avrasya’da Urallar’ın doğusundaki Rus nüfusu oldukça azdır. Bu coğrafya gelecek 20 yılda göç sebebiyle ve Rus nüfusundaki düşüş sebebiyle iyice azalacaktır. Bu Rusya için büyük bir milli güvenlik sorunudur. Çin’in Türkistan’a ve Rusya’nın Trans Sibir havzasına olan ilgisi artık bellidir. Çin güvenli olarak enerjiye ulaşmak istemektedir.

Yani ilk defa Türkiye ve Atlantik Bloğunun Çin’in Orta Asya ve Trans Sibir’e yayılması tehlikesi karşısında pozisyonları kesişmektedir. ABD Çin’in güvenli enerjiye ulaşmasını istememektedir. Bunu bölge oyuncuları açısından sadece Türkiye “bölge gücü olabilen bir Türkiye “ sağlayabilir. Keza Rusya’nın Hazar alanına sarkması eski SSR alanına güç projeksiyonu yapmasını engelleyecek yegane güç Türkiye Azerbaycan, gümrük birliği bloğudur. Sonradan Ermenistan’da buna dahil edilebilir. Bu yapı hem Rusya’nın Kafkasya politikasını zora sokarken, demokratik ve Türkiye’nin etkili olduğu bir Kuzey Azerbaycan İran’ı en fazla rahatsız edecek destabilize edecek unsurdur.

DAVUTOĞLU’NUN KONUYA YAKLAŞIMINDA CİDDİ EKSİKLİKLER VAR

ABD bu proje karşılığında bölge gücü güçlü bir Türkiye seçeneği ve Çin’i sınırlandırabilme seçeneği karşısında Türkiye’nin etnik açıdan siyasallaşması taleplerinde ısrarcı olmaz, bu müzakere yapılabilir.

Trabzon- Karadeniz eksenli lojistik perspektifle ilgili Sayın Başbakan Davutoğlu’nun 20 Aralık Trabzon konuşunda konuya yaklaşımı genel hatlarıyla müspet olmakla beraber teknik ve stratejik olarak ciddi yaklaşım eksiklikleri olduğu gözlemlenmektedir, tahkim edilmelidir. Davutoğlu “Afro-Avrasya’nın en kısa yolu, Avrupa’yı Hint Okyanusu’na indiren yol Tuna-Karadeniz-Trabzon ya da Batum’dur, aynı havzadır, buradan bir kolla Basra’ya diğer kolla Orta Asya’ya geçen, İran üzerinden ve Hint’e inen yoldur. Yani Köstence’den kalkan bir gemi eğer İstanbul Boğazı’ndan, Süveyş’ten, Kızıldeniz’den, Hint Okyanusu’na gitse yapacağı mesafe çok uzundur ama aynı geminin Trabzon’a gelip Karadeniz yolları ve demir yolu bağlantısını da inşallah buna katacağız, güneye doğru bu yolla uzandığında çok daha kısa sürede bu eksen Avrupa, Hint Okyanusu’na iner.”[ii]

Yukarıdaki harita’dan da anlaşılacağı üzere Volga Baltık hattının doğusundaki alan için bu tespit doğrudur. Bu devasa alanın Ortadoğu’ya ineceği, Hint Okyanusu’na açılacağı en kestirme alan Trabzon limanı üzerinden demiryolu ile güneye inmektir.

Halen AB kapsamında yürütülen TRACECA projesi Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda Rusya’yı da dışlamayan bir yapıya kavuşturulmalıdır. TRACECA projesindeki eksiklik Doğu Karadeniz’i Gürcistan üzerinden Türk dünyasına bağlamamasıdır. Bu son derece önemli Hazar havzası ve Türk dünyası Türkiye üzerinden en kestirme yoldan limana açılmalıdır. Bu hat da Trabzon ve doğusundaki limanlardır. Bu hat kurulması planlanan lojistik bölgeler, serbest ticaret alanları ile tahkim edilmelidir.

Bunun devamı olarak daha önce önerdiğim Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan serbest ticaret bölgesi , tercihli ticaret bölgesi veya gümrük birliği süratle gündeme alınmalıdır. Bu perspektif Türkiye’ye bölge gücü olma fırsatını verecek yegane yaklaşımdır.

Atlantik bloğu bu yaklaşıma destek vermesi için yeterli sebepler vardır. Bu konuya odaklı olarak çalışan Heritage Foundation’un bir raporunda aşağıdaki değerlendirmeyi dikkatinize sunarım:

“The United States also should work with its allies in Turkey, Israel, and Western Europe to achieve the peaceful resolution of ethnic conflicts, to provide impetus for economic growth, and to develop flows of east-west trade and investment.”[iii]

[Amerika Birleşik Devletleri , etnik çatışmaların barışçıl çözümünü , ekonomik büyüme için itici güç sağlamak için ve doğu – batı ticaret ve yatırım akışlarını geliştirmek için, ulaşmak için Türkiye , İsrail ve Batı Avrupa’daki müttefikleri ile çalışması gerekir.]

Burada koşulsuz bir tabiiyet ilişkisinden söz etmiyorum. Türkiye bu tablodan kendi menfaatlerine uygun bir stratejik akıl ve perspektif üretebilmelidir. Mevcut siyasi partiler ve devlet bürokrasinin algılamaları bu formata uygun bilgi, yetenek ve kadrolarla teçhiz edilmesi bir millî güvenlik sorunudur.

Lakin bu entelektüel ve birikim Türkiye’nin milli bağımsız aydın kadrolarında vardır.

Tablo budur.

Siyasi partiler ve devlet için buradaki tercih ve inşa bürokratik değil ahlaki, hayati, beka sorunu ile ilgili bir tercihtir ve Türkiye’nin istikbali ile ilgilidir.

————————–

Kaynaklar:

[i] http://kaganat.kg/?p=29083&lang=tr

[ii] http://www.bugun.com.tr/son-dakika/trabzon-sivil-toplum-kuruluslari–haberi/1400755

[iii] http://www.heritage.org/research/reports/1997/07/bg1132

 

————————————————————————————

Kaynak:

http://odatv.com/n.php?n=abd-neden-karadeniz-ve-orta-asya-hattina-yoneldi-0411151200

Yazar
Kemal ÜÇÜNCÜ

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen