ABD olmadan AB’nin güvenlik geleceği: stratejik bir dönüm noktası

Tam boy görmek için tıklayın.

Yusuf KANLI

Avrupa onlarca yıldır savunma harcamalarını kısarak ABD’ye bağımlı geldi. Şimdi Trump NATO’yu onlar da “stratejik özerkliği” tartışıyor. Fotoğraf NATO birliklerini Litvanya’da bir resmi geçitte gösteriyor. (Foto: Justinas Auškelis/LRT)

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşü, küresel jeopolitiği aniden değiştirdi. Yönetiminin Önce Amerika (America First) doktrinini yeniden uygulamaya koyması, NATO’da ABD taahhütlerini azaltmaya yönelik tehditleri ve Avrupa ülkelerine kendi savunmalarının finansal yükünü üstlenmeleri için baskı yapması, Avrupa Birliği’ni bir yol ayrımına getirdi. Avrupa uzun süredir “stratejik özerklik” kavramını tartışıyor olsa da, ABD’siz bir NATO ihtimali artık sadece teorik bir mesele değil, acil bir güvenlik sorunu haline geldi.

Öte yandan, Trump yönetiminin Ukrayna krizine yaklaşımı— Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’yi küçümseyici tavır, askeri yardımların ciddi ölçüde azaltılması ya da tamamen kesilmesi—transatlantik ilişkilerde derin çatlakları gün yüzüne çıkardı. Avrupa liderleri artık kaçınılmaz bir gerçekle yüzleşiyor: ABD’ye bağımlı olmadan ortak bir savunma sistemi kurabilirler mi? NATO, etkisizleşmiş bir yapı haline gelirse, Avrupa’nın alternatifi ne olacak? Ve en kritik soru: Türkiye ve Rusya gibi aktörler bu değişen manzarayı nasıl kendi lehlerine kullanacak?

Şimdi, Avrupa’nın kendi güvenlik mimarisini inşa edip edemeyeceğini, “ABD’siz NATO” senaryosunun doğurabileceği sonuçları, Türkiye’nin olası stratejik rolünü ve Putin’in Avrupa üzerindeki etkisini değerlendirme zamanı.

ABD’siz NATO’nun kırılganlığı

NATO, kuruluşundan bu yana Amerikan liderliği altında şekillendi. ABD, NATO’nun toplam savunma harcamalarının yaklaşık yüzde 70’ini karşılıyor; ittifakın nükleer caydırıcılık, istihbarat paylaşımı ve hızlı müdahale kapasitesinin büyük bir bölümünü sağlıyor. Washington’un çekilmesi, NATO’yu kökten zayıflatacak ve ittifakın varlığını sorgulanır hale getirecektir.

ABD’siz NATO’nun karşı karşıya kalacağı en büyük boşluklar şunlardır:

  • Nükleer caydırıcılık: ABD’nin nükleer şemsiyesi NATO’nun bel kemiğidir. Fransa ve İngiltere nükleer silahlara sahip olsalar da, tüm NATO ülkeleri için yeterli caydırıcılığı sağlayabilecek kapasiteye sahip değiller.
  • Komuta ve kontrol zafiyeti: ABD, NATO’nun operasyonel komuta yapısının büyük bir bölümünü üstleniyor. Lojistik, hava taşımacılığı, uydu istihbaratı gibi kritik askeri bileşenler ABD’ye bağlı durumda.
  • Savunma Harcamaları: Avrupa’daki NATO üyeleri, on yıllardır savunma harcamalarını kısarak ordularını ABD’nin güvenlik garantilerine bağımlı hale geldi. Almanya gibi ülkeler savunma harcamalarını artıracağını açıklasa da, NATO’nun ABD olmadan varlığını sürdürebilmesi için Avrupa ülkelerinin çok daha büyük bütçeler ayırması gerekecek.

NATO hemen çöküşe uğramasa bile, ciddi oranda zayıflayacak ve Avrupa ülkeleri alternatif güvenlik yapıları aramak zorunda kalacaktır.

Avrupa savunma girişimi gerçekçi mi?

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, uzun zamandır Avrupa’nın NATO’dan bağımsız bir stratejik savunma mekanizması oluşturması gerektiğini savunuyor. Ancak, Avrupa ordusu fikrinin önünde büyük engeller var:

  • Almanya, askeri harcamalar konusunda uzun yıllardır çekingen bir politika izliyor. Ukrayna savaşından sonra savunma bütçesini önemli miktarda (100 milyar avro) artıracağını açıklasa da, Berlin’in güvenlik politikası hâlâ büyük ölçüde reaktif bir yapıya sahip.
  • Polonya, Baltık ülkeleri ve diğer Doğu Avrupa ülkeleri, Fransa ve Almanya’nın Rusya’ya karşı yeterince kararlı olmayacağından endişeli. Bu ülkeler tarihsel olarak ABD liderliğindeki bir güvenlik garantisine güvenmeyi tercih etti.
  • Avrupa ordularının çoğu NATO çerçevesinde yapılandırılmış durumda ve kıta, ABD’nin sağladığı güç projeksiyon kapasitesinden yoksun.

Tüm bu zorluklara rağmen, Avrupa’nın savunma sistemini güçlendirmesi bir zorunluluk haline gelebilir. Ortak bir askeri sanayi, yeni silah tedarik stratejileri ve genişletilmiş istihbarat paylaşımı, bu girişimin temel taşlarını oluşturabilir. Ancak, NATO’nun yerini alacak tam donanımlı bir Avrupa güvenlik yapısı oluşturmak yıllar, hatta on yıllar alacaktır.

Türkiye ve Avrupa’nın stratejik geleceği

NATO’nun geleceği belirsizleşirken, Türkiye Avrupa’nın güvenlik yapısında en önemli oyunculardan biri haline gelebilir. NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye, Karadeniz, Orta Doğu ve Avrupa arasındaki jeopolitik konumu nedeniyle vazgeçilmez bir aktör olabilir.

Türkiye’nin olası rollerinden bazıları şunlar olabilir:

  • NATO zayıflasa bile, Türkiye Avrupa ile kalan NATO unsurları arasında stratejik bir bağlantı noktası, Avrupa Güvenlik Girişimi arasında bir köprü olabilir.
  • Rusya’ya Karşı Bölgesel Dengeleyici: Türkiye, Suriye, Libya ve Kafkasya’da Rusya ile doğrudan rekabet etti ve Avrupa’nın güvenlik açığının büyüdüğü bir dönemde Rusya’ya karşı bölgesel planda önemli bir dengeleyici güç olabilir.
  • Eğer NATO ve AB Türkiye’nin güvenlik çıkarlarını tam anlamıyla karşılayamazsa, Ankara bağımsız bir savunma stratejisi geliştirerek hem Avrupa hem de Rusya ile daha dengeli ve çıkar odaklı ilişkiler kurabilir.

Eğer Avrupa, güvenlik kaygıları nedeniyle Türkiye ile daha yakın çalışmak zorunda kalırsa, ilişkilerde daha pragmatik bir dönem başlayabilir. AB, demokratikleşme ve insan hakları konularındaki eleştirilerini geri plana atarak Türkiye ile daha fazla askeri ve istihbari işbirliği yapabilir.

Sivil özgürlükler ve askeri ihtiyaçlar

Eğer Avrupa güvenlik ortaklarına ihtiyaç duyarsa, Türkiye’ye karşı daha pragmatik bir tutum benimseyebilir ve savunma işbirliğine siyasi anlaşmazlıklardan daha fazla öncelik verebilir. Bu durum şunlara yol açabilir:

– Yönetişim ve sivil özgürlüklerle ilgili konularda AB eleştirilerinin azalması.

– Genişletilmiş güvenlik ve istihbarat paylaşımı anlaşmaları.

– Türkiye’nin AB’ye katılım sürecine ilişkin tartışmaların ideolojik uyumdan ziyade stratejik gereklilikler doğrultusunda yenilenmesi.

Kriz dönemlerinde reelpolitik çoğu zaman ideallerin önüne geçer ve AB kendisini askeri işbirliği karşılığında Türkiye’ye taviz verirken bulabilir.

Putin daha zayıf bir Avrupa istiyor

NATO’nun zayıflaması ve ABD’nin Avrupa’dan çekilmesiyle birlikte Rusya, Avrupa’nın direncini test etmek için stratejik bir fırsat yakalayabilir. Olası senaryolar şunlardır:

– Ukrayna’da gerilimin tırmanması: Kiev’in ABD desteğini kaybetmesi halinde Rusya Ukrayna’nın doğusuna daha fazla girebilir, hatta Odessa’yı hedef alabilir.

– Baltıklarda Hibrit Savaş: Rusya NATO’nun doğu kanadını istikrarsızlaştırmak için siber saldırıları, dezenformasyon kampanyalarını ve gizli operasyonları yoğunlaştırabilir.

– Balkan Manipülasyonu: Moskova uzun zamandır Sırbistan’la ilişkilerini geliştirmiştir ve etnik gerilimleri kullanarak bölgeyi istikrarsızlaştırabilir.

Batı’nın kısıtlamalarının azalmasıyla Rusya, Kuzey Kutbu ve Karadeniz’deki askeri varlığını genişleterek Avrupa’nın enerji güvenliği ve ticaret yollarına meydan okuyabilir.

Bu bağlamda, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki kontrolü ve bir Karadeniz gücü olarak rolü daha da kritik hale gelecektir. Türkiye’nin Avrupa’nın yanında yer alması, tarafsızlığını koruması ya da Moskova ile daha dengeli bir ilişki arayışına girmesi bölgenin güvenlik dinamiklerini önemli ölçüde etkileyecektir.

Avrupa güçlenecek mi, bölünecek mi?

Trump’ın ikinci dönemiyle Avrupa büyük bir güvenlik krizinin eşiğine gelmiş durumda. NATO’nun zayıflaması, Avrupa’yı ya bağımsız bir savunma gücü inşa etmeye ya da daha da kırılgan bir yapıya bürünmeye zorlayacak. Türkiye, bu yeni güvenlik düzeninde önemli bir oyuncu olarak öne çıkarken, Avrupa ile ilişkileri de stratejik bir boyuta taşınabilir.

Ancak en büyük tehdit, Rusya’nın bu boşluğu nasıl kullanacağı olacak. Eğer Avrupa bu süreci iyi yönetemezse, kıta tarihinin en büyük güvenlik krizlerinden biriyle karşı karşıya kalabilir. Önümüzdeki yıllar, Avrupa’nın güvenlik geleceğini belirleyecek kritik bir dönem olacak.

(Foto: Justinas Auškelis/LRT)

—————————————-

Kaynak:

https://yetkinreport.com/2025/03/07/abd-olmadan-abnin-guvenlik-gelecegi-stratejik-bir-donum-noktasi/

Yazar
Kırmızılar

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2025

medyagen