Adalet Mülkün Temeli Değil miydi?

Suzan ÇATALOLUK

Aziz Dostlar, 

Ol menkıbedir kim:

Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid Han o ünlü ahtı gereği yirmi kubbeli cami yaptırmağa karar kılınca cümle mimarları, alakalı zevatı çağırır, fikrini açıklar ve danışır. 

Uzun konuşmalardan sonra Bursa’nın gözbebeği olan Ulu Camiin bulunduğu arsa uygun görülür. Zira Yıldırım Bayezid Han o arsayı çok beğenmiştir.

Arsada yaşlı mı yaşlı bir kadının evi ve bahçesi vardır.

Sultanın dileği üzerine nineye başka yerden eşdeğer bahçe ve ev verilir. 

Ve….

Evin köşelerine de birkaç kese altın koyuverirler ki ninenin gönlü hoş ola. 

Ama….

Ama nine evine ve bahçesine aşk derecesinde bağlıdır. Feryad ile teklifi hemen geri çevirir!

Evin ve bahçenin çok üstünde olan teklifleri de kayda değer bulmaz, her geleni neredeyse kovar.

Ayağına giden Osmanlı Sultanını da reddeder!

Ancak… Bayezid Han da o yeri pek istemektedir. Divanı toplar, danışır. Kadılar da Divandadır!

“-Biz Devlet adına isteriz, yapmağa ahdettiğimiz camie bir yaşlı hatun nasıl engel olabilir ki”, demeye getirir Yıldırım!

Lâkin o zamanın kadıları Osmanlıyı Osmanlı yapan adalet üzeredirler ve….

Ve….

Derler ki:

“- Mal ol yaşlı hatun kimesnenün değül müdür?”

“-Beli, anındır!”

“-Ya ister satar, ya ister satmaz! Kimin haddidir kim ol malı sahibinin elinden ala!”

Divan meseleyi bu şekilde çözerek dağılır!

Osmanlı Sultanı çaresiz kalmıştır ve adalet, hak, hukuk önünde eli kolu bağlıdır!

Derin düşüncelere dalar. Kendince bir çözüm bulamayınca damadı Emir Sultan‘a dert yanar. Bursa’ya manen imza atan Emir Sultan sessizce gülümser ve fısıldar:

“– Acele itmeyesüz Şevketlû Sultanım¸ bir gicede neler neler değişmez ki?”

Ve… 

Ninecik o gece bir rüya  görmeye başlar:

Mahşer meydanındadır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerimin mahşer sahneleri birebir yaşanmaktadır. İnsanlık dehşet içindedir.

Derken, bir dalgalanma başlar!

 Âlemlere rahmet olarak yaratılan Peygamber Efendimiz (s.a.v.) oradadır!

Herkes ona doğru koşmaya başlar.. 

Nine de koşmak ister. Ama bütün gücü tükenmiştir, öylece kalakalır!

Gözyaşları içinde feryad ü figân eyler.  İş işten geçmek üzeredir ki Emir Sultan’ı görür. Seslenir ona çığlıklar içinde:

“–Ah! Tek başıma kaldım burada! Herkes o sevgililer Sevgilisi ile cennete gitti!”

Bursa’nın manevi Sultanı sevgi dolu sesiyle yavaşça sorar:

“–Kurtulmak mı istiyorsun?”

Nine ümide doğru giden yolu yakalamak için heyecanla cevap verir:

“–Hiç istemez miyim?”

Gülümser Emir Sultan ve yine sevgiyle konuşur:

–Öyleyse Hanımızı üzmeyesin!

Sonra mı ne olur? Elbette Ninecik Sabahın erkeninde Osmanlı Sultanına arsayı bağışladığını sevinçle bildirir…

Aziz Dostlar,

Ninenin hakkına ve hürriyet alanına hak adına katıksız saygı duyan, bu dikkat çekici hadisede tek gerçeğin onun hakkını korumak olduğunu çok iyi bilen kadılar iktidar gücüne karşı dimdik ayakta durup adaleti uyguladılar…

Yıldırım Bayezid Han kadıların adaletle verdiği karara nasıl da saygılıydı! Sesini bile yükseltemedi. Çünkü…

Çünkü o kudretli Sultan hırsızlık yapanın elinin kızı dahi olsa kesilmesinin şart bulunduğunu emreden Yüce Peygamberimizin ümmetindendi ve hakkı adaleti böyle bilir, böyle sayardı…

Emir Sultan Allah’ın nazlı kullarındandı ve meseleyi kaderin sahibi Yüce Allah’a havale ediverdi!

Şimdi… Aklımıza gelen soru:

O rüyayı gören Nine eğer arsa elinden alınsaydı acep nasıl bir rüyada neler neler görürdü?

Ne dersiniz???

Yaratılmış, yaratılmakta olan ve yaratılacak her şeyin ve elbette evrenlerin kanunlarla döndüğüne göre insanoğlunun hakka, hukuka ve elbette beşeri ve ilahi adalete uygun davranması şart değil midir hangi şartta olursa olsun?

Ya hukuku uygulamak zorunda olanlar, kadılar -bugünkü adla hâkimler-sadece ve sadece adaletin tecellisi için karar vermek zorunda değiller midir?

“Adalet Mülkün Temelidir” derken buradaki mülk “devlet” olduğuna göre…

Adalet, yani temel herhangi bir sebeple -sebep ne olursa olsun-sarsılırsa devlet zelzele geçirmeyecek midir???

Neyse….

Aziz Dostlar,

Her şeye rağmen….

Mübarek Ramazanınız kutlu, huzurlu, mutlu olsun…

Yazar
Suzan ÇATALOLUK

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen