Yazar Alet Alatlı, Erdoğan ile Putin’in çok iyi dost olabileceği görüşünde. [Fotoğraf:Güray Ervin/Al Jazeera Türk
“Putin’inki bir ergen tavrı”
Rusya hakkında binlerce sayfa tutan romanlar yazan, bu ülke üzerine çalışmalar yapan Alev Alatlı’ya göre Putin ve Erdoğan, benzerlikleri çok olan iki siyasi lider. Birbirlerini anlayabilirlerdi ama Putin hata yaptı. Kendi ifadesiyle ‘Rusya’yı iyi bilen bir romancı’ ile iki ülke arasındaki gerilimi, ‘Rus ruhu’nu ve Putin’i konuştuk.
3 Ara 2015 Güncelleme 14:13 TSİ | Konular Türk dış politikası
Konuşan: İrfan Bozan
Yazar Alev Alatlı, Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından Rusya üzerine çalışmalar yaptı. Uzun bir süre Rusya’da kaldı. Rusya üzerine “Gogol’un izinde” başlıklı “dörtleme” kitap yazdı. “Gogol’un İzinde” dörtlüsünün ilk kitabı olan “Aydınlanma değil, merhamet” Rus yazar Şolokov’un 100. Doğum Yılı münasebetiyle verilen “Mikhail Aleksandroviç Şolokov 100. Yıl Edebiyat Ödülü”nü aldı. Kitaplarında Rusya ve Türkiye toplumları arasındaki benzerliklere dikkat çeken Alatlı ile Türkiye ile Rusya arasında son dönemde yaşanan krizi konuştuk. Mülakat süresince bir uluslararası ilişkiler uzmanı olmadığını sadece romancı olduğunun altını çizdi. Söylediklerinin Rusya’yı iyi bilen bir romancının sözleri olarak değerlendirilmesini istedi. İşte Alev Alatlı’ya sorularımız ve aldığımız cevaplar:
Türkiye’nin, Rusya savaş uçağını sınır ihlâli yaptığı gerekçesiyle düşürmesinin ardından Rusya’dan sert tepki geldi. Tepkiler, Rus turistlerin Türkiye’ye gelmesinin yasaklanmasından, Rusya’daki Türk öğrencilerin yurtlarına baskına kadar ulaştı. Rusya günlük hayata kadar inen tepkileri uygulamaya soktu. Sizce bunları Rusya Devlet Başkanı Putin’in tepkisi olarak mı yoksa geleneksel Rus dış politikasının yansıması olarak mı görmek lazım?
Birini diğerinden pek ayıramayacağız kanısındayım. Putin istemese bu boyutlara da taşınmazdı. Putin kişiliği ile “Rus ruhu”na yakın gelen biridir. Başarısının nedeni de o zaten.
Nedir bu “Rus ruhu”?
Bir kere bize benziyorlar. Bir Rus’u karşınıza alırsanız altından Tatar çıkar derler. Bir Asya toplumu. Heyecanlarıyla, fedakarlıklarıyla, ölüme karşı tavırlarıyla, tevekkülleriyle, dayanıklılıklarıyla tipik bir Asya toplumudurlar. Tüm bunlar bir araya gelince herhangi bir Batı toplumu gibi sakin, hesaplayıp ertesi günü de hesaba katan bir toplum yapısı değil.
Putin söylemleriyle Rusya toplumuna tercüman mı oluyor?
Çok da abartmamak lazım ama asıl soru; “Putin’i Ruslara sevdiren ne?” ona bakmak lazım.
Nedir o?
Putin’in en büyük becerisi neredeyse Çarlardan bu yana yok sayılan duyarlılıkları tutup çekmeyi becermesi. Bir önem sırası yapamam ama din başlı başına bir işti. Çar Pedro ile Rusya’da Ortodoks Kilisesi lağvedildi. Bu gücü Pedro kendi eline aldı. 1917 Devrimi’nden sonra Lenin ve arkadaşları Kilise’yi bir hafta canlandırdılar sonra kapattılar daha sonra da malûm Ateizm geldi. Din, Rusya’da yer altında hep devam etti. Soğuk Savaş’ın bitmesinin ardından yani 1990’lardan sonra Rusya’ya Batı misyonerleri aktı. Stadyumlarda binlerce insan vaftiz oldu. İnsanlar neye vaftiz olduklarını bile bilmiyorlardı. İş o kadar kopmuştu. Sonra Ruslar kendilerine geldikten sonra fark etti ki onlara sunulan Ortodoksluk değil başka bir şey. Ortodoksluk çok farklı bir Hristiyan mezhebidir, hiyerarşisi yoktur, organiktir, İslam’a benzer küçük küçük cemaatler halindedir. Ortodoksluk en çiğ haliyle Sünni İslam’a çok benzer.
Putin ne yaptı Ortodoksluk konusunda?
Putin’in ilk yaptığı işlerden bir tanesi kiliseleri yeniden yaşatmak oldu. Ortodoks Patriği’ne gitti, ikonalara yüz sürdü. Yani dini toparladı. Sonra ünlü Rus yazar Aleksandr Soljenitsin’in ayağına gitti ki bu çok önemlidir. Eski bir KGB yöneticisinin onun ayağına gidip itibarını iade etmesi bir anlamda özür dilemesi çok önemliydi. Soljenitsin, Rusya’da “Gulag”ları tek afişe eden adamdı. Putin’in “Gulag” meselesini kabul etmesi çok önemliydi. (Gulag: Sovyetler Birliği döneminde rejim muhaliflerinin gönderildiği çalışma kampları sistemi) 250 yıl boyunca Rusya’da üst üste “Gulag”lara insanlar konuldu. Çar Korkunç İvan’ın başlattığı bu uygulamayla binlerce insan oralarda öldü. Rusya’da soğuk savaş sonrası 1990’lı yıllarda Batı IMF eliyle Rusya’da şok ekonomik reformlar yaptı. Bu bir felaketti. 24 saat içinde şok tedavi dedikleri bir durum. 24 saat içinde fiyatlar serbest bırakıldı, kambiyo, gümrük serbest bırakıldı. 24 saat içinde enflasyon yüzde 1350 oldu. Rusya aç kaldı, maaşlar ödenemedi. Bu inanılmaz bir felaketti. Bu felaketi doğru okumak lazım. Özelleştirmeler tam bir felaketti. İnsanlara dağıtılan özelleştirme kuponları bir dolara beş dolara bazı kişiler tarafından satın alındı. Buralardan Abramoviç gibi zenginler çıktı. Dünyanın sayılı zenginleri arasına girdiler. Bunlar “Zapadniki” denen iyi eğitimli, ülkelerinin yaşanmaz ülke olduğuna karar verip ittifakı dışarıda arayan bizde ‘Beyaz Türkler’e denk gelen sınıfa ait insanlardı. Bunlar geleneksel olana Ortodoksluğa karşı olan kesimlerdi. Geleneksel olan yoksul olan hep aşağılandı.
[Fotoğraf:Güray Ervin/Al Jazeera Türk]
“Putin bizden vazgeçti kendini öbür tarafa attı”
Putin buradan nasıl çıktı?
Putin ülkeyi parçalayan adamlarla tek tek ittifak kurdu. Duma’yı aldı. Bugün hâlâ Duma dünyanın en zengin meclisidir. 40 milyar dolara hükmederler. Tabii bu ittifak kolay olmadı,bazılarını içeri atmak zorunda kaldı. İpler tamamen bugün Putin’in eline geçmiş değil ama tehdit düzeyi azaldı. Putin bir yandan fena halkçı olup öte yandan da baba figürünü kurmayı becerdi. Batılıların “diktatör” demesi de bu babalık halinden. Putin bugün Rusya için koruyucu, bütünleştirici biri olarak çıktı. Her şeye karşı koruyor, reformlardan dolayı ülkenin yediği kazık ortada. Uzaya ilk uzay aracı Sputnik’i göndermekle övünen ardından müthiş bir itibar kaybı ve hüzün yaşayan toplumda Putin bugün bu itibar kaybını dönüştürmeye çalışıyor. Tabii Türkiye’ye yönelik son tavrıyla büyük hata yaptı.
Hata olarak tanımladınız. Neden yaptı o zaman bu hatayı yaptı?
İnsan tabii. Ben bunu Boris Yeltsin’in yaptığı hataya benzetiyorum. Yeltsin tankın üzerine çıkacak kadar demokrasi yanlısıydı. Götürdü götürdü fakat bir şey oldu, korktu, oligarklarla birlikte hareket etmeye başladı. Yakınları para kazanmaya başladı. Yeltsin’i gönderen Putin’dir. Eğer Yeltsin gitmeseydi Putin onun ne kadar hırsızlığı varsa hepsini orta yere dökecekti. 24 saat içinde Yeltsin vazgeçti. Her şeyi Putin’e bıraktı. Benzer bir şeyi burada görüyor muyuz acaba diye düşünüyorum? Putin’in bizden vazgeçip kendisini öbür tarafa atması gibi bir hareket görüyorum.
Öbür taraf neresi?
Batı, Almanlar vs…Burada böyle hissediyorum korktu, başına daha fazla iş almak istemedi.
Putin, Türkiye ile yan yana görünmekten mi korktu?
Bir ahlaki seçim yaptı diyorum. Özetle Tayyip Bey’in “Dünya 5’ten büyüktür” sözlerini sol gelenekten gelen, Asyalı bir Ortodoks liderin anlaması gerekirdi. Görünen o ki karşı tarafa “5’lere” satıldı. Benim hissettiğim bu. Neden korktu? Tabii bunu anlamak lazım. Belki ambargodan korktu. Türkiye-Rusya işbirliği müthiş bir şey olurdu. Putin “dünya beşten büyüktür” aklına yakındı ama dayanamadı. Ben olsam Erdoğan’ın yerine Rusya’yı, İslam Birliği’ne alırdım. Gözetmen olarak değil, direkt üye olarak. Rusya’nın yüzde 20’si Müslüman. Putin de Birleşmiş Milletler’e “Dünya 5’ten büyüktür” diyerek “ben oynamıyorum, Güvenlik Konseyi’nden çekiliyorum” deme noktasına gelebilirdi. Birisi sanki Putin’in kanına girdi. Şurası da bir gerçek; Rusya sanayisi toparlanamadı. Rusya için Sputnik üreten demirci dükkanı yani “kuznetsa” derler. “Kuznetsa” Demirci dükkanı demek. Bu ne demek biliyor musunuz? Ön tarafta birisi demir dövüyor, arka odada Sputnik’i yapan deha fizikçiler, bilim insanları var. İkisinin arası boş. Demokrasi, kalkınma bu aradaki boşluğu kaldırmıyor.
“Erdoğan ve Putin’in benzer tarafları var”
Recep Tayyip Erdoğan ile Putin arasında kriz öncesi yakınlık için ne söylersiniz?
Putin’i anlayacak birisi varsa o da Recep Tayyip Erdoğan’dır. Batılı liderlerden hiç bir tanesinin oradaki derin sorunları anlayabileceğini düşünmüyorum. Erdoğan anlar çünkü benzeri yoldan biz geçtik. Bizim farkımız orta sınıfımız var, orta sınıfın becerileri var. Rusya’da bu yok.
Putin’in arkadan bıçaklandık sözünü nasıl anlamak lazım?
Putin, “Erdoğan bana biraz daha babalık edebilirdi” diye düşündü. Hissettiğim orada yardımcı olmasını bekledi gibi geldi. Bir de egolar söz konusu. Bence benzer tarafları var. Erdoğan’ın da Putin’in de kendi halkıyla kurduğu duygusal bir dil var. İnsanları sürece ortak etmek konusunda iki liderin de benzerlikleri var. İkisi çok iyi dost olabilecek iki kişi ama Erdoğan çok daha farklı tabii. Erdoğan bir kere daha mütevekkil bir adam. Erdoğan deyim yerindeyse Putin’i “taytaylayabilir” bugün bile “taytaylayabilir” Çocuk “taytaylar” gibi, ergen “taytaylar” gibi. Putin’in şu hali gerçekten de bir ergen tavrı.
Bu gerilimin kaybedeni kim olur?
Rusya olur ama bana kalırsa gerilim tırmanmayacak. Benim bütün duygum buradan bir şey olmayacağını söylüyor. Bir romancı hissiyatı ile konuşuyorum. Tayyip Bey bunu halledecek. Putin bence bu olayda idare edilmeyi bekledi. İkisi arasında “Biz Asyalıyız” ortaklığı var. Arkasından bu “Zapadniki” denen olay var. Bizim de çektiğimiz en büyük sıkıntı “zapadniki” denilen Batılılaştırmacı liberaller Türkiye’de de var. İkisinin birbirini anlamaması mümkün değil. İkisi de halkı içine alan bir kalkınma modeli oluşturuyor. Rusların çile çekmiş Ortodoksu ile bizim başörtülü olduğu için üniversiteye giremeyen içi içini yiyen tipler farklı değil. Bu ikisine de diktatör diyen kesimlere bakın Rusya’da Zapadniki’ler biz de “Beyaz Türkler”
Kaynak: Al Jazeera