Allah Bir Daha Bu Millete İstiklal  Marşı Yazdırmasın

Necdet BAYRAKTAROĞLU

 

            İstiklal Marşı, Birinci Dünya savaşında sonra Milli Mücadele yıllarında yazıldı. Savaş sonrası ülke toprakları, istilacı düşmanlar tarafından ele geçirmek için işgal edilmişti. Anadolu’da millettin her ferdi, milli ve vatani duygu, düşünce ile vatanın korunması ve kurtarılması için, bir diriliş ve şahlanışla, top yekun düşmanlara karşı koydu. Azim ve kararlıkla tek yürek olup, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının önderliğinde, dünyanın en güçlü devletlerine karşı, “Milli Mücadele Ruhu” ile bağımsızlık ateşini yakıp, Türk milletinin kurtuluş destanını yazdı. Mustafa Kemal Atatürk, Türk milleti hakkında: “Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz” diyerek, milletimizin taşıdığı asil karakteri belirtmiştir.

            Kurtuluş savaşının devam ettiği sırada, cephedeki askerlerimizin ve halkımızın, milli birliğini sağlamak ve moral vermek, milli duyguları artırmak ve bağımsızlık fikrini yükseltmek için, Türk milletine heyecan verecek bir marşa ihtiyaç duyuldu. Mili Marş  yazılması için duyuru yapıldı. Seçilecek marşa 500 lira, besteleyene de 1000 lira verilmesi kararlaştırıldı. Sonunda 724 kişi yarışmaya katıldı. Ancak, yarışmaya katılanların içinden, mücadelenin büyüklüğünü, anlamını ve ruhunu, heyecanını anlatacak değerde hiçbiri kabul görmedi.

            Daha önce Anadolu’da, Milli uyanışı sağlamak için vatanın her köşesine gidip konuşma yapan, halkı yüreklendiren ve Çanakkale Şiirini yazan, Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy bu yarışmaya katılmamıştı. Mazeret olarak, verilen para ödülünden rahatsız olduğunu belirtmişti. Çünkü, bu topraklar için binlerce şehit verilmişti ve bu toprakların bedeli canla ödenmişti. Böyle bir milletin İstiklal Marşı, para ile ödül ile yazılamazdı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey (Tanrıöver), aracı ve ısrarcı olup Mehmet Akif’i marşın yazılmasına ikna etti. TBMM’de 1 Mart 1921 tarihinde, “Kahraman Ordumuza” diye yazılan marş okundu ve 12 Mart 1921 tarihinde yapılan toplantıda, tekrar okunarak ayakta alkışlanıp “Milli Marş” olarak kabul edildi. Bestesini zeki Güngör’ün yaptığı marş, Türkiye Cumhuriyet’inin Milli marşı oldu.

            Milletimizin çektiği zorlukları ve acıları bizzat içinde yaşayan ve gören Mehmet Akif Ersoy bu marşta, Türk askerinin kahramanlığını, cesaretini ve güvenini, vatanına ve hakka, dinine bağlılığını, Kurtuluş savaşının kazanılacağını ve Türk milletinin bağımsızlığa kavuşacağını dile getirir. Her satırında, atalarımızın milli mücadelede nasıl mücadele verdiklerini ve her ne pahasına olursa olsun, mutlaka bu toprakların elde edileceğini anlatmış ve bu vatana sahip çıkmamızı istemiştir. Bu marşı Türk milletine armağan etmiş ve milli duygularımızı harekete geçirmiştir. Bu marş: “Benim değil, Türk milletine aittir” demiş, verilen mükafatı da Türk ordusuna bağışlamış, “… Allah bir daha bu millete bir İstiklal Marşı yazdırmasın…” diye dua etmiştir. Allah razı olsun, ahreti güzel olsun, yattığı yer cennet mekan olsun.

             İstiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlığını temsil eder. Milletçe tek vücut olup, Türk milletinin yeniden doğuşunu, şahlanışını ve ölüm kalım savaşı içinde, düşmanlara karşı verilen ve destanlaşan mücadeleyi anlatır. Türk milleti için yazılmıştır. Din, vatan, millet ve istiklal sevgisini, yürekten çok anlamlı olarak ifade eder. Milli duyguları ve milli değerleri dile getirir. Tarihimizi ve geçmişimizi bize öğretir. Vatanımıza, bayrağımıza ve istiklalimize olan sevgi ve bağlılığımızı, çok güzel ve içten açıklar ve şehitlerimizi her zaman hatırlamamızı ister. Mehmet Akif İstiklal Marşında:

             “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı / Düşün altında ki binlerce kefensiz yatanı. / Sen şehit oğlusun, incitme yazıktır, atanı / Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı” diyerek, devam etmiş: “Kim bu cennet vatanın uğruna olaz ki feda / Şüheda fışkıracak torağı sıksan, şüheda / canı, cananı bütün varımı alsın da Hüda / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda” diyerek de, Türk evladına seslenmiş ve uyarmıştır.

            İstiklal Marşımız ve bayrağımız, milli ve manevi değerlerimizdir. Bayrak ve istiklal Marşı birbiriyle özdür, bütünleşmiştir. Biri olmadan diğeri olmaz ve birbirinden ayrılamaz. Her milletin, bir yurdu ve bayrağı, bağımsızlığının sembolü olarak bir marşı vardır ve her millete göre marşı kendine göre güzeldir. Bizim istiklal Marşımız, marşların içinde en güzel olanıdır. Çünkü, Çanakkale, Gelibolu, Conkbayır ve Arıburnu, Dumlupınar ve Sakarya, İnönü ve Kocatepe’de yaşanan unutulmaz izler ve aziz şehitlerimizin kutsal ruhları vardır.

            İstiklal Marşı, korumamız gereken en büyük değerlerimizdendir. Türk milletinin bağımsızlık ruhu ile devam etmesi bakımından çok önemlidir. Atatürk bir milletin yaşaması konusunda: “Bir milletin yaşayabilmesi için, özgürlük ve bağımsızlığına sahip olması gerekir” diye, anlamlı olarak ifade etmiştir. Her Türk evladı, bu marşın hangi zorluk ve şartlarda yazıldığını ve içinde taşıdığı anlam ve ruhu çok iyi bilmelidir. Bu marşta, Türk milletinin imanı, inancı ve gücü, tarihi ve kültürü, onur ve şerefi vardır. Bu marşta, aziz milletimizin her ocağından, yuvasından çıkan şehitlerinin kanları, dul kalan eşleri ve yetim kalan yavruları vardır. Bu marşta, kar ve kış, tipi, fırtına demeden, kahraman gazilerimizin yiğitlikleri, hasretleri, sakatlıkları, yaraları ve yürekleri dağlayan acıları, üzüntüleri ve gözyaşları vardır. Mustafa Kemal Atatürk, Tür milletinin bağımsızlığı konusunda: “Türk Milleti bağımsız yaşamış ve bağımsızlığı varolmalarının yegane koşulu olarak kabul etmiş cesur insanların torunlarıdır. Bu millet hiç bir zaman hür olmadan yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır” diye söylemiştir.

            İstiklal Marşımıza saygı duymak, gönlümüzde ve hayatımızda ebedi müddet yaşatmak, Türk insanının en büyük vazifesidir. Bu nedenle, İstiklal marşımız söylenirken ayakta selam dururuz. Her okuduğun da bize heyecan verir ve milli duygularımızı artırır. Ey Türk evladı! İstiklal Marşı okunurken ayakların bu vatan topraklarına sağlam bassın, kalbine milli heyecan dolsun ve sesin gür çıksın. Gür çıksın ki, her satırında taşıdığı manayı anlatasın. Kem gözlere, içteki ve dıştaki hain ve düşmanlara karşı göğsünü siper et. Gizli el ve emellere karşı her an uyanık ol, hazır ol ve marşına sahip çık. Sarıkamış, Erzurum ve Kars’ta, Şanlı Urfa ve Gazi Antep, Adana’da, İzmir ve Aydın, Manisa’da, Çanakkale ve Sakarya, Kütahya ve bu vatan torağının birçok yerlerinde verdiğin binlerce şehidi asla ve asla unutma.

            Bu nedenle, bize emanet edilen İstiklal Marşımıza, bayrağımıza, vatanımıza, güzel Türkçemize sahip çıkarak korumamız ve bu hususta gereken ilgilerimizi, sorumluluklarımızı ve yardımseverliğimizi ortaya koymalıyız. Mustafa Kemal Atatürk istiklalimiz konusunda: “Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden rahat yaşama yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini ve daha sonra da istiklallerini kaybetmeye mahkumdurlar” diye bizi uyarmaktadır. İstiklalimize ve İstiklal marşımıza sahip çıkalım. İstiklal Marşımız da ki manayı da anlayarak, yaşarak yürekten ve gür sesle bir güzel okuyalım:

            “Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak / Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak./ O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak /  O benimdir, o benim milletimindir ancak.

            Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! / Kahraman ırkıma bir gül… Ne bu şiddet, bu celal? / Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal; /  Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal.

            İstiklal Marşımız bu vatanda azim ve kararlıkla, inançla söylendikçe, Türk bayrağı da gökyüzünde dalgalanmaya her zaman devam edecek ve istikbalimizin yolunu aydınlatacak sönmez meşale olacaktır. Milli şairimiz, fikir ve düşünce adamımız Mehmet Akif, kalemiyle ve diliyle kurtuluş mücadelesine iştirak etmiş, “KAHRAMAN ORDUMUZA” yazdığı şiiri ile milletimizi Milli Mücadeleye davet etmiş ve devamla şöyle demiştir.

            “Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. / Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! / Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım; / Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.

            Garb’ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar; / Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var./ Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, / Medeniyet!  dediğin tek dişi kalmış canavar?

            Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; / Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın…/ Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

            Bastığın yerleri toprak! diyerek geçme, tanı! / Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. / Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: / Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

            Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? / Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! / Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda, / Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

            Ruhumun senden İlahi şudur ancak emeli: / Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli; / Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli / Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli.

            O zaman vecd ile bin secde eder varsa taşım; / Her cerihamdan, İlahi, boşanıp kanlı yaşım, / Fışkırır ruhi mücerred gibi yerden naşım! / O zaman yükselerek Arş’a değer, belki, başım.

            Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal! / Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. / Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal: / Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet; /  Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal.”

KAYNAKLAR

Beşir Ayvazoğlu – İstiklal Marşı Tarihi ve Manası- Tercüman Yay- İst.

Prof. Dr. Recep Duymaz-Milli Mücadelemiz ve İstiklal Marşımız-Akademik Kitaplar Yay.

Yaşar Çağbayır – Bayrak Mücadelemiz ve İstiklal Marşı -Ötüken Yay.- İst. 2009

Fatih Bayhan – Hür Yaşadım Hür Yaşarım – Timaş Yay.- İst. 2018

Rıfkı Kaymaz – Mehmet Akif Ersoy ve İstiklal Marşı – Akçağ Yay.- Ank. 2009

Mehmed Ertuğrul Düzdağ – Mehmet Akif Hakkında – M. Akif Arş. Mrkz.-İst. 1987

Vildan Serdaroğlu Coşkun – Milletin Ortak Sözü İstiklal Marşı – Erdem Yay.

 

Yazar
Necdet BAYRAKTAROĞLU

Necdet Bayraktaroğlu, Sivas’ın Gemerek kazasında 1952 yılında doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gemerek’te tamamladı. Ankara Kurtuluş Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi. Ankara Hukuk ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen