Dikkat edelim!
İlim, edebiyat, din ve felsefede demokrasi imkansızdır!..
Ekonomide hiç işlemiyor ya, geçelim o faslı.
Haydi azcık iyi niyetle söylersek, demokrasi, bu sâhalardaki özgün arayış ve tercihlere hür ortam sağlıyorsa bir değer.
Arayış ve tercihlere hür ortam sağlamak?
Sözün büyüsü bu işte. Pırıl pırıl bir cümle. Ama diktatörlük teşkilinin, toplumu esir almanın yöntemi de tam bu “özgürlük”!..
Tabii bize özgürce seçim yapacağımız bir fikirler yelpazesi sunuluyor! Katiyyen bir başkasının tercihine yönlendirilmiyoruz.
Sunma “özgürlüğü”nü de herkesler kullanıyor zâten!
*
İnsan ne kadar sosyal bir varlık olursa olsun; kendi iç bütünlüğü, kendisini kendinde buluşu, zihin duygu ve ahlak dünyasını inşa etme zorundalığıyla ferdiyet temelli niteliğini görmek ve kaybetmemek zorunda.
Tek başımıza bile kalsak(sanki zaten öyle değilmişiz gibi), kendi doğrumuzu bulmak zorundayız. Umumun doğruları, çoğunlukla kurmaca siyasi doğrulardır. Kişiliğini bulamayanlar o kurmacalara sığınıyorlar.
Kurmaca kalıplar, en iyi niyetli bakışların eseri bile olsalar, ancak toplumdaki ortak payda kadar muhataba hitap eder. O da kurmaca kalıp sahiplerinin sosyalleşmiş alanı teşhis gücüyle sınırlı… Modern çağın tüketim teknolojilerine angaje modaları, propagandaları, algı operasyonları karmaşasında o kurmacaların ortasındaki zavallı insancıklar!..
Binbir kanaldan binbir kirli emel, bizim değerlerimizin, doğrularımızın, inanışlarımızın rengine bulanarak sunuluyor. Bizim heveslerimizin tadıyla ballandırılıyor, bizim mecburî ihtiyaçlarımıza bağlanarak yutturuluyor.
Yeterince dış tehlikelere karşı uyandırılamamış, uyanamamış çoluk çocuk…Maalesef korkunç iştihalarla ağzını açmış ejderlere yem olup gidiyorlar. BM raporlarına göre şu an ileri demokrasi ülkelerinde kullanılan köle ve organ çiftliği mensubu nitelikli insan sayısı otuz milyondan fazla imiş… Uyuşturucu, kadın ticareti, filan hariç. Bütün insanlığa uygulanan programlara bakalım, belki daha hafif programlar, ama özünde fark var mı?
İmkan sahiplerinin, en yüksek değerleri en süflî emeller adına silaha çevirdiği bir sistem, muktedirlerin insan avcılığı, kitleleri zombileştirme özgürlüğü demokrasi…
Devletin vatandaşı koruması mı dediniz?
Hakim zümreler eline verilen toplumlar…
İngilizler, İsveç, Norveç… vs. neden kraliyeti terk etmiyor?
Hânedan eliyle, hırsı kontrol edilemeyen avcılara karşı toplumu korumak daha mı kolay acaba?
Şu Trumph’lı, Putin’li, Merkel’li, Kılıçtaroğlu’lu( ) dünyaya bakın.
Cinnet rüzgârları esiyor küremizin üzerinde…
Umudumuz Meral!
Üst katlara su çıkıyor mu acaba?
*
El tecrübesi ezberlemek, el lafı toplamakla tükenip giden ömürler. İçi boş laflar… Söz anlamın ambalajı. Anlamla teması kesik kitlelere düşen tek rol var: Ambalaj çöpü toplamak…
*
Aydınlık, anlamakta…
*