Prof.Dr. Mehmet Saffet Sarıkaya
Post Yayıncılık
XI-XIII. yüzyıllar Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşma sürecinin birlikte yaşandığı dönemdir. Bu araştırmada şu hipotezlerin büyük ölçüde doğrulandığını gördük.
• XI-XIII. yüzyıllar arasındaki Anadolu’da görülen tasavvufî düşünce ve tarikat hareketlerindeki Şiilik olgusu siyasî Şiilikten ayrı tasavvufî bir Şiiliktir. “Mufaddıla Şiiliğinin tipik bir tezahürü olan bu anlayışın belirgin tavrı; Hz. Ali’nin üstünlüğünü (efdaliyetini) kabul etmek, Ehl-i Beyt’e muhabbet ve diğer sahabelere saygıda kusur etmemektir.
• Klasik Mezhepler Tarihinde müstakil fırkalar olarak gördüğümüz İsnâaşerîlik ve İsmâilî Bâtınîliği gibi grupların bu dönemde Anadolu’da bariz tezahürlerinden söz etmek mümkün görünmemektedir.
• Anadolu’da XVI. yüzyıldan sonra Alevî zümrelerini teşkil edecek tekke zaviye ve ocakların ilk prototipi taşradaki Ahilik uzantılarıdır. Bir başka deyişle taşradaki Ahilik Alevî zümreler için asıl kaynağı teşkil eder.
• Sonraki asırlarda değişik Alevî ocaklarını teşkil edecek zümrelerin oluşmasında asabiyete dayalı boy ve oymak farklılıkları da önemli rol oynamıştır.