Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra Anadolu’da, işgal bölgelerinde yaygın biçimde, kısmen koordinasyon içinde, kısmen kendi başına karar alabilen “Kuvayı Milliye” adı ile anılan yerel direniş örgütleri kuruluyordu. Benzer yerel teşkilatların, Ankara hükümetinin desteği ve himayesi ile ve yine Kuvayı Milliye adı ile aynı tarihlerde Suriye’de de ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz (Umar, 1999, s. 87 – 96). Bölgede yaklaşık 600 yıl süren Selçuklu-Osmanlı hâkimiyeti sonucu göçler ve iskân faaliyetleri ile kısmen Türkmen nüfusun yoğun olduğu yöreler oluşmuştu. Özellikle Halep ve çevresi Türk nüfusun çok yoğun olarak yaşadığı topraklardı (Akbıyık, 1970, s. 93-94). Yerel halk olarak ciddi miktarda Türk nüfusun bulunması, sömürgecilere karşı, Türkiye’ye dost Kuvayı Milliye örgütlenmesinin kolay zemin bulmasını sağlamış, bölgesel direnişin yaygınlığı ve şiddeti üzerine etkili olmuştur. Kuvayı Milliye teşkilatları içinde bölge Türkmenleri ilk rolü almışlardı, ama oldukça yoğun biçimde Arap direnişçiler de teşkilatlanma içine katıldı, zaten başka türlüsü de beklenen mücadeleyi doğurmazdı. Arap milliyetçilerinin, İtilaf Devletlerinin sömürgecilik doğrultusundaki tasarı ve kararlarına gösterdikleri tepkiler ve hayal kırıklıklarının bu gelişmede önemli rol oynadığını belirtmek gerekir.
Mustafa Kemal tarafından Suriye’de yerel – milli teşkilatlanmayı sağlamak üzere Heyeti Temsiliye adına Suriye’de mücadeleyi yürütecek hareketin lideri olarak Antep Kuvayı Milliye örgütü komutanı Ali Şefik (Özdemir) Bey belirlenir (Güner, 2007, s. 49 – 65, ATASE, Kls. 599, Dos. 29-154, F. 1). Osmanlı ordusunun Suriye’yi terk ettiği zaman Halep’te kalan Özdemir Bey anılarında bizzat Mustafa Kemal Paşa’dan aldığı talimatlarla hareket ettiğini söylemiştir (Göztoklusu, 2010, s. 119). Bu görevlendirme, İngilizlere karşı Suriye-Filistin cephe savaşları sırasında Mustafa Kemal’in o tarihteki düşünce ve planlarını, geleceği doğru okuyarak milli mücadeleyi nasıl kurguladığını göstermektedir (Cumhuriyet, 12 Ocak 1937).
Özdemir Bey, Halep’te, 2 Şubat 1919’da Türk – Arap Muhadenet Cemiyeti’ni kurmuştur. Özdemir Bey’in burada yaptığı çalışmalar neticesinde birçok kişi bu cemiyete katılmıştır. Özdemir Bey tarafından kurulan teşkilatlardan bir diğeri de Suriye – Filistin Müdafaa-i Kuvayı Osmaniye Heyeti’dir. Bu teşkilat, 1919 yılında İtilaf Devletleri ve Arap isyancılara karşı Suriye ve Filistin’de topyekûn bir mücadele başlatmak için kurulmuştur. Teşkilatın Başkan Yardımcısı Halep Heyeti Merkeziye Başkanı Hilal Bey iken, teşkilatın kurmay başkanlığını ise Natık Bey yapmıştır (Umar, 2004, s. 428). Teşkilat kısa sürede yayılarak, Şam, Halep, Humus, Beyrut, Hama ve Kuneytra’da şubeler açmıştır (Sonyel, 1973, s. 190; ATASE, Kls. 599, Dos. 29-154, F. 1-3).
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından, Türk Genelkurmayı ile Suriye’deki Kuvayı Milliye teşkilatı arasındaki bağlantıyı sağlamak üzere Maraş’taki İkinci Kolordu’nun Komutanı Selahattin Adil Bey görevlendirilir (Yorulmaz, 2005, s. 352, Umar, 2004, s. 429)
Suriye Topraklarında Sömürgeciler Karşı Direnişin Merkezi: Halep
Teşkilatlanma ve direniş boyunca Halep civarı milli mücadele yanlısı güçlerin adeta Suriye’deki yığılma merkezi haline gelmişti. Çünkü bu civarda yoğun bir Türkmen nufus vardı, ayrıca bölgedeki Araplar’da da Batılılara karşı kandırıldıkları yönünde ciddi bir ikna hali vardı. Mustafa Kemal Paşa, bu yapıyı dikkate alarak hem bölge halkı üzerinde özel olarak çalışmış, hem de Halep’teki Türk ve Arap liderlere de bizzat mektuplar yazarak işbirliğini geliştirmeye çalışmıştır. Arap bağımsızlığı adına aldatıldığını fark eden veya aldatılmakta olduğunu bilen Araplar da direnişçi gruplara önemli katkılar sağlıyorlardı. Açıkçası Suriye’deki Kuvayı Milliye harekâtı Halep şehrinden yönetilmiştir. Özdemir Bey’in kurduğu Suriye – Filistin Müdafaa-i Kuvayı Osmaniye Heyeti’nin merkezi Halep’ti.
Halep merkezli direniş örgütlenmesinin yönetiminde Türk ve Arap subaylar birlikte görev yapmışlardır. Örneğin Halep merkezli Kuvayı Milliye liderlerinden biri de Arap asıllı olan Şakir Nimet Bey’dir. Şakir Nimet Bey, “Necati Cemiyeti Vataniye” adlı bir cemiyet kurmuştur (Çolakoğlu, 1991, s. 129). Bu cemiyet “Suriye – Filistin Müdafaa-i Kuvayı Osmaniye Heyeti”nin bir alt şubesi olarak çalışmıştır. Şakir Nimet Bey’in Mustafa Kemal Paşa ile doğrudan yazıştığı da bilinmektedir. Yine Antep ve Kilis Kuvayı Milliyesi’nin önemli isimlerinden biri olan Türk asıllı Polat Bey, Suriye’de yürütülen mücadelenin Anadolu’ya sağlayacağı katkının farkında olduğundan, Suriye’deki direniş hareketi ile sürekli işbirliği içinde olmuştur. Ömer Osman Umar’ın aktardığına göre Polat Bey anılarında Suriye’deki mücadeleden şöyle bahsetmiştir (Umar, 2004, s. 429):
“Halep ve orada teşkil edilen cemiyetin gönderdiği faaliyet ve yardım cidden büyük olmuştur. Halep’teki teşkilat aynen kendi teşkilatımızın bir cüzü olarak geceli gündüzlü çalışmış, azami yardımda bulunmuştur.
Bu taksimi vezaif sayesindedir ki Hassa, Reyhaniye, Belen, Menbiç, kazalarında Kilis’e bağlı birer müdafaai hukuk cemiyeti kurulup, Antakya, Halep, Şam ve diğer Suriye şehir ve kasabaları ile irtibat muvasala temin olmuştur. Halep’te mühim şahsiyetlerden terekküp eden cemiyetimiz bilhassa kayda şayandır. ”
Suriye’de yürütülen mücadelede Halep’in konumunu Heyeti Temsiliye Reisi Mustafa Kemal Paşa ve Batı Anadolu Umum Kuvayı Milliye Komutanı Ali Fuat Paşa yayınladıkları 24 Ocak 1920 tarihli tamimle şöyle vurgulamışlardır:
“Son alınan malumata nazaran düşmanın Adana’da 1170, Toprakkale-İslahiye şimendifer hattı üzerinde 270, Osmaniye – Adana üzerinde 200, Katma’da 300, Kilis’te 600, Antep’te 1200, Maraş’ta 1200 kadar Fransız müstemleke ve Ermeni askeri olmak üzere işgal kuvvetleri bulunduğu anlaşılmıştır. Buna mukabil Arap Hükümetinin bir fırkası olup bu fırka kısmi küllisi ile Halep ve Müslimiye’de ve ileri kıtaatıyla Halep ve İskenderun arasındadır. Halep Vilayetinin Hükümeti Arabiyeyi teşkil eden kısmında bir teşkilatı milliye vücuda getirilmiş ve bu teşkilatı milliye her ne suretle olursa olsun camiayı Osmaniye’den ayrılmamaya azmetmiştir. Bunların bizimle hareket edecekleri zannolunarak kendilerine bir talimat gönderilmiştir. Fırka kumandanları Kaymakam Emin Bey adında bir zat olup, Halep Polis Müdürü Erkânı Harp Kaymakamı Şakir Nimet Bey’le birlikte Halep teşkilatına merbutturlar”.
Fransızlara karşı direniş merkezi konumundaki Halep’in eşrafı ve yerli halkının çaba ve katkılarıyla, neredeyse tüm Suriye’de çok sayıda bağımsızlık yanlısı, bu anlamda bağımsızlığı destekleyen TBMM hükümeti yanlısı, kısmen ve yerel olarak bağımsız hareket edebilecek yerel ve milli nitelikli teşkilatlar kurulmuştur (Tekin, 1993, s. 340). Bunlar genellikle Anadolu’da yürütülen mücadele ile eş güdümlü ve eş zamanlı faaliyet göstermişlerdir (Şimşir, 2006, s. 189). Türkler ve Türkiye yanlısı Araplar tarafından kurulan bu teşkilatlar zaman içinde Halep, Antakya, Hama, Humus, Lazkiye, Şam, Baalbek ve Kuneytra’ya kadar örgütlenmelerini genişleteceklerdir (Şimşir, 2010, s. 189). II. Kolordu Komutanlığı da Halep, Hama, Lazkiye, Samandağ, İskenderun ve Kırıkhan sınırının içinde kalan bölgelerde gizli çalışan teşkilatlar kurmuştur. Bunlar Fransız birliklerine yapılan baskınlarda, istihbarat faaliyetlerinde, silah ve malzemenin nakliyesinde, önemli kişilerin belli bölgelere ulaştırılmasında önemli hizmetler görmüşlerdir (ATASE Arşivi, Kls. No: 599, Dos. No: 29-154, F. 21).
Konu ettiğimiz teşkilatların lider kadroları ve daha alt düzey mensuplarında, emperyalistlere karşı yürütülecek ortak mücadelenin başarıya ulaşması sonucunda bölgede bir konfederasyonun kurulabileceği Türkler ve Arapların yeniden birlikte yaşayabileceği görüşleri hâkimdi. Teşkilatların farklı kontrolleri olsa da işgalci güçlere karşı ortak mücadele yürütme doğrultusundaki iradeleri Halep’te “Halep Teşkilatı Milliyesi”, Şam’da “Suriye ve Filistin Kuvayı Osmaniye Heyeti” adında Türklerin ve Arapların birlikte faaliyet gösterdikleri direniş cemiyetlerinin kurulmasına yol açmıştır. Bu cemiyetlerde mücadeleyi örgütleyen ve yönlendiren kişilerin büyük bir kısmı da Osmanlı ordusunda görev yapmış Arap kökenli subaylardı (Selek, 2002, s. 390). Bunların yanında, daha küçük ölçekli olmak üzere ama doğrudan TBMM ve Mustafa Kemal Paşa’nın Suriye’deki nüfuzunun arttırılması konusunda çalışmışlarda bulunmak üzere “İstiklal”, “Doğu Milletlerine Yenilik”, “İslam Cemiyeti” gibi gizli-propaganda ağırlıklı cemiyetler de kurulmuştu (Bıyıklı, 2008, s. 325).
TBMM, komşu halkların bağımsızlığını hem siyasi olarak hem de fiilen sahada desteklediğini, Suriye ve Irak’taki direnişte yönlendirici etkisi olduğunu, sözünün geçtiğini, o coğrafyada yaşananlarla ve tüm propaganda imkânlarıyla İngiliz ve Fransız siyasetçilere göstermeye çalışmıştır.
Fransa başlangıçta TBMM Hükümetine karşı istikrarsız bir politika izliyordu. İngiltere’nin Anadolu ve Ortadoğu siyasetindeki değişikliklere; Musul meselesine bakışı, Yunan saldırısına aktif desteği, İstanbul’da nüfuzunu yerleştirme çabaları ve bütün bunların sonucu olarak Suriye’deki Fransız yönetimine karşı tavır koyması gibi politikalarına karşı Fransızlar bazen Türkiye’ye karşı olumlu adımlar atma eğilimi sergilerken bazen de ona TBMM hükümetine karşı olanların yanında yer alıyordu (Bıyıklı, 2008, s. 330). Ancak Suriye’deki Türk-Arap ortak direnişi başlayınca ve etkili olduğu hissedilince, Fransa bir süre de olsa politik olarak Türkiye karşıtı tarafa geçmiş, bağımsızlık ve milli-yerel hislerle yapılan Anadolu ile koordineli direnişi, güçlü diplomasisi, basın – yayın ağı ile bir eşkiyalık şeklinde Avrupa’ya aksettirmeye çalışmıştır. Buna karşılık Suriye eşrafı ve siyasetçileri Halep’teki Avrupa devletleri konsoloslarına ve Milletler Cemiyeti’ne çektikleri protesto telgraflarıyla Fransız propagandasını yalanlayarak, direnişin sömürgeciliğe karşı haklı talepler sonucu gerçekleşen milli bir direniş olduğunu vurgulamışlardır (Umar, 2003, s. 74).
Mustafa Yahya METİNTAŞ
Doç.Dr.; Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü
Yukarıdaki pasaj yazarın Bilecik Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’nde Temmuz 2019 tarihinde yayınlanan
SURİYE COĞRAFYASINDA 1919 – 1921 DÖNEMİNDE SİYASAL VE SOSYAL OLAYLAR VE TÜRKİYE – FRANSA İLİŞKİLERİ başlıklı makalesinden alınmıştır.
KAYNAKÇA
ATASE, Kls. 599, Dos. 29-154, Fih. 1.
ATASE, Kls. 599, Dos. 29-154, Fih. 1-3.
ATASE, Kls. 599, Dos. 29-154, Fih. 21.
Akbıyık Y. (1970).Milli Mücadele’de Güney Cephesi, Ankara.
Akşin A. (1991). Atatürk’ün Dış Politika İlkeleri ve Diplomasisi, Ankara
Akşin S. (1986). Turkish-Syrian Relations in the Time of Faisal (1918-20). Turkish Yearbook of International Relations, Ankara.
Bıyıklı, M. (2008). Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Ortadoğu’ya Yönelik Siyasi, Askeri Yaklaşımları ve Politikaları. Türk Dış Politikası -Cumhuriyet Dönemi–, Editör: Mustafa Bıyıklı, Cilt 2, Gökkubbe Yayınları, İstanbul.
Cumhuriyet Gazetesi, Ayıntab Müdafilerinden Özdemir’in Hatıraları, 12 Ocak 1937.
Çolakoğlu Ş. (1991). Kilis Direnişi, Kurtuluş ve Sonrası, 1918, 1921 – 1930, Ankara.
Güner Z. (2007). Antep Savunması Ve Ali Şefik Özdemir Bey’in Faaliyetleri, ZKÜ Sosyal Bilimler Dergisi,Cilt 3, Sayı 6.
Gürel Ş. S. (1984). Kıbrıs Tarihi (1878 – 1960),Kaynak yayınları.
Güztoklusu M. (2010). Özdemir Bey’in Filistin – Suriye Kuvayı Milliyesi ve El Cezire Konfederasyonu, İstanbul.
Selek S. (2002). Milli Mücadele, Cilt 1.
Sonyel S. R. (1987). Türk Kurtuluş savaşı ve Dış Politika I, Ankara.
Şimşir B. N. (2006). Atatürk Dönemi İncelemeleri, Ankara.
Şimşir B. İngiliz Belgelerinde Atatürk (1919-1938).
Tekin, M. (1993). Hatay Tarihi, Antakya.
Umar Ö. O. (2004).Osmanlı Yönetimi ve Fransız Manda İdaresi Altında Suriye, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara.
Umar Ö. O. (1999).Suriye’de Kurulan Kuvayı Milliye Teşkilatı ve Üyeleri, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi.
Umar Ö. O. (2003).Türkiye – Suriye İlişkileri 1918 – 1940),Fırat Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Yayınları No: 3, Elazığ.
Yorulmaz Ş. (Mayıs – Kasım 2005). Çukurova’da Kuvayı milliye Yapılanmasının Temel Özellikleri. Ankara Ünv. Türk İnk. Tar. Ens., Atatürk Yolu Dergisi.