Ali Alper ÇETİN
Ahmed Hamdi Tanpınar’ın en önemli denemelerinden biri olan Beş Şehir adlı kitabının ilk sayfası Ankara’yla başlıyor. Bu kitabın baş sayfasında şu cümleleri okuyoruz:
“ Belki Milli Mücadele yıllarının bıraktığı bir tesirdir, belki doğrudan doğruya çelik zırhlarını giymiş ortada dolaşan bir eski zaman silâhşörüne benzeyen kalesinin telkinidir; Ankara, bana daima dâsitanî ve muharip göründü. Şurası var ki, şehrin vaziyeti de buna müsaittir. Daha uzaktan gözümüze çarpan iki yassı tepenin arasındaki geçidiyle tabiî bir istihkâm manzarasıdır. Bu his şehrin etrafında ve ona hâkim tepelerden bakarken pek küçük farklarla ancak değişir. Çankaya sırtları, Çiftlik, Baraj yolları, Etlik, Keçiören bağları velhasıl nerden bakarsanız bakınız, cam gibi keskin bir ışık altında bu kaleyi, bütün arazi terkiplerini kendisinde topladığı ufak hep aynı sükûnetle hâkim görürsünüz.”
Sayfaları çeviriyoruz. Yazar, bu kez Erzurum’dan konuşuyor:
“… Erzurum, Türk tarihine, Türk coğrafyasına 1945 metreden bakar. Şehrin macerası düşünülürse, bu yükseklik daima göz önünde tutulması gereken bir şey olur. Malazgirt Zaferi’nin açtığı gedikten yeni vatanına giren cetlerimizin ilk ilk fethettikleri büyük, merkezî şehirlerden biridir. Tarihimizin ikinci dönem yerinde, Millî Mücadele’nin ilk temeli gene Erzurum’da atılır. Her şeye rağmen hür, müstakil yaşamak iradesi, ilkin bu kartal yuvasında kanatlanır.”
Söz sırası Konya’ya gelmiştir. Konya, cümle cümle dökülür yazarın kaleminden:
“ Konya, bozkırın tam çocuğudur. Onun gibi kendini gizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır kendine bir serp çeşnisi vermekten hoşlanır. Konya’ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bir serap vehmi karşılar. Çok arızalı bir arazinin arasından ufka daima bir ışık oyunu, bir rüya gibi takılır. Serin gölgeleri ve çeşmeleri susuzluğumuza uzaktan gülen bu rüya, yolun her dirseğinde siline kaybola büyür, genişler ve sonunda kendinizi Selçuk sultanlarının şehrinde bulursunuz…”
Ardından Bursa gelir. “Bursa’da Zaman” bir hoş zamandır. Kitaptan birkaç cümleyi okuyalım:
“Bursa’ya birkaç defa gittim ve her defasında kendimi daha ilk adımda bir efsaneye çok benzeyen bu tarihin içinde buldum. Zaman mefhumunu âdeta kaybettim ve daima, bu şehre ilk defa gider ve onu yeni baştan bir Türk şehri olarak kuran dedelerimizin yaşayışlarındaki halis tarafa hayran oldum”
“Onun “ Bursa’da Zaman” adlı şiiri de şöyledir:
Bursa’da eski bir cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdayan su,
Orhan zamanında kalma bir duvar,
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyada arta kalmasının hüznü
İçinde gülüyor bana derinden,
Sanki bir hatıra serinliğinden
Ovanın yeşili, göğün mavisi,
Ve mimarilerin en ilâhisi…
Bir zafer müjdesi burda her isim,
Yekpare bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın,
Hâlâ bu taşlarda gülen rüyanın,
Güvercin başlıklı sessizlik bile
Çınlıyor bu eski zaman vehmiyle…
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,
Muradiye, sabrın acı meyvası,
Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,
Türbeler, camiler eski bahçeler.
Şanlı menkıbesi binlerce erin,
Sesi arşa çıkan hengâmelerin
Nakleder yâdını gelip geçene…
Bu hayalde uyur Bursa her gece;
Her sabah onunla uyanır, güller
Gümüş aydınlıkta serviler güler
Seri hülyasıyla çeşmelerinin.
Başındayım sanki bir mucizenin
Su sesi ve kanat şıkırtısından
Billûr bir âvize Bursa’da zaman.
Yeşil türbesini gezdik dün akşam,
Duyduk bir musiki gibi zamandan
Çinilerde sinmiş Kur’ân sesini
Fetih günlerinin sâf neşesini
Aydınlanmış buldum tebessümünle.
İsterdim bir eski yerde seninle
Başbaşa uyumak son uykumuzu.
Bu hayal içinde… ve ufkumuzu
Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk;
Havayı dolduran uhrevî ahenk.
Bir ilâh uykusu olur elbette
Ölüm bu tılsımlı edebiyette;
Belki de rüyası eski cedlerin
Beyaz bahçesinde su seslerinin
Kitabın sonuna doğru geliyoruz. Son söz İstanbul’undur. İstanbul’dan kısa bir pasaj okuyalım:
“İstanbul, ya hiç sevilmez; yahut çok sevilmiş bir kadın gibi sevilir, yani her hâline, her hususiyetine ayrı bir dikkatle çıldırarak sevilir. Bu güzelliklerde peyzajın kendisinden sonra, yahut onunla beraber en büyük pay, şüphesiz mimarînindir. Bu üste üste hayal mevsimleri hep onun beyaz çiçeği etrafında, bu sessiz orkestranın nağmelerini biraz daha derinleştirmek, daha renkli, daha içten yapmak için açarlar. Lodos poyrazla, akşam sabahla, mevsimler birbiriyle âdeta bunun için yarış ederler…”
Beş ayrı şehirden görüntüler verdiğimiz bu satırlar, Türk edebiyatının tanınmış şairi, roman ve hikâye ustası Ahmed Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehir” adlı eserinden alınmıştır.
1901 yılında İstanbul’da doğan şair, doğduğu şehir İstanbul’a âşıktır.
1923 yılında Edebiyat Fakültesi’ni bitirerek edebiyat öğretmeni olan ve Anadolu’nun çeşitli liselerinde öğrenciler yetiştiren öğretmen Tanpınar, Anadolu’ya hayrandır.. Erzurum’u, Konya’sı, Kars’ı, Ardahan’ı, Adana’sı, İzmir’i ile Anadolu onun için keşfedilmemiş güzellikler ilkesidir. Bir cep feneri gibi Anadolu’yu aydınlattıkça, Anadolu büyür, güzelleşir, derinliğine konuşur.
Ahmed Hamdi Tanpınar, yıllarca Anadolu’yu dolaştıktan sonra İstanbul’a geldi. İstanbul Üniversitesi’nde Yeni Türk Edebiyatı Profesörü oldu. Bir ara Maraş’tan milletvekili seçilmişti, ama o üniversitedeki bilim kürsüsüne dönmeyi, kafaları aydınlatmayı, ruhları süslemeyi uygun buldu, kürsüsüne döndü. En verimli bir çağında ardı ardına eserler vermeye devam ederken 24 Ocak 1962’de İstanbul’da öldü.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Eserleri İse;
Şiir:
Bütün Şiirleri (1976-1981)
Roman:
Mahur Beste (tefrika 1944 – basım 1975)
Huzur (1949-1983)
Sahnenin Dışındakiler (tefrika 1950- basım 1973)
Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1961-1977)
Ay’daki Kadın (ölümünden sonra 1987)
Öykü:
Abdullah Efendi’nin Rüyaları (1943-1983)
Yaz Yağmuru (1955-1983)
Hikâyeler (Kitaplaşmayan iki hikâyesiyle birlikte tüm öyküleri, 1983)
Deneme:
Beş Şehir (1946-2001)
Yaşadığım Gibi (1970-1977)
Araştırma-İnceleme:
Tevfik Fikret (1937-1944)
Namık Kemal (1942)
Edebiyat Üzerine Makaleler (1969-1977)
Yahya Kemal (1940-1982)
- Asır Türk Edebiyatı Tarihi (Ancak birinci cildini tamamlayabildi,1942-1985)
Hakkında Yayımlanmış Eserler:
Tanpınar’ın Şiir Dünyası, Mehmet Kaplan (İÜ Edebiyat Fak. Yay.,1964; ikinci basım, Dergâh Yay.,1983)
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Mektupları, Zeynep Kerman (1974; genişletilmiş ikinci basım, 1992)
Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Seçmeler, Enis Batur (YKY, 1992)
Boşluğa Açılan Kapı, Haluk Sunat (Bağlam, 2004)
“Bir Gül Bu Karanlıklarda” Tanpınar Üzerine Yazılar. Hazırlayanlar: Abdullah Uçman, Handan İnci. Kitabevi, 2002.
Günlüklerin Işığında Tanpınar’la Başbaşa Hazırlayanlar: Zeynep Kerman, İnci Enginün. Dergâh Yay., 2007.
Ahmet Hamdi Tanpınar Hazırlayan: Ümit Meriç. Ufuk Kitapları, 2002.
Bir Hülya Adamının Romanı – Ahmet Hamdi Tanpınar Hazırlayan: Orhan Okay. Dergâh Yay., 2010.
Edebi Kişiliği:
- Şiir, roman, öykü, deneme, inceleme gibi türlerde eserler vermiş ve edebiyat profesörlüğüne kadar yükselmiş sanatçımızdır.
- Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmış, serbest şiirin moda olduğu bir dönemde heceye soluk aldırmıştır. Kendisi de sonraları serbest ölçü ile örnekler vermiştir.
- Eserlerinde zaman temasını çok fazla önemseyen sanatçıda geçmiş, yaşanan an ve gelecek bir bütündür. “Bursa’da Zaman” şiirinde “Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında” diyen Tanpınar, zaman mefhumunun ne denli karmaşık ve çok katlı olarak algıladığını gözler önüne sermiştir. Bu zaman kavramı, etkilendiği Bergson felsefesinden kaynaklanmaktadır.
- Eserlerinde bilinçaltı ve psikolojik anlar da son derece önemlidir. Romanlarında sadece bireysel değil toplumsal bilinçaltını da yakalamaya çalışmış, dış dünyadan daha çok bu bilinçaltıyla ilgilenmiştir. Tanpınar dış âlemi iç dünyasına aksettirerek kendi dünyasında değiştirip okuyucusuna aktarmıştır.
- Şiirlerinde derin bir müzikalite kuran sanatçı; Ahmet Haşim, Yahya Kemal ve Fransız sembolistlerin etkisinde kalmış; zaman, rüya, bilinçaltı gibi temaları işlemesiyle sembolist özellikler göstermiştir.
- Sanatçı kimliği yanında profesör unvanı ile yazdığı araştırma yazıları ve inceleme kitapları ile de günümüzde hâlâ çok sayıda araştırmacının yararlandığı bir isim olmuştur.
- Doğu-Batı sorunu, yurt sevgisi, zaman, rüya, geçmişe özlem, İstanbul ve bilinçaltı Tanpınar’ın eserlerinin başlıca konularıdır.
- Mecazlarla, soyut sözcüklerle dolu kendine özgü zengin bir cümle yapısı kurmuş, “Şiirlerimde sustuğum şeyleri roman ve hikâyelerimde anlatırım.” diyerek nesir dili ile şiir dili arasında büyük bir ayrım yapmamış, şiirde söylenemeyecek şeyleri romanlarında dile getirmiştir. Hikâye ve romanlarında şiirsel bir niteliğin olması bu durumdan kaynaklanmaktadır.
- Bir şairin hayatı etrafında şekillenen Huzur en önemli romanıdır. Saatleri Ayarlama Enstitüsü adlı romanı ise toplumumuzdaki yanlış tutumları ironik bir bakış açısı ile ele aldığı tanınmış romanıdır. Ayrıca Beş Şehir adlı deneme kitabında Ankara, Erzurum, Bursa, Konya ve İstanbul’u anlatmıştır.
Kısaca özetleyecek olursak;
- Tanpınar, çok yönlü bir insan ve sanatçıdır.
- Roman, öykü, deneme, makale, edebiyat tarihi, şiir türlerinde eser vermiştir. Asıl önemli yanı şairliğidir. Öz şiir anlayışına sahiptir. Şiirlerinde Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’den etkilenmiştir.
- İlk şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmış, daha sonra serbest ölçüye geçmiştir.
- Fransız şairlerini yakından tanıyıp sembolistlerden etkilenmiştir.
- Şiirlerinde “ahenk”e önem veren sanatçı, musiki ve his ağırlıklı şiirler de yazmıştır.
- Şiirlerinde çok titiz davranmış, bu nedenle de az sayıda şiir yazmıştır.
- Rüya, bilinçaltı ve zaman şiirlerindeki en önemli kavramlardır.
- Şiirleri yalın bir dille yazmıştır. Şiirlerini kendine özgü sıfatlarla süslemiştir.
- Zaman kavramı üzerinde duran sanatçı, tarihi konulardan uzak durmaya çalışmıştır ancak onun en önemli şiir olan “Bursa’da Zaman”da geçmişle bugünü birlikte anlamaya çalışmıştır.
- Romanlarında geçmişe özlem temasını işlemiştir.
- Tanpınar, “Şiirde sustuğum şeyleri roman ve hikâyemde anlatırım.” der.
Tanpınar Doğu ve Batı kültürlerini iyi bilen, bunların sentezine varan üstün bir sanat ve fikir adamımızdır. Çok sevdiği hocası Yahya Kemal’in etkisi altında kaldığını şu sözleriyle anlatır: “ Yahya Kemal’in derslerinden, ayrıca eski şiirlerin lezzetini tattım. Galib’i, Nedim’i, Bâkî’yi, Naili’yi ondan öğrendim ve sevdim. Yahya Kemal’in üzerimdeki asıl etkisi şiirlerindeki mükemmeliyet fikri ile dil güzelliğidir. Dilin kapısını bize o açtı..” Onun türüm türüm Anadolu kokan, Anadolu’yu dile getiren şiirlerinde kişiliğine özgü bir sembolizm vardır. Hikâyeleri ve romanları da öyle.. Yaz Yağmuru, Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü özlem dolu, sevgi dolu yurt intibalarını taşır.
Ahmed Hamdi Tanpınar kabri/ Aşiyan ve Rumelihisar mezarlığı
Ali Alper ÇETİN
Araştırmacı
Kaynakça:
Mehmet Önder: Anadolu’yu Aydınlatanlar, Başbakanlık Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, 1998 Ankara
www.turkedebiyati.org