Prof.Dr. Orhan ARSLAN
“Sana onun haberini sahih bir amaca uygun olarak Biz aktaracağız (Kehf 18/13).”
KEHF SURESİ
Kur’an’da kıssalar, Rabbimiz tarafından her konuda öğüt, ibret, irşat, hidayet, uyarma ve müjdeleme içindir.
Kehf suresi de, bize meseller ve kıssalarla ebedi hakikatin nasıl anlatılacağını öğreten bir üslup zirvesidir.
Ashabı Kehf olma iddiasında bulunan Türkiye ve dünyada 12-13 mekân var.
Kur’an da birçok kıssa ve mesel örnekleri görürüz; bazıları iyi, numuneyi timsal (Âdem, İbrahim, Musa ve Ashabı Kehf gibi), bazıları ibreti âlemlik kötü örneklerdir (Firavun, Nemrud, Şeytan gibi).
NİÇİN ASHABI KEHF ÖRNEĞİ?
Ashabı Kehf kıssası ve bir modeldir, örnektir, prototiptir; şehirde kalarak imanı gizlemek mi, bir mağara bulup imanı yaşamak mı? Pasif iman mı aktif iman mı? Sorusuna cevaptır.
Özelde bu kıssalar birer parmaktırlar, ayı gösterirler. Parmak ayı gösterirken parmağa değil aya bakılır.
Hristiyanlara yaptığı zulmüyle meşhur Roma İmparatoru Decius (MS 249-251) zamanında, Efes’te Hz. İsa’nın getirdiği İslam mesajına teslim olan, inanan bir grup genç zorla putperest yapılma tepki göstererek bir mağaraya kapanıyorlar, sığınıyorlar.
Kehf; mağara demektir; olayın tarihi planı budur.
BAŞKA BİR HAYAT MODUNA ALINDILAR
Bu gençler, Allah’ın insanlara öldükten sonra dirilişi göstermek için bir ibret olmak üzere, bir müddet hayatın farklı bir moduna alınıyorlar; bu olay uyku değildir.
“Biz de kulaklarına yıllar boyu onları dış dünyaya kapatan bir mühür vurduk (Kehf 18/11).” Dış dünyaya kapattık, özel bir moda geçirdik. Çok özel bir hayat düzlemine aldık. Ona bizin bildiğimiz hayat, ya da ölüm diyemeyiz.
“Güneşin doğarken onların mağarasını sağ tarafından teğet geçip gittiğini, yine batarken de sol tarafından teğet geçtiğini gözünde canlandırabilirsin (Kehf/18/17).”
Yani Allah onları, onların haberi olmadan korudu.
“Biz onları bir sağa, bir sola döndürüp duruyorduk. Köpekleri ise girişte ön ayaklarını uzatmış durumdaydı. Eğer onların üzerine çıkagelseydin kesinlikle dönüp ardına bakmadan kaçardın, zira bu manzaradan dolayı içini bir ürperti kaplar, korkardın (Kehf 18/18).”
Soru: Bu kadar olağanüstü bir olayda sağa sola döndürmeden de olmaz mıydı?
Cevap: Olmazdı. Allah, olağanüstü bir müdahale de bulunacakken de olağan yasalar çerçevesinde işlem yapar. Sünnetullah budur.
“İşte durum böyleyken onları hayata döndürdük. Nihayet kendi aralarında ne olup bittiğini sormaya başladılar. İçlerinden biri bu şekilde ne kadar kaldınız diye sordu. Dediler ki bir gün ya da günün bir parçası kadar. Ne kadar kaldığınızı en iyi bilen sadece rabbinizdir. Şimdi içinizden birini şu gümüş paralarla şehre gönderin (Kehf 18/19).”
Zaman duygusunu yitirdiler, zira zamanı da Allah yaratmıştır. Allah, yarattığının mahkûmu değil, hâkimidir.
“İşte bu yöntemle onların hikâyesini insanlara aktardık ki, Allah’ın vaadinin bütünüyle gerçek olduğunu ve son saatin gelip çatacağından kuşku duyulmaması gerektiğini bilip fark etsinler (Kehf/18/21).”
İşin hakikatini bırakıp onların eylemlerini aralarında tartışmaya, işin iç yüzünü bırakıp işin kabuğu ile uğraşmaya başladılar. Olup bitenden ibret almak yerine, olayın kahramanlarına paye vermeye, madalya takmaya kalktılar.
“Asırlar sonra bilinmeyen hakkında atıp tutarak onlar 3 kişiydiler, dördüncüleri köpekleri idi diyenler çıkacağı gibi; 5 kişiydiler 6.’ları köpekleri idi diyenler de çıkacak, dahası; 7 kişiydiler 8.’leri köpekleriydi diyenler bile çıkacak (Kehf 18/22).”
Onun için siz bu gibi dedikoduları bırakın, onların kaç kişi olduğu önemli değil.
“De ki onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Onlar hakkında gerçek bilgiye sahip olanların sayısı çok azdır. O halde artık onlar hakkında olayın görünen boyutunun dışında bir tartışmaya girme (Kehf 18/22).”
“Kimileri onların mağaralarında 300 yıl kaldığını iddia ederken, bir başkaları da bu sayıya 9 yıl daha ekliyorlar. De ki; onların ne kadar kaldığını Allah daha iyi bilir (Kehf 18/25-26).”
Kıssanın muhatabı olan tüm müminlere, ama başta Resulullah’a “bu kıssa hakkında kimseden ayrıntı istemeye kalkma” deniliyor. Yani parmağa değil, parmağın gösterdiği yere bak, cama değil camdan bak…
KISSADAN HİSSE:
Bu kıssada anahtar hedef; Rabbimiz muhatabının ölümden sonrasına görür gibi inanmasını istiyor.
“İmanda sabit kılınmak nasıldır” onun modeli veriliyor.
“İmanını yaşamak için bir mağaracık kadar bile yer bulabiliyorsan yaşa; inancın sahibi seni orada korur” demek isteniyor.
“Siz madem Allah’ı desteklediniz, Allah da sizi destekleyecektir” deniliyor.
Allah’a kul ol, O da senin yârin ve yardımcın olur.
Mağara Arkadaşları kıssasından alınması gereken mesajlar;
– Allah’ın var neye muhtaçsın, Allah’ın yoksa neyin var mesajıdır.
– Seni destekleyen Allah olursa yeryüzü sana karşı olsa ne yazar mesajıdır.
– Ve hepsinden öte; Allah elde var bir, gerisi sıfır olsa ne lazım gelir mesajıdır.
Bu kıssadaki olaylar modern bilim, Nano ve Ciber teknoloji açısından tefsir ve tevil edilmelidir. Ayetlerin ne istediği ve ne demek istediği uzmanlarınca sorgulanmalı, Kur’an’a sorular sorulmalı, Kur’an’dan cevaplar alınmalıdır.
Bizi kıssa ve meselleriyle sürekli eğitip, öğretip, terbiye ederek cennete hazırlayan Rabbimiz. Seni sınırsızca övüyor ve çok seviyoruz.
Hayırlı pazarlar diliyorum.
Ankara, 27 Mart 2016