Mehmet Ali KALKAN
Âşık Cemal Divânî gelenekten gelen günümüzün en iyi âşıklarından biri. Erzurum’lu. Oltu’lu Âşık Mevlüt İhsani’nin çırağı.
Ruhani, Reyhani, Hüseyin Sümmanioğlu, Nusret Toruni gibi âşıklarla uzun yıllar bir arada olmuş. Halen Bursa’da yaşıyor.
İkinci ustası gurbet, üçüncü ustaları da Âşık Reyhani ve Sümmanioğlu imiş, öyle söylüyor.
Demiş ki Divanî,
“Seyran ettim gökyüzünde pervaz eden kuşları,
Deli rüzgâr söndürdü yaktığım ataşları,
Mısra mısra geleneği işledim,
Şiir oldu, türkü oldu gönlümün gözyaşları.”
Âşık fasılları hoş geldin ile başlar.
Sazını eline alır, mesela şöyle der bir âşık;
Sanmayın ki sazım tekler,
Hoş geldiniz hoş geldiniz,
İşte kadınlar erkekler,
Hoş geldiniz hoş geldiniz.
Divani başka söyler, o da şöyle söyler mesela;
Bin yıldızlı, üç aylılar,
Hoş geldiniz, hoş geldiniz.
Atam Oğuz Han soylular,
Hoş geldiniz hoş geldiniz.
Diğer âşık devam eder;
Sel gibi coşup akanlar,
Laleler güller kokanlar,
Merdivenlerden çıkanlar,
Hoş geldiniz hoş geldiniz.
İnsanların merdivenlerden gelmeleri yetmez Divaniye. Şöyle söyleyebilir;
Seyhun Ceyhun’u bilenler,
Demir dağları delenler,
Vatan deyince ölenler,
Hoş geldiniz hoş geldiniz.
Sonra bir usta malı söyler âşıklar, ustalarını, atalarını anarlar. Divani ustasından, Oltu’lu Mevlüt İhsani’den söyler;
“Nice zulümkârın boynunu burar
İğneden ipliğe halkeden sorar
Zengin kefenini yedi kat sarar
Ahmak zanneder ki bezde hüner var
Her ne ki ederse Mevlâ hoş eder
Emrederse bir kulunu taş eder
Hak isterse yaz gününü kış eder
Ahmak ne zanneder yazda hüner var
Der İhsanî ah edüben inlesen
Bu sözleri erbabına söylesen
Hakikatte eğer derin diynesen
Fehmeylersin her bir sözde hüner var.”
Belki Reyhani’den okur;
“Demedim mi gönül kalkıp yürüme
Bir gün yollarını harami bağlar
Dertliysen derdini dertsize deme
Dertsiz hekim olsa yara mı bağlar
Yazılan kaderdir başa gelince
Suç sende ayağın taşa gelince
Kudretin damlası coşa gelince
Onu bent mi eyler dere mi bağlar
Oku sayfasını geçen çağların
Yaprağı dökülmüş nice bağların
Adeti böyledir yüksek dağların
Aslı’ya yol verir Kerem’i bağlar
Ben de Reyhani’yim susuz pınarım
Damlam coş ederse olmaz kenarım
Öldüğümü duysa o nazlı yarim
Bilmem al mı giyer kara mı bağlar.”
Bizim köyün güzel bir imamı vardı, Sedat Hoca. Bir gün ona telefon ettim “Köydeki arkadaşları kahveye topla geliyoruz” diye. Biz de Âşık Cemal Divani, Âşık Hüseyin Sümmanioğlu, Prof. Dr. Selahattin Turan, Rasim Köroğlu ve ben yola çıktık. Kar, kış bir akşam vakti köye vardık.
Köyde kahvede Âşıklar Şöleni yapmıştık. Rasim sunuculuğunu yapmıştı, Selahattin Hoca da âşıkların toplumdaki önemini anlatmıştı.
Dönüş de gece yarısı oldu tabi. Benim arabanın bir motoru çalışıyor, başka hiç bir yeri faal değil. Sis, kar, yağmur bir taraftan. Yollar zaten viraj dolu, bir yanımız uçurum. Kalorifer çalışmıyor soğuk. İçeride cam buhar yapıyor, Rasim’in elinde havlu silmeye uğraşıyor. Silecekler zaten çalışmıyor, yolu görmek neredeyse mümkün değil. Allah’tan araba ile yol birbirini biliyor da öylesine gidiyor. Bu arada yedek lastik de yok ama bunu da sadece ben biliyorum. Cemal’den başka kimsenin sesi çıkmıyor gerçi. Hayatta hiç o kadar korkmamıştır. https://www.kirmizilar.com/023a92e2-4a5b-4e5b-9ce9-13c27331a848″ alt=”?” />
Biz de bir seferinde Bursa’ya televizyon programı için gitmiştik, Cemal Divani hazırlayıp sunuyordu, ona misafir olmuştuk. Gece de bizi dağ başında bir yere yemeğe götürmüştü ama biz hiç telaşe yapmamıştık. https://www.kirmizilar.com/023a92e2-4a5b-4e5b-9ce9-13c27331a848″ alt=”?” />
Bir zamanlar internet radyoları moda idi. Antalya’daki bir radyoya program yapıyordu Rasim. Hüseyin Sümmanioğlu Ağabey ile Cemal Divani Eskişehir’e geldikleri bir gün Rasim’in evindeki bilgisayardan başladı canlı yayın. Rasim anlatıyor, şimdi âşıklar size hoş geldin diyecek diye, onlar söylüyor. Sonra usta malı okuyacaklar diyor, onlar okuyor. Şimdi kendilerinden söyleyecekler diyor, söylüyorlar. Şimdi atışma yapacaklar diyor, yapıyorlar. Dinleyicilerden ayak istiyor, veriyorlar. Tam bir cümbüş. Gece saat bir buçuk olmuş, bağıra çağıra türkü, atışma var. Birden kalorifer borularına vurulmaya başladı ama nasıl vurma. Demek ki milletin canına tak etmiş, susun diyorlar. Rasim “ne var daha bir defa yapıyoruz” falan diye kendi kendini kandırmaya çalışsa da susmak zorunda kalmıştık. Otuz daireli binada her gün birisi böyle yapsa kimseye uyku olmazdı tabi.
Bunlar da hikayeli türkü ama Âşık Cemal Divani bunlardan hiç bahsetmez. https://www.kirmizilar.com/023a92e2-4a5b-4e5b-9ce9-13c27331a848″ alt=”?” />
Divani diyor ki;
“Biz aşığız yâr yolunda yürürüz
Biz adım atarken diz incitmeyiz
Biz zerre içinde kürre görürüz
Biz ağlarken bile göz incitmeyiz.
…
Biz bülbülüz viranede ötmeyiz
Biz haksızın tarafını tutmayız
Biz aşk ocağına odun atmayız
Biz kendimiz yanar köz incitmeyiz.
…
Biz Cemal Divani yurda hisarız,
Biz Taptuk, Yunus’tan kalan eseriz,
Biz perdeye kalbimizde basarız,
Biz mızrap vursak da saz incitmeyiz.”
Bir şiirinde de bunları yapmazsak gelenek ölür diye yazmış, onu okuyalım.
Takip edemezsek ecdat izini,
Hem gelenek ölür, hem ben ölürüm.
Tutamazsam ustaların sözünü,
Hem gelenek ölür, hem ben ölürüm.
Divan ile kurulmazsa meydanım,
Semaiyle yol bulmazsa erkanım,
Tükenirse müstezatım, destanım,
Hem gelenek ölür, hem ben ölürüm.
Varsağıda dağlar ayaz olmazsa,
Koçaklama beni duyan olmazsa,
Uyak kafiyeye uyan olmazsa
Hem gelenek ölür, hem ben ölürüm.
Koşmanın içinde firak yok ise,
Lebdeğmez yazmaya merak yok ise,
Yeni talep taze çırak yok ise,
Hem gelenek ölür, hem ben ölürüm.
Musammat, murabba, sicillemesi,
Tecnisin, cinasın bilinmemesi,
Ey Cemal Divani sözün ötesi,
Hem gelenek ölür, hem ben ölürüm.”
Âşık Yaşar Reyhani 1978 yılında Bursa’ya gelmiş. Bir kahvede toplanmışlar, Cemal Divani de orada. Reyhani usta çalıp söylüyor. Divani’den bahsediyorlar Âşık Reyhani’ye. Reyhani Ağabey’de “senin ustanı sever ve takdir ederim. Ondan bir kafiye aç, ben de nazire yapayım” diyor. Bu atışma o günden.
“Divani
Dur usta Reyhani sual eyliyim
Devrolan yıllarda neyi aradın
Destur varsa bu deryayı boylayım
Turnasız göllerde neyi aradım
Reyhani
Âşıkların aramakmış muradı
Han olmayan yerde kervan aramış
Mecnunların Leyla imiş muradı
Koca can mülkünde canan aramış
Divani,
Yaşın yetmiş oldu halen naçarsın
Kitli saray kapısını açarsın
Elli yıldır kanat çırpar uçarsın
Dönülmez yollarda neyi aradın
Reyhani
Zarar dünyasında kâr bulamamış
Yapraksız dallarda bar bulamamış
Gece uyuyacak yer bulamamış
Üstelik bir yırtık yorgan aramış
Divani
Desem doğrusunu beni kınarsın
Katresi sayılmaz coşkun pınarsın
On beş yaşlarından beri yanarsın
Ocaksız küllerde neyi aradın
Reyhani
Derviş iken niyazında nazında
Bir gaip dost bulmuş dert emrazında
Bin derya gizliyken mimin gözünde
Kurumuş çöllerde umman aramış
Divani
Umutların arzusunu bulmadı
Çiçeği devşirdin kovan dolmadı
Atmış yıl çalıştın yuvan olmadı
Yapraksız dallarda neyi aradın
Reyhani
Çok kısa menzile hiç varamamış
Otsuz dağda koyun otaramamış
Nefsi emmareden kurtulamamış
El içinde yakşı yaman aramış
Divani
Sevda ocağında köz bırakmadın
Hedefi vuracak göz bırakmadın
Daha söylenecek söz bırakmadın
Bu ahraz dillerde neyi aradın
Reyhani
Aşığın gözünde bir mihnet gizli
Bir mihnette bin bir fazilet gizli
Bir saniye içinde kainat gizli
Kısa ömre uzun zaman aramış
Divani
Ferhat gibi şirinine everken
Mansur gibi kendi sinen döverken
Mecnun olup bir güzeli severken
Leyla’sız çöllerde neyi aradın
Reyhani
Zerreyi yerinden oynatamamış
Damlayı ocaksız kaynatamamış
Bir tek kör keçiyi otaramamış
Veysel Karen gibi çoban aramış
Divani
Divani kıldığın ahu zar iken
Dağlar değil engin yerler kar iken
Bir derviş postunda gezmek var iken
Şu paslı tellerde neyi aradın
Reyhani
Âşık Reyhanide fert nedir bilmez
Yayla nedir bilmez yurt nedir bilmez
İki kere iki dört nedir bilmez
Dört kitap içinde ferman aramış.
Bunları niye yazdım, onu söyleyeyim.
Bu akşam Bursa’da saat 20.00 de, Barış Manço Kültür Merkezi’nde Âşık Cemal Divanî’ye Saygı Gecesi var.
Nuri Cihan Karataş, Sıtkı Eminoğlu, Zafer Kazancı, Doç. Dr. Erdem Özdemir ve Âşık Cemal Divani katılacak.
Vefalı insanlardan Allah razı olsun.
Dedem Korkut’un açtığı yolun bir yerinde duranlara, seyredenlere, dinleyenlere teşekkürle, minnetle…
Kısmet olursa bu yaz Divani’yi Eskişehir’e davet edelim, köye götürelim. Gündüz gideriz, hem araba da değişti zaten. https://www.kirmizilar.com/023a92e2-4a5b-4e5b-9ce9-13c27331a848″ alt=”?” />
( Fotoğraflardan birisi Bursa’daki televizyon programı sonrası, diğeri de Rasim’in evindeki bahsettiğim geceden. Âşık Hüseyin Sümmanioğlu, Âşık Cemal Divani, Rasim Köroğlu -Rahmet olsun, Fatihalarla)