Aşık Feymani’nin Üveyik Şiiri

Ali Duymaz Bey’in sayfasında kendisinin çektiği o çok güzel fotoğraflardan birinde vardı üveyik.

Üveyik kuşu şirin, zarif, ürkek ve çok narin olan kuşlarmış. 4-5 yıl ömrü varmış. Üreme mevsimlerinde erkek olanlar ses çıkarırlar ve yarınları vuran avcılar için bu durumda üveyik kuşunu avlamak daha kolay olurmuş.

En ufak bir sesten kaçarlar, en ufak bir yara aldıkları zaman da yaşayamazlarmış.

Ali Duymaz Bey fotoğrafa Aşık Feymani’den şu iki mısrayı yazmıştı;

“Aşıkların öğüdünü tutarsan,

Konma bilmediğin dala üveyik.”

Aşık Feymani Ağabey gezginci bir aşık. Saz çalıyor, söylüyor ve bu vesileyle geçimini temin ediyor.

1980 ihtilali olmuş. Aşıklar bir tarafa çıkamıyor, köy, kasaba gezemiyor, hatta soruşturma açılıyor. Ama evin geçimi lâzım, hayat devam ediyor.

Feymani Ağabey birkaç inek alıyor, sütü az olur çok olur. Hem yemesinden, hem satmasından bir şeyler nasiplenilir. 

Evlerinin yakınındaki kanalın orada güzel ot olurmuş, Feymani Ağabey inekleri oraya götürür, kendi de yükseğe oturur onların yayılmasını seyreder, çok mutlu olurmuş.

Bir gün gene gidiyor. Yağmur yağmış, hafif nemlenmiş toprak, üzeri kaymaklanmış, tabaka tabaka bölünmüş.

Yine yükseğe oturmuş, hayvanlarını seyrediyor.

Bir bakmış ki az ilerisinde bir üveyik kuşu kendisine bakıp garip garip ötmeye başlamış. Bir şeyler anlatıyormuş, bir şeyler söylüyormuş, onunla dertleşiyormuş gibi gelmiş.

Feymani Ağabey de üveyik kuşuna bir şeyler söylemiş. Söylemiş ama üzerinde her zaman taşıdığı kağıdı kalemi o gün yokmuş.

Çakısı ile bir odun parçasını sivriltmiş, unutmayayım diye aklından geçenleri o kaymak gibi toprağın üzerine yazmış. Beş altı kıta yazmış ama epey de yer kaplamış yazdıkları. O sırada “ekmek suluyor gibi” bir yağmur başlamış. “Şimdi bunları siler” diye de bir taraftan şiiri ezberlemeye çalışıyormuş.

Yağmur silmiş tabi yazdıklarını.

Erkenden eve gelmiş, hemen hayvanları hanımına teslim etmiş “bunlar daha doymadılar, karınları aç” demiş ve unutmadan bu şiiri kağıda dökmüş, şiir şu;

Duruşun gariptir bakışın mahzun

Nerden geldin sen bu ele üveyik

Gözlerin nemli de halin pek yorgun

Çok mu çektin yoksa çile üveyik.

Gurbetin yolları uzun ve ince

Sabır eyle başa bir iş gelince

Dikkat et yuvadan uçmadan önce

İyi bakın sağa sola üveyik.

Görünce inanma elleri sazlı

Zamane insanı hep iki yüzlü

Belki de avcıdır silahı gizli

Güvenme her öyle kula üveyik.

Kamil insanların ahtı mutlaktır

Sadık olanların inkarı haktır

Bahar değil ise belki tuzaktır

Aldanma yeşile ala üveyik.

Kanadın kırılır gafil yatarsan

Başın derde girer nazlı ötersen

Aşıkların öğüdünü tutarsan

Konma bilmediğin dala üveyik.

Feymani’nin sesi bir nida mıdır

Gönlüm ayrılıkla davada mıdır

Boynunu büküşün elveda mıdır

Gidiyorsun güle güle üveyik…

Aşık Feymani Ağabey’in ellerinden öperek.

Yazar
Mehmet Ali KALKAN

Eskişehir'de doğdu. Eskişehir Gazi İlkokulunu, Tunalı Ortaokulunu, Motor Sanat Enstitüsünü ve Çukurova Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünü bitirdi (1980). Bir müddet Eskişehir Belediyesinde ... devamı

Bu websitesinde farkı kaynaklardan derlenen içerikler yayınlanmakta olup tüm hakları sahiplerinindir. Sitedeki içerikler atıf gösterilerek kaynak olarak kullanlabilir. Yazıların yasal sorumluluğu yazara aittir. Tüm Hakları Saklıdır. Kırmızlar® 2010 - 2024

medyagen